Erdoğan: İsrail Bölge Barışını Tehdit Ediyor

“Dünya beşten büyüktür”

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na hitabında, “Biz güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir sistem kurulana kadar ‘Dünya beşten büyüktür’ demeye devam edeceğiz. Görevimiz sistemi terk etmek değil onarmak, yeniden işler hale getirmektir. Hiç şüphesiz daha adil bir dünya mümkündür. Türkiye daha adil bir dünyanın inşası için mücadelesini sabırla devam ettirecektir” dedi.

Kürsüye Gazze fotoğraflarıyla çıkan Erdoğan, “Gazze’de soykırım devam ediyor. Biz toplantı halindeyken dahi Gazze’de şu an siviller katlediliyor. Gazze’de ölen sivillerin sayısı 65 bini geçti! Her saat İsrail tarafından bir çocuk hayattan koparılıyor. Bunlar sayı değil dostlar! BM’nin kuruluşunda ‘uluslararası barışı sağlamaktır’ amacı yer alır. Bu maddeye gölge düşürecek olaylar yaşanıyor!” dedi.

Erdoğan, “Dostlar, Tayyip Erdoğan olarak içim kan ağlayarak söylüyorum. Kolu, bacağı olmayan masum yavrucaklar bugün Gazze’nin olağan fotoğrafı haline gelmiştir! İnsanlık tarihi son bir asırda böyle bir vahşet görmemiştir! İsrail’in artan saldırganlığı sebebiyle Avrupa başta olmak üzere Batı’da ortaya çıkan değerler de yara almıştır. İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü, protesto özgürlüğü, kadın ve çocuk hakları, demokrasi, eşitlik ve adelet gibi kavramlar rafa kaldırılmıştır” ifadelerini kullandı.

BM Genel Kurulu’ndaki hitabında Aile Yılı’na da dikkati çeken Erdoğan, “Aile kurumu günümüzde daha önce hiç olmadığı kadar tehdit altındadır. Türkiye olarak artan saldırılar karşısında aileyi savunmaya devam edeceğiz” dedi.

Oturum, BM 80. Genel Kurul Başkanı Alman Annalena Baerbock başkanlığında ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in konuşmasıyla açıldı. 80. BM Genel Kurulu’nda Türkiye’yi temsil eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının çoğunluğunu Gazze’ye ayırdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan satır başları şöyle:

“Şahsım ve milletim adına en kalbi duygularımla selamlıyorum. Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu’nun tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. İnsanlığın ortak vicdanını temsil eden bu kürsüden sizlere bir kez daha hitap etmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Genel Kurul Başkanlığını tamamlayan Sayın Yangı tebrik ediyor. Bu görevi devralan Sayın Berboka başarılar diliyor. Konuşmamın hemen başında Filistin’in giderek artan sayıda ülke tarafından tanındığı bir dönemde Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmut Abbas’ın bugün bizzat aramızda olamayışından duyduğum üzüntüyü ifade etmek istiyorum. Biz bugün bu kürsüde kendi vatandaşlarımızla birlikte sesi kısılmak istenen Filistin halkına tercüman olmak için de bulunuyoruz. Filistin Devleti’ni tanıyacağını açıklayan tüm ülkelere teşekkür ediyor. Henüz bu kararı almayan devletleri ise bir an önce harekete geçmeye çağırıyor. Sayın Başkan, değerli üyeler, Birleşmiş Milletler şartı bundan 80 yıl önce San Francisco’da imzalandı ve 24 Ekim 1945’te yürürlüğe girdi. Birleşmiş Milletler kuruluş şartının ilk maddesinin ilk kelimelerini burada tekrar hatırlatmak isterim.

Birleşmiş Milletlerin amacı uluslararası barış ve güvenliği korumaktır. Evet, bizler bu salonda Birleşmiş Milletlerin 80. yaşını kutlarken, dünyanın birçok bölgesinde kuruluş şartının ilk maddesinin ilk kelimelerine gölge düşürecek vahim hadiseler yaşanıyor. Özellikle Gazze’de gözlerimizin önünde 700 günü aşkın bir süredir soykırım devam ediyor. Biz toplantı halindeyken dahi Gazze’de şu anda siviller katlediliyor. Gazze’de ölen sivillerin sayısı 65.000’i geçti. Enkaz altında kaç cenazenin olduğu henüz bilinmiyor. Ölenlerin 20.000’den fazlası çocuk. İsrail tarafından Gazze’de son 23 aydır her saat bir çocuk acımasızca hayattan kopartılıyor. Bunlar sayı değil dostlar. Hepsi birer can, birer masum insan. Şu anda sadece silahlarla değil, açlık silahıyla da insanlar öldürülüyor. 21. yüzyılda medeni dünyanın bakışları altında 146 çocuk 428 kişi açlıktan hayatını kaybetti ve sayı her geçen gün artıyor.

Birleşmiş Milletlerin amacı uluslararası barış ve güvenliği korumaktır. Evet, bizler bu salonda Birleşmiş Milletlerin 80. yaşını kutlarken, dünyanın birçok bölgesinde kuruluş şartının ilk maddesinin ilk kelimelerine gölge düşürecek vahim hadiseler yaşanıyor. Özellikle Gazze’de gözlerimizin önünde 700 günü aşkın bir süredir soykırım devam ediyor. Biz toplantı halindeyken dahi Gazze’de şu anda siviller katlediliyor. Gazze’de ölen sivillerin sayısı 65.000’i geçti. Enkaz altında kaç cenazenin olduğu henüz bilinmiyor. Ölenlerin 20.000’den fazlası çocuk. İsrail tarafından Gazze’de son 23 aydır her saat bir çocuk acımasızca hayattan kopartılıyor. Bunlar sayı değil dostlar. Hepsi birer can, birer masum insan. Şu anda sadece silahlarla değil, açlık silahıyla da insanlar öldürülüyor. 21. yüzyılda medeni dünyanın bakışları altında 146 çocuk 428 kişi açlıktan hayatını kaybetti ve sayı her geçen gün artıyor.

Şimdi size Gazze’deki günlük hayatı anlatan bir fotoğraf göstereceğim. Birinci fotoğraf gördüğünüz gibi ellerinde leğenli kadınlar. Lütfen hepimiz elimizi vicdanımıza koyup cevap verelim. 2025 yılında böyle bir gaddarlığın makul bir sebebi olabilir mi? Fakat insanlık adına bu utanç manzarası Gazze’de 23 aydır her gün tekrar ediyor. 365 km2 içinde yaşayan 2.5 milyon Gazze’li her gün yerinden eziliyor. Her gün bir başka bölgeye göçe zorlanıyor.

Gazze’nin sağlık altyapısı tamamen çökmüş durumda. Doktorlar öldürüldü ya da gözaltına alındı. Ambulanslar vuruldu. Hastaneler bombalandı. Yıkıldı. Tedavi mümkün değil. Operasyon mümkün değil. İlaç bulmak mümkün değil. Mümkün değil. Dostlar, bakın, Tayyip Erdoğan olarak, içim yanarak, içim kan ağlayarak söylüyorum. Henüz 2-3 yaşındaki elleri, kolları, bacakları olmayan masum yavrucuklar bugün maalesef Gazze’nin olağan fotoğrafı haline gelmiştir. Buna hangi vicdan dayanır? Hangi vicdan buna sessiz kalabilir? Çocukların açlıktan, ilaçsızlıktan öldüğü bir dünyada huzur olur mu? Hepimiz anne babayız. Üzerine titrediğimiz evlatlarımız, torunlarımız var. Burada, Amerika’da, Avrupa’da, dünyanın her yerinde bir çocuğun eline küçük bir diken batsa anne babaların yüreği yanıyor. Ama Gazze’de çocukların elleri, kolları, bacakları anestezi yapılmadan ampute ediliyor. Kimse kusura bakmasın ama bu insanlığın dip noktasıdır. İnsanlık tarihi son bir asırda böyle bir vahşet görmemiştir.

Her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor. Gazzedeki soykırım medya, sosyal medya aracılığıyla her an canlı olarak yayınlanıyor. İsrail şu ana kadar Gazze’de ulusal ve uluslararası basında çalışan 250 gazeteciyi kasıtlı olarak öldürdü. Gazze’ye tüm girişleri yasakladı ama yine de soykırımı gizleyemedi. Filistin topraklarında devam eden soykırıma her fırsatta dikkatleri çeken Genel Sekreter Sayın Guterres’i gönülden destekliyorum. Cesareti için kendisini bir kez daha tebrik ediyorum. Ancak Birleşmiş Milletler Gazze’de kendi çalışanlarını dahi maalesef koruyamamıştır. Gazze’de insanlara yardım için koşturan 500 kişi öldürülmüştür. Ve bunların 326’sı Birleşmiş Milletler personelidir. Sayın Başkan, değerli üyeler, bakınız soykırım tıpkı holokost gibi insanların toplu halde iması için kullanılan utanç verici, insanlık dışı barbarca bir kavramdır. Oysa bugün Gazze’de sadece insanlar öldürülmüyor. Gazze’de hayvanlar hedef alınarak öldürülüyor. Gazze’de tarım alanları, bahçeler, ağaçlar, otlar, Gazze’de asırlık zeytin ağaçları yok ediliyor. Gazze’de sular yok ediliyor, kirletiliyor. Gazze’de binalar, evler, kütüphaneler, hastaneler, okullar, camiler, kiliseler, tarihi yapılar bilinçli bir şekilde yıkılıyor. Gazze’nin toprağı insan içinde, hayvan içinde, bitki içinde artık işe yaramaz hale getiriliyor. İşte sizlere bir başka fotoğraf daha. Şimdi size soruyorum, elimdeki şu fotoğrafın güvenlik arayışıyla ne ilgisi var? Bunun adı canlıya düşmanlık, hayata düşmanlık değil midir?

Bu kürsüden açık açık ifade ediyorum. Gazze’de bir savaş yoktur. Gazze’de iki taraftan söz edilemez. Gazze’de bir yanda elinde en modern, en öldürücü silahlar olan düzenli ordu. Diğer tarafta ise masum siviller, masum çocuklar var. Bu terörle mücadele değildir. Bu 7 Ekim olayı öne sürülerek yürütülen bir işgal, tehcir, sürgün, soykırım, daha doğrusu bir toplu kıyım politikasıdır. Bugün Gazze, Hamas bahanesiyle yok edilirken eş zamanlı olarak Hamas’ın yönetimde olmadığı Batı Şeria’da adım adım işgal edilmekte infazlarla masum siviller katledilmektedir. Üstelik İsrail, Gazze ve Batı Şeria’yla sınırlı kalmıyor. Suriye’ye, İran’a, Yemen’e, Lübnan’a saldırılar düzenleyerek bölge barışını da tehdit ediyor. En son Arap ulusu Katar’da ateşkes müzakereleri için toplantı yapan heyete İsrail saldırısı gerçekleşmiştir. Katar’a yönelik saldırı göstermiştir ki İsrail yönetimi tamamen kontrolü kaybetmiştir. Neden ya onun barış yapmaya da rehineleri kurtarmaya da niyetinin olmadığı bir keza anlaşılmıştır.”

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın