HTŞ’nin Şeyhleri; Ilımlılık Hikayesinde Yeni Fasıl

GİRİŞ: 01.04.2025 12:31      GÜNCELLEME: 01.04.2025 12:31
Rasthaber -  Gazeteci yazar Fehim Taştekin sosyal medya hesabında yaptığı değerlendirmede HTŞ Lideri Colani’nin müftülük makamına Şeyh Usame Er Rıfai’yi atamasını ve Colani’nin kapsayıcılık ve ılımlılık yalanını ele aldı.

Taştekin’in konuşması şu şekilde;

Türkiye Bir Avuç Hukuk Tanımaz Zümrenin Elinde Giderek Yok Oluyor

Merhaba arkadaşlar hoş geldiniz. Bugün Türkiye ayaktaydı, İstanbul ayaktaydı. Bir taraftan Suriye'de de önemli gelişmeler vardı. İkisinin birbirine katarak böyle bir giriş yapmak istiyorum bugünkü yayınıma. Ta başından beri Suriye'deki gelişmeleri okurken biraz da erken uyarı kabilinden Türkiye'nin geleceğini buradan görün diyerek bugünlere geldik. Çaresizce Türkiye'deki gidişata bu ülke bitmiştir diye baktık. Ama Gezi olaylarından 12 yıl sonra İmamoğlu protestolarının kazandığı kitlesellik biraz umudumuzu yeşertti, itirazlar yükselmedikçe, ciddi bir direnç gösterilmedikçe Türkiye bir avuç hak hukuk tanımaz doyumsuz zümrenin elinde giderek yok oluyor. Saraçhane başta olmak üzere farklı meydanlardan, kentlerdeki Alanlardan ve bugün de Maltepe mitinginden sonra enseyi karartmayalım diyebiliyoruz. Suriye'nin dönüşümü ibret verici ve Türkiye'ye de ayna tutuyor. Türkiye'deki yeni dinamizm birazcık da işte bu korkuları belki tersine çevirecek bir oluşumu beraberinde getirir diye ümit ediyoruz. Çünkü Türkiye? Türkiye'deki vaziyet buyken Suriye'ye dönelim.

77-82 yılları arasında IŞİD vari şiddet olaylarıyla sadece rejim değil, toplum nezdinde de mahkûm edilmiş Müslüman Kardeşler'in farklı tonlardaki türevleri, bugün ülkeyi ele geçirmenin zaferini yaşıyor. HTŞ'nin kontrol ettiği dairede bir balayı var. 8 Aralık'tan beri sürüyor. Fakat kendilerine açılan kredinin de bir sonu var. Rejimi oturtmak, ülke genelinde kontrolü sağlamak ve ekonomik çarkı döndürmek için şimdiye kadar sergiledikleri pragmatizmi sürdürmek zorundalar. Yoksa ömürleri tükeniyor. Bugün pragmatizmin devamına dair iki yeni sayfadan bahsetmek istiyorum. Birkaç gün önce, 2021'de Beşşar Esad'ın lağvettiği Suriye müftülük makamındaki son isim olan Şeyh Bedreddin Hasun'un hazin sonuna tanık olduk. Bir süre önce Halep'teki evi HTŞ'nin tekfirci güçleri tarafından basılmış ama evde olmadığı için yakalanmamıştı. Geçen cuma günü tedavi için Amman'a gitmek üzere Şam'daki havaalanına vardığında hemen derdest edildi, derdest edildi ve bir esir gibi gözüne bant geçirildi. Artık başına ne gelir bilmiyoruz. Bugün HTŞ tarafından geçici cumhurbaşkanı ilan edilmiş olan Ebu Muhammed Colani, Suriye Müftüsü olarak Şeyh Usame Er Rifai'yi atadı. Bir de 15 kişilik yüksek fetva kurulu oluşturdu. Hemen HTŞ aklama timleri devreye girdi. Bunu radikal selefizmden uzaklaşan yeni bir ılımlılık adımı olarak sundular. Colani'nin selefi cihadi fakihlerden birini değil de sufi, gelenekçi, fıkıh usulü açısından muhafazakar ve Şam İslamını temsil eden birini müftü seçmesi büyük bir olay olarak değerlendirildi. Pek çok Batılı gazeteci ve yorumcu da bu hikayeyi satın alıyor. Colani açıkça, sözgelimi Alevileri katledip mülklerini ganimet olarak çökmeyi vaaz eden ve bunun için fetva veren HTŞ ulemasından birini müftü yapamazdı bu koşullarda. Bu siyaseten intihar olur pragmatizmi işte şu anki yürüttüğü pragmatik politikaları buna izin vermez. Ama müftü olarak seçtiği kişi de açıkçası 6 Mart'ta Alevi katliamdan hemen önce rejim kalıntılarına karşı savaş çağrısı yapan, haliyle işlenen cinayetlerin de önünü açmış olan bir isim. Sufi olması bu çağrıları yapmasına engel olmadı. Rifai, Esad'a karşı silahlı isyanın ruhani lideri sayılıyordu. Nusra'dan HTŞ’ye dönüşmüş bir yap sanıldığı gibi yani Colani'nin liderliğindeki yapıya sanıldığı gibi çok uzak bir isim de değil. HTŞ ile diğer İslamcı örgütler arasında birleştirici olmaya çalıştı yıllarca. Biraz bunu anlamak için geçmişe gitmek lazım.

Suriye İslam Konseyi: Paralel Diyanet

İslamcı güçlerin oluşturduğu bir Suriye İslam Konseyi var. Konsey 2014'te 40 örgütün desteğiyle 128 alimin katılımıyla İstanbul'da kurulmuştu. Başına da Rifai getirilmişti. Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı kastediyorum bunlarla yakın çalıştı, destek verdi. Vakıf da kurdular. Türkiye ve Suriye'de yürütülen dini eğitim faaliyetlerinde bir paralel Diyanet gibiydi özellikle yani Türkiye Suriye sahasına intikal ettikten sonra askeri güçleriyle oralarda çok sayıda dini faaliyet yürütüldü. Bunlar bu ekiple işbirliği halinde yürütüldü. Haliyle Rifai'nin Suriye müftüsü olması Ankara'yı da bir hayli mutlu etmiştir diye düşünüyorum. Rifai bu konsey tarafından zaten Suriye müftüsü ilan edilmişti yani hali hazırda fiilen dışardan bir müftü olarak kendisi zaten bu örgütler arasında kabul gördü. Ne zaman oldu Esad, Ekim 2021'de Suriye müftülük makamını ilga ettiği zaman. Yani müftülük makamını kaldırıp yerine fıkıh ilmi konseyini kurmuştu Esad ve onun üzerine de muhalif güçler biz o zaman Suriye müftüsünü kendimiz seçiyoruz diyerek müftüyü seçmişlerdi zaten Esad'ın atadığı müftüyü tanımıyorlardı Vardı. Rifai muhafazakar sufi gelenekten geliyor burası doğru ama siyaseten Selefilerle de birlikte çalıştı, omuz omuza çalıştı. Suriye İslam Meclisi'nde sufilikten Selefiliğe varan geniş bir yelpazeden bahsedebiliriz. Yani 128 kişilik bir ekipten söz ediyoruz içinde farklı akımlardan isimler vardı. Konseyde Rifai'nin liderliğindeki Zeyd Cami cemaati öne çıkıyor. Zeyd Cami cemaati, Şam'daki Zeyd bin Sabit Camisi'nde toplanmış. Grubun ismi Şeyh Rifai’nin Babası Şeyh Abdülkerim Rifai'nin kurduğu bir yapı. Babası bu caminin imamı idi. Suriye'de sayılan sevilen bir isimdi. Cemaate liderlik işte. Sonra oğullarına geçti.

Küçük oğlu Şeyh Sarıye İstanbul'da öldü. O da Şam'daki caminin imamı idi. Cami sufi bir akım. Tef çalarak yaptıkları zikirler. İşte tekfirci selefileri ifrit ediyor. Malum Selefiler zikre bidat sayıyor. Yani dine sonradan girmiş İslam. İslam dışı pratikler olarak görüyorlar bunları. Hatta Rifai Şam'a dönünce cemaati onu işte tef eşliğinde zikirle karşılamıştı ve bu da HTŞ tarafından eleştirilmişti. Ya da HTŞ 'ye yakın isimler tarafından. Fakat bunlar aynı zamanda muhafazakar tarafı güçlü bir cemaat. Yani Selefilere yakın ya da Selefiliğe kaçan tarafları da var. O yüzden Müslüman Kardeşler ile araları iyi. Siyasal İslam'ı temsil ediyor Müslüman Kardeşler. Ama Suriye kolu Müslüman kardeşlerin Suriye kolu epeyce farklı. Mısır'dakinden epeyce farklı en azından. Hatta Refahiye Müslüman Kardeşler'in ruhani liderlerinden biri olarak görenler de var. Yani biraz belki ezbere söyleniyor ama aralarındaki bu yakınlığa atfen de bu bağlar kuruluyor.

Rifai, Müslüman Kardeşler'in silahlı kalkışmada bulunduğu yıllarda, 81'de özellikle örgütle ilişkilendirildiği için ülkeden kaçmıştı. Nereye? Suudi Arabistan orada kaldı, 93'e kadar. Suudilerin araya girmesiyle Hafız Esad dönmesine izin verdi. Sonra oğul Beşar Esad zamanında 2004, 2005'te Şam Baharı dedikleri açılım süreci sırasında Rifai'nin birtakım faaliyetler yapmasına izin verilmişti. 2011'de gösteriler patlak verdiğinde Rufai muhaliflere destek oldu. Vaaz verdiği cami basıldı, kendisi darp edildi, hastaneye kaldırıldı. Sonra da Türkiye'ye geldi. Faaliyetlerini Türkiye'den yürütmeye başladı. Suriye İslam Konseyi'ni oluşturan bir diğer güçlü kol yani işte bu cemaatten bahsettik.

Diğer kol Müslüman Kardeşler, daha doğrusu Müslüman Kardeşler'in uzantısı olan Suriye Ulema Birliği. Bu birliğin, yani bu birlik ile yakın çalışan, daha doğrusu Müslüman Kardeşler'in, Küresel Ulema Birliği'nin başındaki olan Yusuf el Kardavi’yi tanıyorsunuz işte Suriye'de 2011 sonrası katliamlara cevaz veren tartışmalı fetvalarıyla öne çıkmıştır ve bu fetvalarla göçüp gitti. Bu süreçte Rifai, neden öne çıkıyor ya da çıktı, Suriye'de İslamcı güçler birbirini boğazlamakla meşguldü. Aralarında çok kanlı çatışmalar, kavgalar, bölünmeler hiçbir zaman bitmedi. İşte Rifai ümmeti birleştirecek, ihya edecek bir alim olarak, işte arabulucu vasfıyla vesaire öne çıktı. O ümmetin içinde herkes var tabi. IŞİD'in Suriye yapılanması, Nusra Cephesi yani bugünkü HTŞ de var. Fakat Konsey'in HTŞ ile arası aslında o kadar iyi olmadı. Çünkü örgütler arası çatışmalarda HTŞ’ye karşı Ahrar-ı Şam gibi örgütlerden yana fetvalar yayınladı bu Suriye İslam Konseyi. HTŞ bunları dışarıdan gazel okuyan alimler olarak küçümsedi ve işte karşılıklı birtakım suçlamalar, atışmalar falan eksik olmadı ama bir düşmanlıktan söz edebilir miyiz? Hayır bir düşmanlık derecesinde bir şey değil. Çünkü HTŞ, İdlib'i ele geçirdikten sonra başka örgütlerle birlikte ele geçirmişler. Bir koalisyon vardı, hepsini elimine etti, temizledi. Tek başına orada iktidarını kurdu. İşte o sıralarda da bu fetvalarla eleştiri aldı. Suriye İslam Konseyi ayrıca Türkiye'nin Suriye'deki askeri operasyonlarına destek veren fetvalarda yayınladı yani biraz ilginç olabilir ama oldu bunlar. IŞİD ve Suriye demokratik güçlerine karşı savaşı meşru mücadele olarak nitelendirdi. Silahlı grupları Fırat Kalkanı harekatına katılmaya çağıran fetvalar verdi. Bu fetvalar aynı zamanda ganimetlerin nasıl pay edileceği ve esirlere nasıl muamele yapılacağını da ayrıntılı bir şekilde anlatıyordu.

Ilımlılık Abidesi Olarak Sunulan Bir Rifai

Ilımlılık abidesi olarak sunulan bir Rifai'nin bu işte yakın tarihteki sicili aşağı yukarı böyle. Tabii burada da bitmiyor dahası da var. Mesela 2021'de, 6 Ağustos'ta Azez'de Cuma hutbesinde kadınları hedef almıştı. Birleşmiş Milletlerle iş yapan kuruluşlarda görevli Suriyeli kadınları ağır bir şekilde eleştirmişti. Onları kafir kuruluşların rehberliğinde Müslüman kadınlar arasında fesat yaymakla görevli kadınlar olarak nitelendirdi. Kadın erkek eşitliğini savunanlara saldırdı işte. Cinsiyetçi, eşitlikçi söylemleri tehlikeli bulduğunu, çocukları bunlardan uzak tutmak gerektiğini vurguladı. Türkiye'nin kontrolündeki bölgede faaliyet gösteren dernekleri küfür, delalet ve ateizmi yayan örgütler olarak lanetledi. Rifai 2021'de de Taliban'ın Afganistan'da iktidara dönüşünü zafer olarak kutladı. Evet, çizgi olarak böyle. Son fetvası da aslında fecaat arz ediyor. Onu az önce birazcık zikrettim Suriye İslam Konseyi olarak 6 Mart'ta HTŞ güçlerinden birkaçının öldürüldüğü saldırıdan hemen sonra eski rejimin kalıntılarına karşı direniş her Müslümanın görevidir diyen bir fetva yayınladı. Tüm Suriyelileri devrik rejimin kalıntılarına karşı mücadeleye çağırdı ve 7 Mart Cuma günü Esad'ın kalıntılarına karşı devleti desteklemek amacıyla meydanlarda ve camilerde gösteri çağrısı yaptı. Bu çağrılar üzerine tüm silahlı gruplar sahile akın ettiler ve Alevi avına çıktılar. Şimdi kim sorumlu bundan? Fetvayı veren, çağrı yapan kim? Ilımlı olan kim? Bunları şimdi biz de soruyoruz. Özetle Suriye İslam Konseyi silahlı isyanın fetva makamıydı. Yani 2014'ten beri silahlı isyan 2011'de başladı. Şimdi de HTŞ'nin hizmetinde. Müslüman Kardeşler de bu atamaları memnuniyetle karşıladı. Rifai’yi tebrik etti. Colani'nin ilan ettiği yüksek fetva kurulunda Şam ekolü diyebileceğimiz ekol, Şam'lılar ve Şam'da eğitim görmüş olanlar, Şam İslamı olarak da bilinen akımın temsilcileri ağırlıkta.

Bu HTŞ destekçileri arasında Suriye'nin dokusuna uygun bir seçim olarak görülüyor. HTŞ destekçisi dediğim HTŞ’liler değil, dışarıdan HTŞ’yi al, allayıp pullayan, aklayan kesimleri kastediyorum ama HTŞ'nin uleması da 15 kişilik kurulda yer alıyor. Onlardan biri Şeyh Abdurrahim Attun. Önemli bir isim. Güçlü bir selefi aslında. 2012'de Suriye'ye döndü, sonra Nusra cephesine katıldı. Yani IŞİD'in Suriye yapılanması olan Nusra cephesine katıldı. Colani'ye yön veren isimlerin başında geliyordu. Çok yakınlar, hala çok yakın. İdlib'te HTŞ'nin kurduğu fetva kurulu var. O da Yüksek Fetva Kurulu onun başındaydı. Colani’yi El Kaide'den ayrılmaya ikna eden kişi olduğu da söyleniyor. Yani HTŞ'nin dış ilişkilerinin geliştirilmesi yönündeki çabaları vesaire böyle. Onunla ilgili olumlu olarak onun da değişti ve bu değişime öncülük ettiği yönündeki olumlu anlatılarda ismi geçiyor Colani'nin fetva kurulundaki adamı. Yeni Fetva Kurulu yani Suriye'nin Genel Yüksek Fetva Kurulu'ndaki adamı bu. Bunun üzerinden tabii ki kurula yön verebilir, istikamet verebilir. Bir de Enes Ayrut var. HTŞ'ye yakın başka bir isim. Son zamanlarda HTŞ’ye yakınlaşmış bir isim. Bunun dışında Şeyh Hayrullah Talip, Enes El Musa bu ikisi Müslüman kardeşlere yakın isimler olarak bahsi geçiyor. Bunun dışında HTŞ’ye karşı çıkmış olan, geçmişte HTŞ çizgisinin uzağında olan isimler de var Şeyh Muhammed Ratıb el-Nabusi, Şeyh Muhammed Ebul Hayr Şükrü. Şeyh Muhammed Naim el Arkarusi, Şeyh Abdulfettah el-Bezm vesaire. Şimdi baktığımız zaman bu isimlere Colani selefler, sûfiler ve gelenekçileri fetva kurulunda bir araya getirmiş gözüküyor.

Alın size çeşitlilik dediği bir durum var ama özü itibarıyla bu isimler son derece gelenekçi. Yani ılımlı dedikleri isimler de gelenekçi, muhafazakar, sufi dedikleri isimler de gelenekçi ve muhafazakarlar ama fıkıh usulü açısından farklı referanslar kullanacaklardır ve kesinlikle de aralarında sorunlar, çatışmalar çıkacaktır. Çünkü dediğim gibi referansları birbirinden oldukça farklı isimler bunlar. HTŞ'nin radikal selefi kanatları bundan çok memnun gözükmüyor şimdiden Colani’yi şeriat devleti kurma hedefinden sapmakla eleştirenler var, bu İslamcılar ile İslamcılar arasındaki kavga, yani Suriye'nin seküler ya da farklı kesimlerinin ne dediği şu an anlattığım şeyler, onların ne dediği değil, tamamen İslamcı güçlerin kendi aralarındaki farklılıklardan söz ediyorum. Fakat bu seçim farklı İslamcı güçler arasında Colani’nin otoritesini sağlamlaştırmaya yarayabilir. Yani birazcık farklı ve geniş kesimlerde saygı uyandıran isimleri fetva kuruluna aldığını söyleyebiliriz.

Colani'nin Meşruiyet Kazanmadaki İkinci Hamlesi

 Colani bugün geç saatlerde hükûmetini açıkladı. Ben bu yayına girerken isimlerin tamamı henüz gelmemişti birkaçını gördüm. İçişleri Bakanı, Savunma Bakanı ve Dışişleri Bakanı HTŞ kadrolarından yani Dışişleri ve Savunma Bakanı değişmedi. Muhaberatta muhaberatın başına getirilmiş olan Enes Hattab, İçişleri Bakanı oldu. Bunlar El Kaide, IŞİD çizgisinden gelen isimler ve de HTŞ'nin çok böyle merkezindeki isimler. Haliyle rejimin ana kolonlarını tutuyorlar. Öyle diyebiliriz. Eski muhalif kadın aktivist Hint Kabawat, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına atandı. Bu rejimin vitrinindeki isimler bunlar. Farklılığı işte sağladık diyebilecekleri isimler. Bunun dışında teknokratlar ağırlıktadır. Suriye Demokratik Güçleri, Suriye Demokratik Meclisi ya da örgütsel diğer yapılar, Dürzilerin örgütlü yapıları ya da farklı Kürtlerden vesaire bunlardan hiçbir isim yok anladığım kadarıyla yok. Tabii ki bunlar üzerinde daha detaylı çalışmamız lazım. Çünkü dediğim gibi bu isimler henüz çıkmamıştı. Fakat ön bilgiler bu yöndeydi. Haliyle bu katılım ve çeşitlilik iddiası biraz havada kalıyor. Bazı makyaj operasyonları yapıldı diyebiliriz. Teknokratlardan mesela hemen hızlı bir şekilde bir Kürt bakan ismine denk geldim. Afrinli fakat herhangi bir kurumu, örgütü vesaire temsil etmiyor anladığım kadarıyla. Zaten örgütsel temsiliyet olmayacak diye bunu peşinen söylemişlerdi. O yüzden Suriye Ulusal Koalisyonu ya da Cenevre'deki görüşmelere katılan heyetten, Astana'daki görüşmelere katılan heyetten herhangi birileri yok anladığım kadarıyla farklı isimlerle yönetime katılımı artırdığı görüntüsü veriyor. Ama bu zaten Avrupa Birliği'nin beklentileri var. Amerika'nın söyledikleri var ama bu farklı farklı görüntü, yani vitrine çıkarılan isimlerle oluşturulan bu görüntü patronun HTŞ olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir. Burada zaten Başbakanlık kaldırıldı, işte Anayasa deklarasyonuyla tek söz söyleme yetkisi tek adamlık rejimi diyebileceğimiz bir yetki Colani’ye verildi? O yüzden de bakanlar burada teknokratlar olarak işlerini yapacaklar. HTŞ'nin emri altında. HTŞ meşruiyet kazandıkça kendi rejimini inşa etmeye devam edecek.

 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM