Hizbullah’ın kıdemli temsilcilerinden Hüseyin el-Hac Hasan, bu ülkenin Dışişleri Bakanı’nın (Semir Caca’ya bağlı) direnişe yönelik son iddialarını sert bir dille eleştirerek, hiç kimsenin direnişin kazanımlarını inkâr edemeyeceğini söyledi ve Lübnan hükümetinin Suriye’nin kaderinden ders çıkarması gerektiğini vurguladı.
Lübnan Parlamentosu’ndaki “Direnişe Sadakat” Bloku’nun kıdemli üyesi Hüseyin el-Hac Hasan, dün gece yaptığı konuşmada, ABD-Siyonist baskı ve saldırıların sürmesi gölgesinde ülkede yaşanan son gelişmelere değinerek, Hizbullah’ın silahları meselesi gündeme getirilmeden önce Lübnan hükümetinin Siyonist işgalcilerin ülkeden çıkarılmasına, bu rejimin saldırılarının durdurulmasına ve Lübnanlı esirlerin geri dönüşüne odaklanması gerektiğini belirtti.
Düşmanın Şartları Ve Şantajı Bitmez
Hüseyin el-Hac Hasan, El Cezire televizyonuna verdiği demeçte Hizbullah’ın silahlarına bağlılığını vurgulayarak, “Siyonist düşman Lübnan topraklarından tamamen çekildiğinde, bu rejimin saldırıları durdurulduğunda, Lübnanlı esirler geri getirildiğinde ve ülkenin yeniden imarı başlatıldığında, Lübnan herkesin üzerinde uzlaşabileceği bir ulusal savunma stratejisinin tartışılması gerektiğini ele almalıdır.” ifadesini kullandı.
Suriye’deki duruma ve Ebu Muhammed el-Colani rejiminin bu ülkede iktidara gelmesinin ardından son bir yıl içinde ortaya çıkan kaosa işaret eden Hasan, herkesin, Suriye’de silah ve direnişin bulunmamasına rağmen işgalci rejimin saldırılarının devam ettiğini gördüğünü ifade etti.
Bu Lübnanlı milletvekili, Hizbullah’ın silahsızlandırılmaması halinde Lübnan’a yönelik geniş çaplı bir askeri saldırı tehdidinde bulunan Siyonist rejime değinerek teslimiyet konusunda uyarıda bulundu ve şunları söyledi: “Lübnanlılar onurlarını, egemenliklerini ve vatanlarını korumalı, baskı ve yıldırmalara boyun eğmemeli ve belirsiz bir müzakere sürecine girmek yerine geleceğe dair bir perspektife sahip olmalıdır.”
Hüseyin el-Hac Hasan, Lübnan hükümetinin ABD ve İsrail’in talepleri ve şartları karşısında teslim olmaması gerektiğini vurgulayarak, onların şantajlarının sonu olmadığını söyledi. Bu bağlamda Suriye deneyiminin açık bir kanıt olduğunu belirten Hasan, Lübnan’ın silahsızlandırılmasının, Siyonist rejimin saldırılarının yeniden başlaması halinde ülkemizi savunmada tamamen aciz bırakacağını ifade etti.
Yusuf Recci, işgalcilerin Lübnan’a Yönelik Saldırılarını Meşrulaştırıyor
Direniş Bloku’nun bu temsilcisi, İsrail’in saldırgan, işgalci ve sömürgeci bir taraf olduğunu vurgulayarak, bu rejimin hiçbir zaman hiçbir tarafla barış arayışında olmadığını söyledi. Lübnan’ın 27 Kasım 2024’te imzalanan ateşkes anlaşmasına tamamen bağlı kaldığını belirten Hasan, buna karşılık Siyonist rejimin Lübnan’a yönelik saldırılarını sürdürdüğünü ve söz konusu anlaşmaya hiçbir şekilde riayet etmediğini ifade etti.
Hüseyin el-Hac Hasan, Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci’nin El Cezire televizyonuna verdiği son mülakat ve direnişe karşı sergilediği sert tutuma değinerek, Yusuf Recci’nin Lübnan devletinden ziyade Samir Caca liderliğindeki Lübnan Kuvvetleri Partisi’nin temsilcisi gibi davrandığını ve düşmanın ülkemize yönelik saldırılarını meşrulaştırdığını söyledi.
Lübnan Dışişleri Bakanı’nın, Siyonist rejimin saldırılarını önlemek amacıyla diplomatik girişimlerde bulunduğu yönündeki iddialarına ilişkin olarak Hasan, Yusuf Recci’nin İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik saldırılarını haklı göstermeye çalışan İsrail ve Amerikan anlatılarını kabul etmekten kaçınmasının, yapabileceği asgari bir adım olduğunu ifade etti.
Bu Hizbullah temsilcisi, Yusuf Recci’nin en azından gerçek diplomatik çabalarını devreye sokması ve Lübnan’ın diplomatik heyetlerini harekete geçirerek dünyaya, Lübnan’ın üzerinden bir yılı aşkın süre geçen ateşkes anlaşmasına bağlı kaldığını; buna karşın Siyonist düşmanın bu anlaşmaya hiçbir şekilde uymadığını ve Lübnan’a yönelik saldırılarını sürdürdüğünü anlatması gerektiğini vurguladı.
El-Hac Hasan, Yusuf Recci’nin açıklamalarının, İsrail’in Lübnanlılara yönelik saldırılarını haklı çıkarır nitelikte olduğunu belirterek, dikkat çekici noktanın bu açıklamaların, Siyonist rejimin Güney Lübnan’a yönelik yeni bir saldırı düzenlediği sırada yapılmış olması olduğunu söyledi. Bu nedenle Recci’nin en azından açıklamalarında İsrail’in Güney Lübnan’daki birçok köye saldırı düzenlediğine değinmesi gerektiğini ifade eden Hasan, ancak görünüşe göre onun bu saldırılardan habersiz olduğunu ve düşmanın ülkeye yönelik saldırılarından bilgi sahibi olmadığını kaydetti.
Hiç Kimse Direnişin Ve Silahının Lübnan’ın Kurtuluşundaki Rolünü İnkâr Edemez
Hüseyin el-Hac Hasan, alaycı bir üslupla şunu hatırlattı: “Güney Lübnan’ı özgürleştiren Yusuf Recci değildi; aksine, 2000 yılında Siyonist işgalcileri ülkeden çıkararak Lübnan’ı kurtaran direnişin silahlarıydı. Bu da Yusuf Recci ile onun partisi olan (Semir Caca liderliğindeki) Lübnan Kuvvetleri Partisi’nin o dönemde farklı bir tutum, yani Siyonist düşmanla uyumlu bir pozisyon benimsediği bir zamanda gerçekleşmişti.”
Hizbullah temsilcisi sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kazanımlar Yusuf Recci’ye ya da onun partisine atfedilemez; keza 2006’daki kahramanca direnişin ve el-Cerud bölgesinde tekfircilere karşı yürütülen mücadelenin de ona atfedilmesi mümkün değildir. Zira Yusuf Recci ve partisi, o dönemde tekfircileri desteklemiş ve onların yanında yer almıştı.”
Hüseyin el-Hac Hasan, Hizbullah’ın ve genel olarak Lübnan direnişinin çok sayıda kazanımı bulunduğunu vurgulayarak şunları kaydetti: Saldırıya maruz kalan tüm ülkeler ve halklar gibi Hizbullah ve Lübnan direnişi de bazı darbeler almıştır ve biz bunu inkâr etmiyoruz. Ancak hiç kimsenin, 2000 yılında Güney Lübnan’ın kurtarılmasında, 2006’da İsrail saldırganlığına karşı koyulmasında ve 2017’de tekfircilere karşı mücadelede; silahın rolünü, direnişin rolünü, Hizbullah’ın rolünü, Emel Hareketi’nin rolünü ve direniş savaşçılarının rolünü inkâr etmeye hakkı yoktur.
Lübnan Hükümeti Suriye’nin Akıbetinden Ders Almalı
El-Hac Hasan, Yusuf Recci’nin Siyonist düşmanın Lübnan’a yönelik saldırılarını meşrulaştırmaması gerektiğini belirterek, kendisine silahlar konusuna girmeden önce Siyonist düşmanın Lübnan topraklarından çekilmesine, Lübnanlı esirlerin geri dönüşüne ve bu rejimin saldırılarının durdurulmasına odaklanmasını tavsiye etti.
Direniş Bloku’nun bu temsilcisi, ateşkesin uygulanmasını denetlemekle görevli Mekanizma Komitesi’nin faaliyetlerine ilişkin olarak, söz konusu komitenin şimdiye kadar hiçbir şey yapmadığını söyledi ve değerlendirmesini sonuçlara dayandırdığını vurguladı. El-Hac Hasan, Mekanizma Komitesi’nin kamuoyunun karşısına çıkarak bugüne kadar hangi somut kazanımları elde ettiğini açıklaması gerektiğini ifade etti.
Hizbullah milletvekili, Lübnan hükümetinin Suriye’deki durumdan ders çıkarması gerektiğini belirterek şunları söyledi: Hâlihazırda hiçbir silahın ve direnişin bulunmadığı Suriye’de dahi Siyonist rejimin saldırılarının devam ettiğine tanık oluyoruz. Nitekim işgalci rejimin başbakanı Benyamin Netanyahu, bir tampon bölge istediğini, Hermon Dağı’nda ve Yermuk Ovası’nda kalmak istediğini ve Şam’dan Golan Tepeleri’ne kadar uzanan silahsızlandırılmış bir bölge talep ettiğini açıkça ilan etmiştir.
tesnim
