Suudi Arabistan'ın Lübnan'a Baskı Yapmasının Amacı Ne?

GİRİŞ: 01.11.2021 18:48      GÜNCELLEME: 01.11.2021 18:48
Rasthaber -  Suriye krizinin patlak vermesiyle birlikte, bölgede ABD liderliğindeki birçok Fars Körfezi ülkesi, Suriye karşıtı terörizmi desteklemeye başladı. Lübnan karşıtı eksen iç savaş senaryosunu tekrarlamak ve Suriye'de IŞİD'i oluşturulmak için büyük çaba sarf etti.

Suudi Arabistan'ın Lübnan'a Karşı Savaş Başlatma Çabası

Hizbullah Hareketi'ni ortadan kaldırmak ya da zayıflatıp silahsızlandırmak amacıyla Lübnan karşıtı kampanyaya öncülük eden taraflardan biri de Siyonist Rejim'in Lübnan'a yönelik düşmanca eylemlerinin önünü açan Suudi Arabistan'dır.

Ancak birçok etken Suudi Arabistan ve İsrail'in Lübnan ile savaşa girmesini engelledi. Direnişin siyasi söylemleri ve mevcut duruma cevap verme yeteneği krizi önlemede hayati bir rol oynadı.

Fakat Suudi Arabistan'ın Lübnan'daki planları sona ermedi ve Suudilerin Hariri hanedanı ile Batı yanlısı 14 Mart Bloku ile köklü bağları sayesinde, Riyad yönetimi son birkaç yılda Lübnan'ın iç işlerine karışmayı sürdürdü.

Son zamanlarda Suudi Arabistan'ın Lübnan'daki nüfuzu milliyetçi akımlar ve siyasi partilerin yükselişinden sonra azaldı.

Lübnan'da 14 Mart siyasi bloğundan Müstakbel Partisi'nin lideri ve 2005 yılında suikast sonucu öldürülen eski Lübnan başbakanı Refik Hariri'nin oğlu Saad Hariri, Suudi Arabistan piyonuydu. Ancak Saad Hariri'nin ABD planlarını uygulamadaki başarısızlığı ve Lübnan siyasi arenasında Hizbullah'a karşı koyma konusundaki yetersizliği Suudileri Lübnan'daki mevcut piyonu değiştirmeye yöneltti.

Bazıları, Lübnan'da Suudi politikasını uygulamak için Baha Hariri'nin, Saad Hariri'den daha iyi bir seçenek olduğu kanaatinde; Her halükarda Suudiler Lübnan'da istenen piyonu iktidara getiremedi.

Riyad'ın Lübnan'da Kriz Yaratma Çabası

Suudi Arabistan'ın Lübnan'daki siyasi etkisi azaldıktan sonra bile, Riyad'ın ülkeye karşı çabaları durmadı ve son birkaç yılda Suudi Arabistan Lübnan'daki emellerine ulaşmak için büyük yatırımlar yaptı.

Aslında Suudiler, eski Lübnan politikalarının işe yaramadığını ve direnişin ABD ve Suudi projelerinin önünde büyük bir engel olduğunu fark ettiler. Bu nedenle Riyad'a göre Lübnan'daki siyasi boşluk ve ülkeye yönelik kuşatmanın desteklenmesi Hizbullah ve destekçileriyle yüzleşmek için en iyi seçenek olabilir.

Lübnan hükümetini kurma sürecindeki Suudilerin baltalama girişimleri bunu doğruluyor. Hatta yeni Lübnan hükümetinin kurulmasından sonra Lübnan Başbakanı Mikati defalarca Riyad'dan işbirliği talep ederken, Suudilerin önemsemediğini görüldü. Suudi Arabistan'ın Beyrut Büyükelçisi Velid el-Buhari bile Başbakan Mikati'yi göreve başlayan hükümet için tebrik etmedi. Bunlar, Suudi Arabistan'ın Lübnan'ın krizden çıkmasına karşı olduğunu gösteriyor.

Et-Tiyune Katliamında Suudilerin İzleri

Birçok yorumcu, 14 Ekim'de Beyrut'un et- Tiyune bölgesinde 7 kişinin ölümüne ve yaklaşık 60 masum Lübnanlı sivilin yaralanmasına neden olan olayda Hristiyan Lübnan Kuvvetleri (LF) Partisi ve uzun süredir Suudi Arabistan'ın müttefiki olan Samir Geagea'nın parmağı olduğuna inanıyor. Bu olayın Riyad'ın Lübnan'da huzursuzluk yaratma ve direnişi iç savaşa sokma planından farklı olduğu düşünülmemesi gerekir.

Elbette ki, bu Amerikan-Suudi komplosu, Hizbullah Hareketi liderinin uyanıklığıyla çökertildi; ancak görünen o ki, Suudi Arabistan'ın Lübnan'daki sayısız yenilgisini telafi etme planları tamamlanmış değil.

Suudilerin Lübnan'a Baskı Yapmak İçin Yeni Bahanesi

Lübnan Enformasyon Bakanı George Kordahi'nin yıkıcı Yemen savaşının sona erdirilmesi gerektiğine ilişkin açıklamalarının yanısıra Ensarullah hareketinin kendisini savunduğunu vurgulaması Suudilerin Lübnan karşıtı düşmanlıklarını yoğunlaştırması için bir bahane oldu.

Lübnanlı bakanın Yemen savaşına ilişkin eleştirel açıklamalarına sert tepki gösteren Suudi Arabistan, Lübnan'ın Riyad Büyükelçisi'nden ülkeyi 48 saat içinde terk etmesini isterken ülkesinin Beyrut Büyükelçisi'ni de istişarelerde bulunmak üzere geri çağırdı.

İkinci bir duyuruya kadar Lübnan'dan tüm ithalatı askıya alan Suudi Arabistan, bu gelişmenin ülkede yaşayan ve çalışan Lübnan vatandaşları ve ailelerini etkilemeyeceğini ileri sürdü.

Elbette ki, bu tür karar yalnızca Suudi Arabistan tarafından alınmadı, Bahreyn ve BAE gibi Fars Körfezi ülkeleri ve Fars Körfezi İşbirliği Konseyi, Lübnan karşıtı politikaya baş vurdu.

Suudi Arabistan ile aynı tavrı benimseyen Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, Lübnanlı Bakandan özür dilemesini istedi. Ancak Lübnan Eformasyon Bakanı Kordahi, hiçbir hata yapmadığını vurgulayarak asla özür dilemeyeceğini söyledi.

Önemli olan konu Kardahi'nin bakanlık görevine başlamadan önce bir televizyon programında Yemen'le ilgili bazı ifadeler kullanmasıdır.

Ancak bu program Lübnan'daki Suudi ve Amerikalı piyonların ülkeyi kargaşaya götürmek için yaptıkları şüpheli hareketlerle aynı anda yayınlandı.

Konuya dair Lübnanlı siyaset uzmanı Dr. Vesim Bezi, Tasnim Haber Ajansı'na verdiği bir röportajda, George Kardahi'nin katıldığı "Berlman al-Shaab" programı hakkında Katar ağı Al-Jazeera'nın Suudiler ile bir gizli anlaşma sağlamasının mümkün olduğunu söyledi.

Kardahi'nin Sözleri Suudi Arabistan Ve Müttefiklerini Neden Kızdırdı?

Diğer bir konu da Fars Körfezi'ine kıyısı olan Arap ülkelerinin özellikle Suudi Arabistan'ın Lübnan'a sert tepki göstermesidir. Sanki bu ülkeler ekonomik krizle baş başa kalan Lübnan'daki gerilimi tırmandırmak için bir bahane bekliyorlardı.

Söz konusu ülkeler Lübnan'a karşı geniş kapsamlı bir düşmanca kampanya başlatırken birçoğu Lübnanlı bakanının Yemen savaşındaki suçlarla ilgili gerçeklerin yalnızca küçük bir kısmından bahsettiğine inanıyor.

Nisan 2021'in başlarında da Suudi yetkililer benzer bir hareketle Lübnan'dan ithal edilen bir meyve sevkiyatında uyuşturucu keşfettikleri bahanesiyle bu ülkeden yapılan ithalatı boykot etmeye karar verdiler. Suudiler bu olayda da Hizbullah'ı suçlamak için Twitter üzerinden direnişe karşı kara kampanya yapmaya başladılar.

Riyad yönetimi, Lübnan'ı kuşatma girişiminin, Lübnanlıların Suudi Arabistan'a Lübnan'a yaptırım uygulamaması için yalvaracağını düşünüyordu. Ancak Lübnan'ın Suudilerin kararını önemsememesi Riyad'ı hüsrana uğrattı.

Dolayısıyla Suudilerin Lübnan'a karşı böyle bir politika izlemesi şaşırtıcı değildir ve senaryosunun devamıdır; Ancak Lübnanlı yetkililerin, George Kardahi gibi insanları feda etmek veya ülkenin geleceğini zedeleyen hükümeti istifaya götürmek yerine egemenliklerini ve bağımsızlıklarını savunarak kendi çıkarlarından başka hiçbir şeyi umursamayan Suudi Arabistan ve ABD gibi ülkelerin müdahale etmesine izin vermemesi önemlidir.


tasnim

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM