Sabır toplumumuzda çok farklı yorumluyoruz. Sabır asıl anlamıyla nedir?
Sabır, iilahi emer itaat ederek her türlü arzu ve isteklere hâkim olabilmek, her türlü zorluğa, hırslı
arzulara karşı koymaktır. Sabır, tüm seçenekleri değerlendirip seçeneksiz
kaldığın ana dayanmaktır. Sabır, her
kapıyı açan bir anahtardır. Sabır yaşantımızı (hayatımızın) her türlü baskılar karşında bizleri koruyan savunma sistemidir. Aynı
vücudumuz her türlü mikrop, virüs, bakteri
ve benzeri zararlı yapılara karşı koyan savunma mekanizması gibi.
Vücudumuzun savunma sistemi zayıfladığında nasıl hasta
oluyorsak sabır azaldığında & zayıfladığında insan kendi hâkimi olmayıp hüsrana
uğrayanlardan olmaktadır.
Allah (cc) bize sabrın tarifini
şöyle yapmıştır.
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle. Asra
yemin olsun ki, İnsan mutlaka ziyandadır. Ancak
iman edenler, Salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye
eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır. (Asr)
Sabır, inanmayı gerektirir, sabır, iyi ve kötüyü
ayırt etmeyi gerektirir, sabır, adil olmayı hakikati yaşayıp yaşatmayı gerektirir, sabır kendimize hâkim olmayı gerektirir. “Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir.
Ondan içen benden değildir. Ondan hiç tatmayan ise elbette
bendendir. Ancak sadece eliyle bir avuç alanlara izin var.” (Bakara- 249)
Toplumda sabır sadece
itaat etmek, gelişen olaylar karşısında boyun bükme, acizlik anlamında algılıyoruz ki bu sabır değildir. Bu çaresizliği kabullenmek, kişi, kendini ve çevresini
değiştirmekten korkması ve bildikleriyle yaşamamasıdır.
Sabır, Münafıklıktan
yalandan ihanetten uzak, İnanmak kendin tanımak ve tanıtmaktır, kendini tanımak
sorumluklarını bilmektir, sorumluklara sahip olmak bilgi gerektirir, bilgiye
sahip olmak ve yaşamak sabır gerektirir.
Sabır, Gösterişten, kıskançlıktan uzak, Salih amel (güzel haller) de olmak, hakikat ve doğru
yolda yürümek, yaşamak ve yaşatmaktan olabilecek her türlü baskılara veya
çekici arzulara karşı koymak sabır gerektirir.
Sabır, Kibirden, riyadan,
bencilikten uzak Hakkı tavsiye etmek, hakikati tavsiye etmek bilmeyi
gerektirir, bilgiyi aktarmak, hakikati ve gerçekleri yaşamak & söylemek ise sabır
gerektirir.
Sabır, kendini &
yerini bilmeyi, kendi hâkimi olmayı gerektir. Sabrın olmadığı yerde ne para, ne
mevki ne şöhret ne şaşalı yaşam bizi biz kılamaz, bizi ancak hüsran (zalim,
riyakar, bencil, nankör,..) uğrayanlardan kılar, hayatımızı şişmiş renkli bir
balon olur ve patladığında gerçek ortaya çıkar o zaman genelikle geç
olur.
Bilgi sabır gerektirir çünkü her şeyi bilmek, öngörebilmek
insanın dayanamayacağı bir güce sahip olmasıdır. Eğer sabır olmaz ise insan bu bilginin altında ezilir ve kendini farklı haller
de bulur, (Zalim, bencil, mütekebbir,..) kendi olamaz ve sahip olduğu her şeyin
kölesi olur & kendin kaybeder.
Her bir bilgi insan için bir imtihan ve sorumluluk
vesilesidir. Sevginin içinde olmadığı sabrın inancı yoktur inancın olmadığı
sabır ise arzulara ve baskılara boyun eğmek, acizliktir.
Allah sevgisine sahip olmak sabırlı olmağı gerekir.
Allah sevgisi, Allah’ın istek ve arzularına saygı ister, bir damlayken okyanusa
karışıp derya olmak ister. Allah sevgisi öylesine pür ve
katkısız ki o sevgiye sahip olmak dünyevi arzularını üzerinde bir arzuya sahip
olmayı gerektirir.
“Ey Rabbim ben, seni cehennem ateşinden
korktuğum için sevmiyorum. Ey rabbim ben, seni cennetin
içinde sevmiyorum. Ben, seni Rabbim
olduğun için seviyorum. Ne senin cehenneminden korkuyorum
ne de cennetini kaybetmekten korkuyorum. Kalbimin seni sevginden mahrum
kalmasından korkuyorum.” (Allah sevgisi; Allah'ın
peygamberini & temiz ailesini ve Allah dostlarını sevmekle kemale erişir)
Ne yazık ki yaşadığımız şu zaman diliminde insanların
kalbi taşlaşmış, Merhamet, Rahmet insanların kalbinde çıkmış yerin
dünya malı & mülkü, her nasıl olursa olsun parya sahip olma hırsı almış ve
insanlar kendi dünyevi hırslarının kölesi olmuş
dolaysıyla hayatları saman çöpünde ev yapan domuza, yâda zayıf dayanıksız örümcek
evine çevirmiştir.
Bilgi, içinde sevgi (rahmet & merhamet) olmaz ise hikmetini
kaybeder, hikmeti olmayan ilim insana düşman olur. İnsan düşman olan
teknolojide (bilim) insanı & insanlığı yok eder, hüsran uğratır. Sevginin (merhamet & rahmet) olmadıgı bir
ilim, katilin elindeki bir bıçak gib insan öldürür. Sevgini olduğu bir ilim,
doktorun elinde ki bıçak gibi hayat kurtarır.
Özet olarak; "İyilik, yüzünüzü doğu
ve batı tarafına çevirmeniz değildir. İyilik; Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve Nebilere inanıp güvenen kişinin yaptığıdır. Böyle bir kişi,
sevmesine rağmen malını, kendine yakınlığı olanlara, yetimlere, çaresizlere,
yolda kalanlara, isteyenlere ve boyunduruk altındakilere verir. Namazı tam
kılar ve zekâtı verir. Bunlar anlaşma yaptıkları zaman da yükümlülüklerini
yerine getirirler. Baskılara, zorluklara, bir de baskın anında olacaklara karşı
dirençli olurlar. Özü sözü doğru olanlar bunlardır.
Allah’tan çekinerek korunanlar da
bunlardır."(Bakara 2/177)
son söz olarak; “Sabır
ve namazla Allah’tan yardım isteyin. Doğrusu namaz çok ağır
ve çetin bir iştir. Ancak o, Allah’a
duyduğu derin saygıdan kalbi ürperenlere ağır gelmez.” (Bakara-45)