Rasthaber - BismillahiRahmanniRahim
Hamd Alemlerin Rabbi Allah’a, Salatu ve Salam O’nun Resulu ve temiz Ehli beytine olsun.
« Andolsun ki insanı, kokuşmuş bir balçığın kuruyan çamurundan yarattık.» (15/Hicr)
Bundan önceki yazımızda « Neden bu haldeyiz » ve ondan daha önce ki yazımızda « Hayatımızın Yönünü Kim Belirliyor?
https://www.rasthaber.com/A159633" işlediğimiz ana konu diyorduk ki ; Yapay zeka, (Artificial İntelligence), « X » güçlerin yeni İnancı. Neden yapay zeka? Hiç düşündük mü? Açıklama getirmeye çalıştığımız ana başlık « yeni kurulacak sistem ve yapılandırılması » idi. O ise « Aynı robotlara verdiğimiz kodlar gibi kodlarımız olacağı ve istemesekte uymak zorunda olacağımız yapay zekanın oluşturduğu EYS « Elektronik Yaşam Sistemi » inancı olacaktır. Bunun temeli « Yeni Dünya Düzeni / New World Order » çok önceden atılmıştır. (2006 da, MATRIKS yazımızda bu konuyu daha derinlemesini işlemiştim.)
İnsan, neden yeni bir düzen kurmak istemektedir ve kime Karşı ? Tek düzen kurucu Allah’tır. Fakat Allah’ın kurduğu düzen üzerinden insanlar uygulamada değişim yaparak (Kapitalizime, Kommunizim, Monarşi, Kraliyet, imparatorluk, Demokrasi vs) sahtesini yapabilmektedir. Fakat Allah (cc) kurduğu ana düzen uyumsuzluğu katiyen kabul etmemektedir. Dolayısıyla insan oğlu elbise değişir gibi sistem değiştirmektedir. İnsan oğlu tarafından gerçekleştirilen her değişim Allah’ın bilgisi ve güçü kapsamı içindedir. Burdan, Allah Kötülükleri, isyankarlığı ve itaatsizliği bizlerden istiyor anlamı çıkarmayalım. Tam aksin Allah'ın biz karşı ne kadar cömert ve adil olduğunu bir göstergesidir. Daha önceden bahsettiğimiz gibi buna Hür irade diyoruz. Allah (cc), Hür iradeyi bizlere layık görerek, bizleri her şeyin üstünde tutması anlamına gelmektedir.
Neden kötülükler var o zaman ? Aslında kötülük yoktur. Bizlerin kötülük tanımı görseldir, mutlak değildir. Daha açık bir anlamda bizlerin kötü dediği herşey yapımıza uygun tanımsal vede oluşumların yapısal dengelerini değiştirmeye & dengelemeye çalışmaktır. Fakat gelişen olaylara global baktığımızda göreceğimiz şey iyinin kendisidir. Bir örnek vererek açıklarsak; Bir manzara düşünün uzaktan baktığınızda cennet bahçesi; Çeşit çeşit ağaçlar, renga-renk güller ve çiçekler, yemyeşil halı saha gibi çayırlar, şırıl şırıl akan çaylar, su şelalesi ve onu oluşturduğu havuz misali Berrak tertemiz gölcükler, çevrede cıvıl cıvıl öten kuşlar. bu manzara karşısında bizim dediğimiz tek şey yaşanacak yer burası demekten başka bir şey olmaz.
Fakat bu manzaranın için (detayına) girdiğimizde zaman karşılaşacağımız ve öğreneceğimiz şey bu güzelliğin kendi içinde barındırdığı bir yaşam düzenini olduğudur. Yani bizim deyimimizle Ekosistemin varlığıdır. Geceleri karşımıza çıkan yırtıcı hayvanlar, çok tehlikeli öldürücü sürüngenler, çeşit çeşit zehirli böcekler, zehirli bitkiler vs.. Yani dışarıdan gördüğümüz o güzelliğin içinde beslediği & barındırdığı BİZİM tanımımızla kötülüklerdir. Acaba o güzelliğin ekosisteminde, Bizim kötülük tanımımız bir anlam bulmakta mıdır ? Bizim, kötü diye tanımladığımız şeyler, o güzelliğin yaratılış ve varlığının oluşumunu sağlayan uyum dengesidir. Biz, böyle bir ortamda kendi varlığımızı sürdürmek ve yerleşik olabilmek için ek kurallar koymaktayız ki o kurallar bizlerin kalıcılığını ve güvenliğini sağlamak içindir. Fakat bu kurallar o yerleşim yerindeki bahsettiğimiz tüm (hayvan, bitki, böcek vs) yaratıklar için geçerli bir kurallar mıdır ? O, Ekosisteme uyumlu kaldığımız müddetçe Evet. (Ekosistemin dört temel bileşeni vardır. Üreticiler « ototroflar », tüketiciler « hetotroflar », ayrıştırıcılar « saprofitler » ve doğal çevre. İlk üç bileşen, dördüncü bileşenin oluşturduğu cansız doğa içinde varlıklarını sürdüren canlı yaşamı kapsar)
Diğer canlı & cansız varlıkların dünyasını oluşturan kural daha öncede söylediğimiz örnekteki cennet bahçesini uyum içinde oluşumunu sağlayan kuraldır. Çünkü doğa uyumu sever ve uyumsuzluğu reddeder. Daha açık söylersek, Bizlerin tehlike & kötü dediği şey karşımızdaki varlık ve yaratıklar için doğal hayat yaşamıdır. Kötü, sadece bizi bağlayan tanımsal bir açıklamadır. Yani, Biz, İnsan merkezlidir. Bizlerin Allah’ın yer yüzünde temsil eden halifesi olamanın verdiği gücü kullanarak kendimizi evrenin merkezine koymamızdan ötürü Her şey biz (İnsan) referanslı olarak tanımlanır.
Üstünden gelmediğimiz ve çözemediğimiz asıl Problem, Biz, insanların düşmanı, insan neslinin yok edilmesi ve yaşadığı ortamın yok edilmesi sağlayacak tüm yaratılış uyumu (ekosistemi) bozabilecek güç sadece ve sadece insanın bizzat kendisidir. Bunu ne şeytanlar gerçekleştirebilir, Ne doğal afetler gerçekleştirebilir nede Virüsler gerçekleştirebilir. Nede uzaydan gelen yeşil yaratıklar gerçekleştirebilir. Çünkü Allah’ın Hükmü açık ve nettir. Her şey Adem (insan) önünde secde eder.
Asıl sorumuz insanın kendisidir : Adem (İnsan) tanımı yaparsak, İnsan oğlu kimdir ? Nedir ?
Kuran terminolojisiyle tarif dersek Hayvandan daha aşağı bir yaratık mıdır ? «Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar. » (Furkan-44). «…Bunların (insan) kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır. » yada Meleklerin dediği gibi «Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birini mi (halife) kılacaksın? » (Bakara-30)
Yine Kuran terminolojisi ile tarif dersek Meleklerden daha üstün bir yarattık mı ? « Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım » (Bakara-30). « Andolsun ki Biz Ademoğullarını Üstün Bir İzzet ve Şerefe Mazhar Kıldık » (isra- 70). «Biz İnsanı En Güzel Bir Biçimde Yarattık. » (Tin-4)
Yazımızın girişinde verdiğimiz cennet bahçesi örneği üzerinden gidersek, İnsanında yapısal oluşumda da « Vücut - Ruh - Doğa » uyumlu bir Ekosistem vardır. Hazret-i Ali Efendimiz bunu şöyle ifade ediyor: 'Devân sendedir bilmezsin, Derdin de sendendir görmezsin, Sen kendini küçücük bir cirim zannedersin, Hâlbuki bütün âlemler sende dürülmüştür (de bilmezsin). »
Netice olarak; İnsan, Allah'ın koyduğu yaratılış kurallarını (ekosistem) bozduğu an kendi yapısında bozmaktadır. Fakat Allah'ın sünneti sadece uyumu kabul eder ve uyumsuzluğu red ve yok eder. (Allah'ın sünnetinde değişiklik bulamazsın) Her yaratığın yapısındaki doğal olan mükemmel işleyişini (uyumun) bozulması, insanın ekosistemdeki dengeyi bozmasıdır. İnsanoğlu, dengeyi dahada zorladıkça kendi varlığını yok etmeye kadar gitmektedir. İnsanın Varlığını sürdürebilmesi için o dengenin bir şekilde korunması veya onarılması gerekmektedir. Allah (cc) tarafından insana bedava tahsis edilen tüm yaşam imkanlarının, Allah (cc) haricinde bir gücün tekeline geçmesi ve o güCün insanlığa hükmetmesi olacaktır ki bugünlerde Yapılmak istenen budur. O ise İnsan Hürriyetinin (Tevhid inancını) sonudur. Fakat İnsan değişsede Allah'ın sünneti değişmeyecektir. Uyumu bozanlar mutlak ilahi ekosistem tarafından yok edilecektir.
Mustafa Kemal TAŞPINAR