Siyonist diplomat Alon Bancas Pazar günü Haaretz gazetesinde
yayınlanan bir makalede, Siyonist rejimin politika ve eylemlerinin İran'ın
nükleer programının mevcut gidişatını veya bu konuda olası bir anlaşmayı
etkileyebilecek düzeyde olmadığını yazdı.
Alon Bancas şu ifadelerde bulundu: ‘Tel Aviv rejiminin ilk
hatası, yaptırımların İran hükümetinin çöküşüne yol açabileceğini düşünmesiydi,
ancak yaptırımlar beklentilerin aksine bu amacı gerçekleştirmedi.
Buna tüm yaptırımlar dâhildir; yani hem 2015 nükleer
anlaşmasından önce uygulanan yaptırımlar hem de ABD'nin 2018'de Nükleer Anlaşmadan
çekilmesinden sonra uygulanan yaptırımlar.
Tüm yaptırımların güvenlik varsayımı, İran'daki egemen
rejimi ortadan kaldırabileceğiydi. Ancak bu varsayım hedefe bin ışık yılı
uzaklıktadır.’
Bu Siyonist diplomat, Siyonist rejimin ikinci hatasını, bu
rejimin Rusya ve Çin'in İran'la karşı karşıya gelmesi varsayımı olarak
değerlendirdi ve şunları yazdı: ‘Çin ve Rusya'nın sonunda sabrının tükeneceği
ve İran'ın nükleer programının gelişmesini engelleyeceği varsayımı yanlıştı.
Rusya ve Çin'in İran'ın nükleer programının askeri kısmını geliştirmekte ısrar etmedikleri
doğrudur. Ancak, ABD'nin girdiği herhangi bir askeri çatışmadan her iki ülkenin
de çıkar sağlayacağı bilinmelidir.’
Bu İsrailli diplomat, İsrail’in İran’ın askeri nükleer
programını tek tehdit olarak varsaymasını bu rejimin üçüncü hatası olarak
değerlendirdi. Alon Bancas, bölgedeki İran yanlısı grupları nükleer bombadan
daha tehlikeli olarak nitelendirdi ve şunları yazdı: ‘Nükleer anlaşma imzalansa
bile İran bu grupları desteklemekten vazgeçmeyecek ve bu politikanın devam
etmesi İsrail'e daha ağır zararlar verecektir.
İran'ın bölgesel politikası ve direniş gruplarına destek
konusunun nükleer anlaşmaya dâhil edilmemesi, Siyonist rejimi aynı şekilde
tehlikeye atıyor.
İran'ın nükleer silah üretmesini şu ana kadar engelleyen tek
faktör, Tahran'daki karar vericilerin böyle bir niyetinin olmamasıdır. Aksi
takdirde, şimdiye kadar hiçbir şey onu durdurmadı.’
Bu Siyonist diplomat ayrıca, Tel Aviv ve Washington arasında
İran'ın nükleer programı konusundaki anlaşmazlığa da değindi ve şu iddialarda
bulundu: ‘ABD nükleer silaha sahip bir İran'ı kabul etmeye hazırlanıyor. Ancak
İsrail'in resmi tutumu, İran'ın nükleer programının askerileştirilmesinin bu
rejim için varoluşsal bir tehdit olacağını ve Batı Asya'da bir nükleer
silahlanma yarışı yaratacağını vurgulamaktadır. Öte yandan İran'ın müttefik
grupları İsrail'e yönelik saldırılarını giderek artırıyor.
Tel Aviv rejiminin ikiden fazla seçeneği ve çözüm yolu yok;
birincisi, ya nükleer anlaşma İran'ın nükleer programının bütünlüğünü yok
edecek ya da İsrail rejimi askeri bir saldırıda İran'ın nükleer programını yok
edecek ve bu her iki seçeneğin de Amerika Birleşik Devletleri ve Tel Aviv’i
destekleyen ülkeler de dâhil olmak üzere dünyada alıcısı yok.’
Bu Siyonist diplomat yaptırımların başarısız olduğunu itiraf
ederken, ABD hükümetinin İran Temsilcisi Robert Malley daha önce 4 Ağustos'ta
bir televizyon programında İran'a maksimum baskı ve yaptırım uygulama planının
korkunç bir şekilde başarısız olduğunu itiraf etmişti.
Öte yandan, Pazartesi günü öğleden sonra Avusturya'nın
Viyana kentinde İran'a yönelik yaptırımların kaldırılmasına ilişkin müzakereler
devam ederken, Siyonist haber kaynakları dün bu rejimin dışişleri bakanının bu
müzakereleri engellemek amacıyla Fransa ve İngiltere'ye gittiğini açıkladı.