İran Dışişleri Bakanlığı’ndan Gündeme Dair Açıklama

İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, haftalık basın toplantısında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bekayi, toplantının başında bölgedeki gelişmelere ilişkin olarak şunları söyledi: “Gelişmeler, zamanında tepkiler gerektirmektedir. En önemli konu, Gazze ve işgal altındaki Filistin’deki gelişmelerdir. Gazze’de 700 gündür devam eden soykırım ve Filistin halkına uygulanan açlığın ardından, son günlerde Siyonist rejimin saldırılarının durdurulması yönünde bir mutabakata varılmıştır. Tutumumuzu açık bir şekilde ifade ettik.”

Bekayi sözlerine şöyle devam etti: “Bombardımanlar durmasına rağmen son iki yılda işlenen suçların boyutuna tanıklık ediyoruz. Enkaz kaldırma çalışmaları, ne kadar çok sayıda Filistinlinin şehit olduğunu ortaya koymaktadır. Bölgesel tecrübelerimiz ve Siyonist rejimin taahhütlerine sadık kalmama geçmişi dikkate alındığında, uluslararası toplumun ve bölge ülkelerinin gözlerini açık tutarak bu rejimin sözünde durmama alışkanlığını tekrarlamaması için dikkatli olmaları gerekmektedir.”

Umarız Esfendiyari En Kısa Sürede Serbest Bırakılır

Bekayi, Fransa ile tutuklular takası anlaşmasına ilişkin olarak, “Konuyu ciddiyetle takip ediyoruz. Gerekli hazırlıklar tarafımızdan yapılmıştır ve Bayan Esfendiyari’nin en kısa sürede serbest bırakılmasını umuyoruz.” ifadelerini kullandı.

İran’ın Şarm El-Şeyh Toplantısına Katılmaması
Bekayi, İran’ın Şarm El-Şeyh toplantısına katılmaması hakkında ise şöyle dedi: “Mısır Cumhurbaşkanı tarafından bir davet mektubu aldık. Tüm boyutlar dikkatle değerlendirildi. Her türlü kararın olumlu ve olumsuz yönleri incelendi ve nihayetinde ülkenin çıkarlarını en iyi şekilde koruyacak bir karara varıldı.”

Bekayi: Filistinlilerin Kendi Kaderini Tayin Hakkı Gerçekleşmedikçe Suçların Sona Ereceğine Dair Umut Olamaz

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Trump’ın Gazze’de barış planına ilişkin olarak şunları söyledi: “İran’ın tutumu iki bildiride açık bir şekilde ifade edilmiştir. Biz, Gazze’deki katliamların ve soykırımın durdurulmasına yol açacak her türlü girişimi ve çabayı her zaman destekledik. Asıl talebimiz Gazze’deki suçların durdurulması, Gazze ablukasının sona erdirilmesi ve insani yardımların sağlanmasıdır.”

Bekayi, “İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısının düzenlenmesi için birkaç kez talepte bulunduk. Her zaman bu konuları gündeme getirdik ve herkesin katkıda bulunmasını istedik. Bunlar acil meselelerdir; her gün katliamın durması insanlığın yararınadır. Son iki yıldaki olaylar, ahlaka ve insanlığa yönelik bir saldırı olmuştur. Ancak bu, meselenin sonu değildir. 7 Ekim olayı bir boşlukta meydana gelmemiştir; meselenin özü her zaman göz önünde tutulmalıdır. Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkı gerçekleşmedikçe suçların sona ereceğine dair umut olamaz.” ifadelerini kullandı.

Afganistan ve Pakistan Arasında Diyalog Çağrısı

Bekayi, Afganistan ile Pakistan arasındaki çatışmalara ilişkin olarak şunları kaydetti: “Çevremizde güvenlik ve istikrar bizim için önemlidir. Afganistan ve Pakistan bizim Müslüman komşularımızdır. Her türlü gerilim, iki ülkenin sınırlarını aşan sonuçlar doğuracaktır. Her iki tarafın da diyaloğa başlamasını talep ettik.”

İran, Son İki Yılda Gazze’deki Suçların Takibinde En Aktif Ülkelerden Biri Oldu

Bekayi, Tesnim muhabirinin “İran’ın Şarm eş-Şeyh toplantısına katılmaması, bölgesel etkinliğinin azalması anlamına mı geliyor?” sorusuna yanıt olarak şu değerlendirmede bulundu: “Bölgesel gelişmelerde etkin olmak, mutlaka bir etkinliğe fiziki katılımla veya katılmamayla ölçülmez; bu çok daha geniş bir konudur. İran’ın nüfuzunu bir toplantıya katılıp katılmamaya indirgemek doğru değildir. Son iki yılda İran, Gazze’deki suçların takibi konusunda en aktif ülkelerden biri olmuştur. Bölge ülkeleriyle temas hâlindeyiz ve çalışmalarımızı aktif bir biçimde sürdürüyoruz.”

Bekayi, Tesnim muhabirinin Siyonist rejimin Samud konvoyu üyelerine yönelik işkenceleri hakkındaki sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Soykırıma karşı çıkan aktivistlere yönelik muamele konusunda bu rejimin uzun bir geçmişi vardır. Yetmiş yıldır halkı kan ve yıkıma sürükleyen bir rejimden böyle bir davranış beklenmedik değildir. Yardım faaliyetlerine yönelik bu saldırı bir terör eylemidir. hem saldırı hem gözaltılar hem de işkence vakaları yargılanabilir niteliktedir. Bu durumun bir kısmı ilgili devletlerin sorumluluğundadır; ancak uluslararası sorumluluk da söz konusudur, çünkü bu insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur.”

İran’ın Üç Avrupa Ülkesindeki Büyükelçileri Görev Yerlerine Döndü

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Avrupa’nın İran karşıtı tutumuna ve müzakere iddialarına ilişkin açıklamasında şunları söyledi: “Büyükelçilerimiz istişare amacıyla geri çağrılmışlardı. Çeşitli toplantılar gerçekleştirildi ve çalışmalar tamamlandıktan sonra görev yerlerine döndüler. Üç ülkenin yayımladığı bildirinin tekrarlanan bir metin olduğunu görüyoruz. Bu klişeleşmiş ve anlamını yitirmiş bir söylemdir; içinde iyi niyet bulunmamaktadır. İran’ın nükleer silaha sahip olmaması gerektiği yönündeki vurgu zaten mevcut bir gerçektir. İran’ın ne nükleer silahı vardır ne de böyle bir niyeti. Avrupa ülkeleri gerçekten karar alma konusunda bağımsızlık ve yeterli iradeye sahip olduklarını göstermelidir ki güvenilir müzakere tarafı olarak kabul edilebilsinler.”
Rejimin İran’a Yönelik Saldırılarıyla Eş Zamanlı Olarak İran’a Karşı Çok Katmanlı Bir Bilişsel Kampanya Yürütüldü

Bekayi, rejimin İran vatandaşlarına karşı koordineli operasyonlarının ifşa edilmesi ve İran aleyhindeki hedefli bilgilendirmelere ilişkin olarak, “Bizim için açık olan husus şudur ki, rejimin İran’a yönelik saldırılarıyla eş zamanlı olarak İran’a karşı çok katmanlı bir bilişsel kampanya yürütülmüştür. Amaç, Siyonist rejim için sahte bir ihtişam görüntüsü oluşturmaktı. Bu konu defalarca yetkililerimiz tarafından açıklanmış, şimdi de Batı medyası tarafından dile getirilmiştir. İran ve bölge ülkelerine karşı yönlendirilen bu kampanya, algı oluşturmak amacıyla medya araçları üzerinden kapsamlı bir şekilde yürütülmüştür.” diye konuştu.

Üç Avrupa Ülkesi Dünyaya Güvenilir Müzakere Aktörleri Olduklarını Göstermelidir

Bekayi, Avrupa’nın olası gelecekteki anlaşmalardaki rolüne ilişkin soruya şu şekilde yanıt verdi: “Gelecekte neler olacağını öngörmek mümkün değildir, ancak kuşkusuz tecrübe en iyi öğretmendir. On yıllık nükleer anlaşmanın uygulanma süreci, üç Avrupa ülkesinin yükümlülüklerini yerine getirmede yetersiz kaldığını göstermektedir. Daha da ötesi, bu ülkelerin BM Güvenlik Konseyi kararlarını yeniden yürürlüğe sokmak için KOEP’in uyuşmazlık çözüm mekanizmasını kötüye kullanmaları ne hukuken ne de ahlaken savunulabilir bir davranıştır. Bu üç ülke politikalarını yeniden değerlendirmeli ve dünyaya güvenilir müzakere aktörleri olduklarını göstermelidir.”

Ajans ile Anlayış Çerçevesinde İşbirliği Koşullarını Oluşturmaya Çalıştık Ancak Muhataplar Bunu Takdir Etmedi
Bekayi, İran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ile ilişkilerine dair şunları belirtti: “Biz hâlâ NPT üyesiyiz ve güvenlik denetimi anlaşmasına bağlıyız. UAEK ile varılan anlayış çerçevesinde iş birliği için gerekli koşulları sağlamaya çalıştık, ancak karşı taraf bunu takdir etmedi. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, eğer yaptırımların geri getirilmesi yönünde bir girişim olursa, Kahire Anlaşması’nın uygulanma koşulları ortadan kalkacaktır. Mevcut durumun sorumlusu üç Avrupa ülkesidir. Bu koşullar altında diplomasi askıya alınamaz; ancak yakın günlerde bir toplantı yapılacağı söylenemez.”

Bekayi: Amerika Konusunda Acı Tecrübelerimiz Var

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bekayi, Trump’ın Orta Doğu barışı için İran’la müzakere etme yönündeki açıklamalarına ilişkin olarak şunları söyledi: “Hiçbir ülke geçmiş tecrübeleri dikkate almadan karar veremez. Alınan kararlar önceki tecrübeler üzerine inşa edilir. Amerika konusunda acı tecrübelerimiz var. Amerika ve Siyonist rejim, İran’a karşı askeri saldırılarda bulunmuşlardır. Gelecekte de gerekli görüldüğü her durumda ve sistemin değerlendirmesi doğrultusunda, gözlerimiz açık bir şekilde gerekli kararlar alınacaktır.”

Nobel Barış Ödülü

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, bu yılki Nobel Barış Ödülü’nün Venezuela hükümeti karşıtı bir kişiye verilmesine ilişkin değerlendirmesinde bulundu: “Bu tür ödüller bir kişinin barış yanlısı olup olmadığını belirlemede ölçüt olamaz. Aday gösterilen kişilerin barışın ilerletilmesi konusunda açık bir geçmişi bulunmamaktadır. Tarih boyunca bu ödülü alan bazı kişiler barışla ilgili olarak tartışmalı geçmişlere sahiptir. Listeye bakıldığında savaş kışkırtıcılığıyla bilinen bazı Siyonist rejim liderleri ve Amerikan yetkililerinin de bu ödülleri aldığı görülmektedir. Bu gidişle önümüzdeki yıl Netanyahu’nun da Nobel Barış Ödülü adayı olarak gösterilmesi şaşırtıcı olmayacaktır.”

İran, Yeni Maceracılıkların Önlenmesi İçin Askeri Kapasitesini Artırmada Tüm İmkânlarını Kullanmaktadır
Bekayi, İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırı iddialarına ve ülkenin askeri gücüne ilişkin olarak şöyle konuştu: “İran o dönemde kararlılıkla savunma yapmıştır ve her zaman yeni bir maceracılığın önlenmesi amacıyla askeri kabiliyetini geliştirmek için tüm imkânlarını kullanmaktadır.”

İki Umman Vatandaşının Ölümü Meselesi

Bekayi, iki Umman vatandaşının ölümü ve bir İranlı içme suyu şirketiyle ilgili iddialara ilişkin olarak şu ifadeleri kullandı: “Konu sadece İran menşeli içme suyu değildir; aynı zamanda İranlı şirketin itibarı söz konusudur ve bu süreçte zarar görmüştür. Dün Umman’ın geçici maslahatgüzarını Dışişleri Bakanlığı’na davet ettik. Kendilerinden konuyu aydınlatmalarını talep ettik. elimizdeki bilgiler, olayın bir intikam girişiminden kaynaklandığını ve mevcut su şişesinin kasıtlı olarak zehirlendiğini göstermektedir. Ne yazık ki asgari bir inceleme yapılmadan Umman medyası yalnızca olasılıklara dayanarak haber yayımlamıştır. Dışişleri Bakanlığı, şirketlerin ticari haklarını koruma hedefi doğrultusunda gerekli adımları atmıştır.”

Trump’ın İddiaları ve İran’a Barış Anlaşması İçin Teşekkür Etmesi

Bekayi, Trump’ın İran’a yönelik barış anlaşmasıyla ilgili iddiaları ve teşekkür mesajına ilişkin olarak şu açıklamayı yaptı: “Benden niyet okuması beklemeyin. İran’ın tutumu iki bildiride açıkça ifade edilmiştir ve bunu tekrarlamaya gerek yoktur. Biz, Filistin halkının acı ve ıstırabını gerçekten azaltacak ve soykırımı durduracak her türlü girişimi memnuniyetle karşılarız. Tüm yan unsurlardan bağımsız olarak her zaman ilkesel tutumumuzu açıkça ortaya koyuyoruz.”

Siyonist Rejimin Aldatıcı Geçmişi Dikkate Alındığında Her Düzeyde Uyanıklığımızı Korumamız Gerekir
Bekayi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Siyonist rejimin İran’a gönderdiği mesaja ilişkin açıklamaları hakkında şu değerlendirmeyi yaptı: “Dost ülkelerin öneri ve görüşlerini elbette dinliyoruz; ancak gelişmeleri açık bir şekilde ve dikkatle izliyoruz. Siyonist rejimin aldatıcılık geçmişi göz önünde bulundurulduğunda her düzeyde uyanıklığımızı korumamız gerektiğine inanıyoruz.”

Bazı Arap Ülkelerinin Siyonist Rejimle Normalleşme Sürecine Girmesi
Bekayi, bölgenin geleceği ve bazı Arap ülkelerinin Siyonist rejimle normalleşme sürecine girmesiyle ilgili olarak şunları söyledi: “Bölge ülkelerinin her türlü eyleminde Siyonist rejimin gerçek niteliği, Filistin meselesinin özü ve ‘normalleşme’ adı altında yürütülen süreçlerin mahiyeti göz ardı edilmemelidir. Bu süreç, soykırımın meşrulaştırılması için bir araç hâline getirilmemelidir.”

ABD Yönetimlerinin Geçmişi, İran Konularına Tek Taraflı Yaklaşımlarını Göstermektedir

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, bazı ülkelerle anlaşma sağlanamamasıyla ilgili bir soruya şu şekilde yanıt verdi: “Ülkeler farklıdır. Her diplomatik ilişkide taraflar birbirlerinin temel haklarını tanımadıkça bir anlaşma ortaya çıkmaz. ABD yönetimlerinin geçmişi, İran meselelerine tek taraflı bir bakış açısıyla yaklaştıklarını göstermektedir. Tecrübe gelecekteki yolumuzu nasıl belirlememiz gerektiğini gösteren en iyi kanıttır. Nükleer meselede karşı tarafla bir mutabakata vardık; ancak onların bu süreçteki tutumları ortadadır.”

Üç Avrupa Ülkesinin Girişimi Fiilen Geçerlilik ve Etki Taşımamalıdır

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bekayi, 18 Ekim’de 2231 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının süresinin dolmasına ilişkin olarak şunları söyledi: “18 Ekim, 2231 sayılı kararın ve bu karardaki kısıtlamaların sona ereceği tarihtir. Biz bu kararın belirlenen tarihte son bulması gerektiğine inanıyoruz. Güvenlik Konseyi bu konuda herhangi bir karar almamıştır. Duyurulan husus, üç Avrupa ülkesinin girişiminin bir sonucudur. Yaptırımların geri dönmesi, Çin ve Rusya’nın açık muhalefetiyle karşılaşmıştır ve hukuki açıdan bir karmaşa yaşanmaktadır; bunun sorumlusu da üç Avrupa ülkesidir. Ülkelerden beklentimiz bu adımı uygulamamaları yönündedir. Çin ve Rusya’nın tutumu açıkça yansıtılmıştır ve bize göre karar belirlenen tarihte sona ermelidir. Üç Avrupa ülkesinin bu girişimi fiilen geçerlilik ve etki taşımamalıdır.”

Bugün İran, Rusya ve Azerbaycan Arasında Üç Taraflı Toplantı Gerçekleştirildi

Bekayi, bugün düzenlenen İran, Rusya ve Azerbaycan toplantısına ilişkin olarak şu açıklamada bulundu: “Bu toplantı, iş birliğini geliştirmek amacıyla oluşturulan girişimlerden biridir. İran ve diğer ülkelerin bölgesel güvenlik ve iş birliğini artırma yönündeki önem atfını göstermektedir. Bölge içi iş birliği mekanizmalarının güçlendirilmesi karşılıklı anlayışın derinleşmesine katkı sağlayacaktır.”

Filistin Sorunundaki Asıl Neden, Siyonist Rejimin İşgali ve Filistin Halkına Uyguladığı Zulümdür
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Filistin hakkı ve çeşitli planlara ilişkin olarak şunları ifade etti: “Bu planların tümünde sorunun özü göz ardı edilmiş ya da yanıltıcı biçimde ele alınmıştır. Filistin meselesindeki temel sorun, Siyonist rejimin işgali ve Filistin halkına yönelik zulmüdür. Bu asıl neden ortadan kaldırılmadıkça ne yazık ki bu sorunun hem bölgesel hem de küresel düzeyde devam ettiğine tanık olmaya devam edeceğiz.”

Çin ve Rusya ile Sürekli İstişare Halindeyiz
Bekayi, Rusya ve Çin’in nükleer konularda İran’ın hakkına inanmadığı yönündeki soruya yanıt olarak şunları söyledi: “Somut bir uygulama örneği ve dışa vurum, Güvenlik Konseyi düzeyindeki bu tutumlar ve İran, Rusya ile Çin’in müşterek mektubudur. Eğer bu ülkelere inançları olmasaydı böyle açık bir tutum almazlardı. Doğal olarak bu tutumların İran–Çin–Rusya ilişkilerinin korunmasında pratik etkileri görülecektir. Biz her iki ülke ile de sürekli istişare halindeyiz.”

Bekayi, CFT (Terörizmin Finansmanının Önlenmesi) konusundaki karar hakkında, “Biz çıkarlarımıza ve menfaatlerimize göre karar veririz. Kesinlikle CFT’nin onayı uzun zamandır gündemdeydi ve menfaatimize göre karar alınmıştır.” açıklamasında bulundu.

Gazze Barış Anlaşmasının Fırsatları ve Tehditleri
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Gazze barış anlaşmasının doğurabileceği fırsat ve tehditlere ilişkin olarak şöyle ifade etti: “Çevremizdeki her gelişmeyi dikkatle değerlendiriyoruz. Bir gelişmenin nereden fırsat ya da tehdit doğurabileceğini tespit ediyoruz. Bu bağlamda nihai hedef, işgal altındaki Filistin’deki savaşın sona ermesidir. İran uygun şekilde her türlü tehdide karşı koyabilecek bir konumdadır ve aynı zamanda bir krizden fırsat yaratabilme kapasitesine sahiptir.”

Terörle Mücadelede Hem Biz Hem de Pakistan Kararlıyız
Bekayi, dün doğu bölgelerinde gerçekleşen terör saldırılarına ilişkin şunları söyledi: “Maalesef son yıllarda bir dizi terör eylemiyle karşılaştık. Terörle mücadele, topraklarını terör gruplarının suistimal ettiği ülkelere karşı iş birliğini gerektirir. İstihbarat ve deliller komşu ülkeler tarafından iletildi. Hem biz hem de Pakistan terörle mücadelede kararlı bir iradeye sahibiz. Pakistan ile terörle mücadele konusunda yapılan anlaşmaların ciddi şekilde uygulanmasını umuyoruz; böylece doğu şehirlerimizdeki terör eylemlerini kontrol altına alıp kınayabileceğiz.”

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın