Psikolojik Dedektiflik Ve Algı Yönetimi

Sun Tzu meşhur kitabı Savaş Sanatı’nda şöyle diyor: “Bütün savaşlar hileye dayanır. Saldırabileceğimiz halde öyle değilmiş gibi davranmalıyız, güçlerimizi kullanacağımızda etkin değilmiş gibi görünmeliyiz. Yakın olduğumuzda, düşmanı, onlardan uzakta olduğumuza inandırmalıyız. Uzakta olduğumuzda da bizim yakında olduğumuzu düşünmeliler. Eğer kuvveti senden üstünse ondan sakın. Eğer rakibinin çabuk sinirlenen bir yapısı varsa onu sinirlendirmeye çalış. Zayıfmış numarası yap, böylece kibri büyüsün”

Sun Tzu’nun söyledikleri AK Parti-Cemaat geriliminde en sık kullanılan kavramlardan biri olan “algı yönetimi, algı operasyonu” kavramına işaret ediyor. “Savaşmadan kazanmayı” amaçlayan algı yönetimi günümüzde iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte çok daha büyük önem kazanmış durumda. Bugün hükümetler, halkların ve liderlerin algılarını yönetmek için müstakil birimler kuruyor, konuya ilişkin uzmanlar yetiştiriyor.

NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Karargahı’nın Psikolojik Operasyonlar başkanı Yarbay Steven Collins NATO Review’de yayınlanan “Mind Games” (Akıl Oyunları) başlıklı makalesinde[1] algı yönetimini şöyle tanımlıyor: “Algı yönetimi yabancıların tutumlarını ve tarafsız düşünme yeteneklerini etkilemek için girişilen her türlü eylemi kapsar ve kamu diplomasisi, psikolojik operasyonlar, kamu bilgilendirme, aldatma ve gizli eylem faaliyetlerinden oluşur.”[2]

***

1996 yılında American Psychologist Dergisi’nde yayınlanan bir makalede İsrail’in en çok psikolog yetiştiren ülkelerden biri olduğu yazılmıştı. O dönem İsrail’in dünya liderlerinin kişilik haritalarını çıkardığı da basında yer almıştı.

Yani,

İstihbarat Örgütleri sadece kamuoyunun değil, liderlerin de algılarını yönetebilmek için onların kişilik haritalarını çıkarıyorlar.

Arap Baharı’nın gündemde olduğu dönemde New York Times’ta yayınlanan bir makale, liderlerin kişilik analizlerine dayanılarak, onların politik tepkilerinin öngörülebileceğini ifade ediyor. Syracuse Üniversitesi’nde bu iş için özel bir yazılımın geliştirildiğine dikkat çeken makale, konuya ilişkin çarpıcı bir örnek de veriyor.

Enver Sedat ve Menahem Begin arasında imzalanan Camp David anlaşması öncesi her iki liderin de kişilik profilleri çıkarılmış. CIA Sedat’ın kişilik profilinin analiz edildiği belgeye “Sedat’ın Nobel Barış Ödülü Takıntısı” koymuş. İstihbarat psikologlarının tespitlerine göre, Sedat’ın Nobel Barış Ödülünü alma arzusunun/tutkusunun kullanılarak gerekli tavizlerin Sedat’tan alınabileceğini belirtmişler.

Gerçekten de Camp David anlaşması sonrası 1978 Nobel Barış Ödülü’nü Begin ve Sedat birlikte almışlardır. Bir bakıma, Sedat Camp David anlaşmasını imzaladığı için barış ödülü almamış, barış ödülünü almayı çok istediği için Camp David anlaşmasını imzalamış ya da en azından bu tutkusu anlaşmada önemli bir rol oynamış.

Liderler üzerine algı operasyonlarını düzenleyenler, liderin bütün konuşmalarını, yaptıkları esprilere ve sıradan sözel tepkilerine kadar bütün ayrıntılarıyla inceliyorlar. Bu iş için geliştirilen yazılımlar aracılığıyla, bazı anahtar kelimeleri, örneğin “Ben, Benim” kelimelerini kullanma frekansını çıkarıyorlar ve bu kelimenin kullanıldığı bağlamı – hangi konuda kullanıyor, kim söz konusu olduğunda daha sık kullanıyor vb.- analiz ediyorlar.

Dil psikologları, sosyal psikologlar, bürokrat ve siyaset bilimcilerden meydana gelen disiplinler arası bir tim, operasyon öncesi “istenilen tepkinin alınabilmesi için” neler yapılması gerektiğini belirliyor. Algı operasyonu, operasyon öncesi, operasyon sırası ve operasyon sonrası olmak üzere üç aşamalı bir şekilde yürütülüyor. Bir bakıma psikolojik dedektiflik yapılıyor.

***

Psikolojik dedektiflik, aynen bir suçun izlerini takip eder gibi, kişilerin olaylar karşısında bıraktıkları duygusal ve düşünsel izleri takip etmeyi içeriyor. Bu yolla psikologlar istenilen tepkilerin ortaya çıkarılması için hangi uyaranlara ihtiyaç olduğunu, hangi uyaran karşısında nasıl bir tepki beklediklerini bildiriyor; tepkinin yönetilebilmesi için sürecin nasıl işletilmesi gerektiğini belirliyorlar. Bu, bir kişinin bilgisayarda bıraktığı digital izleri takip ederek girdiği sayfalara hangi reklamların konulması gerektiğini belirleyen yazılımlara benziyor.

Aile psikologları, örneğin, yeni evli iki çiftin sıradan bir diyalogunu izleyerek evliliğin gidişatı hakkında (yürüyüp yürümeyeceği, problemi kimin çıkaracağı, en fazla kaç probleme dayanabileceği vs) güçlü tahminlerde bulunabiliyorlar.

Liderlerin ve lidere yakın kişilerin doğal ortamlarda bıraktıkları duygusal ve bilişsel izlerin arşivlenmesi önem taşıyor. Yeni bir algı operasyonu yapılacağı zaman bu arşivden faydalanılarak daha önceki olaylara verdiği tepkilerin frekansı çıkarılıyor. Özellikle ani durumlara verilen doğal tepkiler psikolojik dedektiflik açısından özel bir önem taşıyor. Çünkü, bu tepkiler hedefin kişiliği hakkında daha gerçekçi bilgiler veriyor.

***

17 Aralık operasyonunun karar vericileri operasyon öncesi her iki liderin kişilik haritalarını önlerine koyup, son kontrolleri yaptıktan sonra operasyona karar vermiş olmalılar. Bu operasyonda maalesef “aracı” olarak rol verildiği anlaşılan Cemaat’in nasıl ikna edildiği de önemlidir. Çünkü “kar-zarar” hesabını iyi yapmasıyla bilinen Cemaat, bu operasyonun kendilerine çıkaracağı faturayı hesap ederek çok gönüllü davranmamış olabilir.

Böyle bir direnç karşısında şunların söylendiğini tahmin etmek zor değil: “Evet Başbakan başlangıçta sert tepki gösterebilir. Ama önemli değil, sonra geri adım atacaktır. One Minute olayı, NATO’nun Libya’ya müdahalesi, Gezi Olayları…’nda olduğu gibi.”

Cemaat bu analize güvenerek operasyonu sahiplenmiş görünüyor. Ancak bugüne kadar gördüğümüz gelişmeler, Başbakan’ın geri adım atmadığı gibi hamlelerini giderek daha da sertleştirdiğini gösteriyor. Bu da Cemaat’te bir tedirginliğe yol açmış gibi görünüyor.

Bu arada, hükümetin, “hukuk ambalajlı” bu operasyonu boşa çıkarmak için ne denli “hukuk dışı” yollara tevessül etmek zorunda kalacağı da hesaplanmış olmalı. Bu da ileride hükümeti, istemediği ittifaklara yöneltme ve yeni algı operasyonlarının hedefi haline getirme olasılığını içinde barındırıyor.

[1] http://www.nato.int/docu/review/2003/issue2/english/art4.html

[2] Ece İnan, Politik Psikoloji ve Siyasal İletişim, Politika Dergisi.

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın