Ateşkes görüşmelerinden esir değişimine, Siyonist rejimin
Refah'a saldırı tehditlerine kadar Gazze savaşıyla ilgili son gelişmelerin
gölgesinde, Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Yardımcısı Muhammed
el-Hindi yaptığı konuşmada, Gazze ateşkesine ilişkin Kahire'deki son tur
müzakerelerin sonuçlarına değindi ve şunları söyledi: ‘Şu anda müzakereler
askıya alınmış durumda ancak ABD ve Siyonist rejimin İsrailli esirlerin
Gazze'den iadesi için bu müzakerelere ihtiyacı olması nedeniyle müzakerelerin
yeniden başlaması bekleniyor.’
HAMAS'IN MÜZAKERELERDEKİ TUTUMU TÜM FİLİSTİNLİ DİRENİŞ
GRUPLARINI TEMSİL EDİYOR
Muhammed el-Hindi el-Arabi el-Cedid’e verdiği röportajda,
geçtiğimiz günlerde ABD'nin ateşkes görüşmelerinde arabulucular aracılığıyla gündeme
getirdiği yeni öneriler hakkında şunları söyledi: ‘Amerika'nın önceki müzakere
turundaki teklifi, Siyonist rejim için yapılan yanıltıcı bir pazarlamaydı. Direniş,
Washington'un önerisine yanıt olarak, Filistinlilerin haklarına ilişkin temel
meseleler ve direnişin temel koşulları konusundaki tutumunu kesin bir şekilde
ifade etti. Bu, işgalci güçlerin Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesini,
kapsamlı bir ateşkesin sağlanmasını ve mültecilerin bölgelerine serbestçe geri
dönmesini içeriyordu.
Direniş aynı zamanda Filistin halkının çıkarları
doğrultusunda müzakerelerde oldukça esneklik gösterdi. Ancak Amerikalılar ve
Siyonistler bir aldatmaca peşindeydi ve yakın zamanda arabulucular adına
reklamı yapılan teklif aslında tamamen Amerika'nın önerdiği ve tamamen işgalci Siyonist
rejiminin hizmetinde olan bir teklifti. Direniş, Amerika'nın bu teklifine
kararlı bir şekilde karşılık verdi ve ilkelerinden geri adım atmayacağını
vurguladı.
İslami Cihad hareketinin ayrı bir konumu yoktur ve Hamas
hareketinin tüm direniş gruplarının temsilcisi olarak müzakere yapma izni
vardır. Bu arada işgalci rejimin ve bu rejimin Başbakanı Binyamin
Netanyahu'nun, Hamas ve Filistin direniş gruplarının müzakereleri engellediği
yönündeki iddiaları da yalandan başka bir şey değildir ve müzakereleri
geciktirmeye ve bir anlaşmadan kaçınmaya yöneliktir ve bunun bedelini
Siyonistler ödemek zorundadır.
Siyonist rejimin müzakere heyeti üyeleri de bunu itiraf
ediyor ve Siyonist kaynaklar Netanyahu'nun müzakereleri engellediğini defalarca
dile getiriyor.’
SİYONİSTLERİN GAZZE'NİN FARKLI BÖLGELERİNDEKİ YENİLGİSİ
REFAH'TA DA TEKRARLANACAK
Müzakerelerle Siyonist rejimin Refah saldırısının
durdurulması arasında bir bağlantı olup olmadığı sorusuna yanıt veren İslami
Cihad Hareketi Genel Sekreteri Yardımcısı, şunları söyledi: ‘Siyonist rejim,
Refah’a saldırı konusunu medyada zaferinin ve direnişi kırma hedefine ulaştığının
bir resmiymiş gibi göstermeye çalışıyor. Ancak sizi temin ederiz ki, eğer işgalciler
Refah'a saldırırsa, bu Han Yunus'a veya Gazze'nin kuzeyine veya orta kısmına yapılan
saldırıyla aynı olacaktır ve Siyonistler için her şey sıfıra dönecek ve
işgalcilerin yine sivillere karşı suç işlemekten başka yapacak hiçbir şeyi
kalmayacaktır.’
İRAN'IN OPERASYONU İSRAİL'İN KENDİSİNİ KORUYACAK GÜCE
SAHİP OLMADIĞINI GÖSTERDİ
Muhammed el-Hindi röportajının devamında İran İslam
Cumhuriyeti'nin Siyonist rejime karşı "Gerçek Vaad” operasyonuna değinerek
şu açıklamalarda bulundu: ‘İran İslam Cumhuriyeti'nin işgalci rejime bu şekil
ve büyüklükteki bu misilleme operasyonu, İsrail'in kendisini koruyamadığını
göstermektedir ve İran’ın bu operasyonu, İsrail'in kendisini korumak için
tamamen Amerika'ya ihtiyacı olduğunu kanıtlamıştır. “Gerçek Vaad” operasyonu,
İsrail'in bölgedeki ağırlığının azaldığını, caydırıcılığının yıprandığını, bu
rejimin bölgeye kendisinin ve ABD'nin planladığı gibi hâkim olamayacağını gösterdi.
Bu nedenle bölge ülkelerinin hesaplarını yeniden gözden
geçirmesi gerekiyor. Yüz yıldır Gazze ve Filistin halkı Arap rejimlerinin
gözleri önünde acı çekiyor.’
BATI ŞERİA'DA YENİ BİR İNTİFADA İHTİMALİ VAR
Muhammed el-Hindi Batı Şeria'daki gergin duruma değinerek
şunları söyledi: ‘Şu anda Batı Şeria, Siyonist askerlerin ve yerleşimcilerin
vahşi saldırılarının yoğunlaşması nedeniyle sıcak bir alan haline gelmiş olup,
bu bölgede yeni bir intifadanın ortaya çıkması dâhil tüm olasılıklar mevcuttur.
Özellikle Siyonist rejim ordusunun benzeri görülmemiş suçları ve silahlı
yerleşimcilerin Batı Şeria'ya yönelik saldırıları ile Siyonistlerin Mescid-i
Aksa'ya aralıksız devam eden saldırıları her türlü siyasi ufkun tamamen
kapanmasına neden olacaktır ve intifada da dahil olmak üzere durumu tırmandıracak
her türlü seçenek mümkündür.’