Lübnan Parlamentosu’nda Direnişe Vefa Partisi Başkanı, şehit Seyyid Hasan Nasrallah’ın her zaman İslam ümmetinin derdiyle yaşadığını belirterek, Gazze’ye verilen desteğin Hizbullah’ın en doğru kararı olduğunu vurguladı.
Lübnan Parlamentosu’nda Direnişe Vefa Partisi Başkanı Muhammed Raad, El-Meyadin televizyonuna verdiği röportajda, Hizbullah’ın eski genel sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın şehadet haberini aldığı anı şöyle anlattı: “O an tarif edilemeyecek kadar sarsıcıydı, sanki uzaydan mecburi iniş yapan biri gibiydik.”
Raad, Şehit Seyyid Hasan Nasrallah’ın kaybının çok büyük olduğunu, çünkü onun bir ümmetin yükünü omuzladığını ve onun bu ümmetin en büyük davası olan Filistin davasını kalbinde taşıdığını ifade etti.
Raad sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Onu o anda kaybetmiş olmamız bizi şoka uğrattı, ancak o an şunu söyledim: “O, gitmek için en uygun zamanı seçti; çünkü mazlumun, ezilenin veya zulme uğrayanın gözyaşını görüp de buna karşı bir şey yapamamak onun için dayanılmaz bir durumdu.”
Gazze’ye Destek
Raad, “Hizbullah, Aksa Tufanı operasyonundan hemen sonra, bu savaşın belirleyici, kritik ve zorlu bir savaş olacağını anlamıştı” diyerek şu ifadelerde bulundu: ‘Bunu, düşmanın hazırlıklarını izleyerek, ilerlemeleri hakkındaki bilgilerimizden, Winograd Komisyonu’nun tavsiyelerine dayanmalarından ve özellikle ABD’nin bu savaşa doğrudan katılımından anladık.
Lübnan’daki İslami direnişin bağlı olduğu Gazze Destek Cephesi, Gazze ve Filistin’e karşı harekete geçilmemesi durumunda, bunun bölgedeki tüm başkentlere ve özgürlük talep eden tüm güçlere yayılacağını dünyaya duyurmak için kurulmuştu. Hizbullah, direniş ekseninin bir üyesi olarak, Gazze’nin yanında başka bir cephede olsa bile düşmanın kendisine saldıracağını biliyordu. Gazze’yi desteklemek Hizbullah’ın verdiği en doğru kararlardan biriydi, çünkü ne pahasına olursa olsun, bu insanlık, özgürlük ve…için bir zaferdir.
Düşman, Hizbullah’ın Sona Ereceğini Düşünmüştü!
Raad, direnişin kimliği, inançları, ilkelerine bağlılığı ve bu davanın zaferi için en yüksek düzeyde kararlılıkla hareket ettiğini vurguladı ve “Siyonist düşman, çağrı cihazlarının patlaması ve Seyyid Nasrallah’ın şehadeti sonrasında Hizbullah’ın sona ereceğini zannetti, ancak direnişin kararlı tutumu ve savaş cephelerinde genel seferberlik ilanı karşısında şaşkına döndü” dedi.
Raad sözlerine şöyle devam etti: “Hizbullah’ın bu kadar hızlı toparlanmasını sağlayan şey, velayet inancına dayalı, ilkelerine bağlı ideolojisiydi. Evet, o dönemde Hizbullah ağır bir darbe aldı, ancak bu darbeden büyük ölçüde toparlandı. Hareket kendini onardı, boşlukları hızla hatta savaşın ortasında doldurdu. Bir hafta ya da on gün içinde önce bir genel sekreter, ardından bir diğer genel sekreter seçildi. Bu, hatta bazı devletlerin ya da orduların bile yapamayacağı bir şeydir. Halk da direnişe sevgisini, şefkatini ve bağlılığını açıkça göstermiştir. Tüm bunların temelinde inanç, adalete iman, ve Hizbullah’ın liderlik kabiliyeti ve bu liderlik için seçkin ve üstün öğrenciler yetiştirme yeteneği bulunmaktadır.”