Tesnim Haber Ajansı’nın haberine göre, İran'ın BM nezdindeki
daimi temsilcisi ve elçisi Emir Said İrevani, BM Güvenlik Konseyi başkanına
yazdığı mektupta ABD ve Britanya'nın İran'a yönelttiği ithamlar hakkında bu tür
temelsiz iddiaların Siyonist Rejim cinayetlerine bu ülkelerin verdiği destekten
sorumluluğun düşmesine neden olamayacağını hatırlattı.
İranlı temsilci yazdığı mektupta "Amerika Birleşik
Devletleri ve Birleşik Krallık, Siyonist İsrail rejiminin cinayetlerinin
zeminini hazırlarken kendilerini sorumluluktan kurtaramazlar. İsrail rejimine
koşulsuz destekleri, çatışmaların devamına yol açmakta ve Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi'nin uluslararası barış ve güvenliği koruma misyonunu
zayıflatmaktadır" vurgusunda bulundu.
Emir Said İrevani bu mektubunda şu ifadeleri de kullandı:
"Bu yazı,18 Kasım 2024 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde
" Filistin meselesi dahil Orta Doğu'nun durumu" başlığı altında
yapılan açık oturumda, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık
temsilcilerinin ortaya koyduğu temelsiz suçlamalara cevaben gönderilmektedir.
Bu oturumda, Amerika Birleşik Devletleri temsilcisi, İsrail rejimiyle
koordineli olarak, İran’ı bölgeyi istikrarsızlaştırmakla suçlayarak, Gazze’deki
devam eden soykırım savaşına ve Lübnan’daki savaş suçlarına yönelik ortak suç
ortaklıklarını gizlemeye çalışmıştır. İran Cumhuriyeti'ne yöneltilen bu
suçlamalar şiddetle reddedilmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri, İsrail rejimine verdiği
koşulsuz siyasi, askeri ve mali destek aracılığıyla, Gazze, Batı Şeria ve
Lübnan'da sivillere yönelik işlenen suçlar ve bölgedeki istikrarsızlıktan
doğrudan sorumludur. Sivillerin katledilmesi, Gazze ve Lübnan’daki altyapıların
tahrip edilmesi, Amerikan yapımı silahlarla ve Amerika'nın sürekli desteğiyle
gerçekleşmektedir. Aynı zamanda, Amerika Birleşik Devletleri'nin BM Güvenlik
Konseyi'nde ateşkes kararlarına yönelik defalarca veto kullanması, İsrail rejiminin
sorumlu tutulmamasını sağlamıştır. Amerika Birleşik Devletleri, barış ve
güvenliği teşvik etmek yerine, Güvenlik Konseyi’ni felç etmiş ve İsrail'e
kendisini savunma bahanesiyle saldırılarını sürdürebilmesi için tam bir
muafiyet sağlamıştır. Bu durum, Amerika Birleşik Devletleri'nin son olarak
ateşkes kararına karşı veto kullanmasıyla açıkça görülmüştür.
Aynı şekilde, Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı'nın, İran'ı
bölgeyi istikrarsızlaştırmakla suçlayan temelsiz iddialarını da şiddetle
reddediyoruz. Bu temelsiz iddialar, Birleşik Krallık'ın bölgedeki
istikrarsızlık ve kaos yaratmadaki tarihi ve süreklilik arz eden rolünü
gizlemeye yönelik açık bir çabadır. Birleşik Krallık'ın Filistin üzerindeki
manda yönetimi sırasında yaptığı sömürgeci baskılar ve Filistin halkını
haklarından mahrum bırakmaya yönelik kasıtlı siyasi mühendislik, bugün tanık
olduğumuz adaletsizlik ve zulümlerin temelini atmıştır.
Birleşik Krallık, işgalci İsrail rejiminin kurulmasında
merkezi bir rol oynamış ve Filistin halkının sürgün edilmesinde, acı çekmesinde
ve baskı altına alınmasında doğrudan suç ortağı olmasına neden olmuştur. Bu
ayrımcılığın ve toprak gaspının mirası devam etmekte olup, Birleşik Krallık’ın
İsrail rejiminin uluslararası hukuku ihlali konusundaki destekleri ve bu rejime
ileri düzey silah temin etmesiyle daha da pekişmektedir.
Dolayısıyla, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık, İsrail rejiminin suçlarının zeminini hazırlarken, kendilerini sorumluluktan muaf tutamazlar. İsrail rejimine koşulsuz destekleri, çatışmaların devamına neden olmakta ve Güvenlik Konseyi'nin uluslararası barış ve güvenliği koruma misyonunu zayıflatmaktadır.
Ayrıca, bu iki ülkenin temsilcilerinin, aynı gün yapılan
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi oturumunda, "Ukrayna'da uluslararası
barış ve güvenliği koruma" başlığı altında İran’ı suçladıkları benzer
iddiaları da kesinlikle reddediyoruz. İran'ın Ukrayna’ya yönelik tutumu, net ve
değişmezdir.