Rey el-Yevm Gazetesi Başeditörü ve Arap dünyasının önde gelen gazeteci ve analistlerinden Abdülbari Atvan, gelecekteki savaşın İran’la çok daha kapsamlı olacağını düşünüyor. Ona göre, bu savaş bölgenin son savaşı olacak ve İran bu savaşta dört aşamalı stratejisiyle İsrail rejimini yeryüzünden silecektir.
Abdülbari Atvan, “Aynü’l Murakıb” adlı YouTube kanalındaki açıklamalarında şu ifadelerde bulundu: “İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun İsrail Cumhurbaşkanına gönderdiği mektupta, kendisi için af ve yargılamanın iptal edilmesi talep edilmiştir. Bu mektuba çok önemli bir ifade eklenmiştir. Mektupta şu ifadeler yer almaktadır: “Önümüzdeki günler ve aylar çok tehlikeli olacak. Bu nedenle hem savaşı yönetmem hem de yolsuzluk suçlamalarıyla mahkemeye çıkmam akıllıca değil. Önümüzdeki kritik aylarda meselelerin ele alınabilmesi için davanın durdurulması gerekiyor.”
Bu mektubun içeriği ve İsrail rejiminin Beyt el-Cen’deki saldırısının ardından Amerikan savaş uçaklarının bulunmasının nedeni önemli bir konudur ve bu bölgenin önemini, bölgesel aktörlerin çıkarlarının bu bölgede iç içe geçmiş olmasını gündeme getirmekte, ayrıca bölgedeki çatışmanın genişlemesi ve İran ile gerilimin artması ihtimaline dair endişeler yaratmaktadır. Bu gelişmelere bakıldığında, geleceğe dair durum belirsiz görünmektedir.
Gelecek ve Muhtemel Senaryolar
Bu konuyu incelemeden önce, Beyt el-Cen’deki son derece gergin gelişmelere bakmak gerekir. Bu bölge, Golan Tepelerine 10 km mesafede bulunmaktadır. Burada gerçek bir mucize gerçekleşmiştir. Bu bölgedeki İslami ve ulusalcı gruplar İsrail rejiminin saldırılarına karşı durmuştur. Bu durum, İsrail rejimi ve ABD için büyük bir sarsıntı niteliğindedir. Çünkü onlar Suriye’nin güneyinden korkmaktadır. Direnişin kıvılcımları bu bölgeden yükselirse, tüm bölge değişecek ve İsrail rejimine karşı stratejik bir tehdit ortaya çıkacaktır.
Bu son derece önemli bir konudur. Bu bölge Araplık, İslam ve direniş için bir kucak olacaktır. İsrail rejiminin saldırılarına direnen gruplar Müslümandır. Araplık ve İslam onların kanında kaynamaktadır. Onlar, işgalcilerin pençesinden tüm Arap topraklarını kurtarmaya çalışmaktadır. Bu bölge ABD ve İsrail rejimi için o kadar tehlikelidir ki, ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı buradaki direnişi hedef almak için savaş uçakları göndermektedir.
ABD ve İsrail rejimi bu bölgedeki direnişle mücadele etmek için planlar yapmıştır. Onlar bu bölgede IŞİD ve Yemen Ensarullah güçlerinin bulunduğunu iddia ediyor. Bu iddia tamamen yalandır. IŞİD Suriye’nin güneyinde ve Beyt el-Cen bölgesinde bulunmamaktadır. Bu bölgede İslami ve ulusal direniş vardır ve bu bir gerçektir. Eğer ABD ve İsrail IŞİD’le mücadele etmek istiyorsa, IŞİD İdlib’dedir. Onlar IŞİD güçlerine tek bir mermi bile sıkmamıştır. IŞİD, Colani ile ittifak içindedir, ancak Beyt el-Cen halkı onurlu insanlardır ve yasa dışı işler yapmazlar. Onlar İsrail rejiminin saldırılarına karşı direnmektedir.
İsrail rejimi ise daha fazla gerilim yaratma peşindedir. Beyt el-Cen ve Şam’ın güney kırsalındaki diğer köylerin halkı Lübnan direnişini desteklemektedir. Onlar İsrail rejimine karşı koordineli bir cephe kurma peşindedir ve bu durum İsrail rejimi için öldürücüdür. İsrail rejimi gerilim yaratmak istiyor ve şu anda Suriye, Lübnan ve Gazze’ye karşı savaş kışkırtıcılığı yapıyor. Bu rejime karşı bir mücadele olmadığı sürece bu rejim için hiçbir sorun yok ve kendisinin zafer kazandığını iddia ediyor.
İsraillilerin zafer hissi kalıcı olmayacaktır. Durum değişecektir ve bu rejimin farklı cephelerdeki savaş kışkırtıcılığına karşı sessiz kalmak mümkün değildir. Şu anda İsrail rejimine karşılık vermek için hazırlıklar yapılmaktadır ve bu hazırlıklar temelden artmaktadır.
ABD kapsamlı bir savaştan yana değildir, ancak İsrail rejimi “Trump dönemi bitmeden İran’ı yok etmek istiyoruz” iddiasındadır. Onlar Trump’ı Allah’ın kendilerine bir hediyesi olarak görmektedir. Onlar, “İran’ın ve bu ülkenin füzelerinin oluşturduğu tehdidi ortadan kaldırmak istiyorsak, savaş veya başka bir yolla bu ülkedeki sistemi değiştirmeliyiz” diyorlar. Onlar savaştan yanadır çünkü İran’ın gücünden ve İran’ın füze silahlarından rahatsızdırlar, bu silahlar güçlüdür ve hızla gelişmektedir. ABD ve İsrail rejiminin saldırıları İran’ın füze sanayisini ve nükleer tesislerini yok edememiştir.
İran şu anda aynı anda 2 bin füzeyi İsrail rejiminin kontrolündeki topraklara fırlatabilecek durumdadır. Bu füzeler İsrail rejimi için büyük bir felakettir. Bu füzelerin hepsi hedeflerine ulaşacaktır ve İsrail’in sistemleri bu füzeleri engelleyemez. Eğer İran’ın bin füzesi bile hedefe ulaşsa, İsrail rejimi yeryüzünden silinir. Bu, İsraillilerin ve Amerikalıların büyük korkusudur ve son derece önemli bir meseledir.
İran şu anda yeni bir strateji izlemektedir. Bu strateji, dört aşama ve plandan oluşmaktadır:
Birincisi, İran’ın atom bombasına ulaşmamasına ilişkin fetvanın kaldırılması, ikincisi, İran füzelerinin menzil ve hassasiyetinin artırılması, üçüncüsü, direniş gruplarına modern ve gelişmiş silahlarla desteğin artırılması ve dördüncüsü de İsrail rejimine karşı cephe sayısının artırılmasıdır.
Ben iyimserim. İsrail rejiminin bölgedeki tek taraflı hâkimiyeti devam etmeyecektir. Papa’nın Lübnan ziyaretinden sonra gelişmeler yükselişe geçecektir. Gelecekteki savaş, 12 günlük savaştan çok daha kapsamlı olacaktır. Bu savaş bölgenin son savaşı olacak ve ondan sonra başka bir savaş yaşanmayacaktır.
Artık hakaret ve aşağılanma yeter. İslam ve Arap ümmeti harekete geçmelidir. Trump şu anda sorunlarla karşı karşıyadır. ABD içinde huzursuzluk ve bir savaş yaşanmaktadır ve Trump İsrail rejimine yardım edemeyecektir. Hatta Trump belki de başkanlık dönemini bile tamamlayamayacaktır. ABD’nin Temsilciler Meclisi ve Senato’daki ara seçimleri de bunu göstermektedir.
Bu kez direniş Suriye’den başlayacaktır.”
