Irak’ın Sünni siyasi yapısında yaşanan derin ayrışmalar, Sünni liderleri yeniden bölgesel aktörlerin kapısını çalmaya mecbur bıraktı. Takaddum Partisi Başkanı Muhammed el-Halbusi ve Siyada İttifakı lideri Hamis el-Hancer’in Doha’da Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani ile gerçekleştirdikleri görüşme, gözlemcilere göre bölgesel müdahalelerin Sünni siyasi sahnesinde etkisini sürdürdüğüne işaret ediyor.
Sünni Siyasi Konsey İç Çatışmalardan Çıkamıyor
Sünni Siyasi Konsey’in kurulmasına rağmen, yapıyı oluşturan ana gruplar derin görüş ayrılıkları yaşıyor. Tarafların tüm odağını yeni parlamentonun başkanlığını kimin üstleneceği sorusuna yöneltmesi, konsey içinde “yarı çöküş” niteliğinde bir dağınıklığa neden olmuş durumda.
Katar’a Başvuru: Sünni Liderlerin Bölgesel Destek Arayışı
Artan anlaşmazlıklar, Sünni liderler Halbusi ve Hancer’i, siyasi referans olarak gördükleri Katar’a yönelmeye itti. Doha’daki görüşmenin, taraflar arasındaki gerginliği hafifletme amacı taşıdığı belirtiliyor.
Siyasi çevreler ise bu sürece Türkiye’nin de dahil olabileceği ihtimali üzerinde duruyor. Ankara’nın olası bir ara buluculukla, Sünni taraflar arasında iç mutabakat zemini ve görev dağılımı konusunda rol oynayabileceği öngörülüyor.
Doha Görüşmesi: Krizin Boyutlarının Açık İşareti
Halbusi ve Hancer’in Katar Emiri’yle yaptığı görüşme, uzmanlarca Sünni siyasi sahnedeki krizin derinliğinin “açık bir göstergesi” olarak değerlendiriliyor. Buna ek olarak, Iraklı Sünniler arasında, kararların dış müdahalelerden uzak şekilde netleştirilmesi yönünde güçlü bir toplumsal talep bulunduğu vurgulanıyor.
Analistler Ne Diyor?
Iraklı Sünni siyasetçi ve eski milletvekili Vail Abdüllatif, Doha toplantısının Sünni blok içinde başkanlık adaylığı konusunda büyük bir ayrışmaya işaret ettiğini belirtti. Abdüllatif’e göre:
- Doha görüşmesi, Katar’ın Sünni liderlerin siyasi rotasını şekillendirmedeki rolünün devam ettiğini teyit ediyor.
- Son Sünni Siyasi Konsey toplantısı, taraflar arasındaki derin bölünmeyi ortaya koydu; zira konsey, yapılması planlanan ortak açıklamayı bile yayımlamakta başarısız oldu.
- Doha görüşmesi, Sünni blok içindeki çatlakların daha da büyüdüğünü gözler önüne serdi.
Abdüllatif, benzer bir toplantının bu kez Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşebileceğini de söyledi.
Ayrıca, Federal Mahkeme seçim sonuçlarını kesinleştirmeden başkanlık adayının belirlenmesinin doğru olmadığını ifade eden Abdüllatif, Halbusi’nin zayıf bir konumda olduğunu ve mahkemenin olası kararıyla tamamen saf dışı bırakılabileceğini söyledi.
“Dış Aktörlere Güven, Liderliğin Zayıflığının Göstergesi”
Iraklı siyasetçi Haşim el-Hububi ise Sünni liderlerin anlaşmazlıklarını çözmek için Katar ve Türkiye’ye dayanmasının, Sünni blok içindeki ortak hareket kapasitesinin zayıflığını kanıtladığını söyleyerek, özel çıkarların genel toplumsal çıkarların önüne geçtiğini ifade etti.
El-Hububi’ye göre:
- Doha toplantısı, Sünni liderlerin hâlâ dış etkilerin gölgesinde siyaset yürüttüğünü ortaya koyuyor.
- Bu durum, ulusal karar alma süreçlerinde olumsuz sonuçlara yol açıyor.
- Sünni kamuoyu, Katar ve Türkiye gibi dış aktörlerin müdahalelerine karşı çıkıyor ve liderlerden iç diyalog yoluyla birlik sağlamalarını talep ediyor.
Sonuç: Dış Müdahale Endişesi Büyüyor
Doha görüşmesi yeniden gösterdi ki, Sünni siyasi yapıdaki anlaşmazlıklar hem yeni parlamento başkanının seçim sürecini geciktirebilir hem de Irak içindeki siyasi bölünmüşlüğü derinleştirebilir.
Gözlemciler, Katar ve Türkiye gibi aktörlerin arabuluculuğuna duyulan aşırı güvenin, Sünni toplumda “kararların dışarıdan dayatıldığı” algısını güçlendirdiğini ve liderlerin meşruiyetini zayıflattığını vurguluyor.
Not: analiz tesnim haber ajansından tercüme edilmiştir
