Gazeteci Sarp Sinan Hacır’a göre New York’ta seçimi kazanan Zohran Mamdani ABD’de deprem etkisi yarattı. Bu sonucu ABD siyasetinde değişim arzusunun yeni bir ifadesi olarak niteleyen Hacır, ancak bu yükselişin Trump’ın 2016’daki çıkışıyla benzer biçimde “radikal bir başlangıç, sistemle uzlaşmayla biten bir süreç”e dönüşebileceğini söylüyor.
ABD siyasetinde taşlar yeniden oynuyor. New York’un yeni belediye başkanı Zohran Mamdani’nin zaferi, sadece yerel bir seçim sonucu değil; Amerikan toplumundaki değişim talebinin ve statükoya duyulan tepkinin güçlü bir göstergesi olarak görülüyor. Uganda doğumlu, Hint kökenli, Müslüman bir göçmen olarak siyasete giren Mamdani, uzun süredir Demokrat Parti içindeki “ilerici kanadın” sembolü haline geldi. Kimlik siyaseti yerine ekonomik eşitsizlik, barınma krizi ve emlak tekelleri gibi somut sorunları öne çıkaran kampanyası, New York seçmeninin beklentileriyle örtüştü.
Ancak bu zafer, aynı zamanda Demokrat Parti içindeki derin fay hatlarını da görünür kıldı. Parti içinde statükoyu temsil eden Andrew Cuomo’nun yenilgisi, merkez kanadın etkisinin azaldığını; ilerici söylemlerin ise ivme kazandığını gösterdi. Öte yandan Mamdani’nin İsrail karşıtı çıkışları, ABD’deki güçlü Yahudi lobisinin tepkisini çekti ve parti içinde yeni tartışmaları tetikledi.
Mamdani’nin başarısı Amerikan siyasetinde bir “umut dalgası” yaratsa da, bu enerjinin kalıcı bir dönüşüme evrilip evrilemeyeceği belirsiz.
Amerikan siyasetinde kuşak değişimi ve Trump’a rağmen NewYork’ta Mamdani zaferini Gazeteci Sarp Sinan Hacır ile konuştuk.
‘New York seçmeni kimlik siyasetine değil, çözüme oy verdi’
Zohran Mamdani’nin zaferinin ABD siyasetinde yeni bir dönemin işareti olduğunu söyleyen Hacır’a göre, Müslüman kimliği ve İsrail karşıtı duruşu üzerinden hedef alınan Mamdani, kimlik tartışmalarına saplanmadan somut sorunlara odaklanarak seçmeni etkiledi. Hacır, New Yorkluların artık “Trump karşıtlığı” veya parti aidiyetiyle değil, barınma krizi gibi gündelik sorunlara çözüm üretebilen isimlerle ilgilendiğini belirtti:
“Mamdani’nin dün seçilmesi gerçekten Amerika’da ortalığı sarstı. Fakat zaten bekleniyordu. Zohran Mamdani seçimi aslında yaz aylarında yapılan ön seçimde kazandı. Demokrat Parti içerisinde, Malum NewYork demokrat ağırlıklı bir kenttir. Evet, 2024 yılında Cumhuriyetçiler güçlenmişti, Trump tahminlerin üzerinde oy almıştı ama bir salıncak eyalet olamayacak kadar genellikle liberal demokratlara daha yakın bir kentten bahsediyoruz. Orada seçimin kaderini belirleyecek şey ön seçimde kimin kazanacağıydı ve karşımızda iki büyük figürü gördük: biri NewYork’un statükosu olarak tanımlayabileceğimiz Andrew Cuomo; onun karşısında da Zohran Mamdani. Daha genç, Uganda doğumlu, Hint kökenli, kendine Sosyalist diyen, Müslüman bir arka plana sahip ve belki de en çok konuşulmasına yol açan durumlardan birisi de İsrail karşıtı söylemleri ile tanınan bir figür olması. Bütün bunları yan yana koyduğumuzda zaten Amerikan muhafazakarının tırnak içerisinde alerji kapması için her şey mevcut. Ki seçim kampanyası sırasında da kimliği üzerinden çok fazla vurulduğunu gördük. Özellikle Müslüman oluşu üzerinden 11 Eylül paylaşımları yapıldı. 11 Eylül’de hayatını kaybedenlerin yakınlarının kemiklerini sızlatmayın gibi birtakım kampanyalar devam ettirildi. Bunlar tabii NewYorklunun gözünde çok karşılık bulan propaganda yöntemleri değildi. Çünkü NewYorklunun farklı sorunları var ve bu sorunlar üzerinden siyaset üretilmesini talep ettiler. Aslında bu seçimde bunu gördük.
Normal şartlarda Demokratları soracak olursanız 2016’dan itibaren yaptıkları tek şey ‘Biz Trump değiliz. Trump’ı sevmiyorsanız bize oy verin’ gibi bir kampanya yürütmekti. Bunu Hillary Clinton’da, Joe Biden’da, Camala Harris’te gördük; eyaletler bazında bile gördük. Herkes ne kadar Trump olmadığını göstererek seçilmeye çalışıyordu. Mamdani’nim yarattığı değişiklik biraz daha politikalara odaklı bir resim çizerek kendisini sunması oldu. NewYorklunun bir numaralı sorununun kira olduğunu söyledi. NewYork kentinde kiralar gerçekten korkunç bir noktada ve birçok insan NewYork’ta çalışmasına rağmen başka bölgelerde, başka kentlerde yaşayarak ve oradan her gün gelerek işlerini çözmeye çalışıyor. Bu NewYorklunun birinci sorunu olarak gündeme geldi. Mamdani büyük oynadı ve ‘Ben bu işi çözeceğim’ dedi. Bu işi de bu kadar büyük firmalar, zengin insanlar, NewYork’un birçok yerini mesken tutmuşken ve sahipleri, ki Türkiye’de de benzer bir durum bazen olabiliyor ama orada gerçekten korkunç. Birkaç şirketin bütün blokları, mahalleleri satın aldığını düşünün. Bu noktalardaki firmalara ekstra vergiler getirerek kira meselesini biraz daha sakinleştirme gibi bir yol çiziyor kendine. Yapabilir, yapamaz ayrıdır. Ama işin sonunda NewYorklulara bir umut verdi. Çünkü Cuomo tarafı statükoyu temsil ediyor ve neredeyse hiçbir değişiklik olmayacağını garanti ediyor.“
‘New York seçimi Demokrat Parti içi hesaplaşmaya dönüştü’
Gazeteci Hacır, Zohran Mamdani’nin zaferini Demokrat Parti içindeki statükoya karşı yükselen tepkinin sonucu olarak değerlendirdi. Cumhuriyetçilerin yarışın dışında kaldığı ve asıl mücadelenin Demokratların kendi içinde yaşandığını dile getiren Hacır’a göre Andrew Cuomo geçmişin temsilcisiydi, Zohran Mamdani ise değişim ve yenilenme talebinin sembolü haline geldi:
“Bence bu seçimdeki denklem baya bir enteresandı. Çünkü biz aslında bir demokrat aday ile başka bir demokrat adayın yarışını izledik. Cumhuriyetçi aday Curtis Silwa yüzde 7 oy aldı, yani çok büyük bir oy almadı. Ki Silwa enteresan bir karakterdir. 1980 ve 90’larda NewYork’un çok suçla mücadele ettiği dönemlerde arkadaşları ile birlikte gruplar kurarak kendi çaplarında suçla mücadele eden, sokakta devriyeler gezen insanlar biriydi ve bu açıdan tanınıyordu. Kendisini bir süper kahraman figürü gibi kendisini lanse etmişti. Cumhuriyetçilerin adı Curtis Silwa’ydı ama Donald Trump onu değil Andrew Cuomo’yu desteklemeyi tercih etti. Yani bir Demokrat adayı desteklemeyi tercih etti. Andrew Cuomo da şu açıdan ilginç; geçtiğimiz yüz yılın neredeyse yetmişini, sekseninin NewYork valiliğini Cuomo’lar yaptı. Ki Andrew daha önce eyalet valisiydi, tıpkı babası gibi. Mario Cuomo da aynı şekilde üç dönem eyalet valiliği yaptı. Fakat 2021 yılında Cuomo ile ilgili birtakım skandallar patladı. Covid döneminde bakımevlerinde kalan yaşlıların tamamen unutulmaları ve hayatlarını kaybetmeleri sonucu büyük bir facia olmuştu. Bunun üzerine bir de cinsel taciz suçlaması ile karşı karşıya kaldı ve bunun ardından istifa etti. Fakat politik kariyerine belediye başkanı olarak dönme arzusuyla ön seçimlere girdi ve ön seçimlerde de kaybetti. Şimdi birçok insan bunu Trump’ın bir yenilgisi olarak nitelendiriyor. Ki ben Trump’a kamuoyunun büyük bir kısmında tepki olduğunu ve bunun ara seçimlerde göreceğimizi az çok tahmin ediyorum. Ama bu seçimde çıkan sonuçları büyük oranda Demokratlar içerisindeki dengeler üzerinden okumak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü buradaki tepki büyük oranda Demokrat Partisi’nin müesses nizamına olan bir tepki.”
‘Mamdani, İsrail lobisinde tedirginlik yarattı’
Demokrat Parti’nin önde gelen isimlerinin Mamdani’yi desteklemediği, hatta kaybetmesini istediklerini belirten Hacır, ancak güçlü İsrail lobisine rağmen Mamdani’nin Yahudi seçmenlerin bir bölümünden dahi destek alarak New York’un çok kültürlü kimliğine hitap etmeyi başardığını kaydetti:
“Zohran Mamdani Demokrat Parti’nin adayıydı ve partinin lideri olarak nitelendirebileceğiniz Chuck Schumer neredeyse desteklemedi. Kaybetsin istediler. Bunun birçok sebebi var. Tabii ki bir hanedanın devamını sağlamak, bunlar onlar için önemli. Ama Chuck Schumer daha önce ‘Benim görevim Demokrat Parti’nin İsrail desteğini kalıcı kılmak ve bunun ortadan kalkmamasını sağlamak’ demişti. Bu noktada Zohran Mamdani’nin söylemleri açısından getirdiği noktada gerçekten de tırnak içerisinde devrim niteliğinde diyebiliriz. Özellikle 1.4 milyon Yahudi’nin yaşadığı bir kentten bahsediyoruz ve İsrail lobisinin büyük tedirginliğinin olduğunu.. geçtiğimiz aylarda ‘Evet NewYork yaşanmaz bir hale gelecek’ iddialarında bulunduğunu söylemek gerekir. Bu yapılan ankette 7 yüz bin NewYorklu’nun Mamdani’nin kazanması halinde kenti terk edeceğini söylemiş. Ankette çıkan sonuç bu şekilde. Yani o kadar bundan çekiniyorlar, korkuyorlar ki kenti terk etme noktasına kadar gelmişler. Yani Mamdani üzerinden İsrail lobisinin de ufak bir tedirginliği olduğunu söylemek gerekir. Ama biz NewYork’ta geçirdiğimiz vakit boyunca insanlarla konuştuğumuzda, kentte yaşayan birçok Yahudi ile konuştuğumuzda da onlardan da Mamdani’ye onlardan da büyük bir ilginin geldiğini gördük. Orada kime sorsanız Mamdani’yi anti semitik ya da Yahudi düşmanı bir figür olarak değil, daha çok oradaki göçmenlerin, ki yaptığı konuşmada da ‘NewYork’u göçmenler kurdu, göçmenler büyüttü ve bugünden itibaren de bir göçmen yönetecek. Buna alışsanız iyi olur’ demişti. Bunu Donald Trump’a bir cevap olarak söylüyor. Ama aynı zamanda genel olarak Amerikan kültüründeki Müslümanlara, azınlıklara karşı olan tepki üzerinden de bu yorumu yapıyor.”
‘Mamdani ilerici kanadı harekete geçirdi, gözler AOC’de’
Gazeteci Hacır, Zohran Mamdani’nin başkan adayı olamayacak olsa da Demokrat Parti’nin ilerici kanadında yeni bir heyecan yarattığını söylüyor. Hacır’a göre bu dalga, partinin genç ve sol çizgideki temsilcilerinden Alexandria Ocasio-Cortez’e (AOC) alan açabilir. Ancak AOC’nin zamanla ‘denge unsuru’ haline geldiğini belirten Hacır, onun da parti içi statükoyu tam anlamıyla kırmadığını vurguladı:
“Şimdi geldiğimiz noktada herkes bunun bundan sonraki seçimlere etkisi olup olmayacağı, Mamdani’nin büyüyen bir figür olarak Amerikan politikasında varlığını gösterip göstermeyeceği konusunda yorumlar yapıyor. Ben bunun bazı noktalarda pozitif değişimler getirebileceği kanaatindeyim. Ama Mamdani’nin Amerika doğumlu olmadığını unutmamak gerekiyor ve bu yüzden Amerikan başkanlığında yarışması mümkün değil. Fakat, bu yarattığı heyecan Demokrat Parti’nin ilerici kanadını heyecanlandıracaktır ve daha da ileriye götürecektir. ‘Evet, belki o olamıyor ama Alexandria Ocasio-Cortez olabilir. O Amerika doğumlu birisi ve o da genç, o da özellikle azınlıklarda heyecan yaratan bir figür.
Mamdani’ye de Cortez’e de çeşitli önyargılarım var. Amerikalılar Cortez’den AOC olarak bahsediyor; AOC’ye de var. Çünkü AOC’nin bütün tavır ve davranışları ilk politikaya girişi hep bir sol damar üzerinden oldu, sınıf temelli bir siyaset üzerinden oldu. Ama ondan sonra Demokrat Parti’nin içinde de biraz harmanlanması sonucu çoğu noktada Amerikan çizgisine geldiğini gördük. AOC’nin hiçbir noktada, ne Ukrayna savaşı olsun hatta İsrail konusunda bile, ki Amerika’daki solcuların İsrail’e tepkili olduğunu biliyoruz. Ama o her zaman bir emniyet sübabı olarak görev gördü. Yani Demokrat Parti içindeki solcuların konsolide edilmesi için çalıştı ve bazı noktalarda açıkça yalan da söyledi. Mesela Kamala Harris’in adaylığı konuşulduğu sırada Biden yönetiminin İsrail’e hiç baskı yapmadığı üzerinden çok tepkiler geliyordu ve AOC açık bir şekilde ‘Kamala Harris gece gündüz İsrail’i durdurmak için çalışıyor’ demişti. Ama sonuç olarak sonradan Biden kabinesi içinden yapılan birçok açıklama ile de hiçbir baskının yapılmadığını, öyle bir şey olmadığını gördük. Yani soldan ziyade, merkez Demokratlar içinde belli bir kanadı kontrol etmekle görevli bir kişi olarak görebiliriz.”
‘Mamdani’nin zaferi ilericilere moral verdi ama sınırları var’
Gazeteci Hacır, Zohran Mamdani’nin zaferinin Demokrat Parti’nin ilerici kanadını güçlendirdiğini, ancak bu etkinin ulusal düzeyde sınırlı kaldığını söylüyor. Hacır’a göre Mamdani’nin sınıf temelli siyaseti başarı getirdi, fakat kimlik odaklı çıkışları merkez seçmende soru işaretleri yarattı:
“Zohran Mamdani’nin noktası Demokrat Parti’de ilerici kanat olarak bahsettiğimiz yerde. Ama bu ilerici kanadın ne kadar ilerisinde olduğu biraz belirsiz. Çünkü bir seçim kampanyası her zaman duyulmak istenilenin söylendiği bir dönemdir. Mamdani de şunu iyi görmüştü; birçok noktada sınıf temelli bir siyaset üzerinden ilerlerse, yani NewYorkluların yaşadığı ana sorunlar üzerinden ilerlerse başarılı olacağı kanaati ile bunları yaptı ve biz daha çok kira meselesini, yaşamsal sorunları dinledik. Daha önceden bahsettiği kimlik tartışmaları bir parça geride kaldı. Bu kimlik tartışmalarında en önde gelenler tabii ki LGBT meselesi ve ırk meselesi üzerine olanlardı. Mesela Mamdani çokça tepki çeken bir açıklamasında NewYork’ta kazanırsa beyazlardan daha fazla vergi alacağını’ söylemişti. Bu özellikle Cumhuriyetçilerin propagandalarında çok işe yaramış bir açıklamaydı. Bunun yanı sıra tabii trans bireyler üzerinden yapılan tartışmalar ile ilgili de sert çıkışları olmuştu. Mesela özellikle trans çocuklar olarak ifade edilen Amerika’da özellikle Demokratların ilerici kanadının çokça zorladığı gençlere hormon tedavisi uygulamanın serbestisi üzerine yapılan tartışmalarda biraz daha liberal düşünceleri savunan bir tutum aldı ve bundan dolayı da çokça tepki gördü. Ki bu tepki sadece Cumhuriyetçilere, muhafazakarlara değil, toplumun büyük kısmında olduğunu da söylemek gerekir.
Bu bizi nereye götürüyor? Zohran Mamdani NewYork’un liberal gruplarında çok alkışlanacak, çok destek görecek bir karakter ama iş bir anda federal boyutta bir yarışmaya girdiğinde merkezdeki insanları (ki seçimin kaderini onlar belirliyor) hiçbir zaman California, NewYork veya Florida’daki kişiler değil, daha kırsalda yaşayan ve duruma göre oylarını değiştirmeye meyili taşıyan insanlar kaderi belirliyor ve onlar bu tarz figürler gördüklerinde açıkçası biraz rahatsız oluyorlar, bu tarz söylemlere çok sıcak bakmıyorlar. O yüzden ben burada şunu gördüm; Demokrat Parti içerisinde bu seçim zaferi İsrail yanlısı olan ve merkezde bulunan Chuck Schumerlar dedik, Nancy Pelosiler dedik, Kamala Harrisler dedik… bu figürlerin üzerindeki baskıyı biraz daha artıracak bir durum. Mesela Joe Biden 2020’de seçildiğinde ilericilere gayet hoyratça davranmıştı. Berbie Sanders ondan en azından kabinede birkaç tane ilerici figürü bulundurmasını talep etmişti. Ama Joe Biden ileri kanattan hiç kimseyi koymamıştı. Eğer duruma göre 2026 ya da 2028’de kazanma halinde biraz daha baskı oluşturabilecekleri bir durumdalar. Çünkü en azından ilericilerin ellerinde oturdukları bir koltuk var. Bu biraz da büyüyerek devam edebilir. Ama bu şu şekilde algılanmamalı; Cumhuriyetçilere karşı Mamdani kazandı gibi bir durum şu an için yok.”
‘Amerikan solu duygusal tepkilerle hareket ediyor’
ABD’deki sol seçmenin sosyal medyadaki duygusal akımlara göre hareket ettiğini ve olayların arka planını sorgulamadan tepki verdiğini ifade eden Hacır, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu beni açıkçası çok fazla şaşırtmıyor. Çünkü bu insanlar biraz daha Obamalar gibi hazırlanarak gelmiş, politikanın içinde yoğurulmuş, neredeyse bir eğitim alarak bu noktalara gelmiş kişiler değiller. Biraz daha amatör bakıyorlar. Özellikle ben Amerika’daki sol çevrelerin hayata bakış açısını da az çok gördüğüm için sosyal medyada gördükleri gözyaşına göre tavırlarını değiştiren kişiler. Yani işin doğru olup olmadığını çok fazla sorgulamadan yorumlar yapan kişiler. ‘X kişiyi neden mağdur ediyorsunuz? Etmesenize’ gibi bir algılar var. O yüzden bu kişilerde politik olarak çok fazla doğru bilgiler üzerinden bir şeyler söylemiyorlar. O yüzden Mamdani’nin eşinin düşüncesi üzerinden çok fazla yargılanması bence çok doğru değil. Kakafoni olduğunu ben de gördüm. Ama bundan sonra artık aktif bir şekilde siyasetin içindeler. Olaylara en azından iki kere bakarak üzerine yorum yapacaklardır diye tahmin ediyorum.”
‘ABD’de statükoyu değiştirmeye yönelik büyük bir açlık var’
Trump’ın 2016’daki yükselişiyle Zohran Mamdani’nin zaferi arasında benzerlikler olduğunu belirten Hacır’a göre Amerikan toplumunda değişim arzusu güçlü, ancak bu enerji genellikle iktidara gelindiğinde hızla sistemin parçasına dönüşüyor:
“Amerika’da statükoyu değiştirmeye yönelik büyük bir açlık var. Bu arada bu sadece bir tarafa özel değil, bütün cephelerde var. Trump’ın seçilişi ile Mamdani’nin zaferi üzerine de zaten belli paralellikler kurmamız mümkün. Mesela Trump 2016’da kazandığında, o da bir hanedanlığı yıkmıştı. O George Bush üzerinden gelen Bush hanedanlığını yıkmıştı. Ardından herkes şu yorumu yapmıştı; ‘Tamam, Amerikan siyasetinde işler eskisi gibi olmayacak’ diye. Bugün aynısını Mamdani de yaptı. Bu değişim Trump’ta gördüğümüz üzere koltuğa oturulduğu andan itibaren o eski radikalizmin, değişim arzusunun çok kalmadığını görüyoruz. Çünkü Trump da ‘Ben bataklığı kurutacağım’ diye geldi. Bazı noktalarda, ikinci döneminde baltayı vurdu. Ne kadar kuruttu ya da kurutacak bilmiyoruz. Ama söz verdiği şekliyle bunları yapamadığını biliyoruz. Ben Mamdani için de benzer bir sonucun ortaya çıkacağı kanaatindeyim. Bence Mamdani belli bir süre geçtikten sonra çeşitli figürlerle anlaşmak zorunda kalacak. O sözünü ettiği sert radikal değişimleri istediği kadar uygulayamayacak ve işin sonunda tekrardan statükonun bir parçası olarak yoluna devam edecek. Tabii bu konuda şaşırtılmayı tercih ederim. Çünkü Amerika’da başlayan siyasi değişim dünyanın her yerine bir şekilde sirayet ediyor. Özellikle İsrail konusunda bunu söylemek mümkün. Eğer Mamdani sözünü tutarsa ve İsrail’in Amerika üzerindeki bu etkisine Demokratlar açısından darbe vurmaya devam ederse bu tabii ki dünyanın geri kalanı için iyi olacaktır. Yani burada Mamdani gerçekten bu kadar Yahudi’nin yaşadığı yerde, İsrail lobisinin bu kadar kuvvetli olduğu yerde bu değişimleri gerçekten yapabilecek mi? İzleyip görmek lazım.”
sputnik

Mamdani tam olarak kime, nasili, kimlerle hizmet edecegi ancak kuracagi ekipiyle beli olacak. Bir zamanlar Barrak Obaba’yada ayni atiflarda bulunulmustu fakat Emperyalizimin guç gosterisi disina çikamamisti tam aksine daha guçlu bir tavirla hareket etti. Trump savasi durduracak ti ama tam savas yanlisi oldu vs. Bekle gor politikasi mecbur oldu.