CHP’nin İran Raporu Mecliste Tartışma Yarattı

NATO Parlamenter Asamblesi Genel Kuruluna katılan CHP Milletvekili Utku Çakırözer‘in, NATO raporundaki İsrail’in İran politikasına paralel ifadeleri tartışma yaratmıştı. Tartışmaların ardından Çakırözer bugün Meclis’te bir konuşma yaptı.

Öyle ki Çakırözer’in “İran’ın Bölgesel ve ​​Avrupa-Atlantik Güvenliğine Yönelik Tehdidi” başlıklı NATO raporunda İran, hem bölgesel istikrarı tehdit eden hem de Rusya ve Çin’le iş birliği yapan bir aktör olarak değerlendiriliyordu.

Play Video

Bu nedenle “İran’ın faaliyetlerini sınırlamak için bölgesel ortaklarla işbirliği” öneriliyordu.

Rapora İsrail ile işbirliği önerdiği gerekçesiyle başta TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan olmak üzere birçok kesimden tepkiler yükselmişti.

Kemal Okuyan, “NATO mutlaka tartışılmalı, sorgulanmalıdır. NATO’dan çıkılmalıdır. Türkiye’nin NATO’dan çıkışı aynı zamanda halkın ayağa kalkışı anlamına gelecek ve Türkiye NATO’ya ihtiyaç duyan bu köhne düzeni sırtından atacaktır” ifadelerini kullanmıştı.

MECLİS’TE TARTIŞMA ÇIKTI

Raporun Meclis Genel Kurulu’nda tartışıldı.

AKP Ordu Milletvekili İbrahim Ufuk Kaynak, Meclis Genel Kurulunda yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Burada çok önemli bir olay var. Rapor şunu içeriyor efendim, çok kısaca özetleyeyim size: Türkiye’nin derhâl İsrail’le beraber anlaşmasını, hemen aralarını iyileştirmesini, kötü adam olarak İran’ın ortaya koyulup İran, Rusya, Çin ve Güney Kore’yle birlikte aynı kefenin içerisine koyulup dışlanması ama en önemli şeylerden bir tanesi, iki yıldır devam eden bir savaşın sonunda bir katliam yaşandığının gözden çıkarılması, bunun hiç duyulmaması, bundan bahsedilmemesi. Sanki bir anda bir emir mi geldi, bir istek mi oldu? Ne olduğunu anlamak istiyorum. Niye? Çünkü bu ilk olan bir şey değil, bunun daha önceleri de var.”

GÖKHAN GÜNAYDIN YANIT VERDİ

AKP’li Kaynak böyle konuşunca CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın tepki gösterdi.

Günaydın konuşmasında şunları söyledi:

“Evet, elimde 1 Ekim 2025 tarihli bir Cumhurbaşkanı Kararı var, altında Recep Tayyip Erdoğan imzası var. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1718 ve 3578 sayılı Kararları gereğince altında İran’ın 30’dan fazla kişisine karşı yaptırım kararını Cumhurbaşkanlığı kararnamesine çevirmiş bir Recep Tayyip Erdoğan var ve burada, kürsüde çıkıp hatip ‘Sen NATOPA toplantısında nasıl böyle bir rapor yazarsın’ diyor. İlk önce şunun bir hesabını ver: Senin Cumhurbaşkanın daha 1 Ekim 2025 tarihinde 30 İran kişi ve kuruluşuna Birleşmiş Milletler kararı doğrultusunda yaptırım kararını imzaladı mı, imzalamadı mı? Ne anlatıyorsun sen! NATOPA kararı raportörün kararı mıdır, yoksa NATOPA kararı NATO’nun bugüne kadar birleşmiş kararlarının birikimi midir?”

Bu konuşmanın devamında da tartışma çıktı.

Tartışmada şu atışmalar yaşandı:

AKP Milletvekili İbrahim Ufuk Kaynak: Rapor yok mu, raporun içeriğini okudunuz mu?

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: Raportörün yazdığını sen kişisel görüşü mü sayıyorsun? Bu kadar mı uluslararası ilişkilerden bihabersin sen?

AKP Milletvekili Mehmet Demir: Sen raporun içeriğini okudun mu? Niye rahatsız oluyorsun İranlı 30 kişiye yayınlandı diye? Ne alakası var!

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: Onlar NATO’nun raporudur, raportör NATO’nun görüşünü karara bağlamak zorundadır.

“RAPOR NE BENİM NE PARTİNİN DEĞİL MECLİSİMİZİN RAPORUDUR”

Yaşananların üzerine raporun yazarı CHP Milletvekili Utku Çakırözer bir konuşma yaptı.

Çakırözer, “Bu rapor sanki Cumhuriyet Halk Partisinin, benim Ankara’dan hazırlayıp dünyaya ilan ettiğim bir parti manifestosu gibi aktarıldı” diyerek yazılanların CHP’nin ya da kendisinin görüşü olmadığını dile getirdi.

Açıklamasında, “Bu rapor ne benim şahsi raporum ne partimiz Cumhuriyet Halk Partisinin raporu ne Meclisimizin raporudur! Rapor NATO Parlamenter Asamblesinin kolektif bir şekilde şekillendirilmiş bir dokümanıdır” diyen CHP’li Çakırözer şunları söyledi:

“Bu rapor sanki Cumhuriyet Halk Partisinin, benim Ankara’dan hazırlayıp dünyaya ilan ettiğim bir parti manifestosu gibi aktarıldı. Bizler Cumhuriyet Halk Partililer olarak Türkiye’nin bulunduğu tüm uluslararası kuruluş ve ittifaklarda Cumhuriyetimizin kurucu dış politika ilkelerini benimsemiş temsilcileri olarak hareket etmekte, bu kuruluşların karar ve eylemlerinin ülkemizin çıkarları aleyhine olduğuna inandığımız noktada ise üzerimize düşeni yapmaktayız. Şahsımı ya da partimi Türkiye’nin bir sınır komşusuyla arasındaki barışı ve iyi ilişkileri bozmaya teşebbüs etmekle suçlayanları şiddetle kınıyoruz, temelsiz iddiaları reddediyoruz. Şimdi, NATO Parlamenter Asamblesi bünyesindeki Akdeniz ve Ortadoğu Özel Grubu üye ülkelerin parlamentoları arasında bölgesel güvenlik, istikrar ve iş birliği alanlarında diyalog geliştirmeyi hedefler.

“RAPORTÖRÜN ŞAHSİ GÖRÜŞÜ DEĞİLDİR”

NATO Parlamenter Asamblesinde sadece ben değil Meclisimizden, diğer partilerden de milletvekilleri bulunmaktadır. Parlamenter Asamblede raporlar raportörün şahsi, partisel veya ulusal görüşlerini değil Asamblenin sekretaryası tarafından NATO kararları, önceki belgeler ve güncel gelişmeler ışığında hazırlanan kolektif bir çalışmayı temsil eder. Bu bağlamda, bu rapor da aslında NATO’nun 2022 Stratejik Konsept, 2023 Vilnius ve 2024 Washington Liderler Zirvelerinde İran’la ilgili alınan kararlar temelinde kaleme alınmıştır. Ancak raporun içeriğine ülkemizin diplomasiye öncelik veren dengeli yaklaşımının yansıtılması için hem Meclisimizin hem de diğer kurumlarımızın yetkilileriyle istişare içinde aktif bir katkı sağladım. Bazı ülkelerin İran’a yönelik daha sert yaptırım veya otomatik müdahale mekanizmaları yönündeki önerileri karşısında hem Türkiye’nin hem partimizin genel dış politika anlayışıyla uyumlu biçimde bölgede istikrarın korunması ve diyalog kanallarının açık tutulması gerektiğini güçlü biçimde vurguladık.

“DİPLOMASİ KRİZİN ALTERNATİFİDİR”

Bu çerçevede, sekretaryaya uluslararası toplumun önceliğinin İran’la diyalog kapılarının ve nükleer diplomasinin her ne şartta olursa olsun korunması olması gerektiği yönündeki yaklaşımımız açık ve net şekilde iletilmiş. Bu ilkesel tutum raporun hem değerlendirme bölümlerine hem de sonuç ve öneriler bölümüne yansıtılmıştır. Metne ilk kez bu raporda diplomasiyi krizin alternatifi olarak gören bir perspektif eklenmiştir. Müttefikler olarak sadece yaptırımlar ve caydırıcılığa değil aynı zamanda diyaloğa ve akılcı diplomasiye de yatırım yapmamız gerektiği mesajı verilmiştir.

Ayrıca, yine, rapora eklenen yeni bir paragrafla Türkiye’nin diplomasi, caydırıcılık ve savunma iş birliğine dayalı koordineli bir bölgesel stratejinin şekillendirilmesinde merkezi bir aktör olduğu açık bir şekilde ifade edilmiştir.

“ORTAK ÇABA ÇAĞRISI YAPTIM”

Yine şöyle bir şey söylendi, ‘Türkiye’yle, İsrail’le anlaşılması…’, ‘Katliamdan hiç bahsedilmemiş’ denildi. Dezenformasyon nitelikli haberlerden etkilenilmiş olabilir ama raporun sunulduğu her iki toplantıda da gerek Madrid gerek Slovenya’da Gazze’deki durumu gündeme getirerek bölgede kalıcı barış ve istikrarın sağlanması için on yıllardır çözümsüz kalan Filistin meselesinin çözülmesi gerektiğini, bunun için de önce Netanyahu hükümetinin Gazze’de soykırıma varan saldırılarının durdurulması ve iki devletli çözümün bir an önce hayata geçirilmesi için hem NATO ülkesi müttefiklerimize hem de tüm dünyaya ortak çaba çağrısı yaptım. Hem bu çağrımın hem raporla ilgili sunumlarımın aslında şahidi de yine bu Meclisimizin değerli bireyleri olan, NATO Parlamenter Asamblesine Meclisimiz tarafından gönderilen çeşitli partilerden olan değerli milletvekilleridir.

Son olarak vurgulamak isterim ki; bu rapor ne benim şahsi raporum ne partimiz Cumhuriyet Halk Partisinin raporu ne Meclisimizin raporudur! Rapor NATO Parlamenter Asamblesinin kolektif bir şekilde şekillendirilmiş bir dokümanıdır.”

Odatv

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın