İmam Hamani’nin bu merasimde
yaptığı konuşmanın önemli başlıkları şöyle:
- Uzak, yakın ve hatta başka
ülkelerden binlerce kişi Şehit Süleymani'nin kabrini ziyaret ediyor. Bu şeref,
Allah'ın onun bu ihlasına karşılık verdiği dünyevi mükâfattır.
- Şehit Süleymani'nin stratejisi
her zaman direniş cephesini canlandırmaktı.
- Kutsal mekânların savunulması
Hacı Kasım Süleymani için bir prensipti ve o İran'ı da mukaddes sayıyordu.
- Bölgede son dönemde yaşanan
olaylarla birlikte türbeleri savunan şehitlerin kanlarının boşa gittiğini
söyleyenler şunu bilmelidir ki, eğer bu canlar kaybedilmeseydi ve bu mücadele
verilmeseydi bugün ne Kerbela ne Necef ne de Zeynebiye kalacaktı.
- Hak yolunda dökülen kanlar boşa
gitmez, bilin ki bugün yaygara çıkaranlar müminlerin ayakları altına ezileceklerdir.
- Bu birkaç yılda yaşanan olaylar
ve türbe savunucuları İslam devriminin canlı olduğunu gösterdi.
-Bazı ülkeler büyük bir hata yapıp
istikrar ve otorite unsurlarını yani genç inananları ortadan kaldırırlarsa
Suriye gibi olurlar.
- Suriye Suriye halkınındır, bu
ülkeye saldıranlar bir gün gayretli Suriyeli gençlerin karşısında geri
çekilecektir.
- Lübnan direnişin simgesidir ve kazanacaktır,
Yemen direnişin simgesidir ve kazanacaktır.
İmam Hamanei’nin konuşmasının
detayları şöyle:
İslam İnkılabı Rehberi İmam
Hamanei, General Kasım Süleymani'nin şehadetinin beşinci yıldönümü arifesinde
bu sabah, Kasım Süleymani’nin ailesi ve türbeyi savunan şehitlerin ve direniş
şehitlerinin aileleriyle yaptığı görüşmede, Hacı Kasım Süleymani'nin kişiliğine
ve özelliklerine değindi ve şunları söyledi: ‘Şehit Kasım Süleymani’nin bu
özelliklerden ders alarak Süleymani mektebinin temel hedefi olan “İslam'ı ve
Kur'an'ı hayata geçirmek” doğrultusunda hareket etmeliyiz.’
İmam Hamanei aynı zamanda Suriye
milletinin er ya da geç işgalcilere karşı zafer kazanacağını, Yemen, Filistin
ve Lübnan'da direnişin devam edeceğini vurgulayarak, türbeyi savunan şehitleri
onurlandırarak şunları söyledi: ‘Şehit Süleymani İran'ı da mukaddes olarak görüyordu
ve eğer o pak kanlar olmasaydı bugün ne kutsal mekânlar ne de türbeler kalırdı.’
İmam Hamanei, İran ve diğer
ülkelerden binlerce ziyaretçinin şehit Süleymani'nin kabrini ziyaret etmesini Allah'ın
verdiği bir şeref ve Şehit Süleymani’nin ihlasının bir sonucu olarak
değerlendirdi ve şunları söyledi: ‘Kuran'a göre şeref yalnızca Allah'ın
elindedir ve bu gerçeğin anlaşılması ve hayatta uygulanması gerekmektedir.’
İmam Hamanei, Şehit Süleymani'yi
büyük bir savaşçı, aziz ve yakın bir dostu olarak nitelendirdi ve liderliğinin
ve sahadaki cesur, hızlı ve zamanında varlığının onun göze çarpan özelliklerinden
biri olduğunu söyledi.
İmam Hamanei, Şehit Kasım
Süleymani’nin 2000’li yılların başından bu yana Amerika’nın Afgansitan ve Irak’taki
kötülükleriyle mücadele meydanındaki varlığından söz ederek şu ifadelerde bulundu:
‘Amerika'nın bu iki ülkeyi işgalindeki asıl hedefi İran'dı ama o sadık, onurlu
ve asil şehit Amerika'nın zahiri büyüklüğünden korkmadan sahaya çıktı ve sonunda
bu işgaller Amerika'nın yenilgisine ve o büyük komplonun etkisiz hale
getirilmesine yol açtı.’
İslam İnkılabı Rehberi, Şehit
Süleymani’nin bu olaylardaki yeri doldurulamaz rolünün ayrıntılarını
konuşmaktan veya yazmaktan kaçındığını hatırlatarak, şunları söyledi: ‘Elbette
bu alanda ülkenin siyasi eğitiminde kalıcı belge haline gelmesi ve gelecek
nesillere aktarılması gereken pek çok bilgi var.’
İmam Hamanei, savunmasız ve
silahsız küçük bir grup Irak gencinin işgalci ABD’nin saldırısında İmam Ali’nin
(a.s) türbesini savunmasına değinerek şunları söyledi: ‘Şehit Süleymani
kendisini sorumlu hissederek ilk önce o gençlerle iletişime geçti ve onları
kurtardı ve tabii dini meciiyet de bu konuda olağanüstü ve çok etkili bir hamle
yaptı.’
İslam İnkılabı Rehberi, Amerika'nın
Irak’ı işgal etmesinin amacının Saddam'ın yerini almak olduğunu söyledi ve şu
ifadelerde bulundu: ‘Amerikalılar bu bölgede kalmaya gelmişti ama Şehit
Süleymani ve arkadaşları zorlu, karmaşık ve uzun bir süreçte ve birleşik bir
siyasi, askeri, propaganda ve kültürel savaşta, Irak halkının kendi kaderi
üzerinde egemenlik kurması yolunda önemli bir rol oynadılar.’
İmam Hamanei, ABD'nin IŞİD
komplosunun yenilgiye uğratılmasını, Hacı Kasım'ın sahadaki hızlı, zamanında ve
kararlı varlığının diğer sonuçlarından biri olarak nitelendirerek şunları
söyledi: ‘Tekfirci terörle mücadelede kelimenin tam anlamıyla Iraklı gençler
parladı, ancak Şehit Süleymani inisiyatifi, cesareti, yiğitliği ve gücüyle
bölgenin hayatının ve ölümünün bağlı olduğu bu komplonun engellenmesinde eşsiz
bir rol oynadı.’
İslam İnkılabı Rehberi, Şehit
Süleymani’nin cihat faaliyetlerindeki her zamanki stratejisini “direniş cephesinin
yeniden canlandırılması” olarak nitelendirdi ve şu ifadelerde bulundu: ‘Süleymani'nin
en bariz özelliği, Suriye, Lübnan ve Irak'ın kapasitelerini ve çalışmaya hazır
gençlerini, yurtsever güçlerini direnişi canlandırmak için en iyi şekilde kullanmasıydı.’
İmam Hamanei, dini merciiyetin fetvasına
değinerek şunları söyledi: ‘Binlerce genç bu önemli fetvayla sahaya çıktı ama
ellerinde herhangi bir organizasyon ve silah yoktu. Şehit Süleymani, başta çok
büyük ve değerli bir insan olan Şehit Ebu Mehdi olmak üzere büyük Irak mücahidlerinin
yardımıyla bunları organize etti ve gençlere silah ve eğitim verdi.
Kutsal mekânların savunulması, Hacı
Kasım'ın tüm cihad ve mücadelesinin değişmez ilkesiydi. Şehit Süleymani İran’ı
da mukaddes bir yer olarak savunuyordu ve kutsal alanların savunulması mantığı
çok önemli ve gereklidir.
Şehit Kasım için Kutsal mekânları,
Zeynebiye türbesini ve İmam Ali’nin Şam ve Irak’taki sahabelerinin türbelerini özellikle
Mescid-i Aksa'yı savunmak önemli bir prensipti. Şehit Haniye de bu nedenle Şehit
Kasım’ın cenaze töreninde onu “Kudüs Şehidi” olarak adlandırdı.
Şehit Süleymani'nin çok önemli bir
diğer özelliği de ülke meselelerini küresel bir perspektifle analiz edip,
meselelere kapalı ve sınırlı bir açıdan bakmaktan kaçınmaktı. Şehit Kasım, bölgesel
ve küresel her önemli olayın ülkemizin meselelerini etkilediğine inanıyordu ve
bu bakış açısıyla, sınırların dışından gelen tehlikeyi fark ederek, önlenmesi
ve tedavi edilmesi için eylemlerde bulundu.
Şehit Süleymani’nin seçkin
özellikleri “Süleymani Mektebi” çerçevesinde incelenmelidir. Bu mektep, Şehit Süleymani'nin
ona bağlı kalarak merkez ve eksen haline getirdiği İslam ve Kur'an ekolüdür ve
eğer aynı imana ve salih amellere sahipsek, Süleymani olabilir ve Allah'ın
rahmetine mazhar olabiliriz.’
İmam Hamanei konuşmasının başka bir
bölümünde, uğruna pak kanların döküldüğü türbelerin savunulması gibi önemli bir
konuya değinerek şunları söyledi: ‘Bazı kişiler konuların anlaşılmaması,
tanınmaması ve doğru analiz edilememesi nedeniyle, son dönemde bölgede yaşanan
olaylarla birlikte türbenin savunulması yolunda akan kanların boşa gittiğini
düşünüyorlar ama bu büyük bir hatadır. Çünkü Hacı Kasım'ın ve türbeyi
savunanların cesur mücadelesi olmasaydı bugün ne Zeynebiye ne Necef ne de
Kerbela kalırdı.
Bir dönem Samarra'da bazı
ihmallerde bulunuşmuş ve tekfirciler Amerika'nın yardımıyla İmam Hasan Askeri’nin
(a.s) kubbesini ve türbesini yıkmışlardı ve eğer mümin gençlerin fedakârlıkları
olmasaydı, Müslümanların diğer kutsal türbeleri ve kıbleleri de aynı acı kaderi
yaşayacaktı ama türbenin aziz ve onurlu savunucuları düşmanı durdurdu ve ona ağzının
payını verdi.
Türbeleri savunmak aslında, kutsal
bir mekânı savunmanın yanı sıra o yerin sahibini ve yüce imamların mektebini
savunmak demektir. Tıpkı Uhud savaşında Hz. Hamza’nın kanının ve hepsinden
önemlisi Hz. Hüseyin’in Kerbela'da dökülen kanının boşa gitmediği gibi, Kur'an
kültürüne göre hak ve Allah yolunda dökülen hiçbir kan hatta zafere ulaşmasa
bile boşa gitmez ve Allah katında kıymetlidir.
Elbette zafer kesindir ve bu
mevcut eğilim ve harekete yanlış olarak bakmamak gerekir. Çünkü bugün baskı
yapanlar, bir gün müminlerin ayakları altında ezileceklerdir.’
İmam Hamanei, son yıllarda yaşanan
olayları ve türbeyi savunma hareketi de dahil olmak üzere Şehit Süleymani ve
arkadaşlarının görünen faaliyetlerini devrimin kutlu neslinin canlılığının,
tazeliğinin ve bereketinin bir göstergesi olarak nitelendirdi ve şunları
söyledi: ‘80’li yıllarda gençlerin cephelere gitmek için anne ve babalarını ikna
etmek adına ayaklarına kapandığı gibi, 2000’li yıllarda da Şehit Kasım gibi
gençlerin cihad izni almak için annelerinin ayaklarını öpmeleri İran İslam
Cumhuriyeti'nin 46 yıl sonra hâlâ ayakta olduğunu gösteriyor.
Milyonlarca genç İranlı İslam'ın
savunması için hayatlarını feda etmeye hazırdır. Türbenin savunucuları, kötü
niyetli kişilerin yoğun yatırımlarına ve harcamalarına rağmen direniş bayrağının
hala dalgalandığını gösterdi ve düşman Lübnan'da, Filistin'de, Suriye'de,
Irak'ta ve İran'da direniş bayrağını indiremedi ve indiremeyecek.
Her ülkenin ulusal duruşunun ve
otoritesinin devamı için otorite faktörleri korunmalıdır. Mümin ve fedakârlığa
hazır gençler bir ülkenin istikrarının ve otoritesinin en önemli unsurlarıdır
ve bu tür gençlerin sahneden uzaklaştırılmaması gerekir.
Elbette ülkemizde bu konu büyük
önem taşıyor ancak diğer ülkelerin de bu konuya dikkat etmesi gerekiyor. Çünkü
mümin ve fedakâr gençlerin sahadan çekilmesiyle ABD, Siyonist rejim ve diğer
bazı saldırgan ülkeler gibi yabancıların saldırısıyla Suriye'dekine benzer bir
durum meydana gelecek ve toprakları işgal edilecek ve kaos yaşanacaktır.
Saldırganların Suriye'de varlığını
sürdürmesi imkânsızdır. Suriye, Suriye halkına aittir ve Suriye topraklarına
saldıranların bir gün gayretli Suriyeli gençliğinin gücü karşısında geri
çekilmek zorunda kalacaklarından şüphe yoktur.’
İmam Hamanei, Suriye'de peş peşe
ABD üsleri inşa edildiğine değinerek şunları söyledi: ‘İşgalciler bir millete
ait olan toprakları terk etmelidir, aksi halde onu kovacaklardır ve Amerikan
üsleri mutlaka Suriyeli gençlerin ayakları altında çiğnenecektir.
Nihai zafer müminlere aittir. Lübnan
direnişin sembolüdür ve yaralı olmasına rağmen boyun eğmeyecek ve eninde
sonunda kazanacaktır, Yemen de direnişin sembolüdür ve oda galip gelecektir ve
Allah'ın izniyle başta ABD olmak üzere açgözlü ve suçlu işgalci düşmanlar bölge
halkından vazgeçmek ve aşağılanarak bölgeyi terk etmek zorunda kalacaktır.’
İmam Hamanei bu merasimde yaptığı
konuşmanın başında, Recep ayını dua, ibadet ve Allah'a yönelme ayı olarak
nitelendirdi ve bu ayın yüce ilahi tema ve kavramlarla dolu dualarına değinerek
şunları söyledi: ‘Kalpleri, ruhları ve niyetleri Allah'ın rahmetinin uçsuz
bucaksız denizine bağlamak için Recep ayı fırsatını değerlendirmeli ve
Allah'tan gayret, güç ve kullukta başarı dilenmelidir.’
Bu sabah düzenlene anma
merasimine, Şehit Süleymani'nin ailesi, türbeyi savunan şehitlerin aileleri ve Hacı
Kasım'ın cenaze töreninde şehit olanların aileleri ve Lübnan'da yaşanan
olaylarda yaralanan ve şehit olanların aileleri de katıldı.
Kudüs Gücü eski Komutanı Hacı Kasım
Süleymani ve Haşdi Şabi eski Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis, 3 Ocak
2020'de ABD’nin Bağdat Havalimanı'nda düzenlediği terör saldırısında şehit
düşmüştü.