Foreign Affairs’te itiraflarla dolu bir makale yayımlandı. Tel Aviv’in HAMAS’ı ortadan kaldırmayı ve bölgedeki düşmanlarını etkisiz hâle getirmeyi öncelikli hedef olarak benimsediği kaydedildi. Yazarlar, ‘Hedef, İran rejimini izole etmek ve stratejik tehdidi engellemektir.’ dedi
ABD’nin dış politikasının etkili kuruluşu CFR’nin yayın organı Foreign Affairs dergisinde yayınlanan “İsrail’in İstediği: 7 Ekim Sonrası Güvenlik Stratejisi İsrail’in Eylemlerini Nasıl Şekillendiriyor” başlıklı makalede, İsrail’in güvenlik stratejisi ve bölgesel hedefleri ele alındı. Şin Bet (İsrail’in yurt içi gizli servisi)’te uzun süre üst düzey görevlerde bulunan Meir Ben-Shabbat ile Misgav Ulusal Güvenlik Enstitüsü İcra Direktörü Asher Fredman’ın kaleme aldığı yazıda, İsrail’in İran’da istediği bir rejim yönetime gelmedikçe Tahran’ı hedef almaya devam edeceği vurgulandı. Makalede İsrail’in saldırgan tavrı savunulurken itiraf niteliğinde şu ifadelere yer verildi:
“İsrail düşmanlarını sadece zayıflatmakla yetinmiyor; onları yenilgiye uğratma ve ülkenin çıkarlarını koruyacak yeni bir düzeni aktif biçimde şekillendirme iradesini açıkça ortaya koyuyor.
“İsrail, Gazze’deki kara harekâtını sürdürmekle kalmadı; Tahran’ın nükleer ve balistik füze kapasitesini hedef alan saldırılar düzenledi, üst düzey güvenlik yetkilileri ile nükleer bilim insanlarını ortadan kaldırdı. Hizbullah’ın yeniden silahlanmasını önlemek için Lübnan’da hedefler vurdu, Suriye’de askeri varlık kurdu, rejim yanlısı güçlere karşı Dürzi topluluğunu desteklemek üzere doğrudan müdahalede bulundu ve Katar’da HAMAS yetkililerini hedef alan hava saldırısı düzenledi.
“İran, Lübnan, Katar ve başka yerlerde üst düzey isimlere yönelik ‘hedefli öldürmeler’, İsrail’in artık eskiden aşamayacağı varsayılan kırmızı çizgilere bağlı olmadığını gösteriyor. İsrail, siyasi unvanı veya bulunduğu konum ne olursa olsun, ‘terör eylemlerine karıştığına’ inandığı hiçbir düşman lidere dokunulmazlık tanımıyor. Geçmişte bu eylemler genellikle düşük profilli yürütülür ya da İsrail’in rolü gizlenmeye çalışılırdı; bugün ise ülkenin liderleri bu operasyonları açıkça sahipleniyor.”
İsrail’in barış hayallerine kapılarak güvenlik tavizleri vermemesi gerektiği belirtilen makale şöyle devam etti:
“Filistinliler ve diğer Arap toplumlarında kökleşmiş İsrail karşıtlığını ve aşırı görüşleri göz ardı etmemeli. (…) İsrail, sahada elde ettiği somut kazanımları, güvenilir olmayan ortaklarla şüpheli diplomatik vaatler karşılığında feda etmemeli. Her türlü barış görüşmesi İsrail’in güvenlik kaygılarının tanınması ve bunları giderecek düzenlemelerin kabul edilmesiyle başlamalı.
“Nitekim 2020 İbrahim Anlaşmaları çerçevesinde İsrail’le ilişkilerini normalleştiren Arap ülkeleri, 7 Ekim’den sonra da İsrail’le diplomasi, savunma ve ticaret alanında işbirliğini sürdürdüler; çünkü güçlü bir İsrail ile işbirliğinin faydalarını görüyorlar.”
GAZZE DÖNÜM NOKTASI
İsrail’in HAMAS’ı ortadan kaldırma kararlılığının ağır bedellere yol açtığı belirtilen makalede, “Gazze’de altyapıların yıkılması, çok sayıda savaşçı ve sivilin ölümüne yol açtı. Ancak İsrail için bu hedef geleceğin anahtarı ve bu nedenle bu yaklaşım gerekli görülüyor.” denildi. İran’ın stratejik tehdit olduğu kaydedilen makalede İsrail’in ulusal güvenlik stratejisine dair şu öneriler yapıldı:
“HAMAS’ın Gazze’de ister resmen ister fiilen ‘askeri ve siyasi güç’ olarak varlığını sürdürmesi İsrail için kabul edilemez. Gazze’nin tamamen askerden arındırılması -ki bu askeri güç kullanımını gerektiriyor- İsrail’in gerçekten güvenli olmasının tek yolu.
“Yeni ulusal güvenlik stratejisinin temel direklerinden biri, düşmanların İsrail’e tehdit oluşturacak kapasite geliştirmesini önlemek için güç kullanma konusundaki istekliliğin artırılmasıdır.
“Geçmişte İsrail, İran’ın nükleer programını hedef alan gizli operasyonlar yürütmüş olsa da haziran ayında İsrail, Tahran’ın nükleer ve balistik füze programlarını zayıflatmak ve gelişimlerini önemli ölçüde geciktirmek amacıyla eşi benzeri görülmemiş bir askeri harekât başlattı.
“İsrailli liderler, Haziran kampanyası ve sonrasındaki ateşkes sonrasında İran’ın nükleer ve balistik kapasitesini yeniden inşa etmesini önleme hedefinden vazgeçmedi. Gerektiğinde yeniden saldırıya geçmeye hazırlar, hatta bunun yeni çatışma turlarına yol açabileceğini biliyorlar.
“Hükûmet, artık İran’ın kendi topraklarında uranyum zenginleştirmesini, nükleer yakıt döngüsünü kontrol etmesini veya nükleer silah kapasitesini silahlandırmasını önleyecek denetim mekanizmalarının uygulanmasını şart koşuyor.
“İran’da rejim değişikliği İsrail stratejisinin açık bir hedefi olmasa da Ayetullah Ruhullah Humeyni vizyonuyla yönetilen herhangi bir dinî rejim Tahran’da iktidarda olduğu sürece İran, İsrail için tehdit olmaya devam edecektir. Hedef, İran rejimini daha da izole etmek ve bölge için stratejik tehdit oluşturmasını engellemektir.”/aydınlık