Irak Arap Aşiretleri ve Düşünürler Birliği Başkanı Maan bin Ali el-Düveyş el-Cerba, Siyonist rejimin Büyük İsrail adı verilen projeyi Irak ve Orta Doğu’daki diğer ülkelerde uygulamaya çalıştığını belirterek, tüm ülkelerin bu tehlikeli plana karşı birleşmesi ve yekvücut olması gerektiğini vurguladı.
Irak’ın Musul kentinden olan ve aynı zamanda üniversite öğretim üyesi olan Maan bin Ali el-Düveyş el-Cerba, Irak’ta Vahabiler ve tekfirci grupların serbest faaliyetlerinin, son yıllarda IŞİD terör örgütünün bu kenti işgal etmesinin temel nedenlerinden biri olduğunu söyledi.
El-Cerba, konuyla ilgili olarak şu açıklamalarda bulundu: ‘Vahabilerin ve tekfirci grupların 2003’ten 2014’e kadar yaklaşık on yıl boyunca serbestçe faaliyet göstermeleri sonucunda yeni bir nesil tamamen bu tekfirci–vahhabi hareketlerin etkisine girdi. Bu aşırılık yanlısı hareketler bu yeni nesli beyin yıkamayla kendilerine bağladılar. Dönemin hükümeti bu konuda sorumludur, çünkü radikalizm ve tekfiri düşünceleri yayan uydu kanallarına faaliyet izni vermemeliydi. Bu kanallar Irak sınırları dışında çalışıyor, tekfirci fikirleri ve nefret söylemini Irak içinde yayıyorlardı.’
El Cerba,“Bugün özellikle Suriye’de (tekfirci silahlı grupların kontrol ettiği bir ülkede) yaşanan gelişmeler de göz önüne alındığında, Irak’ı şu anda ne tür tehlikelerin beklediği hakkında şu açıklamalarda bulundu: ‘Siyonist Rejim Başbakanı Binyamin Netanyahu, Büyük İsrail projesini açıkça ilan ettiğinden beri bu, artık bir hayal değil, resmi bir itiraftır. Bu rejim, bu projeyi Irak’ta ve Orta Doğu’daki tüm Arap ve İslam ülkelerinde uygulamak istiyor. Bu nedenle bütün ülkeler bu tehlikeli plana karşı birleşmeli, tek bir cephe oluşturmalıdır. Artık kimsenin bu projeden haberdar değildim bahanesi geçerli değildir.
Bugün gerçek herkes için apaçık ortadadır. Irak, özellikle Suriye’de yaşanan siyasi ve coğrafi değişimlerden etkilenmektedir. Suriye’de Ebu Muhammed el-Colani (Ahmed Şara) önderliğindeki Heyet-i Tahrir-i Şam örgütünün hâkimiyeti, tekfirci grupların devletleştiği bir dönemi başlatmıştır. Bu tekfirci gruplar büyük bir tehlike arz etmektedir ve bu tehlike yalnızca Irak’ı değil tüm bölgeyi tehdit etmektedir. Bu nedenle uyanık, bilinçli ve mücadeleye hazır olmalıyız.’
El-Cerba Irak’taki güç unsurları hakkında şunları söyledi: ‘Irak’ın çok sayıda güç unsuru vardır. Irak, halkının iradesi ve azmiyle tanınan bir ülkedir. Kadim bir medeniyete sahip olan Irak, tüm dinlerin ve mezheplerin yaşadığı bir ülkedir. Müslümanların imamı İmam Ali’nin (a.s.) ve Müslümanların şehidi İmam Hüseyin’in (a.s.) mübarek türbelerinin bu topraklarda bulunması Irak için en büyük onurdur. Irak’ın kültürel ve sosyal unsurları da güçlüdür ve bunların etkin hale getirilmesi gerekir. Ancak bu, Iraklıların birliği, dayanışması ve kenetlenmesiyle mümkündür.’
Irak Arap Aşiretleri ve Düşünürler Birliği Başkanı, Irak’ta güvenlik ve istikrarın korunması ile düşman komplolarının etkisizleştirilmesinde Haşdi Şabi’nin önemine dikkat çekerek şunları söyledi: ‘Haşdi Şabi, Allah-u Teâlâ’dan sonra Irak’ın siperi, sağlam kalesi ve güvenlik supabıdır. Olaylar, Haşdi Şabi’nin, Irak’ın direnişinin ve duruşunun ön saflarında yer aldığını göstermiştir.’
El-Cerba, Haşdi Şabi’nin feshedilmesi veya silahsızlandırılması yönündeki düşmanca çağrılara ilişkin olarak ise şu ifadelerde bulundu: ‘Haşdi Şabi’nin dağıtılmasını veya silahsızlandırılmasını isteyen bütün sesler, yabancıların, özellikle de bölgedeki ABD–Siyonist projenin uşaklarıdır. Bu kirli fikirlerin yayılmasına asla izin vermemeli ve bu düşmanca girişimlerle kararlılıkla mücadele etmeliyiz.”
