Son dönemde dış siyasette önemli adımlar atan Azerbaycan yönetimi, bölgedeki varlığını sağlamlaştırmak yolunda ilerliyor. Bu süreç emperyalizmin planlarıyla eşgüdümlü olsa da pek çok açmazı da barındırıyor.
Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, geçtiğimiz günlerde Çin’de yapılan Şangay İşbirliği Örgütü toplantısına katıldı.
Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Kazakistan, Tacikistan ve Özbekistan tarafından 2001 yılında kurulan örgüt, bölgedeki çok sayıda ülkeyle diyalog halinde. Bu kapsamda Azerbaycan da örgüt toplantılarına dahil oluyor.
Aliyev toplantıda yaptığı konuşmada Çin-Azerbaycan ilişkilerinin gelişmişlik düzeyine vurgu yaparak, Çin öncülüğünde başlatılan Bir Kuşak-Bir Yol projesine dahil olduklarını vurguladı.
Azeri dış siyasetinde aktif dönem
Azerbaycan dış siyasetine bakıldığında son dönemde önemli faaliyetler dikkat çekiyor. Bu kapsamda 27 Eylül-10 Kasım 2020 tarihleri arasında süren İkinci Dağlık Karabağ Savaşı’nda kazanılan zaferin ardından 19 Eylül 2023 tarihinde kesin olarak denetim altına alınan Dağlık Karabağ, Azerbaycan için askeri olduğu kadar diplomatik de bir zafer olmuştu.
Süreç içinde imzalanan ateşkes maddelerinin uygulanmasında yaşanan sıkışıklık, ABD Başkanı Donald Trump’ın müdahalesiyle aşıldı.
8 Ağustos 2025 günü Beyaz Saray’da imzalanan barış antlaşmasına göre, iki ülke arasında sorun oluşturan Zengezur Koridoru ABD tarafından 99 yıllığına işletilecek, bu kapsamda altyapı işlemleri tamamlanarak koridor bölgesel ekonomiye kazandırılacak.
ABD emperyalizmi eliyle gerçekleştirilen proje, Azerbaycan’ın Nahçıvan bölgesiyle ve Türkiye ile temasını sağlasa da bunun ötesinde öneme sahip. Antlaşma uyarınca daha önceden Rusya ve İran’ın egemenlik bölgesi olarak değerlendirilen bölgede ABD askeri ve ekonomik varlığı perçinleşirken, Orta Asya ile bağlantı Rusya-İran geçişi olmadan yapılabilecek.
Emperyalizm, İsrail ve Azerbaycan
Azerbaycan’ın ABD ile yakın ilişkileri Sovyetler Birliği’nin dağılmasının hemen ardından, 1992 yılında başlamış olsa da Ermenistan’la süregiden çatışma hali sebebiyle ülke doğrudan ABD yardımı almayan ender eski Sovyet ülkelerinden olmuştur.
Ancak bu soğuk tutuma rağmen Azerbaycan tek taraflı olarak jestler yapmış, 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından ABD’nin Afganistan’a düzenlediği saldırıya destek vermiştir. Komşusu Rusya’nın tepkilerinden çekinen Azerbaycan, NATO üyesi olmamakla beraber örgütün bu tür ülkeler için “uydurduğu” Bireysel Ortaklık Eylem Planı kapsamında 2004 yılında NATO işleyişine dahil olmuştur. Bu kapsamda diğer faaliyetlerin yanı sıra Azeri birlikleri Kosova, Irak ve Afganistan’da görev yapmıştır.
Azerbaycan için yaşamsal öneme sahip olan Ermenistan ile mücadele hali, ülkedeki diplomasinin de en önemli belirleyeni durumunda. 2020 yılındaki savaş sırasında ve öncesinde ABD ve Batı Avrupa’da çok güçlü olan sürgündeki Ermeni lobisine rağmen İsrail’in Azerilerin yanında yer alması, her türlü silah, destek, istihbarat desteği sunması iki ülke arasındaki ilişkilerde belirleyici olmuş durumda.
Azeri yönetimi 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de yaşanan soykırım sebebiyle İsrail’i hiçbir şekilde kınamazken, İsrail tarafı Azeri topraklarını ezeli düşmanı İran’a karşı son dönemde düzenlediği saldırılar için lojistik ve istihbarat üssü olarak kullanıyor. İki ülke arasında enerji alanında çok büyük işbirliği ise kamuoyunun malumu. İsrail ithal ettiği ham petrolün ve doğalgazın çok önemli kısmını Azerbaycan’dan alıyor. Benzer şekilde Azerbaycan’ın ithal ettiği silah ve mühimmatın yüzde 70’i İsrail kaynaklı. Azerbaycan ordusunun son dönemde kaydettiği gelişmenin arkasındaki en önemli ülkeler Türkiye ve İsrail.
Türkiye’deki yatırımlar
Azeri sermayesi son dönemde Türkiye’de yaptığı hacimli yatırımlar sayesinde ülkedeki önemli sermaye aktörlerinden olmuştur. Petrokimya endüstrisindeki dev işletme PETKİM’in yüzde 51 sermayesine sahip olan Azeri firması SOCAR bu aktörlerin başında gelir. SOCAR ayrıca Türkiye’deki STAR Rafinerisi’nin de sahibidir. TANAP adı verilen doğalgaz hattının çoğunluk hissesinin sahibi olan şirket doğalgaz dağıtım tekeli BOTAŞ ile çeşitli yan kuruluşlar üzerinden sıkı bağlantılara sahiptir. Türkiye’de yaklaşık 20 milyar dolar yatırımı olan firma iki ülke arasındaki sermaye bağlantısının simgelerindendir.
Bu ilişkilerin dışında Türkiye’deki silah şirketlerinin özellikle 2020 savaşının ardından Azerbaycan ile yaptığı işbirliği dikkat çekicidir. Başta Aselsan ve Baykar olmak üzere irili ufaklı pek çok silah şirketi bu ülkeyle ortak üretim yapmakta, ortak teknoloji merkezleri planlanmaktadır. Azeri ordusunun bir dönem Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından NATO standartlarına göre eğitildiği göz önüne alındığında iki ülke arasındaki askerî işbirliği dikkat çekici.
Kendi hegemonyasını enerji üzerinden kurmaya çalışan bir devlet
Son dönemde yukarıda sıralanan gelişmelerin dışında Azeri sermayesi en güçlü olduğu alan olan enerji alanında eski Sovyet cumhuriyetleri üzerinde bir ekonomik hegemonya yaratmak adına adımlar atıyor. Bu kapsamda bir kamu kurumu olan Azenco firması dikkat çekiyor. Enerji nakil hatlarının yanı sıra altyapı, petrol, doğalgaz, madencilik, bankacılık, demiryolu projelerine imza atan firma Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan ve Rusya’nın yanı sıra Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan gibi ülkelerde etkili. Firmanın çözüm ortakları arasında Alman Siemens, Japon Mitsubishi, ABD’li General Electric, İsviçreli ABB ve Çinli Harbin Grubu olması Azerilerin Batı sermayesiyle olan kopmaz bağlarını bu alanda kullandığını gözler önüne seriyor.
Azerbaycan’ın son dönem silah alım ve iyileştirmeleri
Sırbistan yapımı Nora B-52 155 mm kundağı motorlu top
BM-21 Grad ve T-122 Sakarya olmak üzere çok namlulu roket atar sistemler
İsrail Elbit systems tarafından iyileştirilmiş T-72 ana muharebe tankları
Zırhlı araçlarda Kontakt-5 reaktif zırh sistemi
İsrailli Rafael Advanced Defence Systems tarafından geliştirilen Spike adlı güdümlü tanksavar füze sistemleri zırhlı araçlara entegre edilmiştir.
Kendine ait bağımsız radar sistemi, komuta merkezi ve füze sisteminden oluşan Pantsir-1 orta menzil hava savunma bataryaları ve uzun menzilli S-300 sistemleri
Hindistan-İsrail ortak yapımı hava savunma füze sistemi Barak 8
Israel Aerospace Industries yapımı LORA balistik füzesi
Roketsan ve Tübitak ortak yapımı havadan atılan seyir füzesi
Pakistan ile 6 Haziran 2025 tarihinde imzalanan anlaşmayla Çin-Pakistan ortak yapımı olan 4. nesil JF-17 Block C savaş uçağından yaklaşık 50 adet sipariş edilmiştir.
Bakü’den Erdoğan’ın ‘Libya’ya, Karabağ’a girdiğimiz gibi gireriz’ sözlerine tepki gelmişti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Temmuz 2024 tarihinde AKP Rize İl Teşkilatı toplantısında yaptığı konuşmada İsrail’e yönelik yaptığı “Libya’ya, Karabağ’a girdiğimiz gibi gireriz” yorumları Azerbaycan’da büyük yankı yaratmıştı.
Azeri basınında tepki gören bu açıklamaya Azerbaycan adlı resmî gazetede cevap verilmişti. “Karabağ zaferinin yazarı Başkomutan Muzaffer ve Azerbaycan Ordusudur” başlıklı yazıda, Erdoğan’ın Türkiye’nin Karabağ’a da müdahale ettiği iddiasına sert tepki gösterilmişti. Yazıda Türkiye için “Halkımızın, ordumuzun ve komutanımızın helal zaferi ele geçirme ve kendi adına sahiplenme çabalarını tüm Azerbaycan hayal kırıklığı ve derin üzüntüyle görüyor ve izliyor. Ermenilerin alçak yalanlarını kardeşlerimizden duyduğumuzda kalbimiz kırılıyor, inciniyor ve hiç beklemediğimiz bir yerden duyduğumuz bu sözler ağır bir manevi darbe olarak karşımıza çıkıyor. Azerbaycan’ın zaferinin sonuçları tüm Türk dünyasınındır ama yazarı Türkiye değildir. Kardeş Türkiye’de yapılan malum açıklamalar 44 gün süren savaşın gerçeklerini açıkça çarpıtıyor. En önemlisi Ermeni değirmenine su döküyor!” siteminde bulunulmuştu/sol