İranlı üst düzey bir bürokrat, bölgede yaşananlara ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
12 Gün Savaşı’yla ilgili bilgiler aktaran yetkili, savaşın başlamasından bir gün önce (12 Haziran Perşembe) Oslo’da görüşmeler yapıldığını hatırlattı. “Peki savaş, diplomasi başarısız olduğu için mi başladı?” sorusunu ortaya atan yetkili, “Hayır, Oslo’da bir anlaşmaya varmak için farklı yollar tartışıldı. Steve Witkoff’un anlaşmayı imzalamak için Oslo’ya mı yoksa Maskat’a mı gelmesi gerektiğini tartışacak kadar ilerlendi. Pazar günü Maskat’ta buluşmaya karar verildi. Gece ise saldırı başladı. İran’da, Witkoff ve Amerikalıların bizi kandırmaya çalıştığını, tüm müzakerelerin Amerikalıların bir aldatma operasyonu olduğunu savunanlar var.” dedi.
İran kaynaklı acil bir nükleer tehdit de olmadığını anlatan yetkili, saldırıdan birkaç gün önce ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard’ın “İran’ın nükleer programında silahlanmaya yönelik herhangi bir sapma olduğuna dair hiçbir kanıt bulunmadığı” yönündeki sözlerini hatırlattı.
Yetkili şöyle devam etti:
“İsrailliler neden bize saldırdı? Yanıt, Orta Doğu’da daha büyük bir jeopolitik dinamizm yaşanıyor olmasıdır. Kendi çıkarları doğrultusunda Orta Doğu düzenini sarsmak istiyorlar. Dolayısıyla, büyük İsrail hakkında, Orta Doğu’nun şekillendirilmesi gerektiği hakkında duyduğumuz her şey, tam olarak şu anda gerçekleşiyor. İsrailliler İran dahil yedi ülkeye saldırdı. Buna Tunus’u da eklerseniz sekiz ülke oluyor. Suriye’deki Türk güçlerine yapılan saldırıyı da eklerseniz dokuz ülke oluyor. İsrailliler için her şey hegemonyayla ilgili.”
‘ABD VE İSRAİL BİRLİKTE’
İran’a saldırı kararının bir gecede alınmadığını belirten yetkili, “Başka bir ülkenin üst düzey komutanlarına, aileleriyle uyudukları gece yarısı böyle özel bir güvenlik operasyonu düzenlemek için en azından bir yıl önceden planlama ve veri toplama yapılması gerekir.” dedi.
MOSSAD ve CIA’nın bu suikasttan önce bir yıl boyunca hazırlık yaptığına dair tüm kanıtlara sahip olduklarını belirten yetkili, “Bu tamamen Amerikan-İsrail saldırısıydı. Yani sadece İsrail’in değil. Amerikalılar İsrail’e tam yetki verdiler. Trump için İsrail, Orta Doğu’da ABD’nin uzantısıdır. Netanyahu, ABD yönetiminin temsilcisidir. Hiçbir şekilde İsrail, Amerikalılar için bir yük değildir.” diye konuştu.
KOŞULSUZ TESLİMİYETTEN KOŞULSUZ ATEŞKESE
İran’ın saldırılara yanıt veremeyeceğinin düşünüldüğünü, suikastların ardından ordu yapısının tamamen çökeceğinin ve toplumda kargaşalık çıkacağının değerlendirildiğini belirten İranlı yetkili, “Komuta zincirini ortadan kaldırırsak, ordu çökecektir zannettiler. İran ise tüm üst düzey komutanlarına suikast düzenlenmesinden birkaç saat sonra İsrail’e yanıt vermeye başladı.” dedi.
Saldırının üçüncü gününde Trump’ın “Koşulsuz teslimiyet!” diye iki kelimelik bir tivit attığını hatırlatan yetkili, şöyle konuştu: “Koşulsuz teslimiyet, Afganistan’ı işgal ettikten sonra kullandıkları iki kelimedir. Koşulsuz teslimiyet, karşı taraf çok ağır bir yenilgiye uğradığında kullandıkları kelimelerdir. Trump, saldırının üçüncü gününde İran’ın yenileceğinden ve 12. günde çökeceğinden o kadar emindi ki… Ancak Bay Witkoff gece yarısı saat 02.00’de bize ‘Koşulsuz ateşkes!’ yazan bir mesaj gönderdi. Yani koşulsuz teslimiyetten koşulsuz ateşkes talebine geldiler.”
‘TEK FÜZEYİ ENGELLEYEMEDİLER’
Savaş sırasında İran füzelerinin ve insansız hava araçlarının İsrail’i vurma oranının yüzde 10’dan az olduğunu iddia ettiklerini söyleyen yetkili, bunun doğru olmadığını belirtti ve ekledi: “Savaşın 7. gününde hiçbir şey fırlatmadık. Ne insansız hava aracı, ne füze. Birkaç saatlik sakinlik ve sessizliğin ardından, sadece bir füze fırlattık. Adı Sejil. Onu önlemek için 7 ila 12 dakikaları vardı. Ve unutmayın ki farklı hava savunma katmanları var. İki katman Amerikalılara ait. Biri Doha’da. Burada 5 bin kilometre menzilli radarları var. Sonra sahip oldukları balonla IR’da kesişme noktası ve ardından Ürdün’de farklı ara katmanlar, İngiltere’de ve İsrail’de üç önleme katmanı var. Ama onlar tek bir füzeyi engelleyemediler. İsrailliler ve Amerikalılar için mesajımız şu: Eğer sadece engelleyebileceğiniz insansız hava araçları gönderiyorsak, ilkel füzeler gönderiyorsak, bu savunma sisteminizi tüketmek içindir. Bu bizim ordumuzun hassas bir askeri stratejisiydi.”
‘İRAN HALKI BİRLEŞTİ’
İran toplumunun kırılgan olduğuna dair çok yanlış bir argüman da sunulduğunu söyleyen yetkili, şöyle devam etti: “İran toplumu çok tartışmacı bir toplumdur. İran’a giderseniz, herkes herkesi tepeden tırnağa eleştirir. Ancak savaş sırasında İran’da tek bir muhalefet sesi bile yoktu. Başka ülkelerdeki İranlılar savaş sırasında ülkelerine dönmek için yarıştılar. İsrail’de durum neydi? Kıbrıs’a kaçmak için 20-30 bin dolar ödüyorlardı.”
‘DAVUT KORİDORU’NU ENGELLEMELİYİZ’
“Şu anda bölgede gördüğümüz şey, İsraillilerin tarihi ve sınırları değiştirmeye çalışmasıdır.” diyen İranlı bürokrat, şunları kaydetti:
“Suriye’den ayrıldık, şimdi Türkiye orada. Buradaki arkadaşlarıma, lütfen İsrail’i orada kontrol edin dedim. İsrail şu anda Şam’dan 20 kilometre uzakta. Orada 12 askeri üs kurdular. Suriye’yi terk etmek için orada değiller, kalmak için oradalar. Ve bu İran için, Türkiye için, Lübnan için bir tehdit. Davut Koridoru zaten havadan kurulmuş durumda. Suriye bölgesi, Irak bölgesi İsraillilerin kontrolü altındadır. İsrail sınırından İran sınırına kadar 1500 kilometrelik Davut Koridoru’nu kurdular, Suriye’nin güneyini işgal ettiler. Bunu kesmemiz gerekiyor.
“Süveyda’da bir tampon bölge oluşturmaya çalışıyorlar. Ayrıca Amerikalılarla birlikte sahra bölgesini kontrol etmeye çalışıyorlar. Geriye kalan tek bölge Fırat’ın kuzeyi. Eğer onu da kontrol altına alabilirlerse, Irak’a ulaşmış olacaklar. Ortadoğu tarihinin çok tehlikeli bir dönemindeyiz. Son bir darbe vurmak istiyorlar. O yüzden, her şey yoluna girecek diye düşünerek naif davranmamalısınız.”
‘İSRAİL TEKRAR SALDIRACAK’
İran ile İsrail arasındaki ateşkesin resmi bir ateşkes olmadığını, herhangi bir garantörü bulunmadığını, yazılı hiçbir şart ve koşul kabul edilmediğini vurgulayan yetkili, şöyle devam etti:
“Bu yüzden bunu gerçek bir ateşkes olarak görmüyoruz. Sorun, ateşkes ilan edildiği anda başka bir savaşın başlaması. Onarım ve kurtarma savaşı. İsrail’in hava savunması çok yıpranmıştı. Tüm füzelerinin yarısını 12 günde kullanıldıklarına dair haberler var. Böylece İsrailliler, Amerikalılar ve NATO üyelerinden yeni sevkiyatlar yaparak bu koruma ve kurtarma savaşını başlattılar. İran da bu onarım ve kurtarma savaşını başlattı. İsrailliler, hazırlıklarını tamamladıkları anda saldırıya geçeceklerdir. Dolayısıyla bizim anlayışımız, başka bir savaşa hazırlanmamız gerektiği yönündedir.
“Ancak bu seferki savaş kolay olmayacak. Kanlı olabilir, çok yıkıcı olabilir, herkes bu savaşın içine sürüklenebilir. Bakın bir barış endeksi raporu yayınlandı. Raporda, dünyanın GSYİH’sının %11’inden fazlasını askeri amaçlar için harcadığı belirtiliyor. Modern tarihte bunun gerçekleştiği tek dönem İkinci Dünya Savaşı’ydı. Bu yüzden herkes çok endişeli ve herkes kanlı bir çatışmaya hazırlanıyor.”
‘İSRAİL VERİLERİNE SAHİBİZ’
“İlginç bir ayrıntı daha vereyim.” diyen İranlı bürokrat, şunları anlattı:
“Gerçek Vaat operasyonlarında, İsrail’in petrol rafinerilerini iki kez vurduğumuzu hatırlarsınız. İran’ın bölgede askeri bir yerleşimi yok. Askeri uydumuz da olmadığı için İsrail hedeflerinin kesin GPS ve irtifa konumlarını bilmiyoruz. Sadece ticari uydularımız var. Bu ticari uydular da İsrailliler tarafından manipüle ediliyordu. Peki İran, İsrail’deki Musa Karargahı’nı ve çok önemli binaları nasıl bu kadar kesin bir şekilde hedef alabildi? Onlar bizim veri bankamıza erişebiliyorsa, biz de onların verilerine erişebiliriz. İsrailliler artık her şeyi sığınaklarda saklamaya çalışıyorlar çünkü veri bankamızın tüm merkezleri içerdiğini biliyorlar.”
Türkiye hakkında da değerledirmede bulunan yetkili, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’nin NATO üyesi olduğunu biliyoruz, ancak koordinasyonumuz var. Saldırı sırasında da koordinasyonumuz vardı ve İran’ı desteklemek için yaptıklarından dolayı Türkiye’deki kardeşlerimize çok minnettarız. Ayrıca bazı konularda gizli koordinasyon da sağladık. Bunun devam etmesini umuyoruz çünkü İsrailliler bu bölgedeki herkes için çok kötü şeyler hayal ediyor ve bu hepimizi etkileyecek. İran’ın buna karşı koyma ihtiyacı ve nispi kapasitesi var ve başka seçeneğimiz olmadığı için bunu yapacağız. “/aydınlık
