İSLAMİ HÜKÜMETİN SESSİZLİĞİ TARİHE KAYDEDİLECEKTİR
Geçtiğimiz yıl Gazze şeridinde başlayan saldırıların
sonucunda 42 binden fazla insanın şehit edilmesinin daha önce yaşanmadığını
ifade eden Hoşayend, Siyonist rejim tarafından gerçekleştirilen saldırılarda
hayatını kaybeden insanların çoğunun kadın, çocuk ve sivillerden oluştuğunu
kaydederek, “Siyonist rejimin Gazze savaşında işlediği suçların devam etmesi
birçok faktörden etkileniyor, ancak dış ve uluslararası olan bu faktörlerin
yanı sıra, Siyonistlerin Gazze'de ki soykırımında önemli rol oynayan bir iç
faktörden de bahsetmek gerekir ki, bu da birçok İslami hükümetin Siyonist
rejimin bu saldırıları ve suçları karşısında sessizliği, pasifliği ve
eylemsizliği tarihe kaydedilecektir” dedi.
MÜSLÜMAN MİLLETLER KAYDA DEĞER PERFORMANS GÖSTERDİ
İslam ülkelerinin liderlerinin son 12 ayda en zayıf
performansına tanık olunduğuna dikkat çeken Hoşayend, İslam ülkelerinin sadece
kınamak ile yetindiğini vurgulayarak, “İslam ülkelerini yönetenlerin zayıf
performansına rağmen Müslüman milletler kayda değer bir performans gösterdi.
Siyonist rejimin ve destekçilerinin bazı diplomatik merkezlerinin önünde
toplanan, Gazze'de ki Filistinli savaşçıların yanında varlıklarını ve sosyal
medya platformlarındaki yoğun varlıklarını duyuran yüz binlerce insanın
tekrarlanan gösterileri, hükümetlerin seferber edilmesine yol açmanın yanı
sıra, Gazze'de ki mazlum halkın acı ve ızdıraplarının en azından bir kısmını
dindirdi ve Gazze'nin yalnız olmadığını gösterdi. Eğer Müslüman milletlerin bu
kükremesi olmasaydı, belki uluslararası toplum sessiz kalacak ve Gazze'ye karşı
işlenen suçta Siyonistlerin eli daha açık olacaktı” ifadelerini kullandı.
İSLAM VE ARAP ÜLKELERİNİN YAPTIRIM UYGULAMASI YETERLİDİR
Aksa Tufanı Operasyonunun Siyonist rejimden kurtulmak için
eşsiz bir fırsat olduğuna dikkat çeken Hoşayend, İslam dünyasının Filistin
halkının haklarını tesis etmek için birçok fırsata sahip olduğunu da
anımsatarak, “Bugün bölgede oluşan atmosferin ve rejimin Gazze, Filistin ve
Lübnan'da işlediği suçların bir noktada durdurulması gerekiyor. Siyonist terör
rejiminin Gazze ve Lübnan'daki suçlarını durdurabilecek ve sonlandırabilecek
tek şey, Arap ve İslam ülkelerinin gerçek ve ciddi iradesidir. Arap ve İslam
ülkelerinin Siyonist rejime ambargo koyması, ekonomisinin etkileşim içinde
olduğu kanalları ve ona ihtiyaç duyduğunu veren kaynaklara yaptırım uygulaması
yeterlidir böylece kısa sürede bitecektir” diye konuştu.
HÜKÜMET DÜZEYİNDE PASİFLİĞİ HİÇ BİR ŞEY İLE HAKLI
GÖSTERİLEMEZ
Gazze ve Lübnan’da yaşananların ileri de diğer Arap
ülkelerinde de yaşanmasının mümkün olduğunu ifade eden Hoşayend, “Siyonist
rejime karşı sessizliğin ve eylemsizliğin bölgede kriz, savaş ve çatışmanın
yayılmasından başka bir sonucu yok; İşgal altındaki Filistin ve Lübnan'da
yaşanan suçlar ve trajediler karşısında İslam dünyasının, özellikle de hükümet
düzeyindeki pasifliği hiçbir şeyle haklı gösterilemez” diye konuştu.
TÜM İSLAM ÜLKELERİ İÇİN GEREKLİ ŞEY “KENDİ KENDİNE YETME
İLKESİ”
İslam dünyasının ve bölgenin zor ve karmaşık bir durum ile
karşı karşıya olduğunu ifade eden Hoşayend, batılı ülkelerin ve uluslar arası
örgütlerin tamamen pasif durumda olduğunu kaydederek, “Siyonist rejim artık
‘yeni düzenden’ söz ediyor ve Hizbullah'ın Dahiye'deki karargâhına düzenlenen
suikast operasyonunu ve terör operasyonlarına dayalı düzeni ‘yeni düzen’ olarak
adlandırıyor. Demek ki, asgari görünüm bile düşünülmemiş, bölge için ne kadar
kötü ve karanlık bir geleceğin hayal edildiği açıkça ortada. Terör
operasyonlarına dayalı yeni bir düzen. Bu, asgari görünümün bile dikkate
alınmadığı anlamına gelir. Bölge için ne kadar kötü ve karanlık bir geleceğin
hayal edildiği de açık. Aslında plan, Batı Asya'nın Siyonistlere göre yeni ve
modern bir döneme girmesidir. Ancak pratikte Birinci ve İkinci Dünya
Savaşlarından sahnelerin tekrarlanması, hatta Orta Çağ'a ve karanlığın
egemenliğine dönüşten ibaret. Bu koşullar ve koordinatlarda, tüm İslam ülkeleri
için en gerekli şey, uluslararası hukukta kabul edilen bir prensip olan ‘kendi
kendine yetme ilkesi’ ile hareket etmektir” dedi.