Gazze savaşının ilk aylarından bu yana Siyonist askerlerin
psikolojik çöküşü ve aralarında intiharın da olduğu çok sayıda rapor
yayınlanırken, İbranice medya kuruluşları, savaşın ön saflarında yer alan
askerlerin açıklamalarına atıfta bulunarak, İsrail ordusunun içinde bulunduğu
büyük kabusa yeni bir raporda değindi.
Siyonist rejim gazetelerinden Yedioth Ahronoth'un muhabiri
Gal Ganot, bu konuda İsrailli askerlerle röportaj yaptı ve bu röportaj, İsrail
ordusunun savaştaki durmunun karanlık bir resmini çiziyor. Bu raporlar Travma
sonrası stres bozukluğunun İsrail güçleri arasında sessiz bir salgın haline
geldiğini ve uzun süreli çatışmalardan kaynaklanan yorgunluğun İsrail askerleri
için bir katil olduğunu ve intiharın da yaygın olduğunu vurguluyor.
Ordunun piyade tugaylarından birinde görev yapan 22
yaşındaki İsrailli asker Şahir bu konuda şunları söyledi: Savaşa karşı
başlangıçta hissettiğim coşku ve motivasyon kısa sürede ölümcül bir yorgunluğa
dönüştü. İlk günlerde her şeyi, hatta tek kız kardeşimin düğününü bile bırakıp
geldim ama Gazze'de iki ay geçirdikten sonra her yerde ölüm gördüm. Bugün Gazze Şeridi'ne dönmemizi emrettiklerinde
tüm vücudum titriyor, bazen parmaklarım ağrı ve yorgunluktan silahı tutamıyor
ve doktorlar bunların psikolojik semptomlar olduğunu söylüyor ama komutanlar
bunun hiçbir şey olmadığını ve bu ağrılara aldırmamamız gerektiğini söylüyorlar
ama çok yorgunuz.
21 yaşındaki Siyonist asker Noam da aynı bağlamda şunları
söyledi: Savaşın başında çok motive olmuştuk ve herkes ne yapacağını biliyordu,
hepimiz Gazze Şeridi'ne girmek ve bu savaşta etkili olmak istiyorduk ve bu
konuda hiçbir şüphe yoktu, ancak geçen Ocak ayında çok fazla değişiklik
hissettim ve aniden saldırı görevlerinden savunma görevlerine geçtik.
Bu asker şöyle devam etti: Sıkışıp kaldığımızı, bir şeylerin
olmasını beklediğimizi ve pasif bir durumda olduğumuzu hissettiğimiz bir
noktaya geldik, bu durum son bir yıldır devam ediyor. Bu çok zor ve sinir
bozucu ve ben kendim savaşın hedeflerini ve anlamını sorgulamaya başladım.
İsrail güçleri ordunun askeri denkleminde sadece birer rakam
haline geldi, İlk başta komutanlar bize; "Topraklarımızı
özgürleştiriyorsunuz." Dediler ama bugün bize; "Daha az mühimmat
kullanın ve tasarruf edin’ diyorlar. Aslında kastettikleri şey, bizim birer
piyon olduğumuz ve hayatlarımızın değersiz olduğudur. En önemli şeyin
askerlerin hayatları değil, silahlar ve bombalardan tasarruf etmek olduğunu
gösteriyor.
Bu savaşta her şeyimi verdim, ruhumu, hayatımı, bana geri
verebilir misiniz? Böyle şeyler olduğunda ve savaşın net bir askeri hedefi
olmadığında ve sadece siyasi kaygılarla yürütüldüğünde ve ilerlememize izin
verilmediğinde, motivasyon kaybolur.
Bu Siyonist asker şöyle devam etti: Bu koşullarda, kendimizi
sadece silahlı bir et parçası gibi hissediyoruz. Psikolojik krizler hepimizi
sardı ve gece çöktüğünde durum daha da kötüleşiyor, rüyalarımda patlama
sesleriyle bilinçsizce uyanıyorum ve çığlık atıyorum, sonra arkadaşlarım
gülüyor ve diyorlar ki; "Bu ordumuzdaki yeni bir özellik: toplu kabuslar.",
Ama hepimizin içimizde kırık bir şeyler olduğunu biliyorum.
İsrail ordusunda 23 yaşında bir asker olan ve ordunun zırhlı
birliğinin komutanı olan Amir şunları söyledi: Bir hafta önce, tankın zırhlı
kuvvetlerinin iki üyesi ilerleme emrini yerine getirmeyi reddetti ve;
"Yorgunuz ve bu bir intihar." dedi. Ama komutanlar onları dinlemek
yerine tutukladılar.
Onları anlıyorum, tanklardaki ve zırhlı araçlardaki İsrail
askerleri aslında bu makineler gibidir ve öyle muamele görürler ancak gerçek şu
ki insanların bedenleri ve zihinleri çelikten yapılmamıştır. Arkadaşlarımdan
biri yorgunluktan direksiyonda uyuyakaldı ve bir İsrail askerini ezdi, ancak
ordu onun ölüm nedeninin bir patlama olduğunu duyurdu, oysa biz gerçeği
biliyoruz, yorgunluk bizi düşmandan önce öldürüyor.
Sayeret Metkal özel birliğinde çalışan 24 yaşındaki Siyonist
asker Ben, İsrail ordusunda düzenli ve yedek kuvvetler arasındaki farkı
belirterek şunları söyledi: Yedek kuvvetler bir ay geliyor ve sonra ailelerine
dönüyor, ancak düzenli askerler olarak hayatımız Ekim 2023'ten beri sona erdi.
Arkadaşlarımdan biriyle konuşurken bana; "Uyumaktan korkuyorum çünkü
uyanamayabilirim” ve şu ifadelerde bulundu: Yedek askerler izinden
döndüklerinde bize eşlerinden ve çocuklarından bahsediyorlar ama biz savaşsız
hayatın nasıl olduğunu hatırlayamıyoruz. Bu durum çok endişe verici ve normal
hayata dönmek istiyoruz ama bunun mümkün olmadığını biliyoruz ve uzun bir süre
tekrar çağrılacağız ve ordu hiçbir koşulda bizi terk etmeyecek.
Yedek askerlerin çok zor bir dönemden geçtiğini ve
bazılarının intihar ettiğini görüyorum ve bu bizim de başımıza gelecek. Çok
hayal kırıklığına uğradık ve kabine ve İsrail toplumunun her şeyi boş verdiği
ve bizim insan değil makine olduğumuzu düşündüğü anlaşılıyor.
‘IDF Anneleri Cephede’ hareketinin başkanı Agmit Jaliu
şunları söyledi: Son zamanlarda onlarca düzenli IDF askerinin annesi bizimle
iletişime geçti ve çocuklarının bitkin olduğunu ve travma sonrası stres
bozukluğundan muzdarip olduğunu söyledi.
Yedek askerler bir süreliğine izin alabilirler, ancak
düzenli askerler uzun bir savaş dönemine mahkûm ve bu yorgunluk ordudaki
etkisiz performanslarında, dikkat eksikliğinde ve zihinsel bozukluklarda açıkça
görülmektedir ve savaş bitse bile asla normal hayata geri dönemeyecekler.
Gazze savaşının başlangıcından bu yana, rejimin medyasında
Siyonist askerlerin zihinsel ve psikolojik bozuklukları ve yaralanmaları
hakkında çok sayıda rapor yayınlandı ancak Siyonist işgal güçlerinin psikolojik
gerginliğinin, özellikle kadınlar ve çocuklar olmak üzere masum sivillere karşı
işledikleri suçlardan duydukları pişmanlıktan değil, direnişten aldıkları ağır
ve eşi benzeri görülmemiş darbelerden kaynaklandığı oldukça açık.
Bu bağlamda, Siyonist ordunun zırhlı birliğinde çalışan
"Alon" lakaplı bir Siyonist asker (çoğu İsrail askerinin röportajdan
sonra taciz ve ceza korkusuyla isimlerini açıklamadığını belirtmek gerekir)
şunları söyledi: Gazze'de üç hafta süren sürekli çatışmalardan sonra bize bir
roket isabet etti, komutanım gözlerimin önünde öldürüldü ve bir başka albay
ağır yaralandı. Onları askeri bir helikopterle çatışma alanından çıkardık ve
ben başka bir askerle Seddi Timan üssüne gittim.
Seddi Timan üssüne transfer edildiğimizde hiçbir şeyimiz
yoktu; hatta üniformamız bile, yedek askerler bize bir pantolon ve bir ceket
verdiler ve sonra ruh sağlığı görevlisi bizimle konuştu. Üç hafta sonra eve
döndüm ve savaşta öldürülen arkadaşımın babasının cenazesine katıldım ve
Gazze'ye döndüğümde artık dayanamayacağımı fark ettim, subaylardan birine
"Artık savaşmaya devam edemeyeceğimi hissediyorum" dedim/tesnim