Hulusi Akar: Yunanistan Mağdur İmajı Vermeye Çalışmakta

GİRİŞ: 09.01.2022 07:03      GÜNCELLEME: 09.01.2022 07:03
Rasthaber -  Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi'nde Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığınca düzenlenen Dr. Sadık Ahmet'i Anma Programı'na katılan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Tüm iyi niyetli diyalog çağrılarımıza rağmen Yunanistan, her türlü gerçeği çarpıtarak ve adeta kuzu postuna bürünerek mağdur bir ülke olduğu imajını vermeye çalışmakta” dedi.

Yunanistan ile Ege ve Akdeniz'de yaşanan sorunlara değinen Akar, "Bu sorunlar, bazı Yunan siyasilerin uluslararası hukuktan uzak, gerçeklikten kopuk, popülist ve uzlaşmaz tavırlarıyla daha da derinleşmektedir" ifadelerini kullandı. Akar’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

"Yunanistan, her türlü gerçeği çarpıtarak ve adeta kuzu postuna bürünerek mağdur bir ülke olduğu imajını vermeye, AB üyeliğine sığınarak hukuk dışı ve saldırgan eylemlerini örtbas etmeye, suni bir tehdit algısı oluşturarak ittifak içinde ittifak kurmaya çalışmakta, Türkiye ile olan sorunlarını Türkiye-AB, Türkiye-ABD ve Türkiye-NATO sorunu haline getirmeye çabalamaktadır. Yunanistan, aramızda çözüm bekleyen hemen her konuda uluslararası hukuka, akla, mantığa, iyi komşuluk ilişkilerine ve tarihi gerçeklere aykırı hareket etmektedir. Komşumuzun, karasularını tek taraflı olarak 12 mile çıkarmak istemesinin, 6 mil olan karasularına karşın 10 mil hava sahası olduğunu iddia etmesinin akılla, mantıkla ve hukukla izah edilmesi mümkün değildir. Tarihte, günümüzde ve uluslararası hukukta böyle bir uygulama söz konusu olmamıştır."

Akar, Yunanistan'ın, başta Lozan Barış Antlaşması olmak üzere, uluslararası anlaşmalara aykırı şekilde 23 Gayri Askeri Statüdeki Ada'nın en az 16’sının statüsünü ihlal ettiğini söyleyerek, "Üstelik bu adaları çeşitli tatbikatlara dahil ederek NATO ve üçüncü taraf ülkeleri de kendi iddialarına alet etmeye çalışmaktadır. Adeta onları kandırmaya çalışmaktadır. Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar üzerinde de egemenlik hakkı iddia etmekte, hatta bu adaların bazılarını satışa çıkarmaktadır.

Türkiye’ye 1950 metre Yunanistan’a 600 kilometre mesafedeki 10 kilometrekarelik Meis Adası için 40 bin kilometrekarelik deniz yetki alanı talep etmektedir. Gayri hukuki bir pişkinlikle Türkiye’nin deniz yetki alanlarında hak talep eden Yunanistan, yaklaşık 1900 kilometre ile Akdeniz’in en uzun kıyı uzunluğuna sahip Türkiye’yi, Antalya körfezine hapsetmeye çalışmaktadır. Yunanistan’ın hukuk ve akıl dışı tüm bu eylemleri onun yayılmacı anlayışını en açık şekilde ortaya koymaktadır. Zira, 1832’de 47 bin 517 kilometrekarelik yüzölçümü ile Mora Yarımadası ve çevresinde resmen kurulan Yunanistan’ın günümüze kadar 7 aşamada yaklaşık 3 kat büyüklüğe ulaşması da bu yayılmacılığın açık bir göstergesidir. Bütün bunlar, bölgesel istikrar ve güvenliğe katkı sağlamayan, aksine gerginliği tırmandıran, komşuluğa ve müttefiklik ruhuna aykırı eylemlerdir.

Yunanistan'ın bazı ülkelerin teşvik ve kışkırtmalarıyla "provokatif bir silahlanma sevdasına" kapıldığını söyleyen Akar, "Bu yaklaşımın beyhude bir çaba olduğunu bazı Yunan akademisyenler, diplomatlar ve komutanlar da açık yüreklilikle ifade etmektedir.

Yunanistan, 'Türk' kimliğinin inkarı başta olmak üzere Türklerin eğitim, dernek kurma, kendi dini liderlerini seçme, vakıflar, ifade ve basın özgürlüğü gibi konularda kısıtlayıcı ve baskıcı uygulamalarını maalesef sürdürmektedir. Batı Trakya Türklerinin kurduğu dernekleri sadece adında Türk kelimesi geçtiği gerekçesiyle kapatan Yunanistan’ın bu eylemleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla da mahkum edilerek tescillenmiştir. Ancak Yunanistan hala AİHM kararlarını uygulamaktan imtina etmektedir. 'Türk yoktur' demek, Türklere ait okul ve dernekleri kapatmak, cami açılışlarını engellemek tüm demokratik ve çağdaş değerler ile tarihi gerçekleri inkar etmek demektir. AB ve üçüncü taraflar da bu haksızlığı, hukuksuzluğu ısrarla görmezden gelmekte, dehşet bir paradoksal yaklaşımla gerçekleri tamamen ters yüz ederek Türkiye'yi saldırgan göstermek için her türlü aldatmacaya başvurmaktadır. Biz, Batı Trakya Türklerinin durumlarının iyileştirilebilmesi için konuya uluslararası hukuk ve ikili anlaşmalar kapsamında evrensel insan hakları çerçevesinde bakılması gerektiğini her fırsatta dile getiriyoruz."

Bunun için büyük çaba harcıyor, komşumuza dostluk elimizi uzatıyoruz. Beklentimiz, Yunan muhataplarımızın üçüncü ülkelerin kışkırtmalarına kapılmaması, gerginliği tırmandırıcı provokatif eylem ve söylemlerden, uzlaşmaz tavırlardan kaçınması, Batı Trakya’daki soydaşlarımızın sorunları dahil, tüm sorunlarımızın çözümü için bizimle samimi iş birliği içerisinde olmalarıdır. Türkiye olarak, uluslararası hukuk ve evrensel insan hakları çerçevesinde Batı Trakya Türklerinin haklarını ve özgürlüklerini savunmaya, onların kimliğini inkar eden politikaların karşısında güçlü bir şekilde durmaya devam edeceğiz."

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM