Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG’nin zaman kazanmaya çalıştığına işaret ederek, “‘SDG’, ilgili aktörlerin sabrının tükenmekte olduğunu anlamalıdır.” dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TRT World’de yayınlanan “One on One” programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Gazze Şeridi’nde ateşkese ve henüz ikinci aşamaya geçilmemesine ilişkin Fidan, bu ateşkesin Türkiye için çok değerli olduğunu belirterek, Gazze’de son 2 yıldır yaşanan dehşete, insanlık trajedisine ve soykırıma tanıklık ettiklerini hatırlattı. Fidan, Filistin’de yaşananların, Türkiye’nin karşı çıkması ve sesini çıkarması gereken bir durum olduğunu ve diplomatik olarak en başından beri bunu yaptığını vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu: “İsrail, uluslararası toplumdan bu düzeyde eleştiri ve kınama görmeye hiç alışık değil çünkü uluslararası toplum onlara, istedikleri her şeyi yapma, güvenlikleri için gerekli gördükleri her şeyi yapma konusunda açık çek vermiştir. Bu, toplu katliam anlamına gelse bile… Bu durum on yıllardır böyleydi ve İsrail uluslararası sistemden muaf tutuldu ama bence bu dönem artık sona erdi.” diye konuşu.
“İzin Vermemeliyiz”
Fidan, askeri uzmanlarla, istihbarat uzmanlarıyla, diğer bölge ülkeleriyle, ABD ve diğer herkesin DEAŞ’la mücadele gündemini ilerlettiğine dikkati çekerek, “Hiçbir terörist unsurun Suriye halkını ve devletini iyileşme yolunda raydan çıkarmasına asla izin vermemeliyiz.” dedi. Suriye’de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG’nin durumuna ve Suriye’ye entegrasyon sürecine ilişkin Fidan, “Elbette sürecin hızından memnun değiliz. Biz, Suriyeliler ve bazı diğer ortaklar, isimlerini vermek istemiyorum, topluca ‘SDG’nin daha fazla zaman kazanmaya çalıştığını düşünüyor. Bence kendileri için başka fırsatlar umut ediyorlar, belki başka bir bölgesel kriz şeklinde, belki de İsrail’in Suriye ve diğer yerlere yönelik yayılmacı politikaları nedeniyle. Bu yüzden, bence iyi olan şey, Amerikalı ortaklarımızın bu sürecin tamamlanması gerektiğinin çok iyi farkında olmaları çünkü bu, ülkenin birliği için çok önemli.” diye konuştu. Fidan, Suriye muhalefetinin her farklı unsurunun, silahlı grupların, “SDG” hariç, şu anda Suriye Savunma Bakanlığına bağlandığını anımsatarak, “Çünkü onlar eski muhalefet yapısında muhalefet üyesi değillerdi. Farklı gruplar vardı. Her zaman tek bir komuta ve kontrol altında değillerdi. Şimdi ise Savunma Bakanlığının komuta ve kontrolü altına girmeyi kabul ettiler. Bu, ulusal birlik için çok önemlidir çünkü bir devlette farklı otoritelere izahat veren iki veya üç farklı silahlı yapı olamaz. Böyle bir durumda birlik ve egemenlikten söz edilemez.” ifadelerini kullandı.
“GKRY Fırsat Buldukları Her Yerde Bizi Engelliyor”
Fidan, GKRY’nin (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) uluslararası platformda, Türkiye’nin önüne engeller koyduğuna işaret ederek, “Fırsat buldukları her yerde bizi engelliyorlar. Ancak Avrupa’nın karşı karşıya olduğu mevcut tehditler karşısında, Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki işbirliği ve ilişkilerin her zamankinden çok daha anlamlı ve önemli hale geldiğini düşünüyorum. Yani Kıbrıs Rum Kesimi, AB ile Türkiye arasında büyük bir engel teşkil ediyor. Ve ne yazık ki AB’nin iç işleyiş sistemi Kıbrıslı Rumların bu tür eylemlerine izin veriyor.” diye konuştu. Kıbrıs sorununu miras olarak aldıklarını ancak bunu gelecek nesillere bırakmak istemediklerini vurgulayan Fidan, “Eski zihniyete bağlı kalmak zorunda değiliz. Daha yaratıcı olabiliriz çünkü zaman akıyor ve nesiller, gelecek nesiller bizden bir çözüm bekliyor.” ifadelerini kullandı. Fidan, Kıbrıs’ta iki devletli çözümün tek gerçekçi çözüm olduğunun ve herkesin bunu bildiğinin altını çizerek, “Türkiye olarak Annan Planı ve Crans-Montana sürecinde olumlu bir tavır aldık, Kıbrıslı Türkler BM planına lehte oy verdiler. Ancak Kıbrıslı Rumlar bunu reddetti.” şeklinde konuştu.
“Alternatif İki Devletli Çözümdür”
Kıbrıslı Rum yetkililerin, Kıbrıs için eşit güç, servet ve yetki paylaşımı anlaşmasına asla “evet” demeyeceklerini aktaran Fidan, “Onlar bunu biliyor, biz bunu biliyoruz, Avrupalılar bunu biliyor. Bu bir gerçek. Öyleyse bunun alternatifi iki devletli bir çözümdür. Bunu yapabiliriz. Ve iki devletli çözümden sonra her türlü işbirliğini veya siyasi birliği kurabilirler. Bu onlara kalmış. Ancak acilen yapmamız gereken şey, bu anı değerlendirmek ve Kıbrıs’ı bir cennet haline getirmek için her türlü tarihi fırsatı kullanmaktır.” dedi. Fidan, Akdeniz ülkelerinin turizm, ekonomi ve sanayiye yüklü yatırımlar yaptıklarına dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Kıbrıslı Türkleri izole etmeyi bırakın, kaliteli bir işbirliği başlatabiliriz. Siyasi sorunu dondururken, ekonomik kalkınma, bölgesel kalkınma, enerji kaynaklarının kullanımı, turizm, sanayi ve her şeyden hep birlikte yararlanabiliriz. Ancak eski hedeflere ve zihniyete bağlı kalmak, bu sorunu olumlu bir şekilde ele almamıza yardımcı olmuyor. İşte, onlara vermek istediğimiz mesaj budur. Çünkü toplum uzun süredir bir şekilde şartlandırılmış durumda, bu yüzden politikacıların U dönüşü yapması çok zor. Ama birisi gerçeği söylemek zorunda. Birisi, Ada’daki gerçekler, hepimizin kaçırdığı fırsatlar ve mevcut fiili durum nedeniyle yarattığımız riskler hakkında gerçeği söyleyecek kadar cesur olmak zorunda.”
milligazete
