Bu sivil toplum kuruluşu raporunda, bu mayınların şehrin
dokuz farklı bölgesinde kullanıldığını 11 sivilin ölümüne yol açtığını
belirtti.
Raporda ayrıca, Ukrayna ordu birliklerinin geniş çapta dağıtılan
bu mayınların, sivillerin ölümünün yanı sıra sürekli riske neden olduğu ifade
edildi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü İzyum’da 10 Eylül-9 Ekim
döneminde anti-personel mayınlarının kullanımını araştırdığı, bu kapsamda
tanıklar, yaralılar, kurtarıcılar, doktorlar ve bomba uzmanları dâhil 100’den
fazla kişinin bilgisine başvurduğu kaydedildi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü aynı zamanda Kiev’den bu konuda
soruşturma yapmasını istedi.
Anti-personel mayını kara mayını sınıfı içerisinde tanksavar mayınları gibi taşıtlara karşı kullanılan türün dışındaki insan hedeflerine karşı geliştirilmiş bir mayın türüdür.
Bu tür mayınlar genellikle öldürmemek üzere
geliştirilmiştir, yaralama amacı taşımaktadır. Bunun nedeni yaralı bir askerin
ölü bir askere nazaran daha fazla lojistik özellikle sağlık desteğine ihtiyaç
duyması ve kendinden başka piyadeyi de savaş dışına itmesidir. Bazı
anti-personel mayınları insan haricinde zırhlı taşıtların özellikle tekerlek
kısmında hasar vererek iş göremez hale getirebilmektedir.
Mayınlar patlayıcılı veya parça etkili mayınlar olarak
sınıflandırılır. Parça tesirli mayınlar günümüzde genellikle sıçrayan mayın
olarak adlandırılmaktadır.
1996 yılında Birleşmiş Milletler kararlarıyla başlatılan ve
1997 yılında Oslo’da hazırlanıp Ottawa’da imzaya açılması nedeniyle 1997 Ottawa
Antlaşması olarak anılan girişimle mayınlara karşı ciddi bir hareket
başlatıldı. Böylece, 21 ülke depolarını tamamen ortadan kaldırdı, 37 milyon
mayın etkisizleştirildi. Bu antlaşmaya ABD, Çin, İsrail, Hindistan gibi bazı
ülkeler katılmadı. Katılmayan bu ülkelerin depolarında toplam 250 milyon adet
mayın olduğu tahmin ediliyor.