CIA’nın 1959 tarihli gizli raporu, Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de yaşayan Kürtlere yönelik kapsamlı değerlendirmeler içeriyor. Raporda, Kürtlerin donatılıp organize edildiğinde gerilla savaşında etkili olabileceği, ancak modern ordular karşısında şanslarının kalmadığı vurgulanıyor.
ABD istihbarat teşkilatı CIA, 1959 yılında Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de yaşayan Kürtleri inceleyen 31 sayfalık gizli bir rapor hazırladı.
Bölgedeki Kürt nüfusuna yönelik kapsamlı analizler içeren rapor, askeri kapasitelerden sosyolojik yapıya kadar birçok konuya değiniyor.
“KÜRTLER TACİZ VE GERİLLA SAVAŞI İÇİN BÜYÜK POTANSİYELE SAHİP”
Yeniçağ’dan Masum Gök’ün haberine göre raporda, Kürtlerin savaş kabiliyetiyle ilgili dikkat çeken ifadeler yer aldı:
“Kürtler tüfekleri etkili şekilde kullanır ve dağlık araziyi savunmada avantaja dönüştürür. Ancak bugün cesur ve ‘tetik çekmeye meraklı’ atlılar, uçakları ve gelişmiş iletişim sistemlerini kullanan modern ordular karşısında şanssızdır. Uygun şekilde donatılıp yönetildiklerinde Kürtler, taciz ve gerilla savaşı için büyük bir potansiyele sahiptir.”
Metnin devamında, merkezi hükümetlere karşı ayaklanmalarla ilgili “Artık düzenli ordularla eşit şartlarda savaşacak durumda değildirler. Dağınık köy düzeni, feodal otoriteyi reddederek geleneklerle kopuş yaşamıştır. Eskiden etkili olan aşiret liderleri bile artık hükümete karşı silahlanmaya istekli görünmemektedir” değerlendirmesi yapıldı.
“BİREYCİ VE ÇOĞU ZAMAN FIRSATÇI BİR TAVIR SERGİLERLER”
CIA raporunda, Kürt aşiret yapılarının karmaşıklığını da detaylandırılarak “Kürt aşiret liderlerinin diğer aşiretlere veya hükümete karşı tutumlarını tanımlamak zordur. Gündelik hayatta geleneklerin etkisi altındadırlar; kriz dönemlerinde ise bireyci ve çoğu zaman fırsatçı bir tavır sergilerler. Aşiretler arasındaki ayrılıklar gibi, tek bir aşiretin içinde bile tam fikir birliği enderdir” denildi.
“MEHZEP TEMELLİ GERİLİMLER GÖRÜLMEKTEDİR”
Kürt toplumunun dini yapısını analiz eden raporda “Geleneksel değerlerin zayıflaması huzursuzluğa neden olmakta, aşiret liderlerine duyulan güveni sarsmakta ve kabile dayanışmasını zayıflatmaktadır. Nakşibendi gibi mistik tarikatlar, aşiret sınırlarını aşan takipçi gruplarına sahiptir. Kürtlerin çoğu Sünni olsa da Alevi ve muhafazakar Şafi toplulukları arasında mezhep temelli gerilimler görülmektedir” ifadeleri kullanıldı.
TÜRKİYE’NİN KÜRT SORUNU POLİTİKASI
Türkiye’nin Kürt politikasına ilişkin değerlendirmelerde rapor şu görüşlere yer verdi:
“Türkiye, resmî olarak ülke içinde bir Kürt sorunu olmadığını savunsa da, uygulamalar bu konudaki tarihsel endişenin sürdüğünü göstermektedir. Kürtleri ‘Türkleştirme’ çabaları, doğudaki aşiretlerin kimliğini ortadan kaldırmada yeterli olmamıştır. Devlet, Kürtlerin olası iş birliğini önlemek için faaliyetlerini sıkı bir güvenlik çerçevesinde izlemektedir.”
“TÜRKİYE AŞİRET DÜZENİNİ KIRMAYI AMAÇLIYOR”
Raporda Türkiye’nin sınır bölgelerine yönelik yaklaşımı da “Türk hükümeti, Kürtleri ulusal yaşamın birçok alanına dahil ederek ve Türkiye Kürtleri ile komşu ülkelerin Kürtleri arasındaki teması sınırlayarak aşiret düzenini kırmayı amaçlamıştır. Devlet, sınır ötesine yapılan mevsimlik göçlerin gerekliliğini kabul etmemekte ve ‘istikrarsız’ görülen kabileleri sınır bölgelerinden uzaklaştırmaktadır” sözleriyle ele alındı.
DEVLET KURUMLARI ARASINDAKİ UYUMSUZLUK
Rapor, Türkiye’de Kürt meselesi konusunda kurumlar arasında farklılıklar yaşandığını da vurguladı:
“Güvenlik güçleri sınır bölgelerini yakından denetlemektedir. Ancak Kürt meselelerinin yönetiminde yetki ve operasyonlar açısından kurumlar arasında uyumsuzluk olduğuna dair işaretler bulunmaktadır. MİT içinde bir Kürt birimi kurulmuş olsa da, İçişleri Bakanlığı ve Genelkurmay da Kürt faaliyetlerini yakından takip etmektedir.”
TOPLUMSAL DAĞILIM VE KAMUYA ENTEGRASYON
Raporda, Türkiye’deki Kürtlerin toplumun tüm kesimlerinde yer aldığı belirtiliyor:
“Kürtler, Türk toplumunun her alanında bulunmakta ve üst düzey siyasi ile askeri pozisyonlarda görev alabilmektedir. Ancak aşiret bağı olmayan birçok Kürt, azınlık sorunuyla ilgilenmeye devam etmektedir. Devlet, hangi Kürtlerin güvenilir olduğuna dair belirsizlik nedeniyle üniversite öğrencilerini, siyasi faaliyetleri ve ordudaki Kürt gruplarını yakından izlemektedir.”
Yeniçağ
