Gazze Cehennemi ve Münafık Yöneticiler

“Siyonist çete lideri katliama başlarken, “Koltuklarınızdan olmak istemiyorsanız sesinizi çıkarmayın” demişti. Onlar da bu talimata harfiyen uydular. Yerin dibine batsın sizin makamınız, yerin dibine batsın sizin koltuklarınız. Bu nasıl bir onursuzlutur, bu nasıl bir zillettir böyle?… Sayın okuyucumuz, sözde 57 Müslüman ülkeyiz, bunlardan sadece İran ve Yemen Gazze için bir şeyler yapmaya çalışıyor. Öte yandan Hizbullah devlet olmamakla birlikte Siyonist çeteye karşı ağır bedeller ödeyerek mücadele verdi. Bu süreçte 5 binden fazla şehidi oldu. 13 bin dolayında yaralısı var. Buna rağmen kamuoyumuzda Hizbullah’ın, İran’ın ve Yemen’in ödediği bunca bedellere rağmen mezhep yobazları yapıp edilenlerle ilgili “tiyatro” ve “danışıklı dövüş” diyorlar. Sormak lazım, “Sizin cemaatleriniz veya savunduğunuz siyasîler mitingten başka Gazze için ne yaptı?”

Siyonist çete Filistin topraklarına yerleştiğinden beri zamana yayılmış bir soykırım işliyor. 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana ise dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir canavarlığı Gazze halkına uyguluyor. İki yıla yakın bir süredir devam eden saldırılarla Gazze adeta cehenneme döndü. Her taraf ateş altında. 2 milyon 300 bin insanın yaşadığı Gazze’de vurulmamış yer, yıkılmamış bina kalmadı. Bombardımanların tesiriyle bütün Gazze Şeridi enkaz yığınına döndü. Resmi rakamlar ölü sayısını 62 bin ile sınırlasa da, asıl ölü sayısının bu rakamın birkaç mislinden fazla olduğu kanaatindeyiz…

Bu nasıl bir acımasızlık, bu nasıl bir sadistlik böyle? Öldürmeye, kan içmeye doymadılar…

Erdem ve vicdan sahibi dünya halkları yaptıkları protesto mitingleriyle kahır ve öfke içerisinde Siyonist çeteyi telin edip lânetlerken (İran ve Yemen’in haricindeki) Müslüman ülkelerin başındaki siyasî liderler zillet içerisinde sessizliğe bürünmüş vaziyette bu canavarlığı seyrediyor. Çünkü korkuyorlar. ABD ve Siyonist çeteden korkuyorlar, koltuklarını kaybetmekten korkuyorlar. Nitekim Siyonist çete lideri katliama başlarken, “Koltuklarınızdan olmak istemiyorsanız sesinizi çıkarmayın” demişti. Onlar da bu talimata harfiyen uydular. Yerin dibine batsın sizin makamınız, yerin dibine batsın sizin koltuklarınız. Bu nasıl bir onursuzlutur, bu nasıl bir zillettir böyle? Sizin insanlık ve vicdandan yana zerre kadar haysiyetiniz yok mu? Din kardeşlerimiz orada en barbarca yöntemlerle katledilirken bir şey yapmamak, harekete geçmemek hangi insanlığa, hangi vicdana sığar.

Dininiz size susmayı mı emrediyor, yoksa harekete geçmeyi mi? Allah Teâlâ’nın hükümlerini çiğnediğinizin farkında mısınız? Siz dinin hükümlerini çiğnerken Siyonist çete katliamını dinî saikle yapıyor. Siyonist çete işlediği bu vahşeti dinî vecibe olarak görüyor. Bu nedenle hiçbir sınır tanımadan, kınayıcıların kınamalarına aldırmadan pervasızca katliam yapıyor. Peki, yüce dinimiz İslâm Müslüman ülkelerin başındaki siyasîlere “zulme uğrayan insanlara yardımcı olmak hususunda” vecibe yüklemiyor mu? Örneğin, “Size ne oluyor ki, Allah yolunda çaresiz bırakılan ve: ‘Rabbimiz! Zalimlerden bizi kurtar. Bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!’ diye yalvarıp duran zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar adına neden savaşmıyorsunuz?” (Nisa: 75) Şunu bilmiş olalım ki, Allah Teâlâ’nın bu emri Müslüman ülkelerin başındaki siyasîlerin hepsini muhatap almaktadır. Müslüman ülkelerin başındaki siyasîlerden hiçbiri Allah Teâlâ’nın bu buyruğundan muaf değildir. Peki şimdi sormuş olalım; “Müslüman ülkelerin başındaki siyasîler bu soykırım sürecinde Allah Teâlâ’nın buyruğuna göre mi hareket ettiler, yoksa Netanyahu melununun direktiflerine mi uydular? Daha açık bir ifadeyle, bu durum karşısında kimler Allah Teâlâ’yı ilâh edindi, kimler Netanyahu’yu ilâh edindi? Mesele çok açık ve net! Dinin hükmü ortada. Kimler kimi ilâh ediniyor? İran ve Yemen’in haricindeki Müslüman ülkeler bu süreçte ne yaptı? İsrail’e bir taş attılar mı? Bırakın taş atmayı, İran ve Yemen’in fırlattığı füzeleri İsrail’den önce Suudi Arabistan, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri engelleme çabasına girdi. Öte yandan İran’ın fırlattığı füzeleri Kürecik Radar Üssü anında Belçika’nın başkenti Brüksel’deki NATO üssüne haber veriyor, orası da İsrail’e anında bilgi aktarımında bulunuyor. Ayrıca ticareti bile kesmemek başka bir ihanet konusu.

Devlet mekanizması vasıtasıyla cürüm işlemek ve işlenen bu cürüm ile korkunç veballere girmek zillet değil de nedir? Bu zillet dünya hayatında aşağılanmayı ve lânetle anılmayı beraberinde getirmektedir. Allah Teâlâ ve tarih sizi affetmeyecektir. Ahirette azabın en şiddetlisi olan cehennemin gayya kuyuları siz münafık sıfatlı siyasîleri beklemektedir. (Zira cürmün büyüklüğü azabın dozajını belirler.) Şu hakikat bilinsin ki, Gazze için fiilen bir şey yapmayan Müslüman ülkelerin başındaki siyasîler Netanyahu ve çetesinden çok daha fazla azabı hak etmektedirler. Netanyahu ve ekibi kendilerine özgü en zalimane, en sadistçe tutumlarını sergiliyorlar. Oysa Müslüman ülkelerin başındaki siyasîler bu zulmü önlemeye muktedirler. Güç birliğine gitmiş olsalar İsrail’in haritadan silinmesi 24 saat sürmez. ABD, İngiltere ve Fransa bölgeden kaçmaya yetiştiremez. İslâm âlemi siyasî bir irade gösterip ayağa kalksa ne ABD, ne İngiltere, ne Fransa hiçbiri halt edemez. Müslüman ülkelerin başındaki siyasîler kendilerinde olan potansiyelin farkında değiller. Çünkü kendilerini zillet bürümüş. Ödlekler, korkaklar, köle ruhlular. Hatta münafıklar. Netanyahu’dan daha fazla bunlar lâneti hak etmektedirler. Düşünebiliyor musunuz? Bu melunların koltuklarının teminatı Netanyahu’nun elinde. Bu nasıl bir zillettir böyle? Tiksinti verici müstekreh durumları var…

Mahşer günü her bir Müslüman, bireysel olsun veya bulunduğu mevkideki sorumluluğundan dolayı bütün yapıp ettiklerinden, bütün icraatlarından ve yapıp etmekle mükellef oldukları hâlde yapmayıp terk ettiklerinden hesaba çekilecekler. Bu işin şakası yok. Orada Netanyahu ihanet içerisinde olan siyasîlere yardım edemeyecek. Gözünüzün önünde katliam yapılacak siz bir şey yapmadan seyredeceksiniz ve halkın gazını almak için celalli celalli konuşup kınamalarda bulunacaksınız! Bunun karşılığı en hafifiyle iki yüzlülüktür, münafıklıktır. Oy devşirmek için yapılan böylesi siyasî atraksiyonlar seçmenin bir kısmını aldatabilir, bir kısmının ise sizden tiksinmesini ve sizden nefret etmesini sağlar.

Sayın okuyucumuz, sözde 57 Müslüman ülkeyiz, bunlardan sadece İran ve Yemen Gazze için bir şeyler yapmaya çalışıyor. Öte yandan Hizbullah devlet olmamakla birlikte Siyonist çeteye karşı ağır bedeller ödeyerek mücadele verdi. Bu süreçte 5 binden fazla şehidi oldu. 13 bin dolayında yaralısı var. Buna rağmen kamuoyumuzda Hizbullah’ın, İran’ın ve Yemen’in ödediği bunca bedellere rağmen mezhep yobazları yapıp edilenlerle ilgili “tiyatro” ve “danışıklı dövüş” diyorlar. Sormak lazım, “Sizin cemaatleriniz veya savunduğunuz siyasîler mitingten başka Gazze için ne yaptı? Bu iş hamasi nutuklarla olmuyor. İcraat lazım, fiiliyata geçmek lazım. Merhum Erbakan Hoca’mızın dediği gibi, “Siyonistler laftan, diplomasiden anlamaz, güçten anlar.” Bu nedenle hangi siyasî lider diplomatik eleştirilerle, sözlü kınamalarla yetiniyorsa sadece kendisini kandırıyordur.

Siyonist çete canavarca kan içmeye devam ediyor onlar ise sadece kınamalarda bulunuyor. Oysa kınamalarla yetinmek Siyonist çeteye cesaret veriyor. Bu nedenle, bu suskunluğu fırsata dönüştüren Siyonist katil sürüsü an itibariyle Gazze’yi karadan işgale girişti. Dünya seyrediyor, Müslüman ülke liderleri seyrediyor, Siyonist çete Gazze’ye süpürme harekâtı yapıyor. Bugün tarihin en büyük kırılma noktasını yaşıyoruz, Gazze’nin mazlum insanlarına yapılan en büyük vefasızlığı, en büyük ihaneti yaşıyoruz. Birleşmiş Milletler kurulduğu tarihten bu yana hep iki yüzlü politikalarla iştigal etti. Zulme uğrayan Müslümanlar olunca hep üç maymunu oynadı. Bugün de Filistin konusunda aynı tutumu sergiliyor.

Peki, Filistin davasına sahip çıkmak amacıyla kurulan İslâm İşbirliği Teşkilatı ne yapmaktadır? Bugüne kadar bütün toplantılarının nihayi bildirgesinde sadece kınama kararları çıktı. İslâm İşbirliği Teşkilatı’na 57 Müslüman ülkenin tümü üye. Fakat ne yazık ki zerre kadar yaptırım gücü yok.

Trump’ın son beyanatına tanık olmuşsunuzdur, Netanyahu canavarını “savaş kahramanı” ilân etti ve akabinde övünç duyar bir tutum içerisinde Gazze soykırımına olan katkılarını dile getirdi. Yani demek istiyor ki, “Netanyahu bir savaş kahramanıdır ama bizim sayemizde.” Biz de buna ek olarak diyoruz ki, “Sadece ABD’nin katkılarıyla değil; Netanyahu Müslüman ülkelerin başındaki birçok siyasî liderin desteğiyle savaş kahramanı oldu! Gazze tarumar ediliyor, Gazze enkaz yığınına dönüştürülüyor. Katledilen insan sayısı belirsiz. 100 bin mi 200 bin mi belli değil. Ve bu katliamın baş müsebbibi kahraman, öyle mi? Hayır, hayır, haksızlık yapmayalım, adil olalım, bu canavara destek olan, bu canavarla ticareti kesmeyen, bu canavara karşı sessiz kalan her siyasî lider de kahraman ilân edilmeli! Trump’ın bunlara methüsenada bulunması gerekmiyor! Tutum ve davranışlar, alınan pozisyon belirleyici oluyor. Onun için önemli olan siyasîlerin hangi minvâl üzere tutum sergiledikleridir…

Trump önündeki masayı göstererek, “Burası Ortadoğu” diyor ve elindeki kalemi masanın üzerine koyup, “Bu da İsrail” deyip ekliyor, “Ama böyle de olmaz ki, İsrail çok küçük, İsrail büyümeli” diyor. Bildiğiniz üzere, daha önce de İsrail adına Gazze’yi tatil beldesi yapmak istediğini dile getirmişti. Anlayacağınız, Trump Siyonistlerin Arz-ı Mevud emelini ibraz ediyor. Aleni bir şekilde bunları dile getiren bir melun ile hâlâ diplomatik görüşmeler yapan Müslüman ülkelerin başındaki siyasîlere ne demeli? Trump melunu ile görüşmek Filistin davasına ihanetten başka bir şey değildir. Bu süreçte bile Siyonist çete Fas, Azerbaycan ve Mısır ile ticarî ve askerî alanda iş birliği anlaşmaları yaptılar. Bunlara biz, “Siyonistleşmiş liderler” diyebiliriz. Bildiğiniz üzere 7 Ekim’in hemen akabinde Netanyahu canavarına destek için Tel Aviv’e giden ABD dönem başkanı Joe Biden, şöyle bir açıklamada bulunmuştu: “Siyonist olmak için Yahudi olmak gerekmiyor, övünerek ifade ediyorum ki, ben bir Siyonistim.” Hiç kuşkusuz ümmetin bünyesinde de Joe Biden ile aynı düşünceye sahip Siyonistler var.

Davranışlarıyla bunu ortaya koyuyor olsalar da lisanen bunu dile getirme cesaretinde bulunamıyorlar. Çünkü münafıklar…

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın