Hamas’ın Kuruluşunun 38. Yıl Dönümü Bildirisi

Hamas Hareketi, kuruluşunun 38. yıl dönümü münasebetiyle, şehit liderlerin yolunun sürdürülmesi ve toprakların ve Filistin’in kutsallarının tamamen özgürleştirilmesine kadar şehitlere ve Filistin halkına sadakatini vurguladı.

Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas), bu pazar günü kuruluşunun 38. yıl dönümünde bir bildiri yayımlayarak, “Aksa Tufanı”nın Filistin halkının özgürlük ve bağımsızlık yolculuğunda görkemli bir dönüm noktası olduğunu ilan etti ve şehit liderlerinin yolunu sürdüreceğini vurguladı.

Hamas Hareketi’nin bildirisinde, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünün; Gazze Şeridi’nde kuşatma altındaki iki milyondan fazla insana karşı tarihin eşi benzeri görülmemiş vahşi saldırılar, soykırım savaşı, açlık ve yıkımın üzerinden iki yıldan fazla bir süre geçmişken geldiği belirtildi.

Hareket, bu yıl dönümünün; Batı Şeria ve işgal altındaki Kudüs’te Filistin halkına yönelik iki yıllık organize suçların, toprak ilhakının, yerleşim yerlerinin genişletilmesinin ve Mescid-i Aksa’yı Yahudileştirme planlarının ardından geldiğini ekledi. Büyük Filistin halkı bu iki yıl boyunca cesur direnişiyle birleşmiş; sarsılmaz bir irade, efsanevi bir duruş ve çağdaş tarihte eşi benzeri olmayan kahramanca bir destanla bu vahşi saldırılara karşı koymuştur.

Bildiride şu ifadelere yer verildi:

“Biz, İslami Direniş Hareketi (Hamas) olarak, mübarek kuruluşumuzun 38. yıl dönümünde; başta Şehit Ahmed Yasin olmak üzere kurucu liderlerin anısını ve ayrıca büyük ‘Aksa Tufanı’ şehit liderleri Heniyye, Sinvar, el-Aruri ve el-Dayf’ın ve hareketin liderliğindeki şehit kardeşlerimizin ruhlarını saygıyla anıyoruz.

Onlar ki bu kahramanca savaşın kalbinde, halkımızın evlatlarının yanında yer aldılar. Ayrıca Gazze Şeridi’nde, Batı Şeria’da, Kudüs’te ve 48 topraklarında; mülteci kamplarında ve işgal topraklarının dışında, halkımızın şehit kafilelerinin ve kanları halkımızın kanına karışan ümmetimizin tüm şehitlerinin anısını saygıyla anıyoruz.”

Devamında şunlar kaydedildi:

“Biz, tüm onur ve gururumuzla; büyük halkımızın tüm alanlardaki kararlılığı, yiğitliği, fedakârlıkları ve sebatı karşısında saygıyla duruyoruz. Bunların başında, tüm ümmet adına toprakları ve kutsalları savunma yolunda cihat eden, sabreden ve direnen aziz ve başı dik Gazze’deki değerli halkımız gelmektedir.

Aynı şekilde Batı Şeria’da, Kudüs’te ve 48 işgal topraklarındaki onurlu halkımızı, mülteci kamplarındakileri ve Filistin dışındakileri de selamlıyoruz. Yüce Allah’tan yaralılara ve hastalara acil şifalar; Siyonist düşmanın hapishanelerindeki esirlere, tutuklulara ve kaçırılanlara yakın bir özgürlük diliyoruz.”

Hamas Hareketi’nin Vurguladığı Maddeler:

Birinci: “Aksa Tufanı”, halkımızın özgürlük ve bağımsızlığa giden yolunda onurlu bir durak olmuştur ve işgalci rejimi topraklarımızdan kovmak ve yok etmek için gerçek bir başlangıcın sağlam bir işareti olarak kalacaktır.

İkinci: İşgalciler, Gazze Şeridi’ndeki halkımıza yönelik saldırılarının üzerinden geçen tam iki yıl boyunca, savunmasız sivilleri ve sivil yaşamı canice hedef almaktan başka bir başarı elde edememiştir. Tüm vahşi savaş araçlarına, faşist ordusuna ve ABD desteğine rağmen saldırgan hedeflerine ulaşmakta başarısız olmuştur.

Üçüncü: Bu hareket, ateşkes anlaşmasının tüm maddelerine bağlı kalmıştır; oysa işgalciler her gün anlaşmayı ihlal etmeye devam etmekte ve yükümlülüklerinden kaçmak için boş bahaneler uydurmaktadır. Burada şunları yeniden vurguluyoruz:

Arabuluculardan ve ABD yönetiminden, işgalcilere baskı yapmalarını ve faşist hükümetini anlaşma maddelerini uygulamaya zorlamalarını, sürekli ve organize ihlallerini kınamalarını istiyoruz.

ABD yönetiminden, ilan ettiği taahhütlerini yerine getirmesini, ateşkes yoluna bağlı kalmasını; işgalcilere baskı yaparak ateşkese saygı duymaya, ihlalleri ve halkımıza yönelik saldırıları durdurmaya, başta Refah Sınır Kapısı olmak üzere geçişleri her iki yönde açmaya ve yardım girişini artırmaya zorlamasını talep ediyoruz.

Gazze Şeridi ve işgal altındaki topraklarımızın her karışı üzerinde her türlü vesayet ve mandayı kesinlikle reddediyoruz. Gazze Şeridi’ni düşmanın planlarına uygun olarak tehcir etme ve yeniden dizayn etme çabaları konusunda uyarıda bulunuyoruz. Kendilerini kimin yöneteceğine yalnızca halkımızın karar vereceğini; kendi işlerini yönetmeye muktedir olduklarını ve kendilerini savunma, topraklarını özgürleştirme ve başkenti Kudüs olan tam bağımsız devletlerini kurma yönünde meşru haklara sahip olduklarını vurguluyoruz.

Arap ve İslam ümmetinden; liderlerden, hükümetlerden, halklardan ve kuruluşlardan, işgalci saldırılarını durdurmak, geçişleri açmak, yardımların girişini sağlamak, iki milyondan fazla Filistinli için acil yardım, barınma ve yeniden inşa planlarını uygulamak ve normal insani yaşam ihtiyaçlarını karşılamak üzere derhal harekete geçmelerini, tüm çaba ve imkânlarını seferber etmelerini istiyoruz.

Siyonist düşmanın Gazze Şeridi’nde, Batı Şeria’da ve işgal altındaki Kudüs’te iki yıllık soykırım ve aç bırakma sürecinde işlediği suçlar, zaman aşımına uğramayacak organize ve açık suçlardır. Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi, işgalcileri ve suçlu liderlerini kovuşturmaya ve yargılamaya devam etmeli, onları cezadan kaçmalarını önleyecek şekilde yargılamalıdır.

Dördüncü: Bu hareket, kuruluşundan bu yana ilkelerinde sabit kalmıştır ve kalacaktır. Halkının ve esirlerinin kanlarına ve fedakârlıklarına sadık, değerlerinin ve kimliğinin koruyucusu; vatanın her alanında, mülteci kamplarında ve Filistin dışında halkımızın ideallerinin savunucusu olacaktır. Bu, özgürleşme ve tüm mültecilerin dönüşüne kadar devam edecektir.

Beşinci: İşgal altındaki Kudüs ve kuşatma altındaki Mescid-i Aksa, Siyonist rejimle çatışmanın sembolü ve pusulası olarak kalacaktır. İşgalci rejimin bunlar üzerinde hiçbir meşruiyeti ve egemenliği yoktur. Yahudileştirme ve yerleşim planları, asla onların özelliklerini silemeyecektir. Kudüs her zaman Filistin’in ebedi başkenti olacak ve mübarek Mescid-i Aksa tamamen İslami kalacaktır.

Altıncı: İşgalci rejimin faşist hükümetinin hapishanelerindeki halkımızın esir ve tutuklularına yönelik suçları; hapishaneleri onları yok etmek için doğrudan ölüm alanlarına dönüştüren sadist bir yaklaşım ve organize bir intikam politikasıdır. Esirlerimizin özgürleştirilmesi meselesinin ulusal önceliklerimizin başında kalacağını vurguluyor, onların haklı davası karşısındaki uluslararası sessizliği kınıyor ve uluslararası toplumu ve insan hakları kuruluşlarını, bu suçlara son vermesi için işgalci rejime baskı yapmaya çağırıyoruz.

Yedinci: Başta halkımızın her türlü biçimiyle direnme hakkı olmak üzere sabit ulusal haklarımız; uluslararası hukuk ve insani örflere dayanan, vazgeçilemez ve feda edilemez meşru haklardır.

Sekizinci: Ulusal birliğin sağlanması ve birleşik bir mücadele ve direniş stratejisi temelinde Filistin evinin yeniden düzenlenmesi ve organize edilmesi için ulusal bir uzlaşı oluşturulması çağrısı; işgalci rejimin ve destekçilerinin ulusal davamızı yok etmeyi ve başkenti Kudüs olan bağımsız devletimizi kurmamızı engellemeyi amaçlayan planlarına karşı koymanın tek yoludur.

Dokuzuncu: İşgalci rejimin iki yıl boyunca halkımıza karşı yürüttüğü soykırım ve aç bırakma savaşı ile buna eşlik eden korkunç suçlar ve Arap ve İslam ülkelerinin egemenliğinin açık ihlalleri; ümmetimizin güvenliği ve istikrarı ile uluslararası barış ve güvenlik için gerçek bir tehlikeye dönüşen haydut bir rejimle karşı karşıya olduğumuzu göstermiştir. Bu durum, onu dizginlemek, terörünü durdurmak, izole etmek ve işgaline son vermek için uluslararası eylemi gerektirmektedir.

Onuncu: Halkımızı ve direnişimizi destekleyen tüm direniş güçlerinin, ümmetin ve dünyanın özgür insanlarının çabalarını ve fedakârlıklarını takdir ediyor ve yüceltiyoruz. Halkımızı ve direnişimizi her türlü araçla desteklemek ve pusulayı Filistin’in özgürleştirilmesine ve işgalin sona erdirilmesine yöneltmek için ümmetin tüm alanlardaki çaba ve imkânlarının birleştirilmesi çağrısında bulunuyoruz.

On birinci: Halkımızla dayanışma içindeki küresel sivil hareketlenmeyi ve uyanışı övüyor, haklı davamızı destekleyen tüm resmî ve halk temelli tutumları takdir ediyoruz. İşgalci rejime ve halkımıza ve topraklarımıza yönelik suç teşkil eden eylemlerine karşı küresel hareketin yoğunlaştırılması; haklı davamızla, özgürlük ve bağımsızlık yönündeki meşru haklarımızla her türlü dayanışma biçiminin güçlendirilmesi çağrısında bulunuyoruz.

Allah’tan şehitlere rahmet, yaralılara şifa, esir ve tutuklulara özgürlük diliyoruz; bu, zafer ya da şehadetle sonuçlanacak bir cihattır.

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın