ABD’nin Piyonlarına Nobel Barış Ödülü

Son yıllarda Nobel Barış Ödülü’nün kazananlarının seçilme biçimi, bu ödülün siyasi bir araç hâline geldiği şüphesini güçlendirmiştir. Bu yıl her ne kadar Trump bu ödülü eline alamasa da onun Venezuela’daki politikalarını ilerletebilecek biri bu ödüle layık görüldü!

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun muhalifi olan siyasi aktivist Maria Corina Machado, Nobel Barış Ödülü’nü kazandığını öğrendiğinde büyük bir şaşkınlık yaşadığını söyledi. Belki de, Venezuela muhalefetinin tanınmış isimlerinden biri olan ve gizlice bu ülkede yaşayan Machado’nun, bu ödülün yıllardır Amerika ve Batı’nın siyasi hedeflerini ilerletmek için bir araç hâline geldiğinden haberi yoktur.

Nobel Komitesi’nin son yıllardaki siyasi yaklaşımı, özellikle İran ve Rusya örneklerinde açıkça görülmektedir. Her iki ülke de Batı ekseniyle eşi benzeri görülmemiş bir gerilim içindeyken, bu iki ülkedeki muhalif figürler, 2021 ve 2023 yıllarında bu ödüle layık görülmüştür. Bu gerilimler, nihayetinde askeri çatışmalara kadar varmıştır.

Şimdi ise Venezuelalı bir muhalif Nobel Barış Ödülü’nü kazandı. Oysa Amerika, geçen yıl eylül ayından bu yana, ülkenin yasal devlet başkanını uyuşturucu kaçakçılığıyla suçlayarak yakalanması için yüklü bir ödül belirlemiş ve ülke savaşın eşiğine gelmişti.

Dmitri Muratov’dan Nergis Muhammedi’ye

Rus siyasi aktivist Dmitri Muratov, 2021 yılında Nobel Barış Ödülü’nü kazandı. Novaya Gazeta adlı gazetenin genel yayın yönetmeni olan Muratov, Putin hükümetinin muhaliflerinden ve bu ülkenin hükümet politikalarının sert eleştirmenlerinden biri olarak biliniyor.

Bu gazetenin yönelimini anlamak için, 2006 yılında Moskova’daki evinde öldürülen ünlü Rus gazeteci Anna Politkovskaya’nın da burada yazdığını bilmek yeterlidir. Politkovskaya’nın öldürülmesinin ardından, Batı medyası Putin yönetimini bu cinayetle suçlamıştı.

Muratov, demokrasi ve kalıcı barışın ön koşulu olan ifade özgürlüğünü koruma çabalarından ötürü 2021 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü. O dönem, Rusya Ukrayna’nın NATO’ya katılma tehlikesi nedeniyle Ukrayna ile tarihi bir gerilimin eşiğindeydi. Bir yıl sonra Rusya Ukrayna’ya saldırdı ve Muratov Nobel ödülünü Ukraynalı çocuklara bağışladı.

Ertesi yıl bu ödül, Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko’nun yakın müttefiki Putin’e karşı sert muhalefetiyle tanınan Ales Bialiatski’ye verildi. Aynı yıl bir Rusya karşıtı insan hakları örgütü ve bir Ukrayna kurumu da ödül aldı ve böylece Ukrayna savaşı gölgesinde Batı’nın Rusya karşıtı siyasi söylemleri daha da güçlendi.

Savaş, Yaptırım ve Nobel Barışı’nın Tellalları

Şirin Ebadi ve Nergis Muhammedi, İran’da Nobel Barış Ödülü’nü kazanan iki isimdir. Şirin İbadi, 2003 yılında kadın hakları, demokrasi ve insan haklarını savunma çabalarından dolayı bu ödülü kazandı. Ancak daha sonra İran’a yönelik yaptırımların en hararetli savunucularından biri oldu.

Şirin Ebadi, Trump’ın ilk döneminde yürütülen maksimum baskı kampanyası sırasında, Kanada Parlamentosu’nda yaptığı bir konuşmada İran’a yönelik en sert yaptırımların uygulanmasını istemiş, İran’la ticaretin yalnızca ilaç ve gıda ile sınırlandırılması gerektiğini vurgulamıştı.

Nergis Muhammedi ise 2023 yılında yani 2022’deki “Kadın, Yaşam, Özgürlük” olaylarından bir yıl sonra Nobel Barış Ödülü kazanan isim olarak açıklandı. Bu seçimin, İran’ın o isyan döneminden henüz çıkmış olduğu bir zamanda yapılması dikkat çekiciydi. Üstelik ödülün, hapisteki bir kadın muhalif aktiviste verilmesi birçok anlam taşıyordu.

O dönemde Şirin Ebadi’nin Nergis Muhammedi’ye mesajlar gönderdiği ve eğer hapiste daha sert ve radikal bir tutum sergilerse Nobel Komitesi üyelerinin bu siyasi ödülü ona vermeye ikna edilebileceğini söylediği iddia edilmişti.

Nihayetinde Nergis Muhammedi, en politik Nobel Barış Ödüllerinden birini aldı. Böylece, tıpkı Rusya ve bu ülkede Nobel ödülü alan muhalefette olduğu gibi, dünya kamuoyunda gözler bir kez daha İran’a çevrildi.

Gerçekte Batı, Nobel Barış Ödülü’nü Rusya ve İran’la ilgili yaklaşan gerilimlere zemin hazırlamak ve kendi kamuoylarını ilerideki çatışmalara hazırlamak amacıyla bir araç olarak kullandı. Bu strateji Rusya’da Ukrayna meselesi etrafında toplumsal seferberliğe, İran’da ise nükleer gerginliğin tırmandırılmasına yol açtı.

Barışsever Savaş Kışkırtıcılarının Yeni Hedefi Venezuela

Venezuela, geçen yıl eylül ayından bu yana ABD ile en gergin dönemlerinden birini yaşıyor. Trump yönetimi göreve gelir gelmez, başkanlığının ilk birkaç ayındaki uzlaşmacı tavrını terk ederek, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’yu uyuşturucu kaçakçılığıyla suçladı ve onun yakalanması için 50 milyon dolarlık büyük bir ödül koydu.

Kısa süre sonra Amerika, Venezuela kıyılarına büyük bir deniz gücü yığarak Caracas’a ait bazı teknelere ve gemilere saldırdı ve bu da gerilimi tam ölçekli bir savaşın eşiğine taşıdı.

Son günlerde ABD’nin Trump’ın emriyle Venezuela ile ilişkilerini kestiğine dair haberler dolaşırken, muhalif siyasi aktivist Maria Corina Machado’nun Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmesi ve dünya kamuoyunun ona bu ödülün verilebileceğine odaklanmasıyla eş zamanlı olarak, Venezuela ile ABD arasındaki artan gerilim nedeniyle Karakas’ın Güvenlik Konseyi’nden olağanüstü toplantı talep ettiği duyuruldu.

Rusya ve İran’daki muhalifler, bu iki ülkenin Batı ekseniyle en yüksek gerilim dönemlerinde Nobel Komitesi tarafından bu ödüle layık görülmüştü. Bu yıl Nobel Barış Ödülü Trump’a verilmedi ancak bu ödülün Machado’ya verilmesi, ABD başkanının Venezuela’daki savaş yanlısı politikalarını ilerletme yönünde bir adım olarak değerlendirilebilir.

Farsnews’den tercüme edilmiştir

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın