Yeşil Hareket liderlerinin ve bu hareketi
destekleyenlerin ihanetinin boyutu nedir?
30 Aralık 2009’da (o yıl Aşura ve İmam Hüseyin’in
şehadetiyle aynı gün) bir avuç gafil ve ecnebi uşağının Aşura günü İslami
mukaddesata yönelik tarihte eşi benzeri olmayan saygısızlığı bir tesadüf müydü
yoksa bu acı olay, sekiz ay sonra oraya çıkan “Ya Hüseyin ve Mir Hüseyin”
sloganlarının kapsamlı ihanetler için maske olduğu nifak buzdağının görünen
yüzü müydü?
Yeşil Hareket fitnesinin liderleri Musevi, Ahmedinejad'ın 11
milyon oy gerisinde olmasına rağmen başlangıçta seçime hile karıştırdığını
iddia etti. Ancak zamanla, sokaklarda rejim ve İslam düşmanlığı kokan sloganlar
duyulmaya başlandı.
Aşağıda okuyacaklarınız, Yeşil Hareket ayaklanmasına
katılanların kimliği, yaptıkları ve ihanetlerinin boyutu hakkında mevcut
binlerce belgeden bazılarıdır:
Seçimde 18 bin sahte mesaj nasıl hazırlandı ve dağıtıldı?
Haziran 2011'de, Twitter mikroblog hizmetinin CEO'su, Barack
Obama tarafından ABD Ulusal Güvenlik Danışma Komitesi'nin (NStac) bir üyesi
olarak atandı. Twitter direktörü, Mayıs 2012'de ABD Dışişleri Bakanı Hillary
Clinton ile de bir araya geldi. Hillary Clinton'ın hatıra kitabının 24. Bölümü,
HARD CHOISES (Zor Seçimler) başlığıyla dijital çağda etkili diplomasiyi ele
alıyor. Clinton, İran’da 2009 yılında yaşanan isyanla ilgili olarak şunları
yazmıştır:
“Haziran 2009'da,
İran'daki Yeşil Hareket protestolarıyla eş zamanlı olarak Twitter, tam da
Tahran’da öğle vaktiyken periyodik onarımlar için küresel hizmetlerini sınırlamayı
amaçladı. Twitter yöneticileriyle hemen iletişime geçerek, Twitter hizmetlerini
kısıtlamanın o dönemde İran'daki hareket aktivistleri üzerindeki etkisi
konusunda uyardık. Sonuç olarak, Twitter onarım programını erteledi.
Üst düzey Mısırlı gazeteci Hasaneyn Heykel, Temmuz 2009'da
el-Cezire kanalı ile yaptığı röportajda bazı düşündürücü haberleri anlattı ve
şunları söyledi:
“İran seçimlerinden
sadece iki gün önce internette ve Twitter'da, hile yapıldığı ve buna karşı
protesto yapılması gerektiğine dair 18 bin mesaj yayınlandı ve bunların daha
sonra İsrail'deki kullanıcılar tarafından tweetlendiği ortaya çıktı. Pehlevi
rejiminin düşmesiyle birlikte İsrail etkisini kaybetti ve bu nüfuzu yeniden
kazanmaya çalışıyor. İran beklenmedik bir şekilde saldırıya uğradı, ancak
huzursuzluğa rağmen birlik ve beraberlik içindedir. Bu, İran'a karşı sınırsız
bir savaştır. İran seçimlerinden önce ve sonra, kargaşayı alevlendirmek ve
kışkırtmak amacıyla binlerce web sitesi etkinleştirildi. ABD Kongresi İran'ın
devrilmesi için 400 milyon dolar ayırdı."
Başbakanlık Ofisi ile iletişim; 20 yıllık ağ
Ancak Yeşil Hareket ayaklanmasının liderlerinin ABD ile
koordinasyonu o günlerle sınırlı değildi. Eski bir ABD Ulusal Güvenlik
Danışmanı olan Michael Ludin, dört ay sonra Yeşil Hareket şeceresi hakkında iki
kez konuştu. Ludin, 28 Aralık 2010 yılına FDD (Demokrasiyi Savunma) Vakfı'nda
konuştu ve şunları söyledi: “Bu hareket 2009'da başladı ama size, bu hareketin
köklerinin 1980'lerin ortalarına kadar uzandığını ve farklı aşamalarda
geliştiğini bildiğimizi ve belgeleyebileceğimizi söylüyorum. Bu konuda
söyleyecek daha çok şeyim var ama konuşmamı burada kesiyorum.”
O yılın ekim ayında Radyo Ferda'ya konuşan Ludin,
McFarlane'in gizli görüşmelerine atıfta bulunarak, "İnandığım şey Amerika
Birleşik Devletleri ile ilişki kurmak isteyen insanların varlığıydı" dedi.
“Bu insanlar kimdi?” diye sorulduğunda ise , “Konuştuğumuz kişiler, başbakanlık
makamından, Mir Hüseyin Musevi'nin makamından ve çevresindekilerden insanlardı”
dedi.
5 Mayıs 2014’te Musevi'nin güvenlik danışmanı “Muhsin-K”
başbakanlık döneminde Şark gazetesine verdiği röportajda, "Ben Musevi'nin
istihbarat ve güvenlik konularında danışmanıydım. Benim, Sayın Musevi adına,
Sayın Haşimi'ye de rapor verme yetkim vardı. Amerikan heyeti bir risk alarak
İran'a geldi. Onlara kasıtlı olarak İrlanda pasaportu ile gelmelerini söyledik.
Amerikan pasaportu ile gelselerdi, bu durum ortaya çıkardı.”
Obama: Yeşil Hareket'ten sonra yaptırım uygulamaya karar
verdik
Obama'nın hatıra kitabı geçen yıl yayınlandı. Obama bu
kitapta şu ifadelere yer verdi: "Yeşil Hareket İran'da yaşanmasaydı benim
yönetimim sert yaptırımlar uygulamaya karar vermezdi. Bush döneminin
yaptırımları sembolikti. Ben ağır yaptırımlar uyguladım."
İranlıların ulusal gururuna aykırı davranışlar
Los Angeles Times 2 Ekim 2009’da şunları yazdı: "İranlıların
ulusal gururunun aksine, muhalefet ve Yeşil Hareket Batı baskısından memnundu.
Bir muhalif, yeni bir nükleer santralin varlığının ortaya çıkarılmasının
baskıyı artıracağını ve bunun Yeşil Hareketi tatmin edeceğini söylüyordu. Ancak
çoğu İranlı, nükleer programda uzlaşmaya karşı çıkıyordu. Bu, devrimden önce de
var olan ulusal bir duyguydu. Eski Mossad şefi Efraim Halevi de Batı baskısı
arttıkça İran'da hoşnutsuzluğun artacağını umduğunu söylüyordu."
Aşı yapmayın, felç edin
Los Angeles Times ayrıca 20 Ekim 2009'da Jhon Hanna adlı bir
Amerikalı yetkilinin muhalefet ve Yeşil Hareket liderlerinin temsilcileriyle
istişare ettiğini açıkladı. Hanna,
gazeteye şunları söyledi: "Kesinlikle, Yeşil Hareket liderliğine
yakın bazı kişiler de dahil olmak üzere İranlı muhalif aktivistlerin yakın
tarihli bir toplantısından duyduğum mesaj, yaptırımların uygulanması ve
yaptırımların mümkün olduğunca şiddetli olması gerektiğiydi. Zayıf veya
kademeli yaptırımlar, rejimin yalnızca yeni duruma uyum sağlamasına izin
verecektir. Onlar, ambargonun etkili olabilmesi için şok edici bir şekilde
uygulanması gerektiğini, aşı yapılmaması, felç edilmesi gerektiğini söylediler.
Vatanını Satanlar ve İran halkına baskı yapılması talebi
Akaryakıt Tüketimi Kuruluşunda "Mehdi-H’nin” meslektaşı
ve arkadaşı olan Nik Aheng Kevser, bazı ses dosyalarını yayınlayarak şunları
söyledi: "Mehdi ve ben temas halindeyiz. O beni aradı ve yaptırımlar
konusunda Amerika Birleşik Devletleri'nde birileriyle görüşmemi istedi. Washington'da
kimlerin daha ağır yaptırımlar uygulamaya teşvik edilebileceğini bilmek istedi.
Yaptırımlar hakkında çeşitli kişilerle konuşmuştu. 13 Ekim 2010'da Dubai'den
arayıp Hazine yetkilileriyle görüşmemi istedi. Yaptırımların Ahmadinejad
hükümetine saldırma konusunda çok etkili olduğuna inanıyordu. On iki yıl sonra,
Komisyoncular Merkezi'nin bir üyesi olan “Faiz-H”, Insaf News'e verdiği bir
röportajda kaba bir şekilde şunları söyledi: " ABD seçimlerinde Sayın
Trump'ın seçilmesini isterdim. Trump'ın İran'a uyguladığı baskılar nedeniyle
eninde sonunda bir politika değişikliği olabilir. Belki Sayın Trump'ın baskısı
devam etseydi, sonunda politikalarımızı değiştirmek zorunda kalacaktık."
Terör örgütlerinin Musevi'ye desteğinin sırrı
Yeşil Hareket, Batı'nın düzenlediği en karmaşık renkli darbe
operasyonlarından biriydi. Bu operasyonda yeni ikiyüzlülüklerle birlikte
monarşist ve terörist gruplar (münafıklar örgütü vb.) rol oynuyordu. Sokakta,
isyancılarla birlikte terörist grup üyeleri sabotaj, ayaklanma, kışkırtma,
suikast ve camilere saldırılar düzenliyordu. Bu kişilerden bazıları, Aşura'ya
saygısızlık sırasında tutuklandı. Ancak Musevi, bu saygısızlığı yapan kişileri
"Allah’ı arayan insanlar" olarak adlandırdı!
Londra'da bir düşünce kuruluşunun kurulması
Bir sonraki konu, Muhacirani, Kadivar, Abdül Ali Bazergan,
Suruş ve Genci’nin katılımıyla Londra'da "Yurtdışı Yeşil Hareket düşünce
Kuruluşu’nun” oluşturulmasıydı. 20 Haziran 2015'te WikiLeaks, Suudi Dışişleri
Bakanlığı belgelerini yayınladı. Bunlardan biri, reform hükümetinin eski ve
kaçak İrşad Bakanının (Londra'daki Yeşil Hareket düşünce kuruluşu başkanı) oğlu
için burs başvurusuydu. Bu mektup Suudi Kralı Faysal'a yazılmıştı. İstenilen
burs, Doktora derecesi için 2011'den 2015'e kadar 4 yıl burs içindi ve mektubun
sonunda Warwick Üniversitesi'nin bulunduğu şehirde bir ev kiralamanın
maliyetinin de bursa dâhil edilmesi gerektiği belirtildi.
Ayetullah Humeyni’den intikam almak için karmaşık proje!
26 Mayıs 2013’te Kadivar yönetimindeki Jaras web sitesi,
“Ayetullah Humeyni’ye karşı Ayetullah Humeyni” başlığıyla bir makale
yayınlanarak Yeşil Hareket liderlerinin ikiyüzlü yapısını daha da gözler önüne
serdi. Bu makalede, Hatemi ve Musevi gibi bazılarının İmama atfedilen İmam
(r.a) tabirini tahrif ederek, İmam ve rehberden intikam alınması çağrısında
bulundukları belirtildi ve şu ifadeler yer aldı:
"Geçiş için siyasi iklime uygun teorilere ihtiyacımız
var. Bu geçiş, Ayetullah Humeyni'nin çevresindekiler arasındaki uçurumun kusuru
üzerinden gerçekleşmelidir. Ayetullah Humeyni'nin bir grup öğrencisi
Hamanei'nin yanındadır. Diğer grup ise birkaç yıldır (özellikle Yeşil
Hareket'ten sonra) demokrasiye! yaklaşıyor. Bu kategoride Musevi, Kerrubi,
Hatemi ve Haşimi var. Stratejimiz bu boşluğun üzerinden manevra yapmak
olmalıdır. İkisi arasındaki ayrım her gün daha net hale getirilmelidir. Bu
görüş esasınca, Ayetullah Humeyni’ye Hamanei ile yaptığımız anlaşmanın aynısını
yapmamalıyız. Sayın Humeyni ve yazdığı metinler tarihin bir parçası olarak
eleştirilmelidir.”
Ancak Yeşil Hareket ayaklanmasının yenilgisine ve
kurucularının ve işbirlikçilerinin ebedi lanetine yol açan şey, onun din
karşıtı ve İran karşıtı doğasıydı. Kiyan çevresinin etkili üyelerinden biri
olan Mecit Muhammadi; Katılım Partisi, Devrimci Mücahitler Örgütü, ulusal-dini
grup vb. grupların liderlerinin toplandığı 1999 ve 2009 yıllarındaki vekâlet
ayaklanmalarının ana organizatörlerinden biridir. Ülkeyi terk ettikten sonra
bazı Amerikan merkezlerinde görev yapmıştır. Yeşil Hareket ayaklanmasının bu
destekçisi Ekim 2009'un sonlarında Radyo Ferda'nın internet sitesinde şöyle
yazmıştı:
"Yeşil Hareketin
üyeleri riyazet ehli değildir. Kısa şort ve üstlerle dışarı çıkmak istiyorlar.
Bazen sine vurmak ve canları isterse bir kadeh şarap içmek istiyorlar. Halkın içinde
oruçlarını yer ve bir taraftan da“Allah’tan bir zafer ve çok yakın bir fetih”
sloganı atarlar. Cuma namazlarında Haşimi'nin arkasında ayakkabılı ve kadın
erkek karışık bir şekilde namaz kılarlar ve salavat yerine ıslık çalıp
alkışlarlar!
Kiyan çevresinin aynı üyesi, 9 Ocak 2010’da, Munteziri ve
Sanei’nin müderrisin camiası tarafından merciiyete uygun olmadığının
açıklanmasının ardından, Radio Ferda'nın web sitesinde şunları iddia etti:
“Müderrisin Camiasının bu tutumu ile sadece merciiyetin adı kalmış ve İran
İslam Cumhuriyeti ve Şii merciiyet kurumu yıkılmıştır.” Aynı dönemde sokaktaki
bazı isyancılar "Gerçek Müçtehid / Munteziri, Sanei" sloganları attı.
Şarap içilen, kısa etek giyilen, açık bir şekilde orucun yendiği
bir İslam’ın artık bir müçtehit ve din adamına ihtiyacı yoktu, tabi İslam’ın
aslını kökünden sökmek dışında!
Kim Allah’a karşı gelirse yenilir
CIA ve Kiyan şebekesinin bu üyesi, 26 Ekim 2009’da, Yeşil
Hareket ayaklanmasının düşüşünü gördükten sonra, Radyo Ferda'ya şunları itiraf
etti: "İslamcılık, Yeşil Hareket için en ciddi engel ve en tehlikeli
sorundur. İslam Cumhuriyeti'nin
kurulmasına ve devam etmesine yol açan kültürel ve sosyal kökler İran
toplumunda hala canlıdır. Yeşil Hareket için ciddi bir tehdit olan şey İslam
Cumhuriyeti'nin adı değil, İran'da güçlü olan İslamcılıktır. İslamcılığı
ciddiye almak gerektiğini, hükümeti otuz yıldan fazla bir süredir ayakta
tutmasından anlayabiliriz. Bu ideoloji nefes aldığı sürece, onu yıkmak ve ona
darbe vurmak çok zordur. İslam Cumhuriyeti'nin kritik ve temel noktası, veliy-i
fakih veya Ayetullah Hamanei’nin konumu değil, İslamcılıktır."
Vatanı satmak ve casusluk bir meslektir!
Kiyan Hareketinin bu üyesi, 2 Ocak 2011’de Siyonist bir
casusun infaz edilmesinin ardından "casusluk mesleği" ilkesini
savundu ve Radyo Ferda'da şunları yazdı: "Casusluk günümüz dünyasında
ahlaksız bir eylem değil, bir meslektir! Bilgi piyasasında herkes bilgi sağlama
ve elde etme arayışındadır!!!”