Batı Yanlılarının, “Doğu’ya Yönelik Diplomasi Yaklaşımını” Yıpratma Amacı

Batı yanlısı çevrelerin, Batı ile müzakere paradigmasını canlı tutma ısrarı, ulusal çıkarlardan çok, bu hareketin kendi siyasi varlığını koruma girişimidir.

İran’daki son siyasi ve medyatik gelişmelerden biri, 2011’li yıllarda bu yaklaşımın bayraktarlığını yapan bir kesim tarafından “müzakerecilik söyleminin” yeniden üretilmesidir. İran’da son günlerde, 11. ve 12. hükümetlere yakın isimlerin röportajları ve yazılarının yayımlanması, bu siyasi hareketin kamuoyunda şüphe yaratarak başarısız stratejisini yeniden İran İslam Cumhuriyeti’nin dış politika çizgisi olarak tanıtmaya çalıştığını göstermektedir. Bu çabalar, yaklaşık on yıl süren nükleer anlaşma bağımlılığının ve Batı ile müzakere sürecinin, İran’ın ulusal çıkarlarına kalıcı bir kazanım sağlamadığı, aksine kaynak israfına, dış politika dengesizliğine ve yaptırımların genişlemesine yol açtığı tecrübesi ortadayken yapılmaktadır.

Batı Yanlısı Hareketin Israrının Sebepleri

Bir siyasi hareketin varlığı bir paradigmaya bağlandığında, ardı ardına gelen yenilgiler bile o hareketin ideolojisini yeniden üretme isteğini durdurmaz. İran’daki Batı yanlısı hareket, tüm sosyal ve siyasi sermayesini “Batı ile müzakere yoluyla ilişki kurma” fikri üzerine inşa etti. Bu hareket, defalarca inkılap rehberinin tavsiyelerine rağmen ülkenin ekonomi ve siyasetini bu müzakerelere bağladı.

Bugün, bu strateji tıkanmış ve tetik mekanizmasının etkinleşmesiyle hukuken de geçersiz hale gelmişken, bu hareketin geride kalan temsilcileri, siyasi yaşamlarını sürdürmek için gerçekleri çarpıtarak bu söyleme “suni solunum” yapmaya çalışıyorlar.

Batı Deneyimi: Kurumsallaşmış Sözünde Durmama

Uluslararası ilişkilerde realizm teorilerine göre, her ülke nihayetinde ahlaki veya hukuki taahhütlerden çok kendi ulusal çıkarlarını gözetir. İran İslam Cumhuriyeti’nin ABD ve Avrupa ile yaşadığı deneyim tam olarak bu ilkenin örneğidir. ABD, Viyana görüşmelerinin zirvesinde bile ikincil yaptırımları uygulamaya koyarak hiçbir anlaşmaya sadık olmadığını gösterdi. İstatistiksel olarak, bugün İran ekonomisini hedef alan yaptırımların %70’inden fazlası, nükleer anlaşma imzalandıktan sonra uygulanmış veya uzatılmıştır. Oysa İran, nükleer anlaşma kapsamındaki tüm teknik yükümlülüklerini yerine getirmişti.

İran’ın ABD ile ve Doğu bloğu (Rusya ve Çin) ile ilişkileri karşılaştırıldığında, Moskova ve Pekin’in de kendi uluslararası çıkarları nedeniyle zaman zaman örneğin üç ada meselesi veya bazı BM kararlarında İran’la tam bir uyum içinde olmasalar da, hiçbir zaman Batı’nın sergilediği düşmanlık ve sözünde durmama gibi bir tavır sergilemedikleri açıkça görülmektedir. Bunun en net örneği, Rusya ve Çin’in tetik mekanizmasının yeniden devreye alınmasına karşı çıkmaları ve Batı’nın İran’ı tecrit etmeye çalıştığı bir dönemde ikili ekonomik ve güvenlik işbirliğini sürdürmeleridir.

Dış Politika; Ne Doğu, Ne Batı

İran İslam Cumhuriyeti’nin inkılaptan bu yana stratejik sloganı “Ne Doğu, Ne Batı” olmuştur. Bu slogan, İran’ın Doğu veya Batı ile tüm ilişkilerden kaçınması gerektiği anlamına gelmez, esasen dış ilişkilerde bağımsızlık ve onur ilkesine dayanır.

İmam Humeyni (r.a) ve İmam Hamanei’nin bakışına göre, İran tüm güçlerle ilişki kurarken bağımlılıktan kaçınmalı ve hiçbir zaman ulusal çıkarlarını yabancıların arzularına feda etmemelidir.

Bu nedenle, İran’ın Rusya ve Çin ile ilişkileri de karşılıklı çıkarlara dayalı akılcı bir çerçevede tanımlanmalıdır. İran İslam Cumhuriyeti içinde kimse “Doğu’ya bağımlılığı” savunmamaktadır, ancak Batı ile ilişkilerin getirdiği bedel Doğu ile işbirliğinin sonuçları ile karşılaştırıldığında, Asya güçleriyle dengeli ilişkiler kurmaya odaklanmak, Batı yanlılığının acı tecrübesinin tekrarlanmasını önlemektedir.

Rivayetler Savaşı ve Yeniden Üretilen Başarısız Söylem

Önemli olan nokta şu ki, müzakerecilik söyleminin yeniden üretilmesi, resmi politika düzeyinde değil, bir “bilişsel savaş” alanında yürütülmektedir. 11. ve 12. hükümetlere yakın çevreler, medya ve sosyal ağları kullanarak, İran’ın mevcut durumundan çıkışının tek yolunun Batı ile yeniden masaya oturmak olduğu algısını oluşturmak istiyorlar. Hatta kamu politikası teorileri bile, belirli bir stratejiye aşırı bağımlılığın (policy path dependency) siyasi hareketlerin alternatif seçenekleri düşünme yeteneğini kaybetmesine neden olduğunu göstermektedir.

Müzakere merkezli yaklaşımın en büyük zafiyetlerinden biri, Batı’ya müzakere konusu olamayacak kırmızı çizgilerde bile müdahale imkânı tanımasıdır. ABD, dolaylı görüşmeler sürerken bile İran topraklarına askeri saldırılar düzenlemiş, nükleer tesislere ve üst düzey askeri komutanlar ile bilim insanlarına suikastler düzenlemiştir. Bu gerçekler, uluslararası ilişkilerde karşı tarafa aşırı güvenmenin sadece faydasız olmadığını, aynı zamanda ulusal güvenliği ciddi şekilde tehlikeye attığını göstermektedir.

Sonuç: Alternatif; Etkin Direniş ve Dengeli Diplomasi

İran İslam Cumhuriyeti için alternatif politika, üst düzey belgelerde ve İmam Hamanei’nin tavsiyelerinde defalarca açıklanmıştır ve o da şudur: Düşmanın baskılarına karşı etkin direniş, dengeli diplomasi ve komşular ve yükselen güçlerle ilişkilerin genişletilmesi.

İran bu çerçevede, Batı’nın davranış değişikliğini beklemek yerine, iç kapasitelere (direniş ekonomisi, bilimsel ilerlemeler, caydırıcı askeri güç) dayanarak ve bölgesel işbirliklerini derinleştirerek güvenliğini ve çıkarlarını koruyabilir.

Batı yanlısı hareketin, müzakere paradigmasını canlı tutma ısrarı, ulusal çıkarlardan çok kendi siyasi varlıklarını koruma girişimidir. Uluslararası ilişkiler teorileri açısından, Batı’ya tek taraflı güvenmenin her zaman yenilgiyle sonuçlandığı ve ülkeye ağır bedeller ödettiği görülmektedir. Buna karşılık, “Ne Doğu, Ne Batı” politikası, etkin direniş ve dengeli diplomasi, İran İslam Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ve kalkınmasını korumanın gerçek yoludur. Bu doğrultuda, İran, ulusal çıkarlarını öncelikli tutarak ve İmam Hamanei’nin rehberliği çerçevesinde hem Doğu hem de Batı blokundaki ülkelerle ilişkilerini sürdürebilir.

Mehr Haber Ajansı’ndan tercüme edilmiştir

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın