Garantörlük

Erdoğan’ın Şarm el Şeyh’te Trump bildirisine imza atmasının ardından, iktidara yakın medyada, Türkiye’nin Gazze’nin garantörü olduğu dile getirilmişti.

Gerçi “Trump’ın Kalıcı Barış ve Refah Bildirisi” ismini taşıyan bildiri, imzacı dört ülkeyi “güvence veren” diye niteliyordu ama bu elbette garantörlük anlamına gelmiyordu. Ama iktidara yakın kaynaklar, ya iktidarın rolünü abartma kaygısından ya da iktidarın gerçekten de bir garantörlük hevesi ve hesabı olduğu verisinden hareketle, “Türkiye garantör” propagandası yaptılar birkaç gün.

Ancak…

İKTİDARIN ‘ARABULUCU’ ROLÜ

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ülke TV’de yaptığı kapsamlı dış politika değerlendirmelerinde, bu garantörlük meselesine de değindi.

Fidan, açık bir şekilde, “garantör” olmadıklarını belirtti: “Garantörlükle ilgili netleştirmeler yapmam gerekiyor kamuoyunun bilgisi için. Bizim şu ana kadar oynadığımız rol, arabulucu rolü.” (AA, 19.10.2025)

Peki arabuluculuk rolünü nasıl oynadılar? İsrail ile Hamas arasında bir arabuluculuk yapmadıkları ortada. O zaman?

ABD’nin talepleri ile Hamas arasında arabuluculuk yaptılar. Birincisi Hamas’ı Trump’ın Gazze Planına ikna etme rolünü yerine gitirdiler, ikincisi de Hamas’ın silahsızlandırılması rolünü yerine getirmeye çalışacaklar. Bunu Trump’ın açıklamalarından biliyoruz.

GARANTİCİ GARANTÖRLÜK

“Oynadığımız rol garantörlük değil, arabuluculuk” demeleri, garantör olmak istemediklerinden değil elbette.  Nitekim Dışişleri Bakanı Fidan bu konuda şöyle dedi Ülke TV’de: “İki devletli çözüm hayata geçerse biz burada fiili garantör olma sorumluluğunu almaya hazırız.” (AA, 19.10.2025)

Gerçi Fidan, “Çünkü bu çok önemli bir şey. Bunun altına her devlet giremez” diyor ama iki devletli çözüm hayata geçtikten sonraki garantörlüğün, biraz “garantici” bir yaklaşım olduğu söylenebilir sanki.

İSRAİL ATEŞKESİ İHLAL ETTİ BİLE

Peki birkaç gündür süren “Erdoğan Gazze sözleşmesini imzaladı, Türkiye Gazze’de garantör” propagandasını neden kesmek istedi Fidan?

Çünkü İsrail’in “Gazze sözleşmesi”ni her an ihlal edebileceği ortada. Çünkü bildirinin sahibi olan ABD’nin de “ileri karakolu” İsrail için kendi bildirisini görmezden gelebileceği ortada.

Nitekim İsrail dün Gazze’ye havadan ve karadan topçu saldırıları düzenledi. Siyonist rejim, saldırısını Hamas’ın ateşkesi ihlal ettiği iddiasına dayandırdı. Nasıl ihlal etmiş Hamas? “İsrail hükümetine göre Hamas kafatasları hâlâ teslim edilmeyen rehineler ve ölü bedenler konusunda gecikti.” (Serbestiyet, 19.10.2025)

Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı da İsrail’e gerekçe üretme peşinde: ABD Dışişleri Bakanlığı, elindeki istihbarat raporlarına göre Hamas’ın, Gazze’deki sivillere saldırı hazırlığında olduğunu açıkladı önceki gün. Oysa El Kassam Tugayları “Ateşkes başta anlaşmaya bağlılığımızı teyit ediyoruz” açıklaması yaptı ama İsrail buna rağmen saldırdı.

MESELE İSRAİL DEĞİL ABD

Bu şartlarda iktidar, “Erdoğan’ın küresel liderliği” propagandasına malzeme olsa bile garantörlük sorumluluğunu elbette alamaz, almamalı. Hele de Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri bile o bildiriye imza atmaktan kaçınmışken…

Çünkü mesele İsrail değil, ABD’dir aslında. Hep söyledik: Amerikancılık yapanların İsrail karşıtlığı gerçekçi değil, ABD’ye karşı çıkmadan İsrail’i durdurmanız olası değil.

Buna artık şunu da eklemeliyiz: Emperyalist ABD’ye güvenerek Gazze’de garantör olunmaz!

cumhuriyet

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın