Ayetullah Seyyid Yasin el-Musevi şu ifadelerde bulundu: ‘İran
İslam İnkılabı bölgede bir dönüm noktası oldu ve Irak, Suriye, Lübnan ve diğer
Arap ülkelerindeki müminler de onu takip ettiler. Bu inkılap, Saddam rejiminin
yıkılmasının ardından, zalim rejimlere karşı direnmeyi hedefleyen Şii ve Sünni müminlerin
birliğini sağladı.
Bugün dünyadaki ana güç merkezi ABD'dir, ancak İran bölgede bağımsızlığını
koruyabilen ve Amerika’nın hegemonyasıyla mücadele edebilen tek ülkedir.
İran'ın bölgedeki rolü, dünyanın mazlumlarını savunacak ve
mümin milletlerin bağımsızlıklarına kavuşmalarına yardımcı olacak bir güç
oluşturmaktır.
İran özellikle tekfirci terör örgütü IŞİD'e karşı Irak'a
verdiği destekte büyük fedakârlıklar yapmıştır. Irak topraklarında İslami
değerlerin savunulması uğruna çok sayıda İranlı komutan şehit düşmüştür. İran'ın
Irak'a destek vermesinin sebebi, sömürgeci ABD’nin zannettiği gibi değil, iman,
Allah'ın rızası ve İmam-ı Zaman’ın (af) rızası doğrultusundadır. İran İslam
Cumhuriyeti'nin tek hedefi budur.
İran’ın Rehberiyeti, Veliyy-i Fakih makamında İmam Mehdi’nin
(a.f) temsilcisidir ve görevi ümmeti hidayet etmek, onu adalet ve özgürlüğe
doğru yönlendirmektir.’
El-Musevi ayrıca Irak halkına mevcut fırsatları
değerlendirmeleri ve ülkeleri için daha iyi bir gelecek inşa etmeleri adına
çalışmaları çağrısında bulundu.
El-Musevi açıklamalarının devamında, “İmam Humeyni (r.a) ve
Ayetullah Hamanei, Irak'ı, Filistin'i ve İslam ümmetini savunmak uğruna neden
bu kadar büyük zorluklara katlanıyorlar?” sorusunu yönelterek şu ifadelerde
bulundu: ‘Bu liderler İslam ülkelerinin bağımsız olmasını, İslam ümmetinin
düşmanlarının tahakkümü altına girmemesini, askeri ve sivil güçlerinin kendilerini
savunabilecek yeterlilikte olmasını istiyorlar.
İran, endüstriyel bilgiyi Arap ve İslam ülkelerine sunan ve
paylaşan tek ülkedir. Diğer ülkeler müttefik veya dost olsalar bile bilgilerini
başkalarıyla paylaşmıyorlar. İran, füze üretimi ve diğer endüstrilerdeki bilgi
birikimini Yemen'e, Hizbullah'a ve diğer ülkelere aktardı.
Hacı Kasım Süleymani uzun bir zaman dilimi içerisinde tutarlı
bir eksen oluşturdu ve bu eksen Amerikalıları korkuttu. Eğer direniş ekseni
başarısızlığa uğrarsa Amerikalılar bizi hor görecek, aşağılayacak ve ülkemizin
bağımsızlığını ihlal edeceklerdir.
Bu süreçte Seyyid Hasan Nasrallah başta olmak üzere pek çok
büyük şahsiyeti kaybettik ama biz Seyyid'i kaybetmediğimizi söylüyoruz çünkü o
ölmedi, bizimle birlikte ve Hizbullah şehit Seyyid'in cenaze töreninden sonra eskisinden
daha güçlü bir şekilde ortaya çıkacaktır.’