2010-16 yılları arasındaki başbakanlık dönemine değinerek
geniş kapsamlı bir konuşma yapan Cameron, Batı'nın Rusya, Çin ve İran
tarafından sınandığını ve ulusların cesaret göstermemesinin 'düşmanlarımızın
bizim için geleceğimizi yazmasına' izin verilmesi anlamına geldiğini dile
getirdi.
Kasım ayında Başbakan Rishi Sunak tarafından yeniden
hükümete davet edilen Cameron, İngiltere'nin güvenliğe öncelik vermesi, daha
cesur, daha sert, gerçekçi ve acımasızlık derecesinde pratik olması gerektiğini
söyledi.
"Bir irade savaşının içindeyiz. Hepimiz düşmanlarımızın
yanıldığını kanıtlamalıyız" diyen Cameron konuşmasında şu cümleleri
kaydetti:
Yaklaşan NATO zirvesinde tüm müttefiklerin 2014 yılında
Galler'de verdikleri yüzde 2'lik orana ulaşma sözünü yerine getirme yolunda
ilerlediklerini görmeliyiz. Ardından da yüzde %2.5'i tüm NATO müttefikleri için
yeni kriter olarak belirlemek üzere hızla harekete geçmeliyiz.
Sunak'ın İngiliz savunma harcamalarını 2030 yılına kadar
GSYH'nin yüzde 2.5'e çıkarma vaadini de selamlayan Cameron, bunun gelecek altı
yıl içinde 94 milyar dolar ek harcama anlamına geldiğini; Çin, Rusya ve İran'a
karşı güvenliğe öncelik verilmesinin hayati önem taşıdığını söyledi.
Ateşkes çağrısı yerine insani duraklama çağrısı
İsrail'in Gazze'de Hamas'a karşı yürüttüğü savaşla ilgili
olarak Cameron, İngiltere'nin pratik davranması ve acil bir ateşkes çağrısı
yerine çatışmalarda insani bir duraklamaya odaklanması gerektiğini söyledi.
Cameron ayrıca konuşmasında ABD Başkanı Joe Biden'ın İsrail
güçlerinin Gazze'nin güneyinde yerlerinden edilmiş savunmasız insanlarla dolu
Refah'a saldırması halinde Londra'nın silah teslimatını durdurup durdurmayacağı
sorusu üzerine, İngiltere ve ABD'nin İsrail'e silah ihracatı arasında ölçek ve
prosedür açısından bir ayrım olduğunu zikretti.