İmam Hameni bugün, Peygamber-i Ekrem Hz. Muhammed’in (s.a.a)
ve İmam Sadık’ın (a.s) kutlu doğumu münasebetiyle İslami Vahdet Konferansına
katılan misafirlerle İmam Humeyni Hüseyniyesi’nde bir araya geldi.
İmam Hamanei’nin konuşmasının önemli satır başları şöyle:
Peygamber’in (s.a.a) doğum olayının büyüklüğü, Peygamber’in
(s.a.a) mertebesinin yüceliği kadardır ve bu mertebe, varlık aleminde
yaratılışın başlangıcından sonuna kadar Allah-u Teala’nın böylesine yüce bir
varlık yaratmadığı ve Allah-u Teala’nın bu büyük emaneti Peygamber’in (s.a.a)
omzuna yüklediği bir mertebedir.
Allah-u Teala, Kur’an’ı Peygamber'in mukaddes kalbine
indirdi, O’nun pak ve mutahhar dilinden aktardı. İnsanlığın saadet ve
mutluluğunun programını bütünüyle ona emanet etti ve O’nu bu planı uygulaması
için görevlendirdi.
Peygamber'in doğumu aslında insan hayatında yeni bir dönemin
başlangıcıdır. İnsanlık için yeni bir ilahi irade ve ilahi lütuf çağının
başlamış olmasının sevindirici bir haberdir.
Müslümanların birliği artık bazılarının bazı şartlar
nedeniyle birlik olmamız gerektiğini düşündükleri bir taktik değil, bir ilke ve
prensip meselesidir. Müslümanların birlik içinde olması gereklidir; Eğer
Müslümanlar birlik olurlarsa uyum içinde olur ve hepsi güçlenirler.
Müslümanların birliği, Kur'an'ın kesin bir emridir.
İmam Hamanei, “İslam toplumunun hakkının yerine
getirilmesinin” ve “Müslümanların birliğinin” bugün İslam ümmetinin en önemli
görevlerinden biri olduğunu belirterek şunları söyledi:
‘Siyasi ve maddi güçler uzun zamandır İslam'ın insan
yaşamının tüm yönlerine yönelik bir planı olan kapsamlı bir din olmadığı ve
sadece bireysel amele dayalı ve kalbi bir inanç olduğu konusunda ısrar ediyor
ve “medeniyet ve toplum yönetimi", "ekonomi, güç ve servet
taksimi", "savaş ve barış", "iç ve dış politika",
"adaletin tesis edilmesi, zulme karşı koyma" gibi önemli konularda
İslam'ın ne fikri ne de pratikte referans olmadığını iddia edip yazarların ve
entelektüellerin dilinden teorize ediyorlar.
İslami metinler, böyle bir İslam anlayışını açıkça
reddetmektedir. İslam'ın hakkının yerine getirilmesi, bu önemli gerçeğin
açıklanmasına ve tanıtılmasına bağlıdır.
İslam'ın faaliyet ve müdahale alanı, kalbin derinliklerinden
ve ibadet meselelerinden siyasi, ekonomik, sosyal, güvenlik ve uluslararası
meselelere kadar insan hayatının tüm alanlarını ve yönlerini kapsar ve kim bu
anlamı inkâr ederse, şüphesiz Kur'an-ı Kerim'in sayısız ayet ve açıklamalarına
dikkat etmemiş demektir.’
İslam İnkılabı Rehberi konuşmasının başka bir bölümünde
Müslümanların vahdet ve birliğinin önemini vurgulayarak, Muhammed Said Ramazan
el-Buti, Seyyid Muhammed Bakır Hekim, Merhum Şeyh Ahmed Zeyyin ve Merhum Şeyh
Said Şaban gibi bu alanda büyük çaba gösteren şahsiyetleri saygıyla andı.
İmam Hamanei, vahdet ve birlik konusuna tekrar tekrar vurgu
yapılmasının nedeninin, mezhepler arasındaki büyük mesafe ve düşmanların bu
mesafeyi arttırma çabaları olduğunu belirti ve şu ifadelerde bulundu: ‘Bugün
Şii ve Sünni kelimesi Amerikan siyaset literatürüne girmiştir, oysa onlar
İslam'ın esasına düşman ve karşıdır.’
İslam İnkılabı Rehberi, Amerika Birleşik Devletleri ve onun
uşaklarının İslam dünyasında fitne
çıkarma çabalarına atıfta bulunarak şunları söyledi: ‘Son zamanlarda Afgan
camilerinde Müslümanlara ve ibadet edenlere yönelik talihsiz ve üzücü
patlamalar IŞİD'in gerçekleştirdiği eylemler arasında yer alıyor ve
Amerikalılar IŞİD'i kendilerinin oluşturduğunu açıkça kabul ettiler.
Vahdet ve birlik konusunda yıllık toplantılar ve
konferanslar yeterli değildir. Bu konuda sürekli açıklamalar, programlar,
teşvikler ve görüşmeler yapılmalıdır. Mesela Afganistan örneğinde, bu olayları
önlemenin yollarından biri, ülkenin mevcut saygın yetkililerini merkezlerde ve
camilerde bulundurmak veya Sünni kardeşleri ortak toplantılara teşvik etmektir.
Bazı bölgesel hükümetlerin gaspçı siyonist rejimle
ilişkileri normalleştirme girişimi büyük bir günah ve hatadır. Bu hükümetler bu
İslam karşıtı hareketten vazgeçmeli ve bu büyük hatalarını telafi etmelidir.’
İmam Hamanei konuşmansın sonunda İran halkına hitap ederek,
Peygamber’e (s.a.a) tabi olmanın, özellikle sabır, adalet ve ahlak konularında
olmak üzere Onu örnek almaya bağlı olduğunu belirtti ve şunları söyledi:
‘Sabır, yani vazifeyi yaparken günaha ve zayıflığa karşı sebat ve direniş
göstermek, düşmanla ve çeşitli musibetlerle mücadele etmektir.’
“Bugün her şeyden çok istikrara ihtiyacımız var” diyen İmam
Hamanei, yetkililere hitaben şunları söyledi: ‘Sebat ve direnişle ve baskılara
ve sorunlara sabrederek yolunuza devam edin ve durmayın.’
İslam İnkılâbı Rehberi, adaletin Peygamberlerin
gönderilmesinin en önemli hedefi olduğunu belirtti ve şu ifadelerde bulundu:
‘Kur'an-ı Kerim hatta düşmanlar hakkında bile adaleti gerekli görmektedir.
Adalet konusunda ilk muhatap yetkililerdir. Tüm karar ve
düzenlemelerde adalet konusu dikkate alınmalıdır.
Her konuda adilce yaklaşımda bulunulmalı ve bu konu sadece
mal ve servetin bölüştürülmesi ile sınırlı olmamalıdır. Örneğin sosyal medyada,
bazen iftiralar ve yalanlarlar söyleniyor ve adalete aykırı davranılıyor. Bu
konuyla hem bu alanda çalışanların hem de bu konudan sorumlu olanların
ilgilenmesi gerekmektedir.
Adil olmayı öğrenmeliyiz ve bir kimsenin sözünü kabul
etmediğimiz durumlarda bile muhalefetimizi iftira, yalan ve hakaretlerle
kirletmemeliyiz.’
İslam İnkılâbı Rehberi, son olarak “Nebevi Ahlaka” tabi olma
konusuna değindi ve şunları söyledi: ‘İslam ahlakı yani tevazuyu, bağışlamayı,
şahsi meselelerde kolaylık sağlamayı, iyilikte bulunmayı, yalandan, iftiradan
ve müminlere suizandan sakınmayı kalıcı bir kılavuz olarak kabul etmek
demektir.’
İmam Hamanei’nin konuşmasından önce İran İslam Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi konuşma yaptı.
İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı da konuşmasında
Peygamber’in (s.a.a) varlığını insanlık için büyük bir nimet olarak
nitelendirdi ve konuşmasının diğer bölümlerinde, koronaya, ülke içindeki
meselelere ve İran’ın dış politikasına değindi.
Reisi, İran’ın dış politikasının başta komşular olmak üzere
dünya ile yoğun iletişim halinde olmak olduğunu ifade etti ve “Ülke ekonomisini
müzakerelere ve benzeri şeylere bağlamayacağız. Biz, söz verdiğimiz şeye
bağlıyız, ancak Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupalılar bir karar verme
konusunda kriz yaşıyorlar” dedi.