ABD Neden Suriye’deki Güçlerini Yeniden Konuşlandırıyor?

Suriyeli analist Gazi Dahman, ABD’nin Suriye’deki askeri hareketliliğinin amacının, bölgesel görünümün şekillendirilmesine yönelik kuralları belirlemek ve bu sayede etkileşim kurallarının kontrol edilmesinin, gerilimlerin yönetilmesinin ve gelecek aşamada aktörlerin rollerinin yönlendirilmesinin mümkün hale gelmesi olduğunu düşünüyor. Dahman’a göre, Trump’ın düşünce dünyasında Suriye’ye yönelik stratejik bakış değişmiş durumda. Trump artık Suriye’yi, Washington’un Akdeniz’den Irak’a, Türkiye, Ürdün ve İsrail’e uzanan jeopolitik ve jeoekonomik projelerinde kilit bir ülke olarak görüyor.

Katar merkezli El Cezire haber kanalı, Suriyeli analist Gazi Dahman’ın kaleme aldığı “ABD’nin Suriye’deki hedeflerinin gerçekliği” başlıklı analizinde şu değerlendirmelere yer verdi:

Suriye Dışişleri Bakanlığı, ABD ile Suriye’nin güneyinde bir Amerikan askeri üssü kurulmasına dair bir anlaşma yapıldığı yönündeki iddiaları yalanladı. Bu yalanlama yüzeyde doğru görünse de, sahadaki birçok gösterge askeri alanda ABD ile bir tür koordinasyona işaret ediyor. Bu durum, Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasının bir açıdan doğru olduğunu gösteriyor ve o da açık ve ilan edilmiş bir ABD üssünün bulunmaması. Ancak farklı gerekçeler ve koşullar çerçevesinde, çeşitli örtüler ve yöntemlerle ABD’nin askeri varlığının fiilen devam ettiği anlaşılıyor.

ABD güçleri halihazırda Suriye’nin doğusundaki üslerde ve et-Tanf bölgesinde bulunduğundan, mevcut askeri hareketlilik yeni bir konuşlanmadan ziyade güçlerin yeniden yer değiştirmesi ve yeniden konumlandırılması olarak değerlendirilebilir. Bu nedenle Washington’un askeri varlığını sayı olarak artırması gerekmeyebilir, ancak bu varlığı, Suriye Demokratik Güçleri’nin Suriye ordusu yapısına yeniden entegre edilmesi ve Suriye ve İsrail arasında yakın gelecekte imzalanması beklenen güvenlik anlaşması gibi yeni gelişmelere uygun şekilde yeniden organize etmesi bekleniyor.

Bu güçlerin yeniden yayılması yönündeki zemin, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın, Ahmed eş-Şara’nın Washington ziyareti sırasında ve Suriye’nin IŞİD’le mücadele eden uluslararası koalisyona katılım anlaşmasını imzalamasının ardından yaptığı açıklamalarda ortaya çıktı. Barrack, Suriye’nin ABD için temel bir ortak haline geldiğini söyledi. Aynı ziyarette Suriye geçici hükümetinin başkanı da, Suriye’nin artık ABD için jeopolitik bir müttefik olduğunu ve bu ülkenin güvenlik koordinasyonu açısından koalisyonun ihtiyaç duyduğu tüm imkanlara sahip bulunduğunu ifade etti.

ABD, son haftalarda Suriye çölünde askeri hareketlilik gerçekleştirdi. Bu da Washington’un güçlerini Suriye’de yeni bölgelere yeniden yayma isteğini gösteriyor.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı General Brad Cooper’ın Eylül ve Ekim aylarında Şam’a yaptığı ziyaretler, ABD’nin Suriye’deki askeri varlığına ilişkin önceden varılmış mutabakatların bulunduğunu gösteriyor. Ayrıca, terörle mücadele koalisyonuna bağlı bir askeri heyet, ed-Dumeyr ve es-Sin hava üsleri gibi Suriye çölü çevresindeki askeri tesisleri ziyaret etti. Bu üsler, Şam’a ve güney Suriye’ye yakın konumda bulunuyor. Bu gelişmelere paralel olarak, ABD savaş uçakları ve zırhlı araçları et-Tanf Üssü’ne ulaştı. Bu da ABD’nin bölgedeki askeri varlığını güçlendirme niyetine işaret ediyor.

Görünüşe göre Şam kırsalı, (çöl, Lübnan’ın doğusu, güney Suriye ve batı yönlerinden), ABD ve uluslararası koalisyon güçlerinin odak noktası haline gelmiş durumda. Koalisyon güçleri kısa süre önce ed-Dumeyr ve Kalamun bölgelerinde kara operasyonları düzenleyerek, aşırıcı grupların uyuyan hücrelerini hedef aldı.

Buna rağmen ABD’nin Suriye’deki askeri varlığı, güvenlik yönetimi ve terörle mücadele için bir operasyon odası şeklinde, daha farklı ve yeni bir formatta ortaya çıkabilir. Bu durum, Suriye dosyasındaki yeni gelişmeler ışığında ABD varlığının yeniden tanımlanması ve yapılandırılması anlamına geliyor. ABD’nin bu yaklaşımı, Suriye’de istikrarı sağlama, ülkenin toprak bütünlüğünü koruma ve İsrail’in Suriye’yi parçalama girişimlerini sınırlama hedefleri güden bölgesel eğilimlerle örtüşüyor. Ancak bu durumun, bölge ülkelerinin güvenliği açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceği de vurgulanıyor.

ABD’nin Suriye’deki Varlığının Hedefleri

El Cezire raporunun devamında şu değerlendirmelere yer veriliyor: Amerikan güçlerinin Suriye’deki yeniden varlığı, mevcut ABD güçlerine güçlü bir motivasyon oluşturan birçok jeopolitik ve güvenlik nedenine bağlıdır. Bu bağlamdaki ilk husus, bölgedeki Amerikan varlığının yeniden tanımlanmasıdır; çünkü IŞİD’e karşı savaş tek başına bu varlığı kapsamak için artık yeterli değildir, zira IŞİD zayıflamış ve yerel güçler onu caydırabilecek kapasitededir.

Bu bağlamda, stratejik bir proje çerçevesinde, güvenliğin siyaset ve ekonomiyle birlikte ele alındığı yeni bir siyasi ve güvenlik sistemi oluşturmak ve bu varlığın misyonunu değiştirerek, çöküşün eşiğindeki bir örgütle savaşmaktan ziyade, bölgenin tanık olduğu büyük değişiklikler göz önüne alındığında, Suriye’deki gelişmeleri kontrol altına almayı amaçlayan önemli bir oyuncu haline dönüştürmek gerekmektedir.

İkinci husus ise Suriye ile etkileşimleri sınırlamaktır. ABD’nin eyleminin genel çerçevesi, Suriye haritasını ABD kontrolü altına alma amacıyla ABD askeri komutanlığının stratejik yönlendirmesinin varlığıdır. Bu eylemin ilk amacı, İran etkisine karşı koymak ve bu konudaki zayıf noktaları kapatmak, ayrıca gelecekteki Çin projelerine karşı koymak ve Suriye’deki Rus varlığını zayıflatmak için bölgeyi kapatmaktır. İkinci amaç ise, “Aksa Tufanı Operqasyonu” tarzı gelişmeler yaşanmadan önce erken müdahale sağlamak ve Trump’ın en önemli oyunculardan biri olmayı hedeflediği barış aşamasına geçiş amacıyla ABD’nin hazırlıkları çerçevesinde cephe hatlarını izlemektir.

Bu bağlamdaki üçüncü husus, bölgedeki dengelerin ve değişen bakış açılarının yönetimidir. Washington, İsrail rejimi ve Türkiye de dâhil olmak üzere bölgesel aktörler arasında ortaya çıkan gerilimler ve Suriye’de aralarında şiddetli çatışma çıkma olasılığının yüksek olması, ayrıca Kürtler ve Dürziler gibi Suriye rejiminin yerel muhaliflerinin ayrılıkçı hedeflere ulaşma çabaları ışığında, ABD’nin Suriye’deki varlığının mevcut etkileşimleri kontrol edebileceğini ve bunları yeni yerel ve bölgesel çerçeveler içinde yönlendirebileceğini anlamaktadır.

Bu bağlamda, ABD’nin Suriye’deki hareketindeki amacı, bölgesel manzarayı şekillendirecek kuralları belirleyerek etkileşim kurallarını kontrol etmek, gerilimlerin tırmanmasını ve aktörlerin gelecekteki rollerini yönlendirmektir. Amaç, bölgeyi çatışma çemberinden çıkarmak ve Amerikan şirketlerinin ekonomik yapılarda yer alması ve bölgedeki yatırımları, ayrıca ticaret yollarının, doğalgaz boru hatlarının ve yeniden yapılanma projelerinin şekillendirilmesindeki rolleri aracılığıyla ABD’nin hesabına gelir akıtan bir ekonomik merkez haline getirmektir.

El Cezire raporunu şu sözlerle sonlandırdı: Suriye’nin coğrafi konumu, Amerika’nın yeni duruşunu şekillendirmede rol oynuyor çünkü Suriye, Trump’ın düşüncesinde daha önce “kum ve ölüm diyarı” olarak tanımlanan stratejik ihmal alanından çıkmış ve Washington’ın Akdeniz bölgesindeki jeopolitik ve jeoekonomik projelerini Irak, Türkiye, Ürdün ve İsrail’e bağlayan coğrafi bir düğüm noktası haline gelmiştir. Bu nedenle, Suriye’nin istikrarı Amerika’nın çıkarları için önemlidir ve Amerika tüm çabalarını Suriye’nin güvenliğini korumaya ve yeni stratejik sistemini güçlendirmeye odaklamıştır.

Tahririeh News’den Çevrilmiştir

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın