Ali Humeyni: İnkılap Rehberi’nin Yönetimi Emperyalist Planları Boşa Çıkardı

Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin Seyyid Ali Humeyni, Silahlı Kuvvetler Başkomutanı (İmam Hamenei)’nin İsrail ile İran arasında yaşanan 12 günlük savaşın yönetimindeki rolünü “temel ve belirleyici” olarak nitelendirdi ve İnkılap Rehberi’nin yönetiminin, emperyalist sistemin tüm planlarını fiilen boşa çıkardığını söyledi.

İmam Humeyni’nin (r.a.) torunu Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin Seyyid Ali Humeyni, Meşhed-i Erdehal’de, Hz. Ali bin İmam Muhammed Bakır’ın (a.s.) kutsal türbesinde yaptığı konuşmada, “çağdaşlık perdesi (hicab-ı muasırat)” kavramına değinerek şunları söyledi:

“Öyle bir çağda yaşıyoruz ki birçok gerçeklik gerektiği gibi görülüp anlaşılamıyor. İran milletinin geride bıraktığı savaş (Siyonist rejimle yaşanan 12 günlük çatışma), basit ve geçici bir savaş değildi. Düşman, sahaya derinlikli ve çok katmanlı planlarla girdi.”

12 Gün Direniş: Hikmetli komutanlık, İran’ın çöküş hayalini nasıl gömdü?

Mevcut analizlere değinen Seyyid Ali Humeyni, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Raporlara göre bu saldırı, sekiz aylık, sekiz yıllık hatta otuz yıllık planlar çerçevesinde tasarlanmıştı. Bu üç değerlendirme de doğru olabilir ve düşmanın İran’a darbe vurmak için farklı seviyelerde planlama yaptığını göstermektedir.”

Seyyid Ali Humeyni, Başkomutanlık makamının (İmam Hamenei) bu savaşın yönetimindeki rolünü “temel ve belirleyici” olarak tanımlayarak şu ifadeleri kullandı:

“Bir fakihin; aynı anda hem halka sükûnet verebilmesi hem de komutanları, en tehlikeli savaşlardan birinde yönlendirebilmesi, gerçekten şükredilmesi gereken bir nimettir. Bu savaş, emperyalist sistemin planlarını fiilen etkisiz hâle getirdi.”

Bazı çevrelerin düşmanın başarılı olduğu yönündeki iddialarını reddeden Humeyni şöyle dedi:

“Düşmanın hedeflerine ulaştığı, komutanlarımızı suikastla öldürdüğü, birkaç noktayı vurduğu ve işin bittiği yönündeki iddialar düpedüz yalandır. Jeopolitik ve küresel strateji konusunda asgari bilgisi olan herkes bilir ki İran’la savaş, on ya da on iki günde bitecek şekilde planlanmamıştı.”

İmam Humeyni’nin torunu, İran’ın füze gücüne dikkat çekerek şunları ekledi:

“Düşman, İran’ın füze kapasitesinden habersiz miydi? ‘Sadık Vaat 1 ve 2’ operasyonlarında bu gücü görmemiş miydi? Düşman, ‘İslam Cumhuriyeti sona erdi’ diyebilmek için kendi en temel kimlik unsuru olan güvenliği tehlikeye atmayı göze aldı.”

Humeyni şu vurguyu yaptı:

“Kimse birkaç komutanı suikastla ortadan kaldırmak için on yıllarca plan yapmaz. Bu proje çok daha büyük bir hedef için hazırlanmıştı; ancak milletin direnişi, silahlı kuvvetlerin kararlılığı ve Başkomutanlığın hikmetli yönetimi bu büyük planı başarısızlığa uğrattı.”

Silahlı kuvvetlere teşekkür eden Seyyid Ali Humeyni şunları söyledi:

“Böylesi bir komutanlığa sahip olduğumuz için Allah’a şükretmeliyiz ve Devrim Muhafızları ile ordu mensuplarına teşekkür etmeliyiz. Bu on iki günde yapılanlar, tam anlamıyla emperyalizmin burnunu yere sürtmekti. Bununla ilgili onlarca belgesel ve film yapılmalıdır.”

Emperyalizmin yalnızca güç dilini anladığını belirten Humeyni şöyle devam etti:

“Zulmetmek isteyen bir zalimle müzakere etmek onu durdurmaz. Ayakta durmak istiyorsak, direniş ve güçten başka bir yolumuz yoktur.”

İran’ın düşmanlarının stratejisine değinen Humeyni şu ifadeleri kullandı:

“Emperyalist sistemin kesin politikası, önce İslam Cumhuriyeti’ni yok etmek, ardından İran’ı parçalamaktır. Eğer talepler karşısında geri adım atarsak, bir sonraki adımı atarlar. Bugün Gazze, bu dünyanın hâkim mantığının açık bir örneğidir.”

Konuşmasının başka bir bölümünde ülkenin iç meselelerine de değinen Seyyid Ali Humeyni şunları söyledi:

“Halk sorunları anlıyor ve bu on iki günlük savaşta birçok analiz boşa çıktı. Halkın itirazı dine ve ideallere karşı değildir; itiraz, yolsuzluğa, verimsizliğe ve suistimale yöneliktir.”

Humeyni şu vurguda bulundu:

“Düşman, halkın din ve devrimle sorun yaşadığı algısını oluşturmak istiyor; ancak bu bir yalandır. Halkın endişesi adaletsizlik ve kötü yönetimdir. Bir milletin tüm bedelleri ödemesi, ancak bazı sorumluların makamı kişisel çıkar aracı hâline getirmesi adil değildir.”

Seyyid Ali Humeyni konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Samimi hizmetkârların ellerini öperim; ancak Allah ve vicdan huzurunda, bir kimsenin sorumluluk alıp bunu nefsanî arzularına alet etmesi kabul edilemez.”

Ve Allah’tan, herkese insaf, basiret ve samimiyetle amel etme gücü vermesini niyaz etti.

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın