Fidan ve Şara Washington’da

Yazımızı bir gün erkene aldık. Zira ülkemiz ve bölgemizi ilgilendiren hızlı ve hassas gelişmelere şahit oluyoruz. Takvimde başka bir gün yokmuş gibi Trump, Suriye Geçici Hükümetin başı Ahmet Şara’yı Beyaz Saray’ı ziyaret eden ilk Suriyeli “devlet başkanı” sıfatıyla 10 Kasım’da Oval Ofiste ağırladı. Aslında hukukun üstünde olduklarına inanan bir uluslararası rejimin başı olarak Beynelmilel Washington Şirketinin CEO’su Trump Ağanın istediğini gayri meşru arzu ettiğini meşru tayin etme hakkına sahip bir mafya rejiminde herhangi bir kural veya karara saygı duymayabilir. Ancak en nihayet Trump Ağa da tek olmadığını görmek ve kabul etmek zorunda kaldı. Restine rest çekildiğinde süt dökmüş kedi misali bir fırsatçı ve korkak tüccara dönüştüğünü de gördük.

Trump, ne kadar istekli ve tanrısal bir hegemonyaya sevdalı olursa olsun ABD vilayetleri ve anayasaları üzerinde bu aşamada henüz mutlak bir hâkimiyeti de sağlayamadı. Bu ve birçok başka faktörlerden mütevellit Ahmet Şara ile buluşmanın resmi ve kitabına uygun yapılabilmesi, “başına on milyon dolar ödül konulan bir teröristin” Beyaz Saray’da olabilmesi ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) kararlarına riayet babında ziyaretten önce ABD, BMGK’dan en azından bireysel olarak Ahmet Şara ve İçişleri Bakanı Enes El-Hattab’ın üzerindeki yaptırım kararlarının kaldırılmasını talep etti. Buna mukabil kendi talebine karşılık BMGK’da veto hakkına sahip Rusya ve Çin’in şartlarının resmi olarak kayıt altına alınmasını da kabul etti.

BMGK’NIN KARARLARI

Yalan, yanlış anlamalara mahal vermemek ve sanki Suriye için kabul edilen yaptırımlar ve alınan kararların hükmü kalmadı gibi yapılan propagandaların ve aldatmaların önüne geçmek için önce BMGK’nın aldığı kararları net olarak ortaya koyalım. Güvenlik Konseyinin 14 Kabul, Çin Halk Cumhuriyeti’nin veto hakkını kullanmadığı, çekimser oy kullandığı için kabul edilen, Şara ve El-Hattab’ın DEAŞ ve El-Kaide bağlantısından soyutlayan ve bireysel olarak kendileri hakkında alınan yaptırımları kaldıran karara istinaden;

* Suriye Geçiş Hükümetin Başı Ahmet Şara, 6 ay zarfında Uygur Türkistan İslam Partisi, diğer orta Asya mensupları ve örgütlerini, Kafkasya kökenli şahıs ve örgütleri, Arap ve Amerika coğrafyasından katılan şahıs ve örgütleri, radikal dinci örgütlerle bağlantılı Avrupalı, Türkiyeli, Tunuslu, Libyalı, Mısırlı, Somalili, Sudanlı ve Afrikalı şahıs ve örgütleri, kısadan hisse “Yabancı Savaşçılar” statüsünde olanların kimliklerini INTERPOL ve mensup oldukları ülkelerin istihbarat ve emniyetiyle paylaşacak. Yabancı Savaşçıları 6 ay içinde silahsızlandıracak ve ülkelerine teslim edecek.

* Yabancı Savaşçılar Suriye ordusu, Genel Güvenlik Kuvvetlerinde ve devlet kurumlarında görev almayacak.

* Ahmet Şara, Suriye için alınan başta 2254 sayılı BMGK kararı ve muhtevasında yer alan; “Siyasi Çözüm ve iktidarın şeffaf seçimlerle belirlenmesi ve tüm bileşenlerin temsil edilmesi” hedefini acilen hayata geçirecek.

* Ahmet Şara bu görevini yerine getirmediği takdirde kendisi ve Hattab yeni bir Güvenlik Konseyi Kararına ihtiyaç duyulmadan yeniden yaptırım listesine alınacak.

* Verilen süre içinde ve tevdi edilen yükümlülükler yerine getirilmediği takdirde Çin ve Rusya BM 7.bendini (askeri, ekonomik ve diğer tür müdahale) yürürlüğe koyabilir.

Suriye Geçiş Hükümeti Başı Ahmet Şara BMGK kararlarını kabul ettiğini BM daimi temsilcisi Suriye asıllı İngiltere vatandaşı Abraham (İbrahim) Olabi aracığıyla BM Genel Sekreterliği ve BMGK daimi üyesi beş ülke (Rusya, ABD, Çin, İngiltere ve Fransa) temsilcisine iletti. Trump kendisi için “bol süt veren İnek” konumunda olan Suudi Emirinin gözbebeği Şara’yı Oval Ofiste gönül rahatlığıyla kabul edebilir. Zaten Ahmet Şara, Latin Amerika ve ABD ziyareti öncesinde Suudi Veliaht Emir Muhammed Bin Selman ile Riyad’ta buluşmuştu. Bu toplantıda Pentagon’un Şam’da bir askeri üs inşa etmek isteği paylaşıldı. Ayrıca Şara’nın şahsi güvenliğinin artık sadece ABD askerleri tarafından korunması gerektiğini bildirdiler.

ABD İLE UYUMLU ÇALIŞMA

Zira üstleneceği yeni sorumlulukların (yabancı savaşçılarla ve eski cihatçılarıyla savaş ihtimali, SDG/YPG’ye dokunmaması ve onunla anlaşması, İsrail ile tam güvenlik mutabakatı, Rusya’ya tavizler) kendisine karşı epey düşman kazandıracağı ve bazı ülkeleri kızdıracağı (başta Türkiye), bu sebeple şahsi güvenliğine ciddi bir tehdidin oluşacağını, bu süreci ancak ABD ile uyumlu ve çıkarlarına bağlı yaşayarak atlatabileceğini anlattı. ABD üsleri ve Şara’nın güvenliğinden sorumlu olacak özel timlerin maaşlarını Suudi bütçesi ödeyecek. ABD hükümeti iflas edip kepenk kapattığı için İtalya hükümeti de ülkesindeki ABD üsleri ve askerlerini finans edeceğini açıkladı.

Şara, ağababası Suudi Emirin telkinleri ve teşrifleriyle ABD’nin şartlarını kabul etti. Yalan makineleri aksini iddia etse de ABD ordusu resmi olarak Şam’a yerleşiyor. Suriye Güney bölgesi Dera’ya 80 km mesafede yer alan Şam vilayetine bağlı bir askeri üssü tercih eden ABD ordusu altyapı çalışmalarına yakında başlaması bekleniyor. Bu üs sayesinde ABD ordusu İsrail’in stratejik arzusu olan Davud Koridoruna askeri güvenlik sağlayabilecek. Üs, Şara ve ekibinin güvenliğinden sorumlu komutanlar ile CENTCOM komutanı bu dostluk ve stratejik müttefikliği Şara ve Şeybani’yle Şam’ın göbeğinde yer alan Tishrin parkındaki basketbol sahasında oynayarak kutladılar.

TÜRKİYE’YE ‘CİDDİ UYARI VE TEKLİF’

Bu esnada Trump-Şara görüşmesi öncesinde Hakan Fidan’ın ABD’ye davet edildiği paylaşıldı. Medyanın gerekçelerine baktığımızda ziyaretin neden Ahmet Şara’nın Washington’da olduğu bir vakitte yapıldığına tatmin edici bir yanıt vermiyor. ABD, Şara’nın taahhütlerine Türkiye’nin garantör olması yani güvence vermesini istiyor. Bu da Türkiye’yi ciddi bir sorumluluk altına atıyor. İdlib ve Halep Vilayetlerinde bu görevi ifa ederken Türkiye’nin destek vermesini istiyor. Bu da Ankara’yı yabancı savaşçılar, DEAŞ, HTŞ ve bileşenleriyle karşı karşıya getiriyor. Birçok kaynak ABD’nin Bakan Fidan’a yazılı veya sözlü olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iletilmek üzere “ciddi uyarıların ve son tekliflerin” iletileceğini iddia ediyor. Trump Ağa;

• Gazze’de Ankara’nın ateşkes ve HAMAS’a silah bıraktırma konusunda “ikircimli ve isteksiz” davrandığı ve acilen sonuç alıcı adımların atılmasını,

• Suriye’de Ankara’nın ABD’nin planlarıyla uyumlu çalışması, ABD ve İsrail faaliyetlerini olumsuz etkileyecek davranışlardan kaçınmasını,

• Suriye’de Şara’nın ABD’nin çizdiği terörle mücadele rotasına desteğini esirgememesini,

• Suriye’de SDG’yi, böylece ABD’nin planlarını boşa çıkaracak, olumsuz etkileyecek askeri ve güvenlik çalışmalarından uzak durmasını, SDG’yi Türkiye’de PKK ile yürütülen “Terörsüz Türkiye” projesinden ayrı tutmasını

• Kıbrıs konusunda ABD, AB ve BM’nin tanıdığı “Kıbrıs Cumhuriyetini” tanımasını. “Akıllı Türk devletlerinin” Güney Kıbrıs Rum Yönetimini tanıdığı gibi Türkiye’nin de tanımasını, ABD önderliğindeki koalisyona katılmayı, çıkaracakları doğalgazdan petrolden pay almasını

• KKTC’nin silahlandırılmasına sınır koymasını

• Kriz bölgelerine, yaptırım uygulanan ülkelere İHA’lar ve farklı silah türleri satışı ve tedariki yapmamasını, istiyor.

Şu ana kadar sizi “meşru” olarak gördük, destekledik. Bizi Biden’ın benimsediği, “muhalefetle işbirliği yaparak Erdoğan’ı devireceğiz” formülünü benimsemeye mecbur etmeyin” mi diyecek?

Sayın Fidan’dan ülkemize döndüğünde bu iddiaları çürütecek, spekülasyonları, manipülasyonları, şüpheleri, soru işaretlerini giderecek Türk milletinin neyle karşı karşıya olduğunu aydınlatacak açıklamalarını bekliyoruz.

Aydınlık

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın