Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan
dün akşam Tele1 TV’de Zeynel Lüle’nin sorularını yanıtladı. Okuyan, İsrail
saldırganlığının geldiği nokta ile iç ve dış politikada öne çıkan gündemleri
değerlendirdi, TKP’nin yaklaşımlarına açıklık getirdi.
İsrail’in İran’ı savaşa çekmeye çalıştığı ABD’ninse bu
konuda bir arabuluculuk faaliyeti yürüttüğü yaklaşımına dair Okuyan, ABD’nin
başından beri bu görüşmelerde samimi olmadığını dile getirdi. "İsrail’in
ABD’ye rağmen saldırdığı tezi doğru değil" dedi:
"ABD’nin inisiyatifle gelişen ateşkes görüşmeleri
başından beri sonuç vermedi. ABD ve İsrail’in, Lübnan ve Filistin için öne
sürdükleri şartlar, karşılanması imkansız olan şartlardı. Bir yandan masada
görüşmeler sürerken diğer yandan masadaki görüşmelerin tersine İsrail’in
Gazze’ye önemli saldırıları oluyordu. Ben ABD’nin İsrail’i denetlemeye
çalıştığı fikrine katılmıyorum. Tabi kuşkusuz dünyadaki büyük güçler
Ortadoğu’daki savaşın çok büyük kapsamlı bir savaşa dönüşmesini istemezler buna
güçleri yok ama ABD’nin İsrail’i dizginlemeye çalıştığı gibi bir durum da yok.
Ya da İsrail’in ABD’ye rağmen saldırdığı tezi doğru değil. Aksine her şeyi
birlikte planlıyorlar."
'İsrail sınırları değiştirmeye çalıştı, ateşkes büyük bir
soru işareti'
"İsrail'i tanıyoruz, Amerika Birleşik Devletleri'ni de
tanıyoruz yani bu hamleleri geri almaya ya da bu hamlelerin sonuçlarını ortadan
kaldırmaya dönük bir şey yapmazlar" diyen Kemal Okuyan, İsrail'in birden
fazla stratejik hamle yaptığını hatırlattı.
Bir ateşkesin zemininin ortaya çıkması işin içinde Hamas'ın,
Lübnan'da Hizbullah'ın olduğu direniş cephesinin, İran ve Suriye'deki
aktörlerin, İsrail'in bütün bu hamlesini ve sonuçlarını kabullenmesi
gerektiğini belirtti. Meselenin sadece İsrail’in sivilleri öldürmesi katliam
yapması olmadığını ifade eden Okuyan, bunun çok önemli olduğunu ancak diğer
yandan İsrail'in sınırları değiştirmeye dönük hamleler yaptığını belirtti.
"Ya İsrail bunları geri alacak ya da devam edecek. O yüzden de bugün bir
ateşkesin koşulları nasıl olur konusu, büyük bir soru işareti" diye
konuştu.
'Türkiye'de İsrail propagandası yapılıyor, İsrail'in
yenilmezliği efsanesi yaratılıyor'
Okuyan şöyle devam etti:
"Bir de ABD’nin ateşkese çaba harcadığını asla
düşünmüyorum. Tehlikeli bir döneme girdik, İran’ın saldırısı ya da yanıtı şunu
gösteriyor; ateş gücü itibariyle ABD, İsrail ve genel olarak NATO’yla karşı
taraf kıyaslanamaz. Çünkü karşı tarafta henüz Rusya, Çin gibi büyük güçler yok.
Dolayısıyla çok asimetrik bir çatışma var, İran'a 'kağıttan kaplan' demek büyük
bir hataydı, aslında bunu bilinçli yaptılar.
Aslında İran da şu ana kadar savaşın dışındaydı. Filistin
halkı ve Lübnan’a dönük büyük bir saldırı var. Bunu engelleyebilirdik. Filistin
halkı dünya kamuoyunda üstünlüğü sağlamıştı. Tabii para olunca, işbirlikçiler
olunca riyakarlar olunca Türkiye'de bile İsrail psikolojik savaşı kazandı. Son
2 aydır Türkiye'de akıl almaz işler oluyor. İktidar çevrelerinde de muhalefet
çevrelerinde de İsrail propagandası yapılıyor. Hizbullah işin içine girdikten
sonra, Nasrallah’ın ölümünden sonra mezhepçilik yapılıyor, üstelik cahilce
şeyler söyleniyor."
"İran'ın aşağılandığını" söyleyen TKP Genel
Sekreteri, "İsrail'in yenilmezliği efsanesi yaratılıyor. Bugün bile
Türkiye’den bazı gazeteciler 'İran fos çıktı' diyor. İran’la ABD’nin gücü
kıyaslanmaz tabi ama 'İran kağıttan kaplan', İran’ı füzelerini kötülemek filan
bu da doğru değil" dedi. 200’e yakın balistik füze atıldığını, askeri
hedeflerin vurulduğunu dile getirdi.
'İsrail’le ekonomik ilişkiler sınırlanabilseydi ABD’ye
rağmen İsrail’in kolu kanadı kırılırdı'
İsrail’e akan ekonomiye dikkat çeken Kemal Okuyan, bunun
engellenemediğini söyledi ve "İsrail de aslında kendi kaynaklarıyla
yaşayabilecek bir ülke değil. En önemlisi savaş sürerken yakıt, petrol nereden
gidiyor, Türkiye üzerinden Azerbeycan’dan gidiyor" diye ekledi.
Okuyan şunları söyledi:
"Niye kesmediler bunu ya da niye Azerbaycan üzerindeki
ağırlığını kullanmak istemedi Türkiye, çünkü bunu istemediler. İsrail’le
ilişkileri sürdürdüler. İsrail’le ekonomik ilişkiler sınırlanabilseydi ABD’ye
rağmen İsrail’in kolu kanadı kırılırdı. Yapmıyorlar çünkü, Azerbaycan'da büyük
İngiliz enerji şirketlerinin yatırımları var, İsrail şirketleriyle ortak
anlaşmalar var."
Okuyan, Arap coğrafyasında şu anda samimi olarak Filistin
direnişi ve Lübnan'daki direnişle etkileşim içerisinde olan ülkenin Suriye olduğunu
belirterek, "Suriye'nin de kendi derdi var zaten" dedi.
"Hep söylediğimiz şey oluyor" diyen TKP Genel
Sekreteri, sosyo-ekonomik sistemlerin durumu belirlediğinin altını çizdi.
İsrail'le Filistin arasındaki savaşın bir sınıf savaşı olduğunu defalarca
söylediklerini ifade eden Okuyan, "Parayla yoksulluk arasında bir savaş
var. İsrail’in yenilmezliğini nereden geliyor ya da bu silah gücü? Bütün
dünyadaki çok uluslu tekellerin desteğiyle sağlanıyor" diye konuştu:
"Başından beri muazzam bir yalan işletildi, 'Zalim
barbar Araplar, Filistinliler, medeni İsrail'e saldırıyor.' Bizim İsrail
halkıyla yahudilerle bir sorunumuz olamaz yani en azından kendim için, kendi
bulunduğum parti için, bizim ideolojimiz için bunu söylerim. İsrail devleti mi
medeni? İsrail'deki bugünkü düzen mi medeni? İsrailliler dinci değil mi?"
'İçimizdeki Amerikancılıkla mücadele etmeliyiz'
Okuyan şöyle devam etti:
"Bizim ilk yapmamız gereken bu içimizdeki
Amerikancılıkla mücadele.
Türkiye'nin genlerine işlemiş bir NATO’culuk, Amerikancılık
var bunu geriletmek zorundayız. Çünkü bu nedenle Filistin halkı yalnız kalıyor
ve çaresiz kalıyor. İsrail de bu kadar cüretli oluyor. Bugün Türkiye'de
toplumun önemli bir kesimi İsrail ve Amerikan propagandasının etkisi altında,
İngiltere'yi falan da katarak söylüyorum bu bizim için çok acıklı bir durum,
bununla mücadele etmek zorundayız."
'Hizbullah, Suriye'de ABD’nin planlarını altüst eden
örgüttür'
"TKP’nin Hizbullah’a, Hamas’a dair açıklamaları
'Komünistler dincileri mi destekliyor?' sorusunun sorulmasına neden oluyor?
Buna ne dersiniz?" diyen gazeteci Zeynel Lüle’nin sorusuna yanıt veren
Okuyan TKP’nin laiklik mücadelesinden bir milim sapmayacağına vurgu yaparak
şunları söyledi:
"TKP laiklik mücadelesi veren, aydınlanma mücadelesi
veren, tarikatlarla mücadele eden bir parti bundan da milim şaşmaz. Filistin
direnişi yeni başlamadı, Filistin direnişi İsrail'in saldırganlığı işgalciliği
ile beraber başladı ama Filistin içerisindeki dengeler zaman içerisinde değişti
bunun nedenleri var, bu uzun bir öykü. Laik ve devrimci güçlerin etkisi azaldı,
yaptıkları hataların da ürünü olarak, bir de İsrail ve bütün dünya, devrimci
örgütleri yok etmek için uğraştılar. Bir imha savaşı sürdü, aradan islamcı
örgütler çıktı, siyaset boşluk tanımaz. Hamas hangi niyetle kurulmuş olursa
olsun evet Müslüman Kardeşler bağı var bir siyasal islamcı örgüt, Filistin’de
direniş var. Filistin halkı ölüme, İsrail
saldırganlığına rağmen direnmek istiyor. Çünkü zaten ölümle
yaşam arasındaki sınır kaybolmuş durumda ve işgale karşı direnmek istiyorlar.
Direnme isteğini örgütleyen bir hareket var bu hareket Hamas. Hamas'la bizim
ideolojik hiç bir yakınlığımız yok ama işgale karşı Filistin halkının ayağa
kalkma isteğini önderlik eden bir siyasi harekete, laf edemeyiz. Filistin
içerisinde son dönemde ya da başka yerlerde ne yapmış Hamas. Bugün bir direniş
var orada ve direnişin bütün güçleri Hamas’la beraber hareket ediyor.
Filistin'deki bütün devrimci örgütler Hamas’la beraber çalışıyorlar.
Hizbullah’a gelince, 2006’da İsrail Lübnan’ı işgal etmeye
geldiğinde Lübnan ordusu İsrail’i çiçeklerle karşılarken, Hizbullah İsrail’i
durduran öznedir.
Hizbullah, Suriye'de de ABD’nin planlarını altüst eden
örgüttür. Yani Hizbullah’ın Suriye’deki faaliyeti Rusya’nın da katkılarıyla
cihatçıları ve ABD operasyonunu engellemiştir. Dolayısıyla bakıldığı zaman,
bunlar siyasal islamcı örgütler, evet doğru islamcı örgütler bunlar ama dediğim
gibi boşluğu dolduruyorlar. O boşluğu niye bu islamcı örgütler dolduruyor
sorusunu hepimizin sorması gerekiyor. Belki de bu sola da sızmış olan
Avrupacılık, Amerikancılık, İsrailcilik yüzünden islamcı örgütler doldurdu
buraları."
'Türkiye'deki Hizbullah’la Lübnan Hizbullah’ı arasında
hiçbir alaka yok'
Türkiye'deki Hizbullah’la Lübnan Hizbullah’ı arasında hiçbir
benzerlik olmadığını vurgulayan Kemal Okuyan, "Meşru direnmeyi örgütlülüğü
ve bu enformasyon savaşlarını ciddiye almalıyız" dedi:
"Nasrallah’ı kime sorarsanız, bu şeriatçı islamcı bir
liderdir demezler, hristiyanlar da demez. Hizbullah'ın ağırlık koymasından
sonra ciddi bir mezhep çatışması da çıkmadı Lübnan’da. Hizbullah’ı mezhepçi ya
da inançları yüzünden insanları dışlayan
bir örgüt olarak görmemek lazım, ciddi bir örgüt.
Hizbullah Lübnan'da yoksullarla dayanışma, sağlık ve eğitim
hizmetleri götürme konusunda solculardan devraldıkları yöntemleri uyguladı.
Bunlar islamcı güçlerdir deyip kestirip atılabilecek
örgütler değil. Bir de yani şeyi düzeltelim, Türkiye'deki Hizbullah’la Lübnan
Hizbullah’ı arasında hiçbir alaka yok.
Meşru direnmeyi örgütlülüğü ve bu enformasyon savaşlarını
ciddiye almalıyız. Parti olarak oturup düşünüyoruz nasıl oldu da Türkiye'de
Nasrallah öldüğünde göbek atanlar var, her insanın bir oturup düşünmesi lazım
kim kiminle beraber, ben kimin yanında duruyorum.
Bazı gazeteciler benim midemi bulandırdı, bunlar gazeteci
falan değil, operasyonun aparatı."
'İsrail’in Türkiye’yi hedef alma gündemi yok'
"Erdoğan, İsrail’in Türkiye’ye saldıracağına dair
açıklamalarda bulundu ama bu kadar ciddi bir iddia basının bile ilgisini
çekmedi" diyen Lüle’nin sorununa yanıt veren Okuyan, İsrail’in Türkiye’yi
hedef alma gündemi olmadığına vurgu yaparak şunları söyledi:
"İsrail'in şu anda Türkiye'yi hedef alması diye bir
gündemi olduğunu düşünmüyorum ama Erdoğan'ın söylediğini bir kenara koyalım.
İsrail'in bir yayılma planı var ve bunu hayata geçirmeye çalışıyor bunun
Türkiye üzerinde de etkileri olur. AKP bir süredir İsrail'in hamlelerini
fırsata çevirmeye çalışıyor, kendisi hamle yapabilmek için. Asıl mesele Suriye
ve Irak bir de Kıbrıs buralarda hamle yapabilmek için meşruluk kazanmaya
çalışıyor."
'Bütün ülkeler güvenlik gerekçesiyle sağa sola asker
sokarsa bu kapsamlı bir dünya savaşıdır'
"Mesele İsrail’i durdurmaksa, İsrail'i durdurmanın
formülünü söyledik: İsrail'e pompalanan ekonomiyi durdurmak, yapılması gereken
şey o musluğunu kesmek" diyen Okuyan, Türkiye’nin böyle bir ağırlığı varsa
öncelikle bu konuda adım atması gerektiğin hatırlattı.
Türkiye'nin şu andaki niyetinin "rol çalmak"
olduğunu söyleyen Okuyan, "Türkiye'yle Suriye arasındaki anlaşma çok
yönlü, Suriye bir netlik istiyor yol haritasında. Erdoğan Türkiye'nin dış
politikasında masada olan bazı alternatiflere meşruluk kazandırmak için 'yarın
İsrail bize de saldırır, sırada Türkiye de var' türünden şeyler söylüyor ve bu
bu çok tehlikeli" sözlerini kaydetti.
"Bütün ülkeler kendi güvenliklerini gerekçe göstererek
sağa sola asker sokarsa, bu kapsamlı bir dünya savaşıdır. ABD işgal ettiği her
yerde bunu gerekçe gösterdi 'Benim güvenliğim tehlikede' dedi. Yani bunu Suriye
de diyebilir, İran da diyebilir. Her ülke 'benim güvenliğim tehlikede' diye
yarın bir başka ülkeye müdahale edebilir. Bu çare değil, bu savaş demek. Savaş
ciddi bir şey yani ve Türkiye kapsamlı bir savaş yaşamadı uzun süredir. 2.
Dünya Savaşı'nı da yaşamadı. Militarist söylemler son derece tehlikeli. Savaşa
katılmadan, bir savaşın parçası olmadan yapılabilecek şeyler var. Azerbaycan’la
madem kardeşsiniz durdurun petrol gitmesini, bu adım İran’ın füzelerinden daha
etkili olur."
'Sovyetler Birliği olsaydı dünya böyle bir yer olmazdı'
"Sovyetler Birliği olsaydı dünya böyle olmazdı"
diyen Okuyan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Filistin hareketi de Sovyetler Birliği’nin varlığından
çok yararlandı, mesele silah desteği değil dar anlamda, siyasi bir destekten de
söz ediyoruz.
Filistin’in devrimci örgütlerine de hem İsrail hem ABD
tarafından büyük darbeler vuruldu, liderleri öldürüldü Sovyetler Birliği'nin etkisi
azaldığında. Sovyetler ortadan kalktıktan sonra dinci örgütler o boşlukları
kapatmaya başladılar, peki o arada ne oldu? Filistinli devrimci örgütler
dışında, Yaser Arafat sonrası FKÖ de yolsuzlukla çürümeyle anılmaya başladı.
Avrupa’dan gelen fonlar, rüşvet….
Hamas için de bu çok söylendi falan ama bakın Hamas
savaşıyor ve birçok komutanı lideri öldü. Hizbullah bunlar böyle büyük
paraların üzerine oturmuş, saraylarda yaşayıp sivil insanlar ölürken keyif
çatan insanlar falan değil. Hele hele Nasrallah falan hiç değil. Bunlar sokakta
direnişte yetişmiş kadrolar.
Filistin'de yolsuzluklar ve bu çürüme, bu radikal islamcı
hareketlerin önünü açtı. Devrimci hareketlerin bıraktığı boşluk dediğim gibi bu
yolsuzluk girdi buna girdiler ve radikal islamcıların da önü açıldı. 'Bunlar
islamcı' falan demeden önce biraz oturup düşünmek gerekiyor, niye böyle oldu
diye. Hizbullah, Hamas bu boşluğu doldurdu savı İran’la açıklanamaz.
Hizbullah'ın da İran'ın basit bir kuklası olduğu tezi baştan aşağı bir
saçmalıktır, evet bağlantı var doğru, destek var destek var. Hizbullah'ın
stratejik kararlarında İran’ın bağlantısı olduğu da ortada ama basit bir kukla
falan değil."/sol