Kayseri’deki kışkırtma ve Suriye’de Türkiye’nin kontrolü
altındaki bölgelerde Türk bayrağına ve unsurlarına karşı eylemleri
değerlendiren uzmanlar, yaşananların tesadüf olamayacağını belirtti. Uzmanlar,
yurt içinde kışkırtmanın çok sayıda şehre yayılması ve Suriye’deki Türkiye
karşıtı görüntülerin sosyal medyada sığınmacı düşmanı kampanyaya evrilmesini
“Buram buram CIA-MOSSAD operasyonu” diye niteledi.
Prof. Dr. Fahri Erenel, Doç Dr. Ali Fuat Gökçe, Dr. Eray
Güçlüer ve Coşkun Başbuğ Aydınlık’a konuştu. Aynı zamanda emekli asker olan
dört isim yaşananları “Türkiye-Suriye barışmasına sabote etme” ve “terör örgütü
PKK’yı kurtarma girişimi” olarak tanımladı. Türkiye’nin kesin çözümün eşiğinde
olduğunu bildiren Erenel, Gökçe, Güçlüer ve Başbuğ, Suriye ile barışın en hızlı
şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini savundu.
İşte uzmanların görüşleri...
‘MOSSAD’A OPERASYONLARI HATIRLAYIN’
- İstanbul Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi, Avrasya
Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı, Emekli Kurmay Albay Dr. Eray Güçlüer:
“Buram buram bir CIA-MOSSAD operasyonu. ABD ve İsrail ortak
bir hamle yaptı. Dış politikadaki eş zamanlı gelişmeler bunun nedeni. Birincisi
Türkiye-Suriye yakınlaşması. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Beşar Esad görüşecek.
İkincisi Türkiye’nin İsrail’e ambargosu...
"Yurt içindeki olaylarda, Türkiye’nin birkaç ay önce
MOSSAD’a yaptığı operasyonları da özellikle hatırlatırım. Orada sığınmacı
görünümlü MOSSAD elemanları toplanmıştı. Türkiye’nin terörden arındırdığı
yerlerde ise bir takım silahlı gruplar satın alınmış ve bir bayrak kışkırtması.
Niye bayrak? Çünkü Türk milletinin hassasiyetlerinden yürümek istiyorlar. Amaç
ise Türkiye ile rejim arasındaki ilişkileri bozmak ve PKK’ya yaşam alanı açmaya
çalışmak. Çünkü Türkiye ile rejim anlaşırsa PKK’nın artık oralarda yaşama şansı
kalmayacak.”
‘DEVAMI GELECEK DİKKATLİ OLALIM’
“Suriye’deki Türkiye karşıtı eylemleri çok büyütmemek lazım.
Orası kontrol altında. Oradaki alçakların tavırlarını herkese mal etmemek
lazım. Türkiye, dünün, bugünü ve yarını olduğunu çok iyi gösterir. Hesabını
sorar. Rejim de çok akıllı tutum aldı. Bu işlere prim vermedi. Bu da Türkiye
ile Beşar Esad yönetimi arasında ciddi köprüler kurma aşamasında olduğumuzun
göstergesidir. Bundan sonrasını PKK düşünecek...
“Bu tür şeyler bastırılsa bile yeni kışkırtmalar
denenecektir. Bazı hassasiyetler istirmar edilmek istenecektir. Buna karşı da
devlet ve milletçe dikkatli olmalıyız.”
‘ABD VARLIĞINA BÜYÜK DARBE VURACAK’
- Gaziantep Ünivesitesi Öğretim Üyesi, Emekli Jandarma
Binbaşı Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe:
“Yaşananları jeopolitik ve jeoekonomik açıdan değerlendirmek
oldukça önemli. Başta PKK olmak üzere DEAŞ, HTŞ gibi tüm terör örgütleri
bölgedeki ülkelerin güvenliğini tehdit etmektedir. Bunun da biricik çözümünün
bölge ülkelerinin birliğinden geçtiğini defalarca söylemiştik. Son kertede
Türkiye dik durursa büyük bir çözümün öncüsü olacaktır. Ancak bu hamle
karşısında geri adım atarsa ciddi mevziler kaybecektir. Irak’la yapılan
anlaşmalarla önemli bir adım atılmıştı. Daha önce birkaç kez denenip
buzdolabına kaldırılsa da şimdi Suriye ile anlaşmaya sıra geldi.
"Hem Beşar Esad’ın hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
açıklamaları bölgede bomba etkisi yarattı. Türkiye ile Suriye’nin anlaşması
bölgede terörün sona ermesi anlamına gelir. Bu da terörün bitmesini istemeyen
ABD, İsrail ve onların beslediği devlet altı grupların rahatsız olması
demektir.”
‘TİCARETTEN NEMALANAN AŞİRET VE GRUPLAR’
“Daha da sadeleştirerek söyleyecek olursak; ABD, ‘kara
gücüm’ dediği PKK’nın etkisiz hale getirilmesini istememektedir. İsrail de bir
gözü Suriye’de olduğu için PKK’nın varlığını korumasını hesaplamaktdır. Bir de
Türkiye’nin kontrolü altındaki güvenli bölgelerde yaşayan, Türkiye yanlısı gibi
gözüküp buradaki ticaretten nemalanan aşiret ve gruplar da, Türkiye-Suriye
barışını istememektedirler. Olası barışta milyon dolarlık rantlarını
yitireceklerini düşündüklerinden dolayı ABD’ye meyletmektedirler.
"ABD, Kayseri’deki olayları bahane ederek bu aşiret ve
grupları Türkiye’ye karşı eyleme geçirmiştir. Türkiye-Suriye arasında açılan
Ebu Zeydin Sınır Kapısı’nın kapatılması için Türkiye’yi PKK/ PYD’ye katılmakla
tehdit ettiler. En önemlisi ise Türkiye-Suriye barışı bölgedeki ABD varlığına
ve CIA merkezli uyuşturucu kaçakçılığına büyük darbe vuracaktır.”
‘KESİN ÇÖZÜM ORTAK MUTABAKAT’
- İstanbul İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi, Emekli
Tuğgeneral Prof. Dr. Fahri Erenel:
“Türkiye’deki olaylar ile Suriye’de yaşananlar arasında bir
bağlantı olduğu kesin. Çok merkezde eş zamanlı eylemler işin sırrını ele
veriyor. Tam istihbarat organizasyonu. Fay hatlarındaki birikmelere oynuyorlar.
Ne zaman Türkiye-Suriye yakınlaşması olsa benzeri şeyler oluyor. Suriye Milli
Ordusu içindeki grupların böyle eylemlerinin altında Suriye’nin bütünlüğünü
istemeyen ABD ve terör örgütü PKK’nın imzası var. Bu düğümü çözmenin kesin yolu
ise Türkiye ile Suriye arasında yapılacak kesin bir ortak mutabakattan geçiyor.
Astana’da Şangay İşbirliği Örgütü toplantısında bu iş
çözülecek derken birden bire bu olaylar yaşandı. Hem Türkiye hem de Suriye
içinde Türkiye-Suriye barışını istemeyenler var. O nedenle böyle çelişkiler çok
hızlı, benzin dökercesine alevlenebiliyor. Burada iki amaç olduğu kanısındayım.
Birincisi iç kargaşa yaratmak suretiyle Türkiye’nin dikkatini Suriye’den
uzaklaştırmak. İkincisi de Türkiye-Suriye barışını engellemek suretiyle bölgede
istikrarsızlığı sürdürmek ve PKK üzerindeki baskıları azaltmak. Yabancı nüfusun
artması konusunda vatandaşların haklı rahatsızlıklarına yönelik ise devlet aklı
çözüm geliştirmeli.”
ZAFER PARTİSİ UYARISI
- Emekli İstihbarat Albay Coşkun Başbuğ:
“Bizzat ABD’nin merkezinde olduğu bir provokatif süreç yaşıyoruz. Tam bir labaratuvar çalışması. Bu işin herkesçe görülebilecek kısmı ancak içerde bazı yabancı uyruklulara karşı saldırı eylemlerine girişilmesinde herkesin dikkatli olması lazım. Zafer Partisi’nin kullandığı dilin yaratacağı iklim çok tehlikeli. Konu, hassas bir içeriğe sahip. O nedenle söylenenin ya da amacın ötesinde sonuçlar doğurabilir.
"Şiddet eylemlerine karışan kimselerin Zafer Partisi
veya Ümit Özdağ sempatizanı olmaları ve onlarla aynı dili kullanmaları çok
uyarıcı. Zamanlama ise çok manidar. Bölgede yeni bir sayfa açılacakken bunların
yaşanması tesadüf değil. Irak’ta çıkan orman yangınlarını da ben bu hatta
ekliyorum. Zafer Partisi ve Ümit Özdağ, bu ABD-İsrail tezgâhlarına alet
olmamalı. Bir süredir ısrarla kullanılan dil, ‘İç savaşa gidiyor’ vs. gibi
ifadeler bu saatten sonra karşı kampa hizmet eder.”/aydınlık