Bölgesel mekanizma ihtiyacı

İsrail’in ABD desteğinde Gazze’yi, Lübnan’ı ve Suriye’yi işgali ile Yemen’e, İran’a ve Katar’a saldırısı, bir bölgesel mekanizma ihtiyacının en temel nedenidir. Özellikle ABD’nin güvenlik garantisine sahip Katar’ın bile saldırıya uğraması, bu ihtiyacı daha yakıcı hale getirdi.

Nitekim Bahçeli “TRÇ: Türkiye-Rusya-Çin ittifakını” önce “ABD-İsrail şer koalisyonuna” karşı diye önermiş ama sonra “düzeltmek” zorunda kalarak TRÇ’nin NATO’ya karşı olmadığını belirtmiş, hatta NATO’nun bütünleyeni gibi rollerle tarif etmişti.

Ben de 20 Eylül’de bu köşede “Türkiye, İran, Mısır, Suudi Arabistan ve Pakistan işbirliğiyle oluşturulabilecek bir beşli güvenlik mekanizması” önermiştim ve ancak böyle bir mekanizmayla, “ABD-İsrail saldırganlığının durdurulabileceğini” savunmuştum.

Fidan’ın mekanizma önerisi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da bölgenin bir mekanizmaya ihtiyacı olduğunu savunuyor. Hatta TRT’deki söyleşisinde bunun pakt, platform, anlaşma, konvansiyon olabileceğini savundu. Gerçi adları iddialı ama Fidan, önerisinin birinci amacının caydırıcılık olmadığını, karşılıklı güven oluşturmayı esas aldığını belirtti. (TRT Haber, 4.10.2024)

Dolayısıyla Fidan, kendi bölgesel mekanizma önerisine, Bahçeli’nin başladığı “ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı” noktasından bile geride başlamış oldu. Umarım dönüşümü Bahçeli’ninki kadar hızlı ve geniş çerçeveli olmaz.

TRUMP’IN ERDOĞAN’DAN İSTEDİĞİ

Fidan’ın başladığı yer şu bakımdan da önemli. Fidan doğrudan söylemiyor ama tarifinden, düşündüğü mekanizmanın, Trump’la görüşen “sekiz ülke” olduğu anlaşılıyor. 23 Eylül’de New York’ta Trump’ın ev sahipliğinde toplanan Türkiye, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Endonezya, Pakistan, Suudi Arabistan, Katar ve Mısır’dan oluşan bu sekiz ülkenin dışişleri bakanları, Trump’ın Gazze planını “memnuniyetle karşılağıdığını” ilan etti son olarak. Fidan bu sekizli mekanizmayı, Trump’ı bir plan hazırlamaya mecbur eden mekanizma gibi resmetti. Ancak öyle olmadığı ortada. Zira önce Pakistan, ardından da Mısır, özetle “New York’ta ele alınan plandan farklı” diyerek yorumlamıştı Trump’ın Gazze planını.

Kaldı ki Trump’ın şu sözleri de Fidan’ın resmetmeye çalıştığı manzaradan farklı bir manzaraya işaret ediyor: “Erdoğan çok yardım etti. Sert biri ama benim arkadaşım ve süper biri. Bibi (Netanyahu) plana karşı iyi. İyi olmak zorunda. Başka bir seçeneği yok. Ben söz konusu olunca, iyi olacaksın.” 

Açık ki Erdoğan ile Trump’ın Beyaz Saray’da konuştuğu başlıklardan biri de buydu ve Trump, Erdoğan’dan Hamas’ı kendi planına ikna etmesini istedi.

İRANSIZ MEKANİZMA OLMAZ

Gelelim işin esasına. Bir bölgesel mekanizmaya neden ihtiyaç duyulmaya başlandı? Çünkü ABD destekli İsrail saldırganlığı sürüyor. Gazze bitse, Lübnan ve Suriye’de sürebileceği olasılık. Dolayısıyla kurulacak bir mekanizmanın çıkış noktası “ABD-İsrail ikilisine karşı” olmasıdır.

Peki Fidan’ın önerdiği mekanizmanın çıkış noktası bu olabilecek mi? Mesele budur ve Fidan’ın açıklamalarından anlaşılan, “ABD’yle işbirliği yaparak çözüm arayan” bir mekanizma düşünülüyor.

Öte yandan içinde İran’ın olmadığı bir güvenlik mekanizması, mekanizmanın çıkış ihtiyacına uygun değildir. Dahası “emperyalizmle işbirliği arama” perspektifi, mekanizmanın zamanla emperyalizmin İran karşıtı siyasetlerine uyum göstermesi riskini doğurur.

TÜRKİYE’NİN İKİ DENEYİMİ

Türkiye’nin bu konuda iki zıt güvenlik mekanizması deneyimi var zaten. Birincisi Mustafa Kemal’in dış politikasının eseri olan Sadabad Paktı’dır; 1937’de Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında imzalanmıştır. İkincisi de Bağdat Paktı ya da diğer adıyla CENTO’dur; 1955’te Türkiye, İran, Irak, Pakistan ve İngiltere arasında imzalanmıştır.

İki mekanizma arasındaki temel fark, bölgenin çıkarlarını mı yoksa emperyalizmin çıkarını mı esas aldığıdır!

cumhuriyet

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın