Amerika ve Siyonist Rejim; Dünya’da Devlet Terörü İttifakı

Siyonist rejim ve Washington, dünyayı fiilen kaosa sürüklüyor, uluslararası anlaşmaları yok ediyor, diplomasiye olan güveni baltalıyor ve çatışmaların tırmanmasının önünü açıyor.

Kırgız siyaset uzmanı Kadir Malekoff son yazısında Siyonist rejimin ABD desteğiyle Katar’a düzenlediği terör saldırısına değindi.

Malekoff yazısında şu ifadelerde bulundu: ‘İsrail’in Katar’a yönelik son saldırısı, müzakere sürecini görüşmek üzere bir araya gelen Hamas hareketinin siyasi kanadından bazı temsilcilerin öldürülmesiyle sonuçlanmış ve devlet terörizminin canlı bir örneği haline gelmiştir.

Bu olay, uluslararası hukukun tüm normlarını ihlal etmekle kalmıyor, aynı zamanda Siyonist rejimin sonunda akla gelebilecek tüm sınırları aştığını da gösteriyor. Aslında, hukuk ve ahlaktan yoksun, kalıcı bir savaş stratejisinin tercih edildiğine şahit oluyoruz.

Barış girişimlerini görüşmek üzere davet edilen müzakerecilerin öldürülmesi, Cenevre Sözleşmeleri, Diplomatik İlişkiler, Viyana Sözleşmesi ve uluslararası hukukun temel ilkelerinin doğrudan ihlalidir. Bu tür eylemler, uluslararası mahkemeler düzeyinde sorumluluk gerektiren siyasi terörizm tanımının altına girmektedir.

Daha önce Tahran’daki İran müzakere heyetine de benzer bir saldırı düzenlenmişti ve bu da bu taktiğin sistematik ve hedef odaklı yapısını gösteriyor. Siyonist rejim, büyükelçileri ve arabulucuları öldürmeyi kendine fiilen meşrulaştırmış ve diplomasi fikrini yerle bir etmiştir.

ABD’nin yaptığı siyasi örtbas etmeye özellikle dikkat edilmelidir. Washington yönetiminin İsrail’e verdiği destek hiçbir zaman gizlenmemişti, ancak bugün yeni bir seviyeye tanık oluyoruz. Donald Trump, “Siyonist-Hristiyan Birliği’nin” kuruluşunu açıkça duyurdu.

Belki de post-liberal ABD, bu tür fikirlerin savunucusu olarak hareket edecek ve Orta Doğu’daki çatışmayı küresel bir medeniyet sorununa dönüştürecektir. Bu durum, ABD liderliğindeki mevcut tek kutuplu dünya modelinin tükendiğini göstermektedir. Siyonist rejim ve Washington, dünyayı fiilen kaosa doğru itiyor, uluslararası anlaşmaları ihlal ediyor, diplomasiye olan güveni baltalıyor ve çatışmaların tırmanmasının önünü açıyor.

Ancak Siyonist rejimin bu suç eylemleriyle bu uğursuz ülke, uluslararası otoritesini neredeyse tamamen kaybetmiş durumdadır. Bu ülke, sivil hedeflere saldıran, Katar ve Tahran’da müzakerecileri öldüren ve Gazze’yi kuşatan bir terörist devlet imajı yaratmıştır ve tüm bunlar, Siyonist rejimin uluslararası hukukun dışında faaliyet gösteren bir ülke olarak itibarını şekillendirmektedir.

Bir iki yıl önce, Avrupa’da İsrail’e verilen siyasi destek sarsılmaz görünüyordu. İngiltere, Almanya ve Fransa, Tel Aviv’in koşulsuz yanındaydı. Ancak durum kökten değişti. Dünya, hedefli soykırım ve teröre şahit oldu. Şimdi Batı Avrupa ülkeleri, Siyonist rejimi bir istikrarsızlık kaynağı, hükümetini ise Filistin halkına karşı terörist bir savaş yürüten bir aktör olarak görüyor.

Uluslararası kuruluşlardan gelen eleştiriler artıyor. BM Uluslararası Ceza Mahkemesi, Siyonist rejim tarafından işlenen savaş suçlarını soruşturuyor, Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, bu rejimi resmen apartheid olarak adlandırıyor.

ABD ve Avrupa’daki kitlesel protestolar dinmiyor, yüz binlerce insan Londra, Paris, Berlin ve New York’ta sokaklara dökülüyor ve hükümetler kamuoyu baskısını hesaba katmak zorunda kalıyor.

Bugün İsrail, yalnızca ABD ve sınırlı sayıda müttefikin resmi desteğini elinde tutuyor. Ancak dünya kamuoyundaki gerçek otoritesi ve meşruiyeti neredeyse sıfıra inmiş durumda.

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın