PKK/YPG’nin destekçisi ABD’nin Suriye’de yaklaşık 900 özel
kuvvet askerini bulunuyor ve SDG’ye hava desteği ve istihbarat sağlamaya devam
ediyor. Ancak 20 Ocak’ta görevi devralacak olan Donald Trump, Washington’ın
Suriye’deki varlığına olan karşıtlığını bir kez daha dile getirdi. Trump pazar
günü X’teki paylaşımında büyük harflerle “AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ BU İŞLE
HİÇBİR ŞEKİLDE İLGİLENMEMELİ… DAHİL OLMAYIN!” diye yazdı.
SDG sözcüsü Ferhad Şami, bazı Kürtlerin eski bir senaryonun
tekrar yaşanmasından endişe duyduğunu söyledi. Şami, “Açıkçası, aynı senaryonun
tekrarlamasından korkuyoruz, [ABD’nin] bizi terk etmesinden korkuyoruz” dedi.
FT’nin haberinin ilgili bölümünde şunlar kaydedildi:
1970’lerin ortalarında ve 1991’deki Körfez Savaşı sırasında
Washington, Irak’taki Kürt ayaklanmalarını teşvik etmiş, ancak kendi
hedeflerine hedeflerine ulaştıktan sonra desteği keserek Kürtleri misillemelere
açık halde bırakmıştı.
Şimdi ABD, Esad’a karşı düzenlenen saldırıda Suriye Ulusal
Ordusu (SMO) ile iş birliği yapan ve geçici bir hükümet kurmaya çalışan İslamcı
Heyet-i Tahrir Şam’ın (HTŞ) liderlik ettiği isyancı gruplarla iş birliğini
değerlendiriyor. Bu arada Trump, tercihinin ne olduğunu açıkça belli etti.
Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar
Merkezi’nden Jon Alterman, “40 gün içinde Suriye’den çekilmeye hevesli ve
geçmişte [Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip] Erdoğan’a büyük bir hareket alanı
tanımaya istekli olan yeni bir ABD başkanımız olacak. Bu sefer farklı bir şey
olacak mı?” dedi.
ABD, Ankara’yı SDG’ye saldırmaktan caydırmaya çalıştı, ancak
Türkiye bu grubun varlığını bir tehdit olarak görüyor.
Geçen hafta SMO, SDG’nin kontrolündeki Münbic’i ele geçirmek
için harekete geçti ve şiddetli çatışmalar başladı. SMO, Türk İHA’ları
tarafından desteklendi. SDG sözcüsü Ferhad Şami, SDG’nin çarşamba günü bir Türk
İHA’sını düşürdüğünü söyledi. Türkiye ise Suriye sınırına yakın bir tarlada bir
İHA’nın düştüğünü belirtti.
Çarşamba günü, ABD arabuluculuğunda SMO ile varılan bir
ateşkes sonrasında Münbic’deki çatışmalar sona erdi ve SDG geri çekildi. Şami,
Fırat Nehri üzerindeki Teşrin Barajı yakınlarında şiddetli çatışmaların devam
ettiğini ve Kobani’deki (Ayn el Arap) güçlerinin topçu ateşi ve saldırı
İHA’larının bombardımanı altında olduğunu belirtti.
Doğuda, SDG, Irak sınırına yakın ve son günlerde işgal
ettiği kritik bir kasaba olan Deyrizor’dan çekildi. Bu çekilme, HTŞ güçlerinin
bölgeye ulaşmasının ardından gerçekleşti. Bir SDG yetkilisi, “Perde arkasında
bazı anlaşmalar yapılmış olabilir” dedi ve Deyrizor’da gruplar arasında
herhangi bir çatışma yaşanmadığını ekledi. HTŞ daha önce Kürt savaşçıların Halep
şehrinden güvenli bir şekilde ayrılmalarını teklif etmişti.
Suriye’nin yeni şekline ilişkin tartışmalar, ülke içinde
süregelen kırgınlıkları ve ABD ile müttefiki Türkiye arasındaki anlaşmazlıkları
daha da şiddetlendirebilir. Alterman, “Suriye parçalandığında aynı fikirde
olmamak konusunda anlaşabilirsiniz, ancak bütünleşme sürecine başladığınızda
özerkliğin gerçekte nasıl işlediğine dair biraz daha fazla açıklama yapmanız
gerekir” dedi: “İşte o zaman işler sarpa saracak.”
Esad’ın düşüşünden sonra Suriye’de en etkili yabancı aktör
olması muhtemel olan Türkiye, uzun süredir SDG’nin, ABD özel kuvvetlerinin
bulunduğu Fırat Nehri’nin doğusunda kalması gerektiğini savunuyor.
ABD’li siyasetçiler, SDG’ye ne olacağının, IŞİD’i sınırlama
çabalarına ne olacağı açısından kritik olabileceğinden endişe duyuyorlar: SDG,
hâlâ IŞİD mahkumlarının bulunduğu gözaltı merkezlerini ve IŞİD üyelerinin
ailelerinin kaldığı Hol Kampı’nı yönetiyor. Demokrat Partili bir senatör olan
Chris Van Hollen, çarşamba günü Financial Times’a verdiği demeçte, “Ulusal
güvenlik çıkarlarımıza net bir şekilde odaklanmalıyız ve bu listenin başında
IŞİD’in yeniden dirilmesini önlemek geliyor. Ortaklarımız olan Suriye
Kürtlerini desteklemeye devam etmemiz ve onları terk etmeyeceğimizi açıkça
belirtmemiz özellikle önemli olacak.”/harici