Galibaf: Üç Avrupa Ülkesi Tepkimizi Görecek

İran İslami Şura Meclisi Başkanı Muhammed Bakır Galibaf, bugün pazar günü yapılan açık oturumda gündem öncesi konuşmasında, “Bu hafta, düşman saldırılarına karşı İran milletinin ebedi destanlarını hatırlatan Savunma Haftasıdır. Sekiz yıl süren kutsal savunmada sergilenen fedakârlıklar, bu ilahi toprakların halkının insanî kapasitesinin zirvesini ortaya koydu ve İslami sistemi iman, dini demokrasi ve Velayet-i Fakih temeli üzerine sağlamlaştırdı. Yüce Rehberimizin de buyurduğu gibi; şehitler yol gösteren yıldızlardır ve mücadelenin mükâfatı şehadettir.” dedi.

Galibaf, “Bugün de o dönemin dersleri, yani Allah yolunda sebat ve velayet etrafında birlik, bizi bugünkü sınavlarda da desteklemektedir. Nitekim siyonist canilerin saldırısına karşı verilen 12 günlük kutsal savunma, halk temelli ve ilahi değerlere dayalı mücadelenin hak ile batıl arasında her daim galip geldiğini göstermektedir. Şehitlerimizi ve gazilerimizi anıyor, yollarını sürdürme ve İran İslam Cumhuriyeti’ni yüceltme sözü veriyoruz.” diye devam etti.

Galibaf ayrıca, “29 Eylül günü, Milli İtfaiye ve Güvenlik Günü olarak adlandırılmıştır. Plasco ticari binası faciasında şehit düşen 16 kahraman itfaiyeci başta olmak üzere tüm şehit itfaiyecilerin aziz ruhlarını selamlıyor ve saygıyla anıyoruz. Onlar, sorumluluk, fedakârlık ve canı pahasına hizmetin öğretmenleriydiler.” ifadesini kullandı.

İran Meclis Başkanı sözlerine devam ederek, “Üç Avrupa ülkesi tarafından tetik mekanizmasının uygulanması meselesine ilişkin birkaç noktayı belirtmek isterim. İran İslam Cumhuriyeti, tetik mekanizmasının uygulanmasını ve yaptırım kararlarının geri dönüşünü yasa dışı olarak görmektedir. Rusya ve Çin, BM Güvenlik Konseyi’nin daimî üyeleri olarak, resmi beyanatlarında ve açık tavırlarında bu durumu vurgulamışlardır. Bu nedenle hiçbir ülke bu kararlara uymak zorunda değildir. Bu doğrultuda İran da bu yasa dışı kararlara, örneğin zenginleştirmenin askıya alınmasına, uymak zorunda değildir. Bugün de zenginleştirme hakkımız uluslararası yasalarca teyit edilmektedir.” dedi.

Galibaf, “Daha önce belirtildiği üzere, bu kararlarda öngörülen yaptırımlar, ABD yaptırımlarıyla karşılaştırıldığında etkili bir öneme sahip değildir. Ayrıca, tetik mekanizmasının yasa dışı kullanımı ve Rusya ile Çin’in itirazları nedeniyle, BM’de yaptırım kararlarının uygulanması ciddi hukuki engellerle karşı karşıyadır. Bununla birlikte açıkça ilan ediyoruz ki, eğer herhangi bir ülke bu yasa dışı kararlar temelinde İran’a karşı adım atarsa, İran’ın ciddi ve karşılık veren eylemleriyle yüzleşecektir. Bu yasa dışı girişimin öncüsü olan üç Avrupa ülkesi de tepkimizi görecektir.” açıklamada bulundu.

İran Yasama Organı Başkanı ayrıca, “Kıymetli İran halkının bilmesi gerekir ki, İran bu konunun çözülmesi veya ertelenmesi için millî menfaatler çerçevesinde her türlü diplomatik yöntemi kullanmıştır. Kahire Anlaşması bunlardan yalnızca biriydi. Buradan İran Milli Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreterliği’ne ve Dışişleri Bakanlığı’na çağrıda bulunuyorum; halkımıza yapılan takipleri, anlaşmaları ve karşı tarafın taahhütlerini yerine getirmemesini ayrıntılı olarak açıklasınlar.” diye konuştu.

Batı İçin Müzakere, İran’ın Füze Programını Silahsızlandırmak Amacıyla Kullanılan “Aldatma Ve Baskı” Kelimesidir

Galibaf, İran’ın gösterdiği esnekliklere rağmen, tetik mekanizmasının yasa dışı şekilde takip edilmesi birkaç gerçeği ortaya koydu. Birincisi, Batı için müzakere, İran’ın füze kapasitesini ortadan kaldırmak amacıyla kullanılan “aldatma ve baskı” demektir. Onlar, yalnızca altı aylık bir snapback uzatımının şartı olarak ABD ile müzakereyi ve UAEK’a erişimi ileri sürdüler.

ABD ise İran’la etkileşimin ön şartlarından birini füze menzilinin sınırlandırılması olarak açıkladı. Bu, İran’ın füze gücünü ellerinden almak için güzel kelimelerle süslenmiş planlı bir iş bölümünden başka bir şey midir? Üçüncü nokta ise, bu durumun bir kez daha İran’ın çıkarlarını ve milli güvenliğini korumanın tek yolunun güçlü olmak olduğunu göstermesidir. Diplomasi, ulusal hakların savunulmasında bir yöntem olarak İslam Cumhuriyeti’nde asla kapanmamış ve kapanmayacaktır. Ancak bugün bir kez daha, güç unsurlarını pekiştirmeden yürütülen diplomasinin yalnızca baskı aracı olduğu her adil gözlemci için açık hale gelmiştir.” diye sözlerine ekledi.

İran İslam Şûra Meclisi Başkanı, “Bazıları, açık gerçeklere gözlerini kapatarak snapback’in uygulanmasını savaşın başlangıcı olarak göstermeye çalışmaktadır. Aziz milletimiz gördü ki, siyonist rejim ve itibarsız ABD Başkanı saldırgan eylemleri için asla hukuki bahanelere ihtiyaç duymamıştır ne müzakerelerin ortasında bize saldırdıklarında ne de Suriye, Katar ve Lübnan’ı hedef aldıklarında hukukî mantığı dikkate aldılar. İsrailliler bugüne kadar bize saldırmadılarsa bu, snapback’in uygulanmaması nedeniyle değil, tekrar saldırmalarının bir önceki savaştan daha kötü bir yenilgiye yol açacağını hissettikleri içindir. Düşmanın İran’a saldırmasını engellemenin tek yolu da güç unsurlarını özellikle savunma kapasitesini ve ulusal birliği güçlendirmektir.” söylediğini aktardı.

Galibaf, “Ancak tüm bu hususlardan daha önemlisi, önümüzdeki koşullarla nasıl karşılaşacağımızdır. Bu bağlamda birçok görev biz sorumluların omuzlarındadır. Fakat defalarca vurgulanan iki meseleye odaklanmak büyük bir zorunluluktur: Birincisi, halkın geçim sorunlarının ve temel ihtiyaçlarının çözülmesi; ikincisi ise düşmana karşı ulusal birliğin korunmasıdır.” diye devam etti.

Galibaf, “Daha önce bu kürsüden dile getirildiği gibi, halk özellikle temel gıda fiyatlarının artışı, kira bedelleri ve elektrik-su kesintileriyle boğuşmaktadır. Bu konuda İslam Devrimi Lideri de hükümet heyetiyle görüşmesinde vurguda bulunmuştur. Bu nedenle, bir kez daha saygıdeğer hükümetten, Cumhurbaşkanı’nın görüşüne uygun olan ve Hikmetli Liderimizin de altını çizdiği elektronik alışveriş kartı planının hızla uygulanmasını talep ediyorum. Böylece halk, temel gıda ürünlerini her zaman sabit bir fiyatla alabilmeli ve aradaki fark devlet tarafından karşılanmalıdır. Ayrıca, hükümetten yedinci kalkınma planında kabul edilen yasaların hayata geçirilmesine, enerji dengesizliğinin giderilmesine ve halkın konut ihtiyacının karşılanmasına önem vermesini istiyorum.” diye konuştu.

İran Meclis Başkanı şöyle ifade etti: “Son olarak, tüm sorumlulara, seçkinlere ve siyasi, sosyal ve medya alanındaki aktörlere bir kez daha sesleniyorum; Milli birliği korumayı en önemli milli görevleri bilsinler, kabilevi ve grupsal çekişmelerden uzak dursunlar ve bilsinler ki halkımız her birimizin davranışını dikkatle izlemektedir. Ulusal birliği zedeleyerek düşmanı umutlandıran herkesi milletimiz kendinden uzaklaştıracaktır.”

Devamında, “Son olarak, büyük mücahid, ebedi direnişin bayraktarı şehit Seyyid Hasan Nasrallah’ın şehadet yıl dönümünün gelişi münasebetiyle Hizbullah mücahidlerine, Lübnan halkına ve İslam ümmetine taziye ve başsağlığı diliyorum.” ifadesini kullandı.

İran Meclis Başkanı şöyle açıkladı: “Aziz Seyyidimiz, bereketli ve etkili ömrünü Müslümanların yücelmesine, Filistin’in özgürlüğüne ve özellikle Lübnan halkının huzur ve güvenliğine adadı. Büyük İsrail’i kurma hayalinden başka bir düşüncesi olmayan acımasız siyonist saldırgana karşı cesurca göğsünü siper etti. Lübnan halkını, ilahi geleneklere güvenerek, halkın gücüne inanarak, aklı, tedbiri ve İslam dünyasında eşi olmayan cesaretiyle geri püskürttü. Şehit Nasrallah’ın Lübnan’da kurduğu temel, bugün dünyanın dört bir yanında takipçileri olan, hayatını direnişe ve fedakârlığa adayan kaynayan pınarlara dönüşmüştür. Onlar bedenini hedef aldılar, ancak düşüncesi tüm dünyayı kuşattı; bilinçli ve özgürlük arayışındaki gençlerin kalplerini fethetti ve düşmanını sonsuza dek rezil etti.

Nasrallah’ın mirası, dünyanın her yerinde Filistin ve Gazze’nin özgürlüğü davasına gönül veren bu gençlerdir. İnşallah onlar, hocalarının izinden giderek tarihi zorbalara rağmen kendi istedikleri gibi yazacaklardır.”

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın