Lübnan Şehitlerini Andı

Hizbullah Genel Sekreteri merhum Seyyid Hasan Nasrallah ile  Seyyid Haşim Safieddin’in şehadetlerinin ilk yıldönümü dolayısıyla düzenlenen tören bugün Beyrut’un güney banliyölerinde (Dahiye) geniş katılımla ve bölgeden konukların iştirakiyle gerçekleştirildi.

Hizbullah’ın önde gelen iki komutanı Seyyid Hasan Nasrallah ve Seyyid Haşim Safiyüddin’in ilk yıldönümü vesilesiyle, Lübnan ve bölge genelinden binlerce direniş destekçisi bir araya gelerek bu iki şehidi andı.

Günün erken saatlerinden itibaren heyetler ve Lübnan halkı bu mekâna akın ederek anma merasimini kitlesel biçimde gerçekleştirdi.

Tören, “Biz Ahdimize Sadığız” sloganı altında yapıldı; bu slogan, işgalci Siyonist rejime karşı direniş yolunun sürdürüleceğinin simgesiydi.

Tören kapsamında yapılan konuşmalardan biri, Rehberlik makamının mesajının okunmasının ardından Hizbullah’ın Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım’ın konuşmasıydı.

Muhsin Araki’nin Konuşması

İran İslam İnkılabı Rehberi’nin temsilcisi Hücatülislam ve’l-Muslimîn Muhsin Araki törendeki konuşmasında şu mesajları iletti: “Velî-yi emrinizin selamını size ulaştırıyorum; Allah’ın selamı üzerinize ve şehitlere olsun; direnişin şehitlerinin efendisi üzerine selam ve salat olsun. Seyyid Hasan Nasrallah’a Allah dereceler ihsan etsin; o müminlerin gönüllerinde daimîdir.”

Araki, Rehber’in mesajını ileterek şunları söyledi: “Ey direnişin şehidi! Size söylediklerinizdeki o yüce sıfatlarla anılanlar — siz onları en şerefli ve vefalı insanlar diye nitelendirdiniz — bilin ki ey şehid, direnişin evlatları mücadele yolunda zafer gelene kadar, Filistin toprağı tamamen kurtulup Kudüs sahiplerine geri verilene dek inançla, yüksek bir moral ile yoluna devam edecektir. Bu, Rehber’in size mesajıdır; zafer sizin olacaktır, zafer yakındır. Ey Filistin halkı, ey Filistin’deki İslami direniş, direnişinizi sürdüreceksiniz; sabit kalacaksınız; çünkü zafer gelecektir. Gazze, izzetle zafere ulaşacaktır; siyonistler gidecek ve yok olacaktır, yenileceklerdir.”

Araki dua ile devam ederek şunları ekledi: “Ey Allah’ım! Muhammed ve âline lutfuyla bu ümmete zafer ihsan eyle; zalimlerden intikamımızı al; şehitlerimizi ve kadınlarımızı, çocuklarımızı katledenlerden hesabını sor; Ey Allah, şehidlerimizi aziz kıl; sen sabredenleri mükâfatlandıracağını vadettin; kesinlikle siz (direnişçiler) zafere ereceksiniz.”

Araki konuşmasını, şehit Haşim Safiyüddin ve diğer şehitler için de dua ve selam ile sürdürdü; şehidin ailelerine, Hizbullah’a ve direnişin dostlarına taziyelerini iletti.

Şeyh Naim Kasım’ın Konuşması — “Şehit, Direniş Liderlerini İlham Verici Kıldı”

Şeyh Naim Kasım, salondaki katılımcılara hitaben şöyle başladı: “Tüm saygıdeğer misafirleri, temsilcileri ve içeriden-dışarıdan gelen konukları selamlıyorum. Ey aziz şehid, dünyayı terk ettin ama bize yol ışığını bıraktın; varlığın bugün her zamankinden daha çok hissediliyor. Sen büyük bir liderdin ve şimdi dünya liderlerine ilham veriyorsun.”

Kasım, şehide atfen “İslâm ve halk uğruna hareket edip Allah’ın ve Peygamber’in öğretilerine uydun; Rabbinin ipine sarıldın ve ilahi yardım ile yolun aydınlandı. İmam Humeyni’nin yanında ve velâyetin takibinde, İmam Hamenei’ye bağlı kalarak cesurca durdun. Senin vizyonun, direniş bayrağını Sahib-i Zamana (ac) teslim etmekti.” şeklinde konuştu.

“Sen Hizbullah’ın yolunun kurucususun; bu yol, elbette Allah’ın yardımıyla muzaffer olacaktır. Kim Allah’a ve Peygamberine dayanırsa, muvaffak olacaktır; Hizbullah da Allah’ın yardımıyla zafere erişecektir.” dedi.

Kasım, şehidin yolunun baki olduğunu; fiziken terörle hedef alınmış olsa da ruhunun ebedî olduğunu, şehidin mirasının ve takipçilerinin ahdini sürdürdüğünü vurguladı. Şehidi cesaret, tevazu, merhamet, güzel ahlak ve düşmana karşı kararlılık gibi vasıflarla tanımladı.

Kasım, şehidin sürekli olarak merhum Seyyid Abbâs Musavi’yi andığını ve ondan ilham aldığını belirterek, şehidin ana mesajının direnişin korunması ve fedakârlık yolunun sürdürülmesi olduğunu söyledi. Halkın kendisini en sevgili ve en temiz lider olarak benimsediğini, Allah’ın rahmetinin onun üzerine olması dileğinde bulundu.

“Yolu ve Yöntemi Sürdürme” — Bağlılık ve Hazır Olma Mesajı

Kasım, topluluğu temsilen ve dünya çapındaki Hizbullah sevenleri adına şu taahhüdü verdi: “Biz ahdimize sadığız. Bu ahdi üç defa yineliyoruz: Ahdimize sadığız. Seni kaybettikten sonra da yolunu sürdüreceğiz; senin yöntemin devam edecek ve biz bunun takipçisi olacağız. Biz emanetin taşıyıcılarıyız; İslam’ın ve Filistin’in özgürlüğünün emanetçisiyiz; bu emanete bağlı kalacağız.”

“Şehadet için hazırız; meydanı terk etmeyeceğiz; silahımızdan vazgeçmeyeceğiz. Sana öğretilenlerin izinden gidiyoruz: ‘Ey Hüseyin, seni terk etmeyeceğiz.’ Bu büyük kaybı başta Sahib-i Zaman’a, merhumun ailesine, Hizbullah’a ve tüm sevenlerine taziyelerimizi sunuyorum. Tüm şehitlerin ruhu için Fatiha okumaya davet ediyorum.” dedi.

Kasım, merhum Haşim Safiyüddin’in Hizbullah içinde sağ kol olduğunu, güney bölgesi hizmetinden itibaren birçok fedakârlık gösterdiğini, özellikle gençlerin eğitim ve inanç temelli yetiştirilmesine önem verdiğini, ailelere ve şehit ailelerinin çocuklarına destek verdiğini anlattı. Onun sosyal ve sağlık hizmetleri hizmetlerinin büyüklüğünden söz etti ve mirasının kalıcı olduğunu belirtti.

Birlik Mesajı: İran, Lübnan ve Filistin’in Bağlılığı Şehitlerin Kanıyla Pekişti

Konuşmada, Seyyid Hasan ile beraber şehit düşenlerin —aralarında İslâm Cumhuriyeti’nin komutanlarından Hâc Abbas Nilfiruşan’ın da bulunduğu— fedakârlıklarının İran, Lübnan ve Filistin arasındaki derin dayanışmayı gösterdiği vurgulandı. Diğer şehit komutanların isimleri de anıldı ve onların da yüce makama eriştiği belirtildi.

“İsrail ve Müttefikleri Direnişe Karşı Küresel Bir Savaş Başlattı”

Geçen yılın şehadetlerinden sonra zorlu bir dönem yaşandığını, Hizbullah’ın İsrail ile ve ABD-AB destekli daha geniş bir cepheyle savaş durumuna girdiğini belirten konuşmada, bu savaşın sınır tanımayan bir cephe olduğu ifade edildi. Amaçlarının direnişi bitirmek ve “büyük İsrail” projesini sürdürmek olduğu ileri sürüldü. Çok sayıda liderin şehit düştüğü, çeşitli alanların hedef alındığı, halktan binlerce kişinin etkilendiği, operasyonlar ve yıkım yaşandığı anlatıldı.

Yeni liderlik ve komutan ikameleriyle mücadeleye devam edildiği, saha inisiyatifinin alınmasıyla düşmanın durdurulup ateşkes kabul ettirildiği belirtildi. Ayrıca göçmen ve sosyal konulara da dikkat gösterildiği aktarıldı.

Direnişin Ayakta Kalışı ve Yeniden İnşa

Konuşmada, direnişin siyasi, sosyal ve askeri baskılara rağmen ayakta kaldığı, ABD-İsrail çabalarının boşa düştüğü vurgulandı. Hizbullah’ın siyasi, parlamento ve sosyal sahalardaki aktif varlığını sürdürdüğü; sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlerle halkla bağının güçlendiği ifade edildi.

Ayrıca Lübnan’da yaklaşık 400 bin konutun yeniden inşa edildiği ve halkın evlerine dönmeye başladığı, bunun halkın ve örgütlü çabaların bir sonucu olduğu söylendi. Aşure merasimlerinin geniş katılımla gerçekleştirildiği, katılımcı sayısı ve etkileşimin önceki yıllara göre arttığı belirtildi.

Silahsızlandırma Reddi ve Hükûmete Çağrı

Konuşma, direnişin silahsızlandırılmasına kesin bir ret ile devam etti: “Hizbullah, direnişin silahlarının alınmasını asla kabul etmeyecektir. Hükûmet, yeniden inşa ve egemenlik görevlerini yerine getirmeli; silahsızlandırma girişimleri ülkenin ve direnişin güç kaybına yol açar.” denildi.

Hizbullah, hükümete, ülkenin yeniden inşası, İsrail’in geri çekilmesi, esirlerin serbest bırakılması ve acil insani ihtiyaçların karşılanmasına öncelik verilmesi çağrısında bulundu. Uluslararası yardımla ve komşularla işbirliğiyle yeniden inşa çalışmalarının yürütülebileceği, ancak ülke egemenliğinin korunmasının esas olması gerektiği vurgulandı.

Hükûmete ayrıca silahsızlandırma kararını geri alma çağrısı yapıldı; zira bunun ülkeyi zayıflatacağı ve toplumsal bütünlüğe zarar vereceği ileri sürüldü. Orduya, halkı koruma görevini etkin şekilde yerine getirme ve direnişle koordinasyon içinde olma çağrısı yapıldı.

Filistin Meselesi ve Direnişin Önceliği

Konuşmanın sonunda tekrar vurgulandı: Filistin meselesi direnişin merkezi meselesi olarak kalmaya devam etmektedir; düşmanın hedefinin Filistin davasını yok etmek ve bölgeyi istikrarsızlaştırmak olduğu; dolayısıyla direnişin ve Filistin’e desteğin stratejik önem taşıdığı ifade edildi.

Hizbullah’ın direnişi sürdürme kararlılığı ve bağımsızlık-onur ilkesine bağlılığı tekrar taahhüt edilerek konuşma sonlandırıldı.

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın