Prof. Dr. Bessam Abu Abdullah, Sovyetler Birliği döneminde Özbekistan’da yüksek eğitim gördü. Suriyeli eski bir akademisyen ve bürokrattır. Eski Suriye’nin Ankara Büyükelçiliği Kültür Ataşesi’ydi. Suriye-Türkiye Dostluk Hareketi Eşbaşkanı ve Aydınlık gazetesi yazarıdır. Esad yönetimi işbaşındayken alınan kararlara “kayıtsız şartsız” itaat eden biri değildi. BAAS iktidarının yanlış uygulamalarını, liyakatsiz yöneticileri, “Arap Körfez ülkeleri ve yabancı sermayesini teşvik” kararnamelerini eleştirdi. Ülkede Suudi, Türkiye, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri sermayesi, ticareti ve siyasi ilişkilerinin gelişmesine paralel olarak artan tarikat faaliyetlerine dikkat çekti. Bu tarikatların dışarıdan fonlandıklarını, yoksullaşma ve umutsuzluğa paralel olarak kök saldıklarını tespit etti. Bu konuyu sürekli gündemde tuttu.
Devlet kurumlarının özelleştirilmesini, ülkede artan yolsuzlukları, rüşvet sarmallarını yazdı ve konuştu. BAAS Partisi’nin düzenli yapması gereken kongrelerinin ertelenmesine itiraz etti. Devlet bankalarının, dış ticaretin, iç piyasa ihtiyacının “bağlantılı” bir zümre çıkarları için suiistimal ve istismar edilmesini Suriye resmi televizyonu dâhil her ortamda sorguladı, eleştirdi. “Bir zümre için sosyal devlet ve müreffeh toplum hedefi feda edilmez.” inancındaydı. Suriye’nin Türkiye ile askeri ve güvenlik dâhil, her alanda samimi ve güçlü ilişkiler inşa etmesini savundu. Bunun için mücadele etti. Suriye’de Beşar Esad döneminde artan yolsuzluğu ve yoksulluğu, hükûmetin beceriksizliği ve hantallığını aleni olarak deşifre ettiği ve eleştirdiği için nüfuzlu parti kodamanları, hükûmet yetkilileri, Esad’ın yakın menfaat halkasına mensup olanlar ile bunların bağlantılı oldukları finans-ekonomi ahtapotları tarafından sevilmedi.
HAKLI ÇIKTI
2011’den sonra ortaya çıkan tablo Dr. Bessam’ın eleştirilerinde ne kadar haklı olduğunu gösterdi. Savaş esnasında “zuhur eden tehlike ve tehdidin mevcut iktidardan çok daha çetrefilli olduğuna, ortaya ‘devrim ve muhalefet’ olarak çıkan zihniyetin, yabancı devlet ve istihbarat kuruluşlarıyla bağlantılarının, devşirilen yabancı cihatçıların hayra alamet olmadığına” inandı. 2011-2017 arasında “Suriye devleti, ordusu ve milletin birliği için” canla başla mücadele etti. Türkiye’nin maruz kaldığı 15 Temmuz 2016’da FETÖ darbe kalkışmasına “Atatürkçüler Siyasal İslamcı Erdoğan’a isyan etti!” açıklamasını yapan Suriye Televizyonu’na bağlanarak bu açıklamaları eleştirdi.
Darbe sonrasında Türkiye, Rusya, İran ve Esad ile farklı bir kulvara girdi. Dr. Bessam, “AK Parti Hükûmeti’ne eleştirilerimiz baki kalmak şartıyla, eski hatalardan ibret alarak, Suriye’de yürütülen uluslararası terör savaşının sadece Suriye’nin mezhep ve etnik temelde taksim edilmesini, sürekli kaos ve ulusal devletlerin ortadan kaldırılmasını amaç edindiğini, Suriye’nin başta ABD ve İsrail olmak üzere uluslararası yabancı orduların işgali altına gireceğini, beynelmilel terör örgütlerinin üssü haline getirileceğini, bundan Suriye kadar Türkiye, Lübnan, Filistin, Irak, Kıbrıs ve Ürdün’ün de zarar göreceğini, Suriye-Türkiye münasebetlerinin normalleştirilmesi, iyileştirilmesi ve güçlendirilmesi gerektiğini” söyledi.
PERİNÇEK’LE YAKIN ÇALIŞTI
Dr. Bessam, 2004’ten beri önce Şam’da tanıştığı ardından Ankara’da Kültür Ataşesi iken panellerine dinleyici olarak katıldığı İşçi Partisi-Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek ile 2011’den sonra da iki hükûmet arasındaki husumetin rafa kaldırılması ve ikili ilişkilerin yoluna girmesi için Suriye-Türkiye Dostluk Hareketi Eşbaşkanı sıfatıyla yakinen çalıştı. Bu çalışmalar bir tarafın takdirini ve desteğini sağlarken, bu yakınlaşma birçok yabancı devletin, Arap Körfez ülkelerinin, Esad’ın etkili danışmanlarının, basın sözcülerinin, bazı saray memurlarının, bazı BAAS lider kadrolarının ve bazı bakanların köstek olmalarına ve boşa çıkarma faaliyetlerine maruz kaldı.
Türkiye ve Suriye’de, azı iyi niyetle çoğu habis niyetle, “Halkını katleden, milyonların göç etmesine sebep olan Esad ile masaya oturulmaz / Suriye halkını katleden, terör örgütlerine ev sahipliği yapan Erdoğan ile katiyen konuşulmamalı.” propagandaları yaygınlaştı. Gelen siyasi, güvenlik, toplumsal ve ekonomik tsunami felaketini öngören Suriye erkânı ile Vatan Partisi ve öncülüğündeki heyetler, Türkiye ve Suriye arasındaki engelleri ortadan kaldırmak ve safları yakınlaştırmak için canla başla çalıştı. Suriye tarafında Dr. Bessam ve Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdat, bu çalışmaların öncü kuvvetleriydi. Esad da bu cenaha meyilliydi.
HER ŞEY HAZIRDI
Esad ve Erdoğan’ın buluşması için şartlar uygun hale gelmişti. Aslında Esad’ın da dolaylı masada olduğu Rusya, Türkiye ve İran’ı bir araya getiren Astana toplantıları, ardından yine Esad’ın dolaylı masada olduğu Rusya-Türkiye Soçi görüşmeleri Suriye savaşına son vermek ve meseleyi siyasi olarak çözmek yolunda mesafe almıştı. Ağustos 2022, Türkiye-Suriye ilişkilerinde bir dönüm noktası olabilirdi. Esad, daha önce Doğu Perinçek’le görüşmüştü. Ulusal Kanal’a ve Aydınlık gazetesine röportaj da vermişti. Aynı tarihte Esad, seçkin akademisyen ve basın mensupları ile sarayda bir araya gelmişti. Dr. Bessam kimsenin sormaya cesaret edemediği soruyu yöneltti:
“Erdoğan hakkında çok ağır eleştiriler yaptınız. Suriye’nin maruz kaldığı terör savaşından sorumlu tuttunuz. Peki, bu aşamada Erdoğan sizinle el sıkışmak isterse bunu kabul eder misiniz?” Esad ise cevaben; “Mesele Suriye’nin çıkarları ise ve Suriye’nin milli güvenliğine hizmet edecekse elini sıkar ve hatta kucaklarım.” demişti.
‘MARJİNAL GRUP’ DEDİLER
Ağustos 2022’de Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdat, Esad’a Doğu Perinçek ve Ethem Sancak’ın Suriye’yi ziyaret edeceklerini, Esad’ın kendilerini kabul etmesinin yararlarını bildirdi. Esad aynı gün Dr. Bessam’la irtibata geçilmesini bildirir. Dr. Bessam, Perinçek ve Sancak’la görüşür. Karayolu veya Beyrut üzerinden değil Şam’a özel bir uçakla gelecek şekilde hazırlıklar başlar.
Bu esnada ziyaretin yapılacağı medya tarafından duyurulur. Ancak bunun yapılacağı vakte kadar duyurulmaması uygun görülmüştü. Habis nazar değdi; gelenlerin “marjinal bir grup oldukları, ziyaretin Esad’ın yararına bir sonuç getirmeyeceği, bu marjinal grubun Erdoğan üzerinde bir etkileri olmadığı, önce İstihbarat, ardından Savunma Bakanları, sonrasında Dışişleri Bakanları en nihayet Esad-Erdoğan görüşmesinin yapılmasının daha doğru ve ikili devlet ilişkilerinde bunun temayül olduğu, bunun yanında Erdoğan’ın en zayıf döneminde olduğu, onunla görüşmenin Erdoğan’a siyasi güç kazandıracağı ama Esad’ın kendisine destek verenlerin nazarında çok eleştirileceği” telkin edildi.
‘İRAN VE TÜRKİYE’DEN UZAK DUR’
Esad’ın Perinçek ve Sancak ile buluşacağı haberlerinden sonra Esad’a Arap ve Batı ülkelerinin ziyaretleri arttı. Kendisine 2012’de kovulduğu Arap Ligi’ne tekrar kabul edileceği vadedildi. Suriye devleti ve ordusunun yok edilmesi, Suriye’nin parçalanması ve mezhepçi terör savaşında büyük pay sahibi olan Suudi, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri büyükelçiliklerini Şam’a açacaklarını, Esad’ın yıkılmış ülkesini inşa edeceklerini, terör örgütleriyle savaşını destekleyeceklerini ilan etti. Söyledikleri her şeyi yaptılar. Esad Mayıs 2023’te Suriye Arap Ligi’ne kabul edildi. Peki, buna karşılık onlar Esad’dan ne istedi; “İran ve Türkiye’den uzak dur. Özellikle bu aşamada Erdoğan ile yakınlaşma.”
KAVURUCU SICAK
Ağustos 2022’nin çarşamba akşamında Dr. Bessam, Dr. Perinçek’i arar ve üzgün bir ses tonuyla; “Sayın Genel Başkan! Ne oldu ben de henüz anlamış değilim ama ziyaretiniz ertelendi. Yeni bir tarih de vermediler.” dedi. Ziyaret ve belki de potansiyel Esad-Erdoğan buluşması olmadı. Türkiye-Suriye dostları üzüldü, düşmanları ise çok sevindi. Bu kıssadan çıkarılacak en önemli ders: Nadir insanlar orijinal marjinaldir. Dr. Bessam, Temmuz 2024’te Suriye Vatan gazetesinde “Kirli Suyu Temizlemek” başlığı altında hükûmeti ve partiyi çok ağır eleştiren bir yazı kaleme aldı. Kasım 2024’te “kesin ihraç” talebiyle Parti Disiplin Kurulu’na sevk edildi. 8 Aralık 2024’te onu ihraç etmek isteyenler iktidardan, partiden, ülkeden ve milletten ihraç oldu.
Not: Gelecek yazıda Dr. Bessam’ın kaleminden “Suriye’de Siyasal İslamcılık” yazısı yer alacak.
aydınlık
