Hamas: Zeytin Çiftçilerine Yönelik Saldırılar, Organize Bir Terör Politikasıdır

Hamas hareketinin liderlerinden Şadid, Nablus, Halil, Ramallah ve diğer illerde Filistinli çiftçilerin topraklarına yönelik artan yerleşimci saldırılarını kınayarak, bunları Batı Şeria’daki toprak, insan ve yaşam unsurlarını hedef alan ‘organize bir terör politikası’ olarak nitelendirdi.

Hamas hareketinin liderlerinden Abdulrahman Şadid yaptığı basın açıklamasında, zeytin hasat mevsimiyle eş zamanlı olarak gerçekleşen bu saldırıların, Gazze’deki ‘soykırım‘ savaşının başlamasından bu yana Filistin halkına yönelik kapsamlı saldırının bir parçası olduğunu belirterek amacın yerleşim alanlarını genişletmek, halkı korkutmak ve onları topraklarını terk etmeye zorlamak olduğunu; bunun da ‘işgal hükümeti‘ tarafından desteklenen ilhak ve göç planının bir parçası olduğunu ifade etti.

Saldırılara karşı direnen çiftçileri öven Şadid, köy ve kasabaları korumak ve yerleşimcileri caydırmak amacıyla halk komitelerinin aktif hâle getirilmesi çağrısında bulundu.

Uluslararası insan hakları kurumlarını, bu suçları belgelendirmeye ve işgali sorumlu tutmaya davet eden ve bu suçları savaş suçları olarak nitelendiren Şadid, Filistin halkının topraklarında direnişini sürdüreceğini vurgulayarak, “Çiftçilerin emeği ve şehitlerin kanıyla sulanan Filistin zeytini, köklülük ve özgürlüğün simgesi olarak kalacaktır” dedi.

‘Filistin topraklarını ilhak ve egemenlik dayatması’

Dokümantasyon Dairesi Müdürü Amir Davud, İsrail’in uyguladığı ‘müzayede‘ olarak adlandırılan uygulamanın aslında ‘Filistin topraklarını ilhak ve egemenlik dayatması’ olduğunu belirtti.

Sputnik’e verdiği röportajda İsrail’de karar alıcıların, özellikle yasama organlarının, üç yıldan uzun süredir mümkün olan en fazla sayıda yasa tasarısını Knesset’e sunmak için yarıştıklarını ve bunların tamamının ilhak konusuyla ilgili olduğunu söyledi. Davud, yaklaşık 10 yasanın halaKnesset’te beklemede olduğunu ve hepsinin bu başlık altında toplandığını ekledi.

Bu uygulamanın, 1967’den bu yana devam eden uzun bir adımlar zincirine eklendiğini ve amacın Filistin topraklarında fiili durum yaratmak ve Filistin ulusal kimliğine saldırmak olduğunu belirten Davud, bu tür kararların yalnızca Filistin devletini hedef almadığını, aynı zamanda dünya tutumunu da zorladığını vurgulayarak, geçen ay dünyada Filistin halkının kendi topraklarındaki hakkını tanıyan bir duruş görüldüğünü, dolayısıyla İsrail’in dünya duruşuna saldırdığını ve kendini dünyanın karşısına koyduğunu söyledi.

İsrail’in uluslararası toplumun iradesini riske attığını ve tasarının ‘tehlikeli‘ olduğunu belirten Davud, bunun yalnızca ilk okuma olduğundan henüz etkisinin sınırlı olduğunu, ancak niyetlere ve ilk okumalar dahil Knesset’teki yasalara karşı kararlı bir duruş sergilemenin önemine dikkat çekti.

Knesset, Batı Şeria üzerinde İsrail egemenliğinin tesis edilmesini öngören yasa tasarısını ilk okumada onaylamıştı.

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın