Erdoğan konuşmasında Kahramanmaraş’ta
7.7 ve 7.6 şiddetinde meydana gelen depreme değinerek, deprem sonrası artçı
sarsıntıların devem ettiğini belirtti ve şunları söyledi: “Türkiye bir çeşit
deprem fırtınasına tutulmuş durumdadır. Depremleri engelleyebilmemiz mümkün
değildir. Bize düşen görev şudur; evvela deprem öncesi altyapısıyla,
konutlarıyla, işyerleriyle güvenli yerleşim yerleri inşa etmek, hazırlık
yapmaktır. Ardından ise en etkin acil yardım çalışmalarını yürütmek, yaraları
sarmaktır. Her iki konuda da ülkemiz son 20 yılda geçmişle mukayese edilemeyecek
ilerleme kaydetmiştir.
Kimi eksiklikler aksaklıklar
yaşanmıştır ama herkes şahittir ki var gücümüzle depremzede vatandaşlarımızın
yardımını koştuk. Birilerinin devletin ve hükümetin de yıkıntılar altında
kalmasını adeta ellerini ovuşturarak beklediğini biliyoruz.
Daha önce eşi ve benzerine
rastlanmamış bu felaketin muhasebesini yapıyoruz. Sorulması gereken hesapları
adli, idari, siyasi olarak sormak boynumuzun borcudur. Bugün yavru muhalefet
çıkmış, yargıyı bizim yönlendirdiğimizi. Ya ayıptır. Türkiye'de Erdoğan’ın bu
konuda nasıl davrandığını Rabbim bilir. Sen anlamazsın. Önce kendini düzelt. Bu
millet inşallah vakit geliyor, 14 Mayıs'ta gereğini yapacaktır. Asla böyle kuru
sıkı atanlara prim vermeyecektir. Tabi birileri için ağzına geleni söylemek
kolay. Onlar Deprem bölgesine gidip, sadece konuşacak, poz verecek, yaşanan
acıların istismarını yapacak.’
Erdoğan konuşmasında Adıyaman’da
halktan helallik dilemesi konusuna da değinerek, “Enkazları kaldıracağız,
yaraları saracağız. Yıkılanların yerine daha iyisi yapacağız, insanımızın önüne
daha iyi bir hayat süreceğiz. Eksiklerimizi söylemek, helallik istemek bizim
samimiyetimizin, milletimizle aramızdaki muhabbetin ifadesidir” dedi.