Çin’de Uygurca yasak mı? Uygurların ibadet etmeleri engelleniyor mu?

2 yalan, 2 gerçek

Çin’de Uygurca yasak mı? Çinliler Uygur Türklerinin ibadet etmesini mi engelliyor? Bu iki temel sorunun yanıtı için Çin’deydik.

Bu ziyaret, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesi için Çin’e giden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretiyle denk geldiği için, kimileri sosyal medyadan özel spekülasyon üretti, yalan söyledi, baştan yanıtlayayım: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağıyla gitmedik, tarifeli uçakla gittik. Zaten Erdoğan’ın gittiği yer ile bizim gittiğimiz yerler, bambaşka coğrafyalar.

Davet, Çin’in İstanbul Başkonsolosluğu aracılığıyla bizzat Sincan-Uygur Özerk Bölgesi hükümetinden geldi. Heyeti, koordinatörlüğünü yaptığım Yeni Dünya Araştırmaları Merkezi oluşturdu ve heyetin ziyareti Türkiye-Çin Dostluk Vakfı’nın desteğiyle gerçekleşti.

Yine bir başka yalana da baştan yanıt vereyim: Heyette bulunanlar hiçbir Çinli yetkiliden hiçbir hediye almadılar, kendi paralarıyla eşlerine dostlarına Uygur işi küçük hediyeler aldılar.

TÜRK HEYETİ

Heyette alfabetik sırayla Aydemir Güler, Ceyda Karan, Erkin Öncan, Nur Batur, Merdan Yanardağ, Tuba Emlek, Uğur Pideci, Ümit Zileli, Yavuz Alogan, Yavuz Selim Demirağ, Zeynep Gürcanlı ile yayıncı Haluk Hepkon ve Türk halk müziği sanatçısı Muharrem Temiz vardı. Heyete Türkiye-Çin Dostluk Vakfı’nın başkan ve yardımcısı Hasan Çapan ile Eda Lermi ve Yeni Dünya Araştırmaları Merkezi Koordinatörü olarak ben eşlik ettim.

Sincan-Uygur Özerk Bölgesi’nde Urumçi, Turfan ve Kaşgar’ı gezdik. Hem resmi program sırasında hem de program dışı şehirde, çarşıda küçük gruplar halinde gezerken başta belirttiğim iki temel soruya yanıt aradık.

GERÇEK 1: UYGURCA YASAK DEĞİL

Uygurca yasak değil. Uygur dili, Sincan-Uygur Özerk Bölgesi’ndeki iki resmi dilden biridir.

Çin paralarında, sağ üst köşede, paranın sayısal göstergesinin altındaki paranın değerinin yazılı olduğu bölümde, Çince dışında Uygurca da vardır. Resmi parasında Uygurca kullanan bir devletin, Uygurcayı yasaklaması zaten eşyanın tabiatına aykırı.


(Uygurca Arap Alfabesiyle yazılıyor: Resimde sağ üst köşede görüldüğü gibi ‘beş yuan’ yazısı Arap alfabesiyle Uygurca olarak yer alıyor)

Sincan-Uygur Özerk Bölgesi’ne indiğiniz andan başlayarak, bölgede yol tabelalarından dükkân tabelalarına kadar her yerde iki dil görürsünüz.

Uygurlarla konuşmaya başladığınızda, bir süre sonra farklı söylense de ortak kelimeleri anlamaya başlarsınız. Örneğin Kaşgar’dan Urumçi’ye dönüşte, yanımda oturan öğrenci, uçak kalkmadan önce, muhtemelen ailesine bilgi veriyordu. Bagajının “19 kilo 800 gram” tuttuğunu söyledi. En net sayılar anlaşılıyor zaten, çünkü aynı. Urumçi-Kaşgar arası uçuşlarda, üç dilde anons yapılıyor. Uygurca anonsu sosyal medyada paylaşmıştım ve gayet anlaşılır bulundu. Bu arada bölgede Uygurca yayın yapan birçok gazete ve TV var. Bunlardan Sincan Gazetesi’ne bir röportaj verdim.

Parada, tabelada, yani kamusal ortamda var olan Uygurcayı göremeyen iyi niyetli Türk milliyetçileri, muhtemelen Uygurcanın Arap alfabesiyle yazıldığını bilmiyor!

GERÇEK 2: CAMİ VAR, İBADET SERBEST

Camiler var, üstelik çok estetikler ve bakımlılar. Camilerde ibadet serbest. İslam Enstitüsü’nde derslere girdik, izledik, kitapları inceledik. Aslında zor bir eğitim çünkü Çince ve Uygurcaya ek, Arapçayı da öğreniyorlar. Kuran, üç dille de mevcut. Camilerde imam olmak üzere eğitim gören bu gençlerin her ihtiyacı karşılanıyor, üstüne harçlık da alıyorlar. Kaldıkları yurtları, yemekhaneleri, spor salonları, derslikleri üst seviyede.

Bu arada, Uygurların kullandığı isimlere bakılırsa, İslam etkisi Türk etkisinden daha fazla. Zira denk geldiğim isimlerin yüzde 99’u, din eksenli isimler; çoğu Arap, bir kısmı da Fars kökenli isimler.

Peki heyetimizdeki gazetecilerden en çok hangisinin ismiyle karşılaştık Sincan’da? Akşamları program dışı gezerken uğradığımız dükkânlardaki esnafla, müşterileriyle, oturduğumuz mekânlarda yan masalarımızdaki insanlarla, çevirip yer, yol, fiyat sorduğumuz insanlarla sohbetlerimizden ortaya çıkan sonuç şu: Merdan!

ZİYARET 12’DEN VURDU

Gözlemlerini sosyal medyadan paylaşan Türk gazeteciler, Çin’in Uygurlara “zulmünü” perdelemekle suçlandı. Ancak diğer yandan şu iki “zıt” özel spekülasyon/ yalan da sosyal medyadan servis edildi: Bazıları “Erdoğan’ın Türkiye’ye 3 milyon Uygur getirme operasyonu için Uygurları şirin gösterme görevimiz olduğunu” iddia etti. Bazıları da “Uygurlara verilen haklar üzerinden Türkiye’deki Kürt açılımını desteklemek amacıyla” Çin’de olduğumuzu iddia etti.

Kısacası bu kadar birbirine zıt, bu kadar birbiriyle alakasız spekülasyon, yalan ve suçlama, çok önemli bir şeye işaret ediyor: Türk gazeteci heyetinin ziyareti çok etkili oldu ve amacını 12’den vurdu.

Peki bu ziyarete saldırılar neden yoğundu? Uygur ayrılıkçılığının kaynağı neresi? ABD bu meseleyi neden kaşıyor? Meselenin jeopolitikle ilgisi ne? Sincan’da yaşayan Uygurlar, bu kışkırtmalara nasıl bakıyor? Yazmayı sürdüreceğim.

  • Bu köşede yer alan yazılar yazarların kendi görüşleridir, Rasthaber’in yayın politikasını yansıtmayabilir.
Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın